KÜLTÜR SANAT - 21 Ekim 2020 Çarşamba 09:48

Nysa, GEKA’nın desteğiyle kültür turizminin yeni rotası oluyor

A
A
A
Nysa, GEKA’nın desteğiyle kültür turizminin yeni rotası oluyor

Güney Ege Kalkınma Ajansı (GEKA), Aydın’ın Sultanhisar ilçesindeki Nysa Antik Kenti’nde bulunan 10 bin kişilik antik tiyatronun kültür turizmine kazandırılması için proje desteği veriyor.

Güney Ege Kalkınma Ajansı (GEKA), Aydın’ın Sultanhisar ilçesindeki Nysa Antik Kenti’nde bulunan 10 bin kişilik antik tiyatronun kültür turizmine kazandırılması için proje desteği veriyor.


Sanayi ve Teknoloji Bakanlığının koordinasyonunda Aydın, Denizli ve Muğla illerinin kalkınmasına yönelik faaliyetler yürüten Güney Ege Kalkınma Ajansı, alternatif turizmin gelişmesi ve bölgede yaygınlaştırılması amacıyla birçok projeye destek veriyor. Ajans, bir alternatif turizm çeşidi olan kültür turizminin bölgede ön plana çıkmasını hedefliyor. Bu amaçla özellikle son yıllarda bölgedeki antik kent ve ören yerlerinin kazı ve restorasyon çalışmalarına destek veriliyor. GEKA, 2018 yılında yürüttüğü Kültür Turizminin Geliştirilmesi Mali Destek Programı kapsamında Aydın Büyükşehir Belediyesi’nin “Nysa Antik Kenti Kültür Turizminin Yeni Rotası Oluyor” projesine destek verdi. Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Serdar Hakan Öztaner başkanlığında yürütülen çalışmalarda, tiyatro sahne binasının restorasyonu devam ediyor.


Dionysos’un şehri olarak anılan ve Karia bölgesinin önemli kentlerinden olan Nysa’nın Roma döneminde eğitim ve kültür alanında ön plana çıktığı biliniyor. Antik dönemin ünlü gezgini ve coğrafyacısı Strabon’un da eğitim aldığı kent olan Nysa Antik Kenti, stadyumu, köprüleri, tüneli, tiyatrosu, kütüphanesi, gymnasiumu, agorası, meclis binası, sütunlu caddesi ve diğer caddeleri ile Roma mimari mühendisliğinin örnek kentleri arasında yer alıyor.


Doç. Dr. Serdar Hakan Öztaner, Nysa Antik Kenti’ndeki M.S 2. yüzyıla ait 10 bin kişilik antik tiyatronun sahne binası için GEKA’dan proje desteği alarak restorasyon çalışmalarını yürüttüklerini söyledi. Öztaner, ayrıca projenin Ankara Üniversitesi Dil Tarih Coğrafya Fakültesi öğretim üyelerinden Prof. Dr. Musa Kadıoğlu’nun doktora tezine dayanarak yürütüldüğünün de altını çizdi. Öztaner, sözlerine şu şekilde devam etti:


“M.S 2. yüzyılın ikinci yarısında büyük İzmir depremi sonrası yıkılmış olan ve Antoninler döneminde yeniden inşa edilmiş olan sahne binasının restorasyon çalışmaları podyum üzerinde yükselerek ortaya çıkacak. Nysa Tiyatrosu, Anadolu’nun podyumları filizli 4 tiyatrosundan birisi. Çalışmalar neticesinde bu antik tiyatro, Anadolu’da Hierapolis Antik Kenti’nden sonra sahne binası restore edilmiş ilk tiyatrolardan birisi olacak. Bu durum bölge için çok önemli. Çalışmalar, Nysa’nın kültür turizminin yeni rotası olmasının önünü açarak pek çok ziyaretçiyi burada karşılamasına ve ağırlamasına olanak sağlayacak.”


GEKA’nın 2018 yılı Kültür Turizminin Geliştirilmesi Mali Destek Programı’nın kültürel mirasa sahip çıkmak adına önemli olduğunu belirten Hakan Öztaner, “Biz bu anlamda büyük bir şans elde ettik. 2018 yılında Aydın valimizin başkanlığında bütün kazılar projelerini getirdi. Nysa tiyatrosunun sahne binası ile ilgili 2006 yılından beri onaylı bir restorasyon projemiz vardı. Biz bunu gerçekleştirecek finansman desteğini bulamamıştık. Ta ki 2018 yılına kadar. GEKA ve Aydın Büyükşehir Belediyesi’nin birlikte yürüttükleri proje finansmanı ve bizim bilimsel altyapısını hazırladığımız proje ile bunu şu anda gerçekleştiriyoruz. Projenin bilimsel altyapısı Prof. Dr. Musa Kadıoğlu’nun Nysa Antik Kenti tiyatrosunun sahne binası ile ilgili doktora tezidir. Onu temel alan restorasyon projesi revize edildi. Bu kapsamda tiyatrodaki sahne binası için restorasyon projesi başladı” diye konuştu.


