SAĞLIK - 20 Kasım 2019 Çarşamba 12:14

Tüp bebekte başarı şansı, farklı yöntemlerle arttırılabilir

A
A
A
Tüp bebekte başarı şansı, farklı yöntemlerle arttırılabilir

Memorial Diyarbakır Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Bölümü’nden Doç.

Memorial Diyarbakır Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Bölümü’nden Doç. Dr. Mehmet Nafi Sakar, tüp bebek tedavi süreci ve başarıyı artıran faktörler hakkında bilgi verdi.


Kısırlığın birey yerine bir çifti kapsadığını belirten Doç. Dr. Sakar, kısırlığın düzenli ilişkiye rağmen 35 yaş altı kadınlarda 12 ay, 35 yaş ve üzeri kadınlarda ise 6 ay içerisinde gebelik elde edeme durumu olduğunu söyledi. Kısırlığın çiftlerin yaklaşık yüzde 10-15’ini etkilediğini ve bu oranın yaklaşık yüzde 20’sinin de tüp bebek tedavisine ihtiyaç duyduğunu kaydeden Doç. Dr. Sakar, “Tüp bebek ve diğer tedavi yöntemlerinden önce, normal şartlarda gebelik oluşumu sağlanmaya çalışılmalıdır. Eğer sonuç alınamıyorsa tüp bebek tedavisinden daha basit tedavi yöntemleri olan ilaçlarla yumurtalıkların uyarılması veya aşılama denenmelidir. Ancak bu yöntemlere rağmen gebelik oluşmuyorsa tüp bebek tedavi seçeneğine geçilir. Tüplerin yokluğu, hasarlı veya kapalı olması, ciddi sperm sayı ve hareket azlığı durumlarında, 40 yaş üstü kadınlar, kadınlarda yumurta rezervinin düşük olduğu durumlarda,


kadınlarda yumurtalık yetmezliği olduğu durumlarda, nedeni belirlenemeyen infertilite durumlarında, yumurtalıkların uyarılması ve aşılamadan fayda görmeyenlerde, rahim içi ile ilgili sorunlarda tedavi güç ise taşıyıcı annelik gerekebilir, genetik hastalıkların varlığında, radyoterapi ve kemoterapi tedavisi görecek hastalarda tüp bebek tedavisi yapılabilir” dedi.



Tüp bebek tedavisi tekrarlanabilir


Tüp bebek tedavi yönteminin yaklaşık 3 hafta sürdüğünü ve birkaç adımdan oluştuğunu vurgulayan Doç. Dr. Sakar, şöyle devam etti:


“İnfertil çifte, tüp bebek tedavisinde yer alan karmaşık adımlar, riskler, faydalar ve evde enjeksiyon yapma teknikleri konusunda eğitim verilir. Yeterli sayıda yumurta üretmek için yumurtalıkların ilaçlarla uyarılması sağlanır. Kadının yumurtalıklardan yumurtalar toplanır ve eşinden sperm örneği alınır. Yumurtaların sperm ile döllenmesi ve laboratuvarda embriyoların büyümesi için işlem yapılır. Bir veya daha fazla embriyo rahme aktarılır. Embriyo transferinden yaklaşık 2 hafta sonra kanda gebelik testi yapılır. Test pozitif ise 2 gün sonra tekrarlanır, uygun artış olmuşsa 1-2 hafta sonra ultrasonla gebelik değerlendirilir. Buna rağmen gebelik oluşmamışsa tüp bebek tedavi yöntemi tekrarlanabilir. Tedavi sürecinde uygulanan tıbbi yöntemlerin yanı sıra tedaviye başlamış çiftlere önerilen bazı faktörlerin de başarı şansını artırdığı unutulmamalıdır. Tedavi için uygun bir tüp bebek merkezi seçilmeli, tedavi süresi boyunca pozitif düşünülmeli, stresten uzak durulmalı, beslenme önerilerine dikkat edilmeli, gerekiyorsa tedavi süresince psikolojik destek almaktan kaçınılmamalı, sigara ve alkolden uzak durulmalı, çok sıcak ortamlarda vakit geçirilmemeli, ağır spor ve egzersizler tedaviden en az 3 ay öncesinde bırakılmalı, doktora danışmadan herhangi bir ilaç kullanılmamalı, soğuk algınlığı gibi viral enfeksiyonlardan korunmaya çalışılmalı.”

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul Çekmeköy Belediyesi’nden 23 Nisan çocuk şenliği sürprizi Çekmeköy Belediye 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’nı Şehit Üsteğmen Arif Kalafat Doğa Parkı’nda düzenleyeceği 23 Nisan Çocuk Şenliğiyle kutlayacak. 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı tüm yurtta olduğu gibi Çekmeköy’de de büyük bir coşku ve heyecanla kutlanacak. İlçe kaymakamlığı koordinasyonunda düzenlenecek resmi törenlerin ardından 13.00-18.00 saatleri arasında Şehit Üsteğmen Arif Kalafat Doğa Parkı’nda düzenlenecek 23 Nisan Çocuk Şenliği, 7’den 70’e binlerce Çekmeköylünün katılımıyla tam bir bayram havasında geçecek. Eğlenceli aktiviteler, animasyon gösterileri, atölye alanları, dj performans, ikramlar, karikatür çizimi Atölyesi ve oyun alanları ile dolu dolu geçecek şenlikte final MASALbozanLAR konseriyle yapılacak. Muhtemel bir karışıklığın önüne geçilebilmesi ve tüm çocukların etkinliklerden faydalanabilmesi için şenlik alanında yer alacak atölyelerden faydalanmak isteyen vatandaşların aynı gün etkinlik alanında kayıt yaptırmaları gerekiyor. Çocuk şenliğine katılmak isteyen vatandaşlar için tüm muhtarlıklardan 23 Nisan Salı Günü saat 11.00’dan itibaren servisler kaldırılacak. Çekmeköy’de bayram coşkusunu tüm komşularımızla birlikte yaşayacağız diyen Başkan Orhan Çerkez, “Çekmeköy’de 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramımızı büyük bir coşku ve heyecanla tam bir bayram havasında kutlayacağız. Yavrularımızın yüzleri gülecek doyasıya eğlenecekler. Ailelerimiz de oluşturduğumuz bu sosyal ortamda bir nebze olsun nefes alacak ve rahatlayacaklar. Günün sonunda genç, yaşlı ve çocuk tüm yüzler gülecek. Bu gülümsemeler bizim çalışma şevkimizi artıracak, motivasyon kaynağımız olacak. İnanıyorum ki herkes doyasıya eğlenecek. Tüm komşularımı bu önemli şenlikte aramızda görmek dileğindeyim“ dedi.
Van Yağış sonrası Van Gölü’nün su seviyesi yükselmeye başladı Van’da şubat ve mart aylarında yoğun kar yağışının, nisan ayında ise yağmurun etkili olması dünyanın sodalı en büyük gölü olan Van Gölü’nün su seviyesinde iyileşmeye neden oldu. Dünyanın sodalı en büyük gölü olan Van Gölü, 2019-2023 yılları arasında küresel iklim değişikliğinin etkisiyle büyük ölçüde su kaybı yaşadı. Bu yılın ilk 4 ayında yağışların yoğun miktarda düşmesi ise Van Gölü’nün seviye kaybı için umut oldu. Son 30 yılın en bereketli yılını yaşayan havza, ihtiyaç duyduğu suya kavuşmuş oldu. Nisan ayıyla birlikte dağlardaki karın eriyerek akarsularla buluşması ve yağışların yağmur şeklinde düşmeye devam etmesi Van Gölü’nün su seviyesinin yükselmeye başlamasını sağladı. “İhtiyaç duyduğu yağışın önemli bir kısmını kazanmış oldu” İHA muhabirine konuşan Van YYÜ Edebiyat Fakültesi Coğrafya Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Faruk Alaeddinoğlu, Van Gölü ‘nün 90’lı yıllarda düşen yağışlarla ciddi bir iyileşmeye gittiğini, 2000’li yıllarda da seviyenin yavaş yavaş düştüğünü ve son 5 yılda da önemli ölçüde alan kaybettiğini hatırlattı. Ancak 2024 yılı ile birlikte şubat ve nisan aylarında yağışların zirve yapmasının havzaya pozitif bir katkı sunduğunu ifade eden Prof. Dr. Alaeddinoğlu, “Düşen yağışların önemli bir kısmı özellikle mart ayında kar şeklinde gerçekleşti. Nisanda ise bu yağışlar yağmur şeklinde gerçekleşti. Dolayısıyla havza 2024 yılı için ihtiyaç duyduğu yağışın önemli bir kısmını kazanmış oldu. Bu bize şunu gösteriyor; düşen yağışlar özellikle Van Gölü’nde bir iyileşmeye neden