SAĞLIK - 08 Nisan 2021 Perşembe 16:41

Öldü diye defnettikleri babalarını hastanede görünce şok oldular

A
A
A
Öldü diye defnettikleri babalarını hastanede görünce şok oldular

Çanakkale’de filmlere konu olacak bir olay yaşandı.

Çanakkale’de filmlere konu olacak bir olay yaşandı. Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi (ÇOMÜ) Sağlık, Uygulama ve Araştırma Hastanesi’nde isimleri aynı, soyisimleri farklı olan iki hastanın evrakları karıştı. Öldü diye babası zannettikleri kişiyi annesinin mezarının yanına defneden çocukları, hastanede babalarının yaşadığını görünce şok oldu.


ÇOMÜ Sağlık, Uygulama ve Araştırma Hastanesi’nde kolon kanseri tedavisi gören Recep Çelik’in (93) ismi aynı, ama soyismi farklı olan bir hastayla evrakları karıştı. Aynı hastanede korona virüs (Covid-19) tedavisi gören Recep Yılmaz (69) isimli vatandaş, yoğun bakım ünitesinde yer olmadığı için Mehmet Akif Ersoy Devlet Hastanesi’ne sevk edildi. Ancak Recep Yılmaz hastaneye sevk edilirken, yanlışlıkla kanser hastası Recep Çelik’in dosyası gönderildi.


Sevk edildiği gece burada vefat eden Recep Yılmaz’ın ailesi yerine durum Recep Çelik’in ailesine ölüm haberi bildirildi. Acılı aile, babaları Recep Çelik’i Covid-19 hastası olduğu gerekçesiyle göremeyeceklerini öğrendiklerinde ikinci bir şok daha yaşadı. Daha sonra morga giden aile, tamamlanan işlemlerin ardından cenazeyi resmen teslim almış oldu. Babaları zannettikleri Recep Yılmaz’ın cenazesini filyasyon ekibiyle birlikte Çanakkale Yeni Şehir Mezarlığı’nda annelerinin yanındaki aile mezarlığına defnettiler.


Daha sonra hastaneden, ‘Babanız Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi (ÇOMÜ) Sağlık, Uygulama ve Araştırma Hastanesi’nde’ şeklinde telefon aldığını iddia eden Recep Çelik’in oğlu Hilmi Çelik, hastaneye gittiğinde babasını görünce şok oldu.


Yanlış hasta sevki iddiası


Yaşanan süreci anlatan Recep Çelik’in oğlu Hilmi Çelik, “Babamın yoğun bakıma yatması gerekiyormuş Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi (ÇOMÜ) Sağlık, Uygulama ve Araştırma Hastanesi’nde yer yok. Müşahede odasına aldılar 2-3 gün oralarda kaldı. Mehmet Akif Ersoy Devlet Hastanesi’nde bir yer açılınca bunlar babam Recep Çelik’in adına bir evrak düzenliyorlar, ama araca başka bir Recep’i bindiriyorlar ve Devlet Hastanesine getiriyorlar. Burada yoğun bakıma koyuyorlar, adamcağız da yoğun bakımda ölmüş. Bizi çağırdılar ‘Babanız öldü’ diye, elimize ölüm raporunu verdiler. Baktık Recep Çelik, T.C kimlik numarasına baktık o da aynı. Yalnız orada Covid-19’lu yazıyordu, biz ona itiraz ettik. Babam çünkü aşılarını olmuştu. Huzurevinde kaldığı için testini de yaptırmıştı. O da negatif çıkmıştı. Bu yüzden itiraz ettik, ama düzelttiremedik” dedi.


“Dinî vecibeleri yerine getirdik ve adamı gömdük”


Alınan ölüm raporunun ardından defin işlemini yaptıklarını da söyleyen Çelik, “Elimizde ölüm raporu morga indik. Zaten Covid-19’lu olduğu için çok yaklaştırmadılar. Babam ameliyatlı göğsünden karnına kadar. Ama adam da aynı yerden ameliyatlı. Babamın yan tarafında hacet torbası var, aynısı adam da varmış. Sonra cenazeyi paketlediler, mezarlığa getirdiler. Orada dinî vecibeleri yerine getirdik ve mevtayı gömdük” diye konuştu.


