KÜLTÜR SANAT - 02 Temmuz 2020 Perşembe 15:54

Bin 78 eser arasından sıyrılıp üçüncü oldu

A
A
A
Bin 78 eser arasından sıyrılıp üçüncü oldu

Diyarbakır’ın Silvan ilçesinde yaşayan Muş Alpaslan Üniversitesinde eğitim gören Edanur Çiçek, Emniyet Genel Müdürlüğü Narkotik Suçlarla Mücadele Daire Başkanlığınca düzenlenen Uyuşturucu Madde Kullanımını Önleme Öykü Yarışmasında ’Yalnız+1’ isimli öyküsü ile üçüncü oldu.

Diyarbakır’ın Silvan ilçesinde yaşayan Muş Alpaslan Üniversitesinde eğitim gören Edanur Çiçek, Emniyet Genel Müdürlüğü Narkotik Suçlarla Mücadele Daire Başkanlığınca düzenlenen Uyuşturucu Madde Kullanımını Önleme Öykü Yarışmasında ’Yalnız+1’ isimli öyküsü ile üçüncü oldu.


Emniyet Genel Müdürlüğü Narkotik Suçlarla Mücadele Daire Başkanlığının internet sitesinden yapılan duyuruya göre, 23 Aralık-30 Nisan tarihleri arasında düzenlenen Uyuşturucu Madde Kullanımını Önleme Öykü Yarışmasına Türkiye’deki 204 üniversitenin 156’sından bin 78 eser ile katılım sağlandı. Yarışmanın jüri üyeliğini Prof. Dr. Sevil Atasoy, Prof. Dr. Zehra Arıkan, Prof. Dr. Recep Tayfun, Prof. Dr. Levent Eraslan ve Dr. Şafak Şahiner yaptı. Jürinin değerlendirmesi sonucunda birinciliğe Malatya İnönü Üniversitesinden katılan Nagihan Korkutata’ya ait ’Yırtık Akvaryum’ adlı öykü, ikinciliğe İstanbul Aydın Üniversitesinden katılan Beytullah Peker’e ait ’Üçgenler’ adlı öykü, üçüncülüğe de Muş Alparslan Üniversitesinden katılan Edanur Çiçek’e ait ’Yalnız+1’ adlı öykü seçildi.



"Yazmaya devam edeceğim"