olacak. Bu iyileşme de Haziran ve Temmuz aylarına kadar da devam edecek” dedi. “Havzada bir su yönetimine ihtiyaç var” Bu yıl yağış miktarı açısından iyi olduğunu ancak bir sonraki yılların kurak geçme ihtimaline karşı havza için bir su yönetimine ihtiyaç olduğunun altını çizen Alaeddinoğlu, “Yani bu yağışlar bundan sonraki süreçte de devam edecek anlamına gelmiyor. Evet, bu yağışlar pozitif anlamda bir katkı sunabilir. Ancak geleceğe ilişkin iklim değişikliğinde herhangi bir değişiklik yok. Dünya her geçen yıl ve her geçen ay daha fazla ısınıyor. Havza bundan nasibini alacak. 2024-2025 yılı için öngörülerimiz pozitif anlamda havzanın lehine gerçekleşebilir. Ancak 2026-2028 yılları belki yaz ayları boyunca yaşanacak bir sıcaklıktaki artış ve şiddetli buharlaşma bu düşen yağışların belli ölçüde kaybolmasına neden olabilir. Dolayısıyla biz Van Gölü Havzası’ndaki bütün taraflar olarak havzanın suyunu yönetmek zorundayız” diye konuştu. “Devam edecek yağışlar sel ve taşkınlara neden olabilir” İleri dönemlerde yaşanması muhtemel sel ve taşkın konusunda da uyarıda bulunan Alaeddinoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü: “Havzaya düşen yağışlar hakikaten son yıllarda kaydedilmiş son 30 yılın en yüksek değerleridir. Tabii diğer taraftan yüksek dağlık kesimlere düşen karların erimesiyle birlikte önümüzdeki günlerde muhtemel sağanak yağışların aslında başka türlü sonuçlar doğurması mümkün olabilir. Özellikle bu geçiş mevsiminde havaların ısınmasıyla birlikte atmosferin daha fazla su tutma kapasitesine sahip olduğunu düşünürsek, sellerin ve taşkınların ortaya çıkacağı bir tablo da ortaya koyabilir. Dolayısıyla sadece havzaya düşen yağışın içme, kullanma ve sulama suyu açısından düşünmemek lazım. Muhtemel yüksek düzeyde gerçekleşecek olan yağışların da bir şekilde yönetilmesi, yani o yağışların muhtemelen etkileyeceği alanların doğru tespit edilmesi ve önceden o alanların bilgilendirilmesi ya da gerekiyorsa birtakım adımların atılması gerekiyor.”
Van Yağış sonrası Van Gölü’nün su seviyesi yükselmeye başladı Van’da şubat ve mart aylarında yoğun kar yağışının, nisan ayında ise yağmurun etkili olması dünyanın en büyük sodalı gölü olan Van Gölü’nün su seviyesinde iyileşmeye neden oldu. Dünyanın en büyük sodalı gölü olan Van Gölü, 2019-2023 yılları arasında küresel iklim değişikliğinin etkisiyle büyük ölçüde su kaybı yaşadı. Bu yılın ilk 4 ayında yağışların yoğun miktarda düşmesi ise Van Gölü’nün seviye kaybı için umut oldu. Son 30 yılın en bereketli yılını yaşayan havza, ihtiyaç duyduğu suya kavuşmuş oldu. Nisan ayıyla birlikte dağlardaki karın eriyerek akarsularla buluşması ve yağışların yağmur şeklinde düşmeye devam etmesi Van Gölü’nün su seviyesinin yükselmeye başlamasını sağladı. “İhtiyaç duyduğu yağışın önemli bir kısmını kazanmış oldu” İHA muhabirine konuşan Van YYÜ Edebiyat Fakültesi Coğrafya Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Faruk Alaeddinoğlu, Van Gölü ‘nün 90’lı yıllarda düşen yağışlarla ciddi bir iyileşmeye gittiğini, 2000’li yıllarda da seviyenin yavaş yavaş düştüğünü ve son 5 yılda da önemli ölçüde alan kaybettiğini hatırlattı. Ancak 2024 yılı ile birlikte şubat ve nisan aylarında yağışların zirve yapmasının havzaya pozitif bir katkı sunduğunu ifade eden Prof. Dr. Alaeddinoğlu, “Düşen yağışların önemli bir kısmı özellikle mart ayında kar şeklinde gerçekleşti. Nisanda ise bu yağışlar yağmur şeklinde gerçekleşti. Dolayısıyla havza 2024 yılı için ihtiyaç duyduğu yağışın önemli bir kısmını