SAĞLIK - 09 Şubat 2020 Pazar 16:42

Çocukların kar keyfi hastalıkla bitmesin

A
A
A
Çocukların kar keyfi hastalıkla bitmesin

DÜZCE (İHA) – Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr.

DÜZCE (İHA) – Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. Rıfat Can Öztürk, çocukların karda oynarken hasta olmamaları için dikkat edilmesi gerekenler hakkında bilgi verdi.


Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Doktor Rıfat Can Öztürk, hastalıklardan korunmak için çocukların mutlaka sokağa çıkması gerektiğini, kat kat giyinmek yerine bir kalın, bir ince elbise giydirilerek çocukların dışarı çıkartılması gerektiğini dile getirdi. Dr. Öztürk, "Kar çocuklar için büyük bir keyif. Ama bu keyfi çıkartırken de hastalıklardan nasıl korunacağımızı da çok iyi şekilde bilmek lazım. Bizde az önce bu keyfi yaşadık. En önemli şey aslında açık havada bulunmak. Kışın hastalıkların fazla olmasının sebebi kapalı alanlarda ağız ağza yaşamamızdan kaynaklanıyor. Bu ortamların çocuklarımızı hasta etmeyeceğini bilmemiz lazım. Bu ortamlar aslında hastalıktan uzak kalmamızda en önemli faktörlerden bir tanesi. Dikkatli olmamız gereken şey mevsim koşullarına göre giyinmek. Çocukları özellikle böyle karlı havalarda dışarı çıkartırken kat kat giydirmek yerine bir kat ince, bir kat kalın giydirmek onların hem terlemesini engelleyecektir hem de soğuktan korunmasını daha kolay sağlar. İkinci bir faktörümüz de çocuğun beslenmesine gerçekten bu havalarda çok dikkat edilmeli. Özellikle sıvı beslenme, mevsim sebzeleri ve meyvelerin tüketilmesi bağışıklık sistemini arttıracak, bunu da bilmek lazım. Bu havalarda özellikle taze sıkılmış meyve suları ile kahvaltının önemini bir kez daha hatırlatmak lazım. Kış mevsiminde hastalıktan korkmamak ve özellikle dışarıda olmakta her zaman fayda var" dedi.



“Kaymanın ardından mutlaka uzuv ve eklem yerleri kontrol edilmeli”