Diyarbakır’ın Silvan ilçesinde yaşayan Edanur Çiçek, Muş Alpaslan Üniversitesinde okul öncesi öğretmenlik bölümünü okuduğunu söyledi. Çiçek, "Zaten edebiyata merakım vardı ara tatil biter bitmez öykü yazmak istemiştim. Broşürü görünce benim için başlangıç oldu. Yarışmaya katılmak istedim. Pandemi süreci nedeniyle eve gelmek zorunda kaldım. Bu öyküyü de evde yazdım. Çok kısa bir süreçte yazdım bilgisayarın başına oturunca bir taslak oluşturamama rağmen kendim yazabiliyordum. Yazdım gönderdim öykümü diğer arkadaşların öykülerini görmediğim için bilmiyorum. Ama üçüncülüğe layık görülmüş benim öyküm, teşekkür ediyorum. İyi yazdığımı düşünüyorum. Önümüzdeki süreçte de yazı yazmaya devam edeceğim. Ben üçüncü olduğum için aslında mutluyum. Birinci olsaydım ben bu yazı diliyle devam edecektim, tamamım diyecektim. Belki bu üçüncü olmam vesilesiyle yazımdaki pürüzler olabilir, belki hatamı göreceğim. Madde bağımlığıyla ilgili fazla bilinçli değilim. Ben öyküyü yazmak için araştırma yaptım. Bununla ilgili kurtulmak için çaba sağlayanlarla ilgili konuşmalar dinledim, kısa filmler de izledim. Bu şekilde bilgi birikimden sonra öyküyü yazmaya başladım. Son zamanlarda madde kullanımında azalma var. Bu pandemi sürecinde belirgin bir şekilde kendini gösteriyor" dedi.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul Beylikdüzü’nde tır kornaları mahalleliyi isyan ettirdi Beylikdüzü Ambarlı Limanı’na giriş için beleyen tırların korna sesleri, Marmara Mahallesi sakinlerini isyan ettirdi. Liman girişinde oluşan yoğunluk nedeniyle dakikalarca kornaya basan tır şoförleri yüzünden huzursuz olduklarını söyleyen vatandaşlar, duruma çözüm bulunmasını istedi. Liman girişinde oluşan tır kuyruğu dron ile görüntülendi. Her gün yüzlerce tır ve aracın giriş çıkış yaptığı Ambarlı Limanı yolunda zaman zaman tırlar uzun kuyruklar oluşturuyor. Oluşan kuyrukta bekleyen tır sürücüleri, duruma tepki göstermek için kornalarını kullanıyor. Sürücülerin kornalı protestosu ise Marmara Mahallesi ve Yakuplu Mahallesi’nin bir kısmında oturan vatandaşları canından bezdirdi. Özellikle hafta sonlarında evlerinde istirahat eden vatandaşlar, korna sesleriyle irkiliyor. Duruma isyan eden mahalle sakinleri, yetkililerin bir an önce duruma ele atmasını istedi. Elvan Küçük isimli mahalle sakini, tırların korna seslerinden dolayı rahatsız olduklarını belirterek, “Rahatsız olmak ne kelime artık mustaribiz bu konudan. Defalarca bu konuda müracaatlarda bulundu tüm site sakinleri. Her akşam devam ediyor, özellikle cuma akşamları. Tırcıların limanda bir takım problemleri var fakat problemlerini etrafı rahatsız ederek halletme yoluna gidiyorlar. Sürekli korna çalıyorlar. Hastası var, çoluk çocuğu var. Saatlerce sinir bozucu, moral bozucu bir şekilde korna çalıyorlar. Devletimizin artık bu konuya bir el atması gerekiyor. Problemleri neyse çözülsün. Onlar da yaptıkları protestonun çevredeki insanlara verdiği zararı düşünsünler, kendi ailelerini, çocuklarını düşünsünler. Bu küçük bir şey, bunun saatlerce çalındığını düşünün. Hep beraber çalındığını düşünün cinnet geçirirsiniz, burada yaşayamazsınız artık. Biz bu konuda çok mustaribiz. Devlet bu konuya el atsın, liman işletmesi el atsın. Valimiz, belediye başkanımız, emniyet müdürümüz çok rica ediyoruz. Lütfen artık dayanamıyoruz” dedi. Mahalle sakinlerinden Mehmet Şimşek ise, “Akşam saatlerinde aşırı derecede bir korna sesi ve birçok tır korna çalınca insanlar çok rahatsız oluyor. Burada, bu bölgede oturan insanlar gece geç saatlerde bile aşırı derecede korna sesinden rahatsız oluyor” şeklinde konuştu. Selman Yücel yaşananlara bir çözüm bulunmasını isteyerek, "Buradaki tır şoförleri zaman kaybı yaşadıklarından dolayı korna ile tepki verip protesto ediyorlar. Bu korna sesleri de burada oturan vatandaşları rahatsız ediyor. Kiminin hastası var, yaşlısı var, tahammül edeni var, etmeyeni var. Ben valimizden ve bu bölgedeki tüm yetkililerden limanla ilgili çare bulmalarını istiyorum” diye konuştu.
Denizli Uzman Dr. Oğuz: "Covid aşısı olmayanlar için kalp krizi riski artıyor" Denizli Devlet Hastanesi Kardiyoloji Bölümü’nde görev yapan Uzman Doktor İbrahim Oğuz, 20 milyon insan üzerinde yapılan çalışma ile Covid aşısı olmayanların aşı olanlara oranla daha fazla kalp krizi riski taşıdığının ortaya çıktığını belirtti. İstatistiklere göre Türkiye’de ölümlerin büyük bölümünün kalp hastalıklarına bağlı olduğu ortaya çıktı. Konuyla ilgili açıklamalarda bulunan Denizli Devlet Hastanesi Kardiyoloji Bölümü Doktoru İbrahim Oğuz, Corona döneminden sonra kalp hastalıklarının gençlerde de sık sık görüldüğünü ifade ederek, “Başlıca etkenleri arasında sigara kullanımındaki yaygınlık, kötü beslenme alışkanlıkları, spordan uzaklaşmak, tuz kullanımı ve birçok faktör var. Ancak son zamanlarda yapılan bir çalışma ile çarpıcı sonuçlarla karşılaştık. Korona döneminden sonra vatandaşlar özellikle kalp krizine bağlı ölümleri Covid aşısına bağlıyordu. Ancak 20 milyon insan arasında 1 yıl takip ile bir çalışma yapıldı. Çalışmanın sonucuna göre aşı olmayanlarda aşı olanlara göre daha fazla kalp hastalıkları ve ölüm gözlendiği ortaya çıktı. Covid aşısı değil daha çok Covid insanlarda kalp krizi riskini artırıyor. Önce Covid hastalığına yakalanıp, daha sonra kalp krizi geçirdiği için insanlar bunu aşıya bağlıyor. Ama yapılan bu çalışma ile bunun tam tersi olduğu ortaya çıktı” şeklinde konuştu. “Sadece sol kol ağrısı kalp krizi belirtisi için yeterli değil” Halk arasında bilinenin aksine sol kol ağrısının kalp krizi belirtisi için yeterli olmadığını dile getiren Oğuz, “Kalp krizi belirtileri olarak göğüs üzerinde baskı şeklindeki ağrılar bizi kalp krizi konusunda daha çok düşündürüyor. Mevsim geçişlerinde, sıcak soğuk değişimlerinde iğne batması şeklindeki ağrılarla başvuranlar çok oluyor ancak bu şekildeki ağrılar daha çok kas ağrısını düşündürüyor. Göğüste baskı ve ağırlık tarzı ağrılar doğrudan kalp krizi belirtisidir. Sadece sol kol ağrısı pek önemli değil, daha çok göğüs ağrısı ile birlikte olan sol kol ağrısı, terleme, nefes darlığı buna eşlik ediyorsa o zaman kalp krizi olarak değerlendirilebilir” dedi. Kalp krizi riskini en aza indirmek için tavsiyelerde bulunan Oğuz, sedanter yaşamdan uzak durulması gerektiğini belirterek, “Spora çok önem verilmesi lazım. Hamur işi ve yağlı yiyeceklerden uzak durmamız gerekiyor. Kötü kolestrol dediğimiz LDL’yi herkesin ölçtürmesi gerekir. Eğer bu değer yüksekse tedavisine başlanılmalı. Çünkü kötü kolestrol dediğimiz LDL sürekli damarlarda birikerek damarlarda tıkanıklığa yol açar. Özellikle diyabet, tansiyon, böbrek yetmezliği gibi kronik rahatsızlığı olanlar kontrollere düzenli olarak gitsin. En önemli faktörlerden biri de sigara kullananların sigarayı bırakması lazım” diye konuştu.