kazanmış oldu. Bu bize şunu gösteriyor; düşen yağışlar özellikle Van Gölü’nde bir iyileşmeye neden olacak. Bu iyileşme de Haziran ve Temmuz aylarına kadar da devam edecek” dedi. “Havzada bir su yönetimine ihtiyaç var” Bu yıl yağış miktarı açısından iyi olduğunu ancak bir sonraki yılların kurak geçme ihtimaline karşı havza için bir su yönetimine ihtiyaç olduğunun altını çizen Alaeddinoğlu, “Yani bu yağışlar bundan sonraki süreçte de devam edecek anlamına gelmiyor. Evet, bu yağışlar pozitif anlamda bir katkı sunabilir. Ancak geleceğe ilişkin iklim değişikliğinde herhangi bir değişiklik yok. Dünya her geçen yıl ve her geçen ay daha fazla ısınıyor. Havza bundan nasibini alacak. 2024-2025 yılı için öngörülerimiz pozitif anlamda havzanın lehine gerçekleşebilir. Ancak 2026-2028 yılları belki yaz ayları boyunca yaşanacak bir sıcaklıktaki artış ve şiddetli buharlaşma bu düşen yağışların belli ölçüde kaybolmasına neden olabilir. Dolayısıyla biz Van Gölü Havzası’ndaki bütün taraflar olarak havzanın suyunu yönetmek zorundayız” diye konuştu. “Devam edecek yağışlar sel ve taşkınlara neden olabilir” İleri dönemlerde yaşanması muhtemel sel ve taşkın konusunda da uyarıda bulunan Alaeddinoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü: “Havzaya düşen yağışlar hakikaten son yıllarda kaydedilmiş son 30 yılın en yüksek değerleridir. Tabii diğer taraftan yüksek dağlık kesimlere düşen yağışların erimesiyle birlikte önümüzdeki günlerde muhtemel sağanak yağışların aslında başka türlü sonuçlar doğurması mümkün olabilir. Özellikle bu geçiş mevsiminde havaların ısınmasıyla birlikte atmosferin daha fazla su tutma kapasitesine sahip olduğunu düşünürsek, sellerin ve taşkınların ortaya çıkacağı bir tablo da ortaya koyabilir. Dolayısıyla sadece havzaya düşen yağışın içme, kullanma ve sulama suyu açısından düşünmemek lazım. Muhtemel yüksek düzeyde gerçekleşecek olan yağışların da bir şekilde yönetilmesi, yani o yağışların muhtemelen etkileyeceği alanların doğru tespit edilmesi ve önceden o alanların bilgilendirilmesi ya da gerekiyorsa birtakım adımların atılması gerekiyor.”
Aydın Didim’de kıyı temizliği çalışması gerçekleştirildi Aydın’ın Didim ilçesinde belediye ekipleri, bir gönüllü grubunun üyelerinin de desteğiyle birlikte kıyı temizliği çalışması gerçekleştirerek, çevre kirliliğine dikkat çekti. Türkiye’nin önemli turizm kentleri arasında yer alan ve uzun bir sahil şeridine sahip olan Didim’de, insanların ve deniz canlılarının sağlığını korumak ve farkındalık oluşturmak amacıyla kıyı temizliği çalışması gerçekleştirildi. Çevre ve sahil temizliğine dikkat çekmek isteyen yabancı uyruklu vatandaşlardan oluşan bir gönüllü grubunun üyeleri ve Didim Belediyesi Temizlik İşleri Müdürlüğü’ne bağlı ekipler tarafından Manastır Koyu’nda yapılan kıyı temizliği çalışmasına Didim Belediye Başkanı Hatice Gençay, Belediye Başkan Yardımcısı Aydan Aşık Turgut ve Belediye Meclis Üyeleri de katıldı. Farkındalık çalışmasında, sahilde toplanan çöpler, geri dönüşüm malzemeleri ve izmarit atıkları belediye personelleri ve gönüllüler tarafından toplanarak ortadan kaldırılırken, etkinlik ile ilgili açıklamalarda bulunan Didim Belediye Başkanı Hatice Gençay; "Nadide güzellikteki koylarından biri olan Manastır Koyu’nda, Temizlik İşleri Müdürlüğü’nde görevli olan çalışma arkadaşlarımla ve gönüllü yabancılarımızla birlikte kıyı temizleme çalışması yaptık. Bu duyarlılığın ve farkındalığın artması ve gelişmesinin hepimizin sorumluluğu olduğunu unutmayalım" ifadelerine yer verdi.