GENEL - 04 Mayıs 2020 Pazartesi 11:18

Tıp sembolü asaya sarılı yılan sembolünün merkezi ’Çankırı’

A
A
A
Tıp sembolü asaya sarılı yılan sembolünün merkezi ’Çankırı’

Çankırı’da Selçuklular Döneminden kalma en önemli yapı olan ve halk arasında Taş Mescit olarak bilinen Cemaleddin Ferruh Şifahanesi ve Darülhadisinde bulunan iki adet yılan figürü, günümüzde tıp sembolü olarak kullanılıyor.

Çankırı’da Selçuklular Döneminden kalma en önemli yapı olan ve halk arasında Taş Mescit olarak bilinen Cemaleddin Ferruh Şifahanesi ve Darülhadisinde bulunan iki adet yılan figürü, günümüzde tıp sembolü olarak kullanılıyor.


Selçuklu emirlerinden Atabey Cemaleddin Ferruh tarafından Çankırı’da 1235 yılında Darülafiye (Darüşşifa) olarak kurulan ve 1242 yılında da bitişiğinde Darülhadis inşa edilmesiyle tamamlanan Taş Mescid, Anadolu’daki ilk Darülhadis olarak biliniyor. Halk arasında Taş Mescit olarak adlandırılan yapı, mimari özelliğinin yanı sıra üzerinde bulunan birbirine dolanan iki yılan tasviriyle tıp sembolüne kaynak olmasıyla da dikkat çekiyor. Şehre hakim yüksekçe bir bölgede yer alan yapı, uzun süre de mevlevihane olarak kullanıldı. Çankırı Karatekin Üniversitesi tarafından faaliyetleri sürdürülecek Taş Mescit, restorasyon çalışmaları yapılarak burada İslami İlimler Fakültesi bünyesinde Darül-Hadis, Sağlık Bilimleri Fakültesi bünyesinde ise Darüşşifa olarak kullanılacak. Yaklaşık 800 yıldır ayakta olan bu yapı, aynı zamanda bir bilim merkezi olarak da işlev görecek.



"Darüşşifalar o dönemdeki salgın hastalıkları araştıran ve tedavi eden hastane işlevi görmekte"


Yapılan planlamalarla alakalı İHA muhabirine açıklamada bulunan Çankırı Üniversitesi Rektör Yardımcısı ve Tarih Bölüm Başkanı Prof. Dr. Ahmet Özcan, "Üniversitemizin yönetiminde bulunan bu bina Selçuklular tarafından inşa edilmiş ve Darüşşifa üzerine gelişmiştir. Darüşşifa o yıllarda Anadolu’daki ilklerden birisi sayılabilir. Darüşşifalar bugünkü hastane karşılığından o dönemin sıkça karşılaşılan salgın hastalıkları bir takım görülen diğer hastalıkları tedavi noktasında hastane işlevi görmekte. Hemen 1235 yılında inşa edildikten sonra bu yerleşke üzerine Burası bildiğimiz kadarıyla Anadolu’da kurulan ilk Darülhadis ve bir süre sonrasında da Mevlevihane olarak tekke ve zaviyelerin kapatılmasına kadar işlevini sürdürüyor. Taş Mescid olarak adlandırılan bu bina üniversitemizin vakıflar tarafından yeniden restore edilip özellikle araştırma merkezi olarak kullanılmasına tahsis edildi. Bu araştırma merkezi tıp alanında, tarih alanında halk sağlığı salgın hastalıklar gibi konulardan araştırmaların yapılmasına tahsis edildi. Kuruluşuna uygun olarak Darülhadis canlandırılacak İslami İlimler Fakültemiz burada hadis ilimleri konusunda Türkiye’nin özgün ve merkezi bir yer olması için çalışmalarımıza devam edeceğiz" dedi.



"Darüşşifa’nın verdiği ilhamla yeniden 800 yıl önceki pozisyonuna getirmeye çalışacağız"


Taş Mescit bünyesinde bulunan Darüşşifa’nın o dönemde Anadolu’daki ilklerden biri olduğunu belirten Prof. Dr. Özcan, buranın yeniden canlandırılması için harekete geçildiğini kaydetti. Özcan, "13. yüzyılda Anadolu’da birçok şehrimizin mamur olduğunu ve şehirlerin içerisinde sağlık problemleri konusunda atalarımızın çok hassas davrandıklarını, bir ibadethane ve medreseyle beraber yakınlarında bir Darüşşifa da inşa ettiklerini görüyoruz. O dönem yöneticilerinin büyük bir çoğunluğu gelirlerini vakıflar üzerinden halk hizmetlerine adamışlardır. Üniversitemizde kuruluş amacına uygun bir şekilde bunu yeniden canlandırma niyetindedir ve bununla ilgili gerekli hazırlıklar yapılmış merkezlerimiz kurulmuş hem Çankırı’ya hem ülke geneline gezilebilecek, görülebilecek hem de bilgi üretilebilecek bir merkez olarak yeniden inşa edilerek faaliyetlerine devam edecektir. Son yıllarda üniversitemizin Sağlık Fakültesi, Sağlık Bilimleri Meslek Yüksel Okulu, Diş hekimliği gibi belki de Darüşşifa’nın verdiği ilhamla yeniden 800 yıl önceki pozisyonuna getirilmesi için bu sağlık alanındaki yükselişinin paralel bir gelişme olarak bu yerleşkenin alımı bizim için büyük bir imkandır" şeklinde konuştu.



"Çankırı Darüşşifası çift yılanın icat edeni ve yayıcısıdır"