“Bu olayı kim yaptıysa cezasını çeksin”


Çelik, "O hastanın sahipleri de yana yakıla yakınlarını arıyorlarmış. Neticede bizi pazartesi günü çağırdılar ‘Böyle bir yanlışlık olmuş, Araştırma Hastanesi’nin 5. katında dahiliye katında bir Recep Çelik yatıyor. Gidip, bakın babanız mı?’ dediler. Gittik, baktık, babamız orada. Biz kimi gömdük? Dün bizim gömdüğümüz Recep Çelik kimdi? Onun soyadı değişikmiş. Ama biz adamı gömdük. Bugün savcılığa biz de, adamın ailesi de ifade verdi. O mezar herhalde açılacak, onu aile mezarlığımızdan alacaklar ve başka bir yere defnedecekler. Bizim aile mezarlığımız da boşalacak. Bundan sonraki süreç artık savcılıkta. Bu olayı kim yaptıysa cezasını çeksin dedik” şeklinde konuştu.


“Hasta doğru, uygulanan tedavi doğru, ama evrak yanlış”


ÇOMÜ Sağlık, Uygulama ve Araştırma Hastanesi Başhekimi Prof. Dr. Muammer Karaayvaz, "Covid-19 hastası Recep Yılmaz’ın Devlet Hastanesi yoğun bakım servisine sevk edilmesi gerekiyordu. Boş yer olduğu için bu hastayı Mehmet Akif Ersoy Çanakkale Devlet Hastanesi’ne sevk etmeye karar verdik. Doğru hasta gidiyor, doğru tedavi uygulanıyor. Ama yanlış evrak gidiyor. Yanlışlık da buradan kaynaklanıyor. Tabii hastalarda o kadar benzerlik var ki, ikisi de ameliyatlı, ikisinin de kafasında kocaman ben var" dedi.