Yapılan çalışmalar hakkında detaylı bilgi veren Doç. Dr. Serdar Hakan Öztaner, sözlerini şöyle tamamladı:


“Yaşlı, belki felçli yürüyemez haldeki bir insanın ayağa kaldırılması nasıl fizik tedaviyle bir anda gerçekleşemiyorsa ve küçük küçük bebek adımlarıyla oluyorsa, Nysa tiyatrosu da aynen bu şekilde. Şu anda yıkılmış olan 1800 yıllık bir sahne binasını ortaya çıkartmak için çalışıyoruz. Sütunlarını, birleştirilmesini, parçaların, yıkılan bölümlerinin tekrar onarılması vb. parçaların yerlerine bulmaca gibi bulunması yerleştirilmesi gerçekten zahmetli oluyor ve bu oldukça zaman alan bir iş. Tabii bu durum arkeolojinin doğası gereği ama bir yandan da zaman ilerliyor. Zaman tıpkı bir kum saati gibi çalışıyor. Elimizden gelen çabayı gösteriyoruz. Bunun için de daha önce belirttiğim gibi GEKA’nın finansman desteği çok önemli. Bu vesileyle Sanayi ve Teknoloji Bakanlığına, GEKA’ya, Aydın Büyükşehir Belediyesi’ne, Aydın Valisi’ne ve tüm paydaşlara çok teşekkür ediyoruz. Ayrıca bu çalışmanın bilimsel olarak yükünü çeken, canla başla çalışan emekçilere, mimarlarımıza ve arkeologlarımıza çok teşekkür ediyoruz."