Tıp alanında uluslararası bir sembol olarak kabul edilen birbirine dolanan iki yılan sembolünün icadı ve yayılmasının merkezi olarak görülen Çankırı Darüşşifası hakkında açıklamada bulunan Prof Dr. Özcan, "Bu Darüşşifa’nın önemli özelliklerinden biri de tıp alanında kullanılan çift yılanın buranın kitabesinde şu anda Çankırı Müzesi’nde bulunan bir sembol olarak ulusal ve uluslararası düzeyde tanınan bir semboldür. Erken zamanlardan beri tıp olarak kullanılan çift yılan Çankırı’nın sembollerindendir. Bizim kanaatimiz bunun tıp alanında yansıdığı yönündedir. Yani Çankırı Darüşşifası bu sembolün icat edeni ve yayıcısı durumundadır" şeklinde konuştu.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Hatay Naci Görür: "Çağdaş toplumlarının yaptığı gibi depreme dirençli yerleşim alanlarını oluşturmak zorundayız" Hatay’ın İskenderun ilçesinde söyleşiye katılan jeolog ve deprem bilimci Prof. Dr. Naci Görür, depreme dirençli yerleşim alanların oluşturulması gerektiğine dikkat çekti. Prof. Dr. Naci Görür, depremin vurduğu Hatay’ın İskenderun ilçesinde vatandaşlarla bir araya geldi. Görür, İskenderun Ticaret ve Sanayi Odası tarafından düzenlenen ‘İskenderun’un Depremselliği ve Deprem Dirençli İskenderun’ söyleyişine katıldı. Türkiye’de 13,6 milyon önce deprem mekanizmaların oluştuğunu ifade eden Prof. Dr. Görür, depremleri durdurmanın mümkün olmadığını, toplum olarak depreme dirençli yerleşim alanlarını oluşturmak zorunda olduğunu söyledi. “Her depremde de 10 bin ve 50 bin insanı dün olduğu gibi toprağa veremeyiz" Deprem mekanizmasının Türkiye’de 13,6 milyon önce oluştuğunu söyleyen Prof. Dr. Görür, “Bizim ülkemizde bu faylar 13,6 milyon seneden beri deprem oluşturmaya devam ediyor. Biz depremleri durduramayız, bu mümkün değil çünkü bu mümkün değil. Her depremde de 10 bin ve 50 bin insanı, dün olduğu gibi toprağa veremeyiz. O halde yapılacak bir şey bilgi, aydın ve çağdaş toplumlarının yaptığı gibi depreme dirençli yerleşim alanlarını oluşturmak zorundayız. Bunları yaparsak deprem sorununu büyük ölçüde hallederiz” dedi. “İskenderun tarafına gelen kıta biraz büküldüğü ve eğildiğinde o bölgenin belli ölçüde gömülmesi ve batması anlamına geliyor” Deprem sonrası İskenderun sahilindeki çökme konusuna değinen Prof. Dr. Görür, “İskenderun’da bazı yerler çökmüş ve batıyor. Neden batıyor konusu fayla ilgili bir durumdur. Bin yıl önce Bingöl ilinin Karlıova’dan gelen doğu fayı, yanal hareket ederken İskenderun’daki fay biraz eğiliyor. İskenderun tarafına gelen kıta biraz bükülüyor ve eğiliyor. O kısımda bir duvar ve diklik oluşturuyor. Burada düşey atılım meydana geliyor ve fay niteliği doğuruyor ve batıyor. Bu nedenle de bir bölgenin belli ölçüde gömülmesi ve batması anlamına geliyor. Deniz seviyesinin göreceli olarak işlenmesi anlamına gelir” ifadelerini kullandı. İskenderun ilçesinde düzenlenen ’İskenderun’un Depremselliği ve Deprem Dirençli İskenderun’ temalı konferansa yer bilimci Naci Görür’ün yanı sıra; İskenderun İlçe Kaymakamı Murat Sefa Demiryürek, İskenderun Belediye Başkanı Mehmet Dönmez, Belen İlçe Belediye Başkanı İbrahim Gül ve İskenderun Ticaret ve Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanı Levent Hakkı Yılmaz katıldı.
İstanbul Sadettin Saran: "Göreve gelirsek Fenerbahçe’yi şampiyon yapacağız" Fenerbahçe Başkan Adayı Sadettin Saran, 48 saat içinde 500 imza toplayabildiklerini belirterek, "Göreve gelirsek ne sabır ne de süre istiyoruz. Fenerbahçe’yi şampiyon yapacağız" dedi. Fenerbahçe Başkanlığına adaylığını açıklayan İş İnsanı Sadettin Saran, Faruk Ilgaz Tesisleri’nde düzenlediği lansmansa kongre üyeleriyle bir araya geldi. Fenerbahçe Yüksek Divan Kurulu eski Başkanı Vefa Küçük de toplantı da yer alarak Saran’a destek verdi. Fenerbahçe’yi şampiyon yapmak için çalışacaklarını aktaran Saran, adaylık süreci ile ilgili bilgiler vererek, "Kasım ayında Ali Koç ile buluştum. Maddi manevi çok büyük emek verdiniz, bu işi öğrendin, devam edeceksen biz arkandayız ancak devam etmeyecekseniz biz bu işi çok iyi yaparız ve göreve talibiz dedim. O da, ’Çok iyi yapacağına ben de inanıyorum’ dedi. Kulüp bilançolarına, defterlere bakmamız için resmi olarak aday olmamız gerekiyordu. Takım şampiyonluğa gidiyor, kongre sürecine de sokmak istemiyoruz ama madem öyle dedik 48 saatte büyük teveccühle 500 imzayı topladık. Bunun için de çok teşekkür ediyoruz. Göreve gelirsek ne sabır ne de süre istiyoruz. Fenerbahçe’yi şampiyon yapacağız. Hem saha içinde hem saha dışında mücadele ediyoruz. Oyuncularımıza uzanan elleri kırmasını biliriz" ifadelerini kullandı. "Fenerbahçe hepimizindir" Fenerbahçe için birlik beraberlik mesajı beren 59 yaşındaki iş insanı, "Fenerbahçe hiçbir şahsa ait değildir. Fenerbahçe sizindir Fenerbahçe bizimdir. Fenerbahçe hepimizindir" diyerek sözlerini noktaladı. Saran’ın konuşmasının ardından Kongre Üyeleri yoğun alkışlarla destek verdi.