Olayla ilgili soruşturma sürüyor.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Ankara UNESCO’da "30 Mart Uluslararası Sıfır Atık Günü" etkinliği yapıldı Fransa’nın başkenti Paris’teki Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütünün (UNESCO) binasında "30 Mart Uluslararası Sıfır Atık Günü" etkinliği düzenlendi. Etkinliğe Türkiye’nin UNESCO Daimi Temsilcisi Büyükelçi Gülnur Aybet, UNESCO’nun 42. Genel Konferansı Başkanı Simona-Mirela Miculescu, UNESCO Yönetim Kurulu Başkanı Vera El Khoury Lacoeuilhe ile UNESCO’nun Ekolojik ve Yer Bilimleri Bölümü Direktörü ve İnsan ve Biyosfer Sekreteri Antonio de Sousa Abreu’nün yanı sıra çok sayıda davetli katıldı. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın eşi Emine Erdoğan da etkinliğe video mesaj gönderdi. Türkiye’de farklı belediyelerin sıfır atık girişimi kapsamında yaptığı projeleri anlatan videonun gösteriminin yapıldığı etkinlikte, katılımcılar, Emine Erdoğan’ın önderlik ettiği Küresel Sıfır Atık İyi Niyet Beyanını imzaladı. Büyükelçi Aybet burada yaptığı konuşmada, 30 Mart Uluslararası Sıfır Atık Günü’nü kutlamak için bir araya geldiklerini ve bunu ikinci kez UNESCO merkezinde kutladıklarını ifade etti. Uluslararası Sıfır Atık Günü’nün atık üretim konusunda farkındalık oluşturmayı ve atıkların çevre üzerindeki etkisini en aza indirmeyi amaçladığını kaydeden Aybet, bu önemli günün, sürdürülebilir tüketim ve üretimin tanıtımı için iyi bir fırsat olduğunu vurguladı. Aybet, "Her yıl dünya çapında topraklarımızı, suyumuzu ve havamızı kirleten milyarlarca ton atık üretiliyor" diyerek, sıfır atık konusunda insanların dünya kaynaklarıyla olan bağlarını da tekrar gözden geçirmesi gerektiğine işaret etti. Sıfır atık konusundaki girişimlerin benimsenerek doğal kaynakların muhafaza ve iklim değişikliğiyle mücadele edildiğini belirten Aybet, bunu benimsemenin ayrıca ekonomik bir fırsat olduğunu aktardı. Aybet, Sıfır Atık Projesinin Emine Erdoğan himayesinde 2017’de başlatıldığına dikkati çekti. Sıfır Atık Projesi’nin ana hedefinin, atıkların geri kazanım oranını 2035’e kadar yüzde 60’a taşınması olduğunun söyleyen Aybet, bu projenin, başlangıcından bu yana Türkiye ekonomisine 185 milyar Türk Lirası kazandırdığını ifade etti. Aybet, ayrıca proje sayesinde 490 milyon ağacın kesilmekten kurtarıldığını ve 5,9 milyon ton sera gazı emisyonunun önlendiğini aktardı. "Sıfır Atık Projesi artık küresel bir hareket haline geldi” Sıfır Atık konusunda 21 milyon kişiye eğitim verildiğini dile getiren Aybet, "Türkiye’nin başarılı Sıfır Atık Projesi artık küresel bir hareket haline geldi" dedi. UNESCO’nun 42. Genel Konferansı Başkanı Miculescu da Birleşmiş Milletler (BM) rakamlarına göre, dünyada her yıl 2,24 milyar ton kentsel katı atık, 37 milyon plastik atık üretildiğini, ve 931 milyon ton gıdanın atığa dönüştüğünü belirtti. Miculescu, "Bu plastik atıkların her yıl parçalanarak okyanuslara karışması bekleniyor" diyerek, söz konusu atıkların ekosistemlere zarar verdiğinin altını çizdi. Söz konusu atıkların ekosistemlere zarar verdiğini ifade eden Miculescu, Emine Erdoğan’a, ülkesinin atık ve çevre sorunlarıyla ilgili paradigma değişimine sağladığı katkıdan ötürü hayranlığını dile getirdi. UNESCO Yönetim Kurulu Başkanı Lacoeuilhe de herkesin satın aldığı ürünlerin nereden geldiğine ve etkilerine dikkat etmesi gerektiğini vurguladı. Lacoeuilhe, mümkün oldukça ürünleri yeniden kullanmak ve geri dönüştürmek gerektiğini belirterek, bu bilincin çocuklara da kazandırılmasının önemine dikkati çekti. Kadınların sürdürülebilir tüketim konusunda önemli bir rolü olduğuna işaret eden Lacoeuilhe, kadınların çevreyi muhafaza etmek konusunda öncü rol oynadığının altını çizdi. Antonio de Sousa Abreu de dünyada her yıl milyarlarca ton atık üretildiğini vurgulayarak, "Bu nedenle UNESCO, sıfır atığa doğru ilerlemenin hayati önemini vurgulayan bu girişimi üstlenen Türkiye delegasyonuna çok minnettar" ifadesini kullandı. Sıfır Atık Projesi Emine Erdoğan’ın himayelerinde Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığınca 2017’de başlatılan Sıfır Atık Projesi, sürdürülebilir kalkınma ilkeleri çerçevesinde atıkları kontrol altına alma, gelecek nesillere temiz ve gelişmiş bir Türkiye ile yaşanabilir dünya bırakma amacı taşıyor. Sıfır Atık Projesi kapsamında sıfır atık yönetim sisteminin kurulmasına ilişkin genel ilkelerin ve uygulama esaslarının belirlenmesini sağlayarak sıfır atık yaklaşımının ülke genelinde benimsenmesi, uygulanması ve yaygınlaştırılması amacıyla hazırlanan Sıfır Atık Yönetmeliği 12 Temmuz 2019 tarihli ve 30829 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girdi. Türkiye 2018’den bu yana çevre ve sürdürülebilirlik alanlarında ulusal ve uluslararası uzman isimlerin, kurum ile kuruluşların, sivil toplum kuruluşlarının, özel sektör temsilcileri ile bireylerin aynı platformda buluştuğu Sıfır Atık Zirveleri gerçekleştirildi. BM Genel Kurulunda kabul edilen "sıfır atık" kararı Eylül 2022’de BM 77. Genel Kurulu görüşmeleri sırasında New York’ta BM Genel Sekreteri Antonio Guterres ile bir araya gelen Emine Erdoğan, ikili iklim kriziyle mücadele kapsamında "Küresel Sıfır Atık İyi Niyet Beyanı"nı imzaladı. BM Genel Kurulu, 14 Aralık 2022’de Türkiye’nin ana sunucusu, 105 ülkenin ise ortak sunucu olduğu "sıfır atık" kararını fikir birliği ile kabul etti. Genel Kurulun bu kararla 30 Mart’ı Uluslararası Sıfır Atık Günü ilan etmesinin yanı sıra BM Genel Sekreteri Guterres’ten, yerel ve ulusal sıfır atık girişimlerini teşvik etmek için bilgi, deneyim ve uzmanlığa dayalı, cinsiyet dengesi ve adil coğrafi temsil dikkate alınarak gönüllü ve seçkin kişilerden oluşan 3 yıl görev yapacak bir danışma kurulu kurması istendi. Sıfır atık girişimleri, çevreye duyarlı atık yönetimi, sürdürülebilir tüketim ve üretim konularının BM bünyesinde ele alınmasına devam edilmesi gerektiği vurgulanan kararla, üye devletler, BM ile diğer uluslararası ve bölgesel örgütler, sıfır atık girişimlerini uygulamaya teşvik edildi.