Çocukların karlı havalarda yapmaktan en çok hoşlandıkları aktivitelerin başında kaymanın geldiğini dile getiren Dr. Öztürk, bilinçsizce kaymanın çeşitli sakatlanmalara ve yaralanmalara yol açacağının çocuğa mutlaka öğretilmesi gerektiğini, kaymanın ardından eve gidildiğinde çocukların uzuv ve eklem yerlerinin kontrol edilmesi gerektiğini dile getirdi. Öztürk, "Özellikle bu tip durumlarda dikkat edilmesi gereken nokta şu; bu tip aktivitelerde öncelikle önlemlerin tam olarak alınması lazım ama bizlerde maalesef bunları her zaman yapmıyoruz. Özellikle kol ve bacak eklemleri, küçük çocuklarda çıkıklar çok fazla karşımıza çıkabilir. Çocuklarda ilk başlangıçta fark edilmeyebilir. Ailelerimize diyorum ki böyle bir aktiviteden sonra eve geçtikten sonra çocuğumuzun eklem yerleri uzuv kemik bölgelerini mutlaka kontrol edilmesi şişlik ağrı ve sızı olması durumunda da mutlaka hekime başvurulmasında fayda var. Güzel günlerin sonu kötü bitmesin diyoruz" diye konuştu.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul İstanbul’da çöl tozları hayatı olumsuz etkiliyor Türkiye’ye Afrika Üzerinden gelen çöl tozları ve sıcak hava dalgası yaşlı ve çocukları etkiliyor. Çocuklar ve yaşlılar çok daha fazla etkilenirken, uzmanlar maskesiz dışarı çıkılmaması, pencereleri kapalı tutma konusunda uyarılarda bulundu. Yunanistan’ın başkenti Atina’yı turuncuya boyadı. Türkiye’de etkisini çöl tozları İstanbul’da da hayatı olumsuz etkiliyor. Meteoroloji Genel Müdürlüğü, Türkiye’de de etkili olan toz taşınımı ile ilgili uyarılarda bulundu. Libya üzerinden gelen çöl tozu Yunanistan’da gökyüzü kızıla bürünmesine neden olmuştu. Tekirdağ üzerinden Türkiye’ye giriş yaparak yurdun batı kesimini etkisi altına alan çöl tozunun etkisinin İstanbul’da 3 gün daha süreceği tahmin ediliyor. “Sağlık açısından çok zararlı” Birkaç sene önce yoğun olarak çöl tozlarının geldiğini hatırladığını ifade eden Mustafa Baran, “ Sabah kalktığımızda arabalarımızın üzeri görünmez oluyordu. Sağlık açısından çok zararlı olduğunu biliyorum. Gelince evden çıkmayacağız herhalde. Kesinlikle maske takılması gerekiyor. Sadece çöl tozları ile alakalı değil günlük hayatımızın içinde insanların yoğun olduğu yerlerde takılması gerekiyor. Ben etkilenmedim ama etkilenen dostlarımız oldu” diye konuştu. “Misafirliğe gelenler nefes alamıyorlar geri dönüyorlar” Sahilde bisikleti ile gezerken çöl tozlarından etkilendiğinin belirten Fahrettin Güden, “Ben her sabah bisiklet ile 50 kilometre yol yaparım. Akşam eve gittiğim zaman saçlarım toz içerisinde olur. İçki ve sigara kullanmadığım için öksürük problemim yok ama benim hanımımda var. Anadolu tarafından buraya misafirliğe gelenler nefes alamıyorlar geri dönüyorlar. Kızımın arabalarının üzeri bembeyaz oluyordu. İstanbul’un kirliliği çok kötü” dedi. “Sildikten sonra bende merak ettim ne olduğunu” Çöl tozlarının ne olduğunu bilmediğini ifade eden Halil Hayırlıoğlu, “Arabaların üzerinde sapsarı toz olduğunu gördüm. Ne olduğunu bilmiyorum. Arabanın üzerinde sildikten sonra bende merak ettim ne olduğunu. Benimde oldukça dikkatimi çekti” diyerek sözlerini tamamladı. “Herkesi etkiliyor, bazen nefes alırken bile zorlanıyorsun” Ailesi ile birlikte sahilde gezdiklerini çocuğunun çöl tozlarından etkilendiğini söyleyen Naim Uludağ, “Arabanın üzerinde kolaca belli oluyor. Her yıl oluyor alıştık artık. Beni fazla etkilemiyor ama çocukları etkiliyor. Çocuklarımın burnu tıkanıyor. Burnundan nefes alamıyor, ağzından alıyor. İkisini de etkiliyor zor bur durum. Kimse maske ile dışarı çıkmak istemez. Herkesi etkiliyor, bazen nefes alırken bile zorlanıyorsun” dedi.
Antalya Prof. Dr. İbrahim Şahin: "Genç nüfusta obezite ve diyabet hastalığı artıyor" TEMD Araştırma Sekreteri Prof. Dr. İbrahim Şahin, obezitenin basite indirgenmeyecek kadar zor bir hastalık olduğuna işaret ederek, "Gençlerimiz şişmanlıyor, 15-20 yaş grubu arasında obezite ve diyabet hastalığı çok artıyor. O yaşlarda eskiden Tip 2 diyabet görmezdik, artık o yaşlarda görmeye başladık" ifadelerine yer verdi. Türkiye Endokrinoloji ve Metabolizma Derneği (TEMD) Araştırma Sekreteri Prof. Dr. İbrahim Şahin, Antalya’da katıldığı 45. Türkiye Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları Kongresi’nde obezitenin nedenlerini ve tedavi yöntemlerini aktardı. Obeziteyi tanımlayan Şahin, Türkiye’nin obezite sıralamasında Avrupa’da birinci olduğunu açıkladı. Türkiye, obezite sıralamasında Avrupa’da birinci Prof. Dr. İbrahim Şahin, şöyle konuştu: "Obezite, basit bