SAĞLIK - 13 Ocak 2020 Pazartesi 19:25

"Sağlıkta Gelecek" masaya yatırıldı

A
A
A
"Sağlıkta Gelecek" masaya yatırıldı

Sağlık Bakanlığı ile Hitit Üniversitesi tarafından “Sağlıkta Gelecek” konulu panel düzenlendi.

Sağlık Bakanlığı ile Hitit Üniversitesi tarafından “Sağlıkta Gelecek” konulu panel düzenlendi. Panelde Sağlık Bakan Yardımcısı Prof. Dr. Emine Alp Meşe, “Sağlıkta nüfusun yaşlanması, artan kronik hastalık yükü, artan beklentiler, artan sağlık harcamaları ve hızlı şekilde gerçekleşen teknolojik yenilikler olmak üzere çeşitli eğilimlerle karşı karşıyayız” derken,


Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu Başkanı Dr. Hakkı Gürsöz artık tüketilen 100 kutu ilacın 82’sinin artık Türkiye’de üretildiğini söyledi.


"Sağlıkta Gelecek” konulu panelde ilaç ve tıbbi cihazları bekleyen gelecek ile sağlıktaki dijital dönüşüm, üniversite-sanayi işbirliğinin bugünü ve geleceği ile geleceğin meslekleri masaya yatırıldı. Sağlık Bakan Yardımcısı Prof. Dr. Emine Alp Meşe, sağlıkta nüfusun yaşlanması, artan kronik hastalık yükü, artan beklentiler, artan sağlık harcamaları ve hızlı şekilde gerçekleşen teknolojik yenilikler olmak üzere çeşitli eğilimlerle karşı karşıya olduklarını söyledi. Birleşmiş Milletlere göre 60 yaş ve üstü insan sayısının 1950-2000 arasında 3’e katlandığına dikkat çeken Meşe, gelecek 50 yılda da bu oranın tekrar 3 katına çıkmasının beklendiğinin altını çizdi. Bu demografik değişimin sağlık sistemlerine birçok zorluklar getireceğine vurgu yapan Meşe, yaşam boyu tedavi ve düzenli takip gerektiren kronik hastalıklarda bir artış söz konusu olduğunu, Dünya Sağlık Örgütüne göre bu kronik hastalıkların küresel hastalıklara göre yaklaşık yüzde 45’ini oluşturduğunu, gelecek yıllarda daha da yükselmesinin beklendiğini ifade ederek, kardiyovasküler hastalıkların ise bu toplamın yaklaşık yarısını oluşturduğunu kaydetti.


Sağlıkta ağırlıklı olarak bilgi ve internet teknolojilerinin kaynaklık ettiği yeni ihtiyaçlar, istekler, talepler ve beklentilerin söz konusu olduğunu anlatan Meşe, “Sağlık harcamaları giderek artış eğilimi göstermektedir. Özellikle sağlık hizmetleri tüm gelişmiş ülkelerde gayrisafi yurtiçi hasılanın yaklaşık yüzde 10’unu tüketen, dünyanın en büyük ve en hızlı büyüyen pazarlarından biridir. Yıllık küresel pazarın 8.1 trilyon dolar civarında olduğu tahmin ediliyor. Şuanda her yıl yüzde 4,3 oranında bu pazar büyüyor. Sağlık hizmetlerinde yıllık küresel harcamaların 2040 yılına kadar 18.2 trilyon dolara yükseleceği tahmin edilmektedir. Sağlık alanında özellikle bilgisayar ve internet teknolojisinin kaynaklık ettiği baş döndürücü yenilikler ve gelişmeler yaşanmaktadır. Sağlık biyoteknolojisi, dijital sağlık ve inovatif sağlık makineleri gelişmelerin yaşandığı temel alanlar olarak karşımıza çıkmaktadır. Gelecekteki sağlık ekosistemini şekillendireceğini öngördüğümüz birbirine bağlı üç temel teknoloji grubundan bahsedebiliriz. Bunlardan birincisi sağlık biyoteknolojisi, diğeri dijital sağlık ve sağlıkta inovatif makineler. Modern sağlık hizmetlerinin temelini oluşturan bilim hızla ilerliyor. Akademi, endüstri ve sağlık hizmetleri giderek artan bir şekilde bilimsel ve teknik gelişmelere imza atıyor. Sağlık alanı giderek artan bir biçimde teknolojiye bağımlı hale geliyor. Bu yeni ekosistemde her bir oyuncunun konumlarını yeniden tanımlaması ve yeniden tasarlaması gerekiyor. Firmalar bu yeni sağlık dünyasında var olabilmek için değer zincirlerini ve iş modellerini gözden geçirecekler ve kendilerini dönüştürecektir. Hizmet sunucuları ve ödeme kurulları yeni işbirliği arayışına girecektir” dedi.


