ÇEVRE - 23 Haziran 2021 Çarşamba 08:56

Tapulu tarım arazisinde 3 kilogramlık sazan avladı

A
A
A
Tapulu tarım arazisinde 3 kilogramlık sazan avladı

Denizli’nin ürettiği cevizi, fasulyesi ve alabalığıyla ünlü Çameli ilçesinde, yıllardır tarlada balık keyfi yaşanıyor.

Denizli’nin ürettiği cevizi, fasulyesi ve alabalığıyla ünlü Çameli ilçesinde, yıllardır tarlada balık keyfi yaşanıyor. Amatör balıkçı Aydın Akman, tapulu tarım arazisi içinde oltasıyla 3 kilogramlık sazan yakaladı.



Denizli’de, tarlada balık keyfi yaklaşık 20 yıl önce Çameli ilçesi ile Kızılyaka Mahallesi arasındaki tapulu verimli tarım arazilerinde tespit edilen torf madeninin iş makinelerinin yardımıyla alınmasıyla başladı. İş makineleriyle tapulu tarlalar yaklaşık 1,5 metre kazıldı. Çıkan torf madeni Antalya bölgesinde bulunan seralara satıldı. Yüzey suyunun çok fazla olduğu ilçede verimli tarım arazilerine açılan çukurlar kısa zamanda suyla dolunca tarla sahipleri de tarlalarına yavru sazan ve yayın balığı bıraktı. Yıllarca tarlanın içinde doğal beslenen balıklar üreyip çoğaldı. Şimdi yaklaşık 500 dekarlık alanda tarlaların içinde oltalarla balık yakalanıyor.



Balık avı yasağının bitmesiyle birlikte tarlada balık avının da başladığını anlatan balıkçı Aydın Akman, yaklaşık 10 yıldan bu yana amatör olarak oltasıyla balık avladığını söyledi. Tarlada avlanan balığın diğer balıklara göre daha lezzetli olduğunu anlatan Akman, “İşlerimizden fırsat buldukça tarlaya balık yakalamaya geliyorum. Oltaya ekmek takarak balık yakalıyoruz. Yoğun olarak sazan yakalıyoruz arada yayın balığı da yakaladığımız oluyor. Dün gece tarlaya balık avlamak için geldim. Oltama yaklaşık 3 kilogram ağırlığında sazan balığı takıldı. Balığa kaçırmamak için çok uğraştım. Yaklaşık 3 saatte yakaladığım sazanı kıyıya çekmeyi başardım. Nedense bu yıl balık yakalamakta zorlanıyoruz. Tarlalarımızdan oltalarımız boş dönüyoruz" dedi.



Torf madeni (toprağı) nedir?


Torf; nemli ve çok yağış alan, yazın da sıcaklığın düşük olduğu yörelerde, göl ve benzeri su yatakları altındaki arazilerde yetişen bitkilerin kısmen çürümesi ve kalın yataklar meydana getirmesi sonucu oluşuyor. Bir maden olan torf, azot bakımından oldukça zengin. Hafif geçirgen ve gevşek yapıda olup su tutma kapasitesi ve hava iletkenliği çok yüksek. Nispeten steril olan torf, hacim ağırlığı düşük, su tutma kapasitesi yüksek olmasıyla tercih ediliyor. Hastalık ve haşere taşımıyor. Her türlü bitki yetiştirmeye uygun olan torf, daha çok mantarcılık, fidan ve çiçek üretiminde kullanılıyor.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Bolu Bolu’da 7. Uluslararası Koru Gebelik Doğum Lohusalık Kongresi düzenlendi Bolu’da "7. Uluslararası Koru Gebelik Doğum Lohusalık Kongresi" düzenlendi. Prof. Dr. Aydan Biri ve Prof. Dr. Fatma Deniz Sayıner modern doğum hekimliği ve ebelik hizmetleri açısından önemli bilgileri katılımcılara aktardı. Bolu Koru Otel’de geleneksel hale gelen Uluslararası Koru Gebelik Doğum Lohusalık Kongresi’nin 7’ncisi düzenlendi. Kongre’nin oluşturulmasında büyük payda sahibi olan Prof. Dr. Aydan Biri ve Prof. Dr. Deniz Sayıner’in öncülüğünde bir araya gelen doğum hekimlerinin yanı sıra perinatoloji uzmanları, ebeler, hemşireler, yenidoğan hekimleri ve doğuma katkı sağlayan birçok branş uzmanı da kongrede yerini aldı. Kongrede Türkiye’de ve dünyada modern doğum hekimliği ve ebelik hizmetleri açısından önemli bilgiler, araştırma sonuçları ve deneyimlerin paylaşıldığı bilimsel oturumlar yapıldı. 3 gün sürecek olan kongrede, doğuma yönelik kurslar ve bilgilendirme toplantıları yapılacak. “Doğum konusu birçok konuya göre az ilgi görüyor” Türkiye’de sadece doğumun ele alındığı en büyük bilimsel toplantı olma özelliğini taşıyan 7. Uluslararası Bolu Koru Gebelik, Doğum ve Lohusalık Kongresi’nin başkanlığını yürüten Prof. Dr. Aydan Biri, “Bu 7’ncisi olmakla birlikte en çok heyecan duyduğum kongre oldu. Her geçen yıl birbirini tekrar etmemek adına zaten çok geniş ve sonsuz olan bu kongrede bir kez daha sizinle olmaktan çok büyük keyif duyuyorum. Konumuz doğum ve içerisinde çok fazla bileşen var. Doğumsal birleşim ya da bir bebeği ilgilendiren bir süreç, toplumun esası temeli ve koruyucu sağlık bakımı. Kongrede çok fazla insanı bir araya getiriyoruz. Ama çok da zor oluyor bu kongreler. Daha önce de söylediğim bir şey var ana işimiz olan doğum, özellikle kadın doğum hekimlerinin polikliniklerinin yüzde 80’i doğum, ancak buna rağmen birçok konuya göre çok daha az ilgi görüyor. Bu yıl ben çok çünkü bu konu doğrultusunda doktor arkadaşlarımızın da ana konumuzun doğum olduğuna dair inancı arttı. Her ne kadar hala akademisyen arkadaşlarımızın ‘Doğum da moda oldu’ demesine rağmen mesleğe bakışımızın çarptırıldığı bir dönemdeyiz” dedi. “Bilginin olmadığı yerde güçten bahsedilemez” Bilimsel çalışmaların ışığında kendini yenileyen ebelere ihtiyaç olduğunu söyleyen Prof. Dr. Deniz Sayıner, “Eğitim bizim vazgeçilmezimiz olmalı. Çünkü en büyük güç bilgi gücüdür. Bilginin olmadığı yerde güçten bahsedilemez. Hiçbir silah, hiçbir teknoloji bilginin karşısında duramaz. O nedenle sürekli bilimsel çalışmaların ışığında kendini yenileyen ebelerin yetişmesine ve ebelere ihtiyaç duyduğumuzu söylemem lazım. Ve tabii ki böyle bir ebeliği dizayn etmek için de birlik olmaya ihtiyaç vardır. Kurucu üyelerinden biri olmaktan onur duyduğum, gerçekten birlikte yürümekten gurur duyduğum yol arkadaşlarımın olduğu Anadolu Ebeler Derneği. Bu dernekle birlikte örgütlenmek, mesleğine sahip çıkmak mesleki örgütün içinde olmak son derece önemli” diye konuştu.