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Amasya Amasya’da hastanelerin temizlik malzemesi kimyacı liselilerden Amasya’da hastanelerin ihtiyacı olan temizlik malzemeleri, kimyacı lise öğrencilerinin üretimiyle karşılanıyor. Şehrin sembolü elmadan esinlenip “elma’s” markasıyla ürettikleri temizlik ile hijyen malzemelerini hastanelere ve fabrikalara satan Merzifon Mithatpaşa Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi, bu yıl 3 milyon liranın üstünde gelir hedefliyor. İl Sağlık Müdürlüğü ile protokol yapıldı Kimya teknolojisi eğitimi alan öğrenciler ve öğretmenleri, okulda oluşturulan atölyede dezenfektan, sıvı el sabunu, çamaşır suyu ile kolonya gibi 25 farklı malzemenin üretimi yapıyorlar. Bu ürünlerden 15’i Amasya İl Sağlık Müdürlüğü ile yapılan protokolle ildeki hastanelere gönderiliyor. Bakanlık üretimi destekliyor Amasya Milli Eğitim Müdürü Mehmet Türkmen, Amasya’daki hastanelerin temizlik ve hijyen malzemelerinin tamamının öğrenciler ile öğretmenlerin emekleriyle hazırlandığını söyledi. Okulun yılsonuna kadar 3 milyon liranın üstünde satış yapmayı hedeflediğini anlatan Mehmet Türkmen, “Okulumuzdaki imalata Milli Eğitim Bakanlığımız gereken desteği sağlıyor. Artacak kapasiteyle birlikte satışların da büyümesini planlıyoruz” dedi. Okul müdürü Sadık Turan ve kimya teknolojisi alanı şefi Fatma Nakır’dan çalışmalarla ilgili bilgi alan Türkmen, satış sonrası ürünlerden memnun kalınmasının da kaliteli bir iş çıkartıldığının kanıtı olduğunu vurguladı. “Kimya bir slogan değil hayat tarzıdır” “Kimya bir slogan değil hayat tarzıdır” düşüncesiyle üretimde görev alan öğrencilerden 9. sınıf öğrencisi Hilal Bıcıl, çalışmalarının kozmetik alanında gelişeceğine inandığını anlatırken üniversite eğitimini kimya alanında sürdürmeyi hedeflediğini söyledi. Arkadaşı Mustafa Yusuf Töre de ürettikleri temizlik maddelerinin anneleri tarafından da beğenildiğine işaret etti.
Ankara TZOB Başkanı Bayraktar:" Sera ürünlerinde fiyatlar düşüyor" Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, "Sebze seracılığının yoğun olarak yapıldığı Antalya ve Mersin illerinde bulunan Ziraat Odalarımızdan alınan bilgilere göre, bayram sonrasında örtü altı sebze ürünlerinde önemli fiyat düşüşleri görülüyor" dedi. TZOB Başkanı Bayraktar, Türkiye’de örtü altı üretimini, sera ürünlerindeki fiyat düşüşlerini ve çiftçilerin belediyelerden beklentileri ile ilgili bir açıklama yaptı. Seracılık dünyada önemli bir sektör hâline geldiğini belirten Bayraktar şunları dedi: “Seracılık ülkemizde de son yıllarda hızla atılım ve gelişme göstermiş olup, dünyada dördüncü, Avrupa’da ise İspanya’nın ardından ikinci sırada yerini aldı. Ülkemizde 73 ilde, toplam 764 bin 207 dekar alanda örtü altı üretim yapılıyor. Örtü altı üretim alanlarının yüzde 40,7’si Antalya’da, yüzde 24,6’sı Mersin’de, yüzde 15,6’sı Adana’da ve yüzde 4,3’ü Muğla’da bulunuyor. 2023 yılında seralarda yapılan toplam üretim 8 milyon 956 bin 951 ton olup bu üretimin yüzde 89’unu sebzeler oluşturuyor. Sebze seracılığının yoğun olarak yapıldığı Antalya ve Mersin illerinde bulunan Ziraat Odalarımızdan alınan bilgilere göre, bayram sonrasında örtü altı sebze ürünlerinde önemli fiyat düşüşleri görülüyor. Bu illerde son 15 günde biber ortalama 45 liradan 15 liraya, salatalık ortalama 17 liradan 3 liraya, domates 21 liradan 15 liraya, patlıcan 27 liradan 6 liralara kadar düştü. Bu fiyatlarla çiftçilerimiz zarar ediyor. Mevsim normalleri üzerinde gerçekleşen hava sıcaklığıyla sera üretiminde artan verim ve ürünlerin erken hasat olgunluğuna gelmesiyle arzda artış görülüyor. Arzda yaşanan artışın yanı sıra, bu günlerde ihracata giden ürünün azalması ve özellikle Ramazan Bayramı nedeniyle zincir marketlerin alımlarında görülen azalmayla fiyat düşüşleri yaşanıyor.” “Çiftçinin ürettiği yok pahasına satılmaması için pazarlama sorunu çözülmelidir” “Çiftçimiz her zaman olduğu gibi üreterek ülkemizin gıda ihtiyacını karşılamak adına gereğini yapıyor. Ancak, zaman zaman ürettiği ürün çiftçilerimize sorun oluyor. Özellikle yaş sebze ve meyve çabuk bozulduğu için pazarlama sorunu daha fazla yaşanıyor" diyen Bayraktar şöyle devam etti: "Bu nedenle yaş sebze ve meyve pazarlamasının ayrı bir önemi bulunuyor. Örtü altı üretimin yaygın olduğu illerde yaş sebze ve meyve pazarlanmasına yönelik üretici birlikleri ve kooperatifler mevcut olsa da, bu birliklerin piyasayı etkileyecek ve düzenleyecek gücü bulunmuyor. Hatta kurulan bazı birlikler ne yazık ki varlığını sürdüremeyerek, kapandı. Ürün pazarlamaya yönelik örgütlerin mali ve idari yönden güçlenmesi ve tarımsal pazarlamada etkin olması için mevzuatlarda gereken düzenlemeler yapılmalıdır.” “Semt pazarlarında üreticilere daha fazla yer ayrılmalı, üretici pazarları her ilçede kurulmalıdır” Çabuk bozulabilen sebze ve meyvelerde arzda dönemsel yaşanan yoğunluklarda çiftçilerin zarar etmemesi ve yetiştirilen ürünlerin heba olmaması için, belediye adına alımlar yapılması gerektiğini vurgulayan Bayraktar şu değerlendirmeyi yaptı: "Pazar Yerleri Hakkında Yönetmelik hükümlerinde pazar yerlerinin en az yüzde 20’sinin özel satış yeri olarak üreticilere ayrılması hükmü bulunuyor. Ürettiği ürünü doğrudan semt pazarında satmak isteyen üreticimize tüm belediyeler yer ayırmalı ve ayrılan alan yüzde 20 ile sınırlandırılmamalıdır. Bu sınırlama özellikle ürün arzındaki artış nedeniyle kendi ürününü pazarda satmak isteyen üreticilerimize engel teşkil ediyor. Yine belediyelerce belirlenecek günlerde sadece üreticilerimizin ürettiği ürünü halka doğrudan sunabileceği üretici pazarlarının her il ve ilçede kurulması sağlanmalıdır. Gıda fiyatları üzerinden haksız kazanç elde etmeye yönelik hareketler konusunda belediyelerde denetimlerini artırmalı, piyasa üzerinde bozucu etkisi olanlara ceza uygulamalıdır.” “Belediyeler ilinde ilçesinde üretim yapan çiftçisine destek vermelidir” Yerel seçimler öncesi 6360 Sayılı Kanunla Büyükşehir belediyelerinin tarım sektörüne yönelik sorumluluklarının arttığını, çiftçilerin belediyelerden beklentileri olduğunu dile getirdiklerine dikkat çeken Bayraktar, "Bugün tekrar ifade etmek istiyorum ki Belediyeler ilinde ilçesinde üretim yapan çiftçisine her türlü desteğini yapmalıdır” diye konuştu. Bayraktar, çiftçilerin ana başlıklar halinde belediyelerden beklentileri ise şöyle sıraladı: "-Tarım arazileri ve mera alanları korunmalı, her ne gerekçeyle olursa olsun bu alanların imara açılmasına izin verilmemelidir. -Kırsalda genç nüfusu tutabilmek için sosyal alanlar artırılmalıdır. -Belediyeler ve Ziraat Odaları birlikte hareket etmelidir. -Pazarlama kooperatiflerinin kurulmasına destek olmalıdır. -Girdi, tarım alet, fide, fidan vb. destelerini düzenli olarak vermelidir. -Kırsal Alanlara altyapı hizmetleri artırılmalıdır. - Belediyeler, DSİ ile birlikte hareket ederek tarımsal sulama kanallarının bakım ve temizliği konusunda destekte bulunmalıdır. -Tarımsal ürün işleme tesisleri kurulmalıdır. -Yenilenebilir Enerji kaynaklarının kurulmasına destek olmalıdır. -Kırsal Turizm ile kırsalda gelirin artırılması sağlanmalıdır.”
Hakkari Yüksekova’da sürü halindeki yılanlar, Brezilya’nın ’Yılan Adası’nı andırıyor Hakkari’nin Yüksekova ilçe merkezine 30 kilometre uzaklıkta bulunan ’Yılan Pınarı’ bölgesinde sürü halinde güneşlenen yılanlar, Brezilya’nın Yılan Adası’nı andırıyor. Yüksekova’nın Yürekli ve Karabağ köyleri arasındaki ’Yılan Pınarı’ bölgesinde yılanların sürü halinde görünmesi, görenleri hem korkutuyor hem de şaşırtıyor. Yol boyu sürü halinde bulunan yılanlar, Brezilya’nın ’Yılan Adası’nı andırıyor. Sıcak havayla birlikte ortaya çıkmaya başlayan yılan sürüleri, hem korkutuyor hem de görenlerin ilgisini çekiyor. Özellikle insanların olmadığı zamanlarda açık alanlara çıkan ve zehirsiz olduğu bilinen yılanlara zarar verilmemesi noktasında çağrıda bulunan Yüksekova Ziraat Odası Başkanı Perviz Geçirgen, “Yüksekova`ya bağlı Yürekli köyünde bulunan `Yılan Pınar`ındayız. Her sene nisan ayının ortalarında mayıs ayının başlarında bu zararsız yılanlar ortaya çıkıyor. Burası Brezilya’nın Yılan Adası’na da benziyor. Bu zararsız yılanlar özellikle saat 13.00 ve 14.00 gibi ortaya çıkıp güneşliyorlar. İnsanlar olmadığı zaman hem taşların üzerine hem de yol üzerine geliyorlar. Her sene olduğu gibi onları görmek için tekrar buraya geldik. Aslında burada muazzam bir manzara var. Buraya resim video çekmeye gelenler oluyor. Bu gelenler arasında bazı şahıslar yılanlara zarar veriyorlar. Lütfen fotoğraflarınızı çektiğinizde, yılanlara zarar vermeden yeniden bölgeden ayrılın" dedi.