Sağlıktaki eğilimler, teknolojik alandaki gelişmelere gerek 11. Kalkınma Planı, gerekse de bakanlığın Strateji Planı başta olmak üzere üst düzey politika belgelerinde kapsamlı bir şekilde yer verildiğinin altını çizen Meşe, “Böylelikle sağlık hizmetlerimizin gelişen teknolojiye bağlı olarak yeniden kurgulanması öngörülmektedir. Bakımın tam olarak entegre olduğu, çığır açan yeniliklerin benimsendiği, dengeli beslenme ve aktif yaşam tarzlarının teşvik edildiği, sağlıklı, üretken bir toplumun yararına yatırımların teşvik edildiği bir sağlık sistemi için çalışıyoruz. Bu bağlamda bakanlığımızın stratejik planı çerçevesinde insan merkezli yaklaşımla, birey ve toplumun sağlık hakkını ve sağlığını en üst düzeyde korumak, sağlık sorunlarına zamanında uygun ve etkili çözümleri yüksek hizmet kalitesiyle sunmak, misyonu ve sağlıklı hayat tarzının benimsendiği, herkesin sağlık hayat hakkına kolaylıkla ve yüksek hizmet kalitesine eriştiği bir Türkiye vizyonu ile vatandaşlarımızın sağlığını korumak, geliştirmek ve herkesin hakkaniyet içinde kaliteli sağlık hizmetine erişmek amacıyla hareket etmeliyiz. Bu misyonumuzu, vizyonumuzu ve amacımızı da merkezine insanı konumlandırdığımız 10 tane temel değer ışığında gerçekleştirmeye çalışıyoruz. Bu çerçevede biyoteknoloji, dijital sağlık ve inovatif makinelerin kaynaklık ettiği, teknolojik gelişmelerin şekillendirdiği yeni sağlık ekosistemine de bakanlığımızın ön plana çıkan belirli başlı çalışmalarını da belirtmek mümkün. Bu çalışmalarımız giderek artan bir şekilde çeşitlenerek ve derinleşerek devam etmektedir” ifadelerini kullandı.



“100 kutu ilacın 82 kutusunu Türkiye’de üretiyoruz”


Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu Başkanı Dr. Hakkı Gürsöz, Türkiye’de tüketilen 100 kutu ilacın, kutu bazında 82 kutusunun artık Türkiye’de üretildiğini ancak bu oranın tıbbi cihazların sarf malzemelerinde yüzde 30 seviyesine kadar düştüğünü açıkladı. İlaç ve tıbbi cihazlarla ilgili bir sunum yapan Gürsöz, ilaç endüstrisinde şuanda ağırlıklı olarak kimyasal moleküllerin olduğunu söyledi. Kimyasal yöntemlerle üretilen bu ilaçların küçük moleküllü olduğunu dile getiren Gürsöz, kimyasal ilaçların insan hayatına gireli 100 yılı aşkın bir zaman olduğuna dikkat çekti. Kimyasal ilaçların yerini yavaş yavaş biyolojik ilaçlarla, biyolojik ürünlere bırakmaya başladığını anlatan Gürsöz, “Hızlı bir değişim ve dönüşüm var. Biyolojik ürünlerin payı dünyada yüzde 30’lara yaklaştı. OECD’nin tahminine göre kimyasal ilaç ve biyolojik ilaç kullanımı 2030 yılında eşitlenecek. Yarı yarıya olacak. Arkasından da biyolojik ilaçların kullanımının daha ağırlık kazandığı bir devri hep beraber yaşayacağız. Biyolojik ilaç dediğimiz zaman biraz daha insan vücudundaki proteinleri, değişik yapıları taklit eden, onlara birebir benzeyen ya da benzeri olan yapıları kast ediyoruz. Etkileri artırılmış, yan etkileri göreceli olarak azalış potansiyeli yüksek, etkinliği yüksek ancak bir o kadar da pahalı. Oldukça pahalı ürünler” dedi.


Tıbbi cihaz sektöründe temel amaçlarının üretilmeyeni üretmek olduğunu vurgulayan Gürsöz, “İhtiyacımız olan tıbbi cihazı ülkemizde üretelim. Üretileni de hastanelerimizde kullanalım. Üreticilerimiz ürettiği ürünü ihraç etsin ancak ülkemizde kullanalım, önceliğimiz bu. Temel yaklaşımımız üretilmeyeni üret. Yapamayacağımız bir şey yok. En ileri teknoloji gerektiren ürünler de dahil olmak üzere her türlü ürünü üretebilecek bir sektörümüz olduğunu düşünüyorum. Dünya standartlarında inovatif ürünler geliştirmek, marka oluşturma, hasta kullanıcı memnuniyetini artırmak ve Ar-GE ile üretim temelli bir ekosistem kurmak bizim temel amaçlarımız arasında” diye konuştu.


Gürsöz, “Sarf malzemeleri niçin üretemeyelim. Burada büyük bir potansiyel var. Üretemeyeceğimiz hiçbir ürün yok. Yüzde 30 olan bu oranı daha yukarılara taşıyacağız. Temel hedeflerimizden birisi bu. İthalat bağımlılığını ne kadar azaltırsak gelecek umutla bakan Bir Türkiye olacağız inşallah. Bizim örnek aldığımız model aldığımız yerde savunma sanayi. Savunma sanayindeki başarılar bu ülke insanını nasıl mutlu ediyorsa biz de mutlu oluyoruz. Sağlık sektörü savunma sanayi kadar stratejik bir alan. Bizde o alanda gerekli adımları kararlı bir şekilde atıyoruz” ifadelerini kullandı.


Panele Hitit Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ali Osman Öztürk, İl Sağlık Müdürü Ömer Sobacı, Erol Olçok Eğitim ve Araştırma Hastanesi Başhekimi Prof. Dr. Mesut Sezikli, akademisyenler ve öğrenciler katıldı.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Aksaray Ruhsatsız tabanca ile yakalandı, “Taşımıyorum bozuk” diyerek tüfek ruhsatı gösterdi Aksaray’da ruhsatsız tabanca ile yakalanmasına rağmen önce “Taşımıyorum” deyip inkar eden, sonra da “Bozuk” diyen sürücü bir de “Ruhsatım var” diyerek tabanca yerine tüfek ruhsatı gösterdi. Olay Gülağaç Yolu Kireçlik Mevkiinde yaşandı. Aksaray Cumhuriyet Başsavcılığı koordinesinde gece yarısı bekçilerin de katıldığı asayiş ve trafik uygulaması yapan İl Emniyet Müdürlüğü asayiş ile trafik şubesi ekipleri şüphe üzerine Gülağaç ilçesinden Aksaray merkez istikametine seyreden Ali B. (38) idaresindeki 51 ACV 230 plakalı otomobile "dur" ihtarında bulundu. Sürücüsü ehliyet ve ruhsat kontrolünden geçirildikten sonra araçta arama yapan bekçiler araç içerisine gizlenmiş bir adet tabanca buldu. Kullandığı araçta tabancayla birlikte yakalanmasına rağmen “Taşımıyorum” diyen sürücü Ali B. daha sonra tabancanın bozuk olduğunu belirterek işlem yapılmasından kaçmak istedi. 2 ayrı bahanesiyle başarılı olamayan sürücü bu kez de “Ruhsatım var” diyerek yakalattığı tabanca yerine tüfek ruhsatı gösterdi. 3 ayrı bahanesiyle işlemden kaçamayan sürücü son olarak tabancayı kabullenerek “Benim, tamir için taşıyorum” dedi. Tabancaya bekçiler tarafından dolu boş kontrolü yapıldıktan sonra el konulurken ruhsatsız tabanca taşımaktan gözaltına alınan sürücü adli işlemler için polis merkezine götürüldü.
Bartın Bartın’daki feci yangının tanıkları yaşanan dehşeti anlattı Bartın’da 1 kişinin öldüğü, 2 kişinin yaralandığı yangında şok detaylar ortaya çıkarken, olayın tanıkları ise yaşanan dehşeti anlattı. Bartın’ın Kayadibikavlak Köyü Örencik Mahallesi’nde bulunan tek katlı bir evde saat 20.30 sıralarında kesin sebebi henüz bilinmeyen bir nedenle yangın çıktı. Bitişiğindeki eve de sıçrayan yangında Tevfik Çetinbağ hayatını kaybederken, eşi Seher Çetinbağ, ile kardeşi Selim Çetinbağ ağır şekilde yaralandı. Olay yerine itfaiye, jandarma ve sağlık ekipleri sevk edildi. İtfaiye ekiplerinin yaklaşık 2 saat süren çalışmalarının ardından yangın söndürülürken, iki ev de kullanılamaz hale geldi. Yaralılar ambulansla hastaneye kaldırılırken, durumlarının ağır olduğu belirtildi. Boş tüpü itfaiye evden uzaklaştırdı Yangın esnasında Bartın Merkez İlçe Jandarma Komutanlığı ekipleri, bölgede geniş güvenlik tedbirleri alındı. Yangının tamamen söndürülmesinin ardından nöbetçi savcı ve olay yeri inceleme ekipleri, evin içerisinde, çevresinde detaylı inceleme yaptı. Evin kapısının önündeki boş tüp ise, ekiplerin incelemesinin ardından bir itfaiye eri tarafından kapının önünden alınarak, yola çıkartıldı Faciada şok detaylar Facianın ardından olayla ilgili sır perdesi de aralanmaya başladı. Yanarak ölen Tevfik Çetinbağ’ın yatalak hasta olduğu ve yangından kaçamadığı öğrenildi. Patlama esnasında kocasıyla birlikte evde bulunan Seher Çetinbağ’ın patlamanın hemen ardından yardım istemek için dışarı çıktığı ve kocasının kardeşi olan Selim Çetinbağ ile birlikte yatalak eşini kurtarmak için alevlerin arasına girdiği belirtildi. Alevlerin arasında kalan Seher Çetinbağ ve kaynı Selim Çetinbağ, Tevfik Çetinbağ’ı kurtarmayı başaramazken, kendileri de ağır bir şekilde yaralandı. "Gaz sızıntısı" iddiası Yapılan ilk incelemelerde, Seher Çetinbağ’ın olaydan birkaç saat önce tüp değişimi yaptığı belirlendi. Dolu tüpü kendisini ocağa monte ettiği ileri sürülen Seher Çetinbağ’ın, yemek yapmak için tüpü açtıktan bir süre sonra tüpten sızan gazın alev aldığı ve patlamanın meydana geldiği tahmin ediliyor. Yangının kesin sebebinin ise itfaiye ve olay yeri inceleme ekiplerinin hazırladığı raporların tamamlanmasının ardından ortaya çıkacağı kaydedildi. Patlama sesine irkildiler Alevlerin kül ettiği evlerin yaklaşık 5 metre uzağındaki evde oturan Belma Çetinbağ ve yengesi Fatma Çetinbağ, o anlarda yaşanan dehşeti anlattı. Yangında amcasını kaybeden ve babası yaralanan Belma Çetinbağ, yemek yerken patlama sesi ile irkildiklerini kaydetti. Patlama sesinin ardından dışarı çıktıklarında ise amcasının kaldığı evin alevlerin arasında kaldığını gördüğünü kaydeden Belma Çetinbağ, “Akşam yemeği yiyorduk. Ben yan evdeki üst kattaydım. Bir yerde bir patlama gibi bir ses oldu. Ben yengeme, soba gibi bir şey patladı dedim. Yengem dışarı çıktı. Ev yanıyor diye bağırmaya başladı. Dışarı çıktım ben de, baktım ahşap ev birden alev almış” dedi. Kurtarmak isterken alevlerin arasında kaldılar Babası ve yengesinin yatalak amcasını kurtarmak için alevlerin sardığı eve girince yaralandığını söyleyen Belma Çetinbağ, “Babamla yengem de, sakat amcamı kurtarmak için eve girmişler ama kurtaramamışlar. Zaten ev bir anda alev aldı. Evde 2 kişi vardı, amcamla yengem vardı. Tüp patlayınca yengem, dışarı çıkıp bizimkileri mi çağırdı, ne olduğunu tam olarak bilmiyorum. Babamla, yengem tekrar amcamı kurtarmak için girmişler içeri. Sonuç olarak ikisi de yandı. Onlar da şu an hastanede. Amcam tamamen yandı. Yengem de yanmış olarak içeriden çıktı. Ambulans hastaneye götürdü. Amcam sakattı, sol tarafı hiç tutmuyordu, yatalaktı, yatağa bağlıydı” diye konuştu. “Yengem büyük ihtimal tüpü tam takamadı” Patlamanın ve yangının tüp değişiminden sonra olduğunu kaydeden Belma Çetinbağ, “Yengemin bu akşam tüpü değiştirdiği söylenmişti. Büyük ihtimal tüpü tak takamadı, çakmağı çakınca öyle patlama oldu. Zaten yengem tüpü yeni değiştirmiş. Büyük ihtimal tüpten oldu. Tüpü tam takamadı herhalde” diye konuştu. ‘Emmi yanıyor’ diye bağırma sesi duydum” Emmi yanıyor diye bağırma sesi üzerine alevlerin arasında kalan amcası Tevfik Çetinbağ’ı kurtarmaya çalıştığını anlatan Fatma Çetinbağ ise, “Akşam yemeğini yiyorduk, o anda aniden bir dinamit patlaması gibi bir patlama oldu. Ben merdivenden aşağıya inerken baktım emminin evi alev almış. ‘Emmi yanıyor’ diye bağırma duydum. Kurtarmaya çalıştım, camı falan açtım ama kurtaramadık. Bir şey yapamadık, çok üzgünüm. Yemek yaparken mi olmuş bilmiyoruz. Tüp mü patladı bilmiyoruz. Ama akşamüstü, boş tüpü kapının ağzına koydu. Galiba tüpten oldu” diye konuştu. Olay yerinde yapılan incelemelerin tamamlanmasından sonra ise Tevfik Çetinbağ’ın yanan bedeni, ceset torbasına konularak, evden çıkartıldı. Çetinbağ’ın cesedi, evin önüne getirilen tabutun içerisine yerleştirildi. Tabuta konulan Tevfik Çetinbağ’ın cesedi jandarma, itfaiye ekipleri ve vatandaşlar tarafından cenaze aracına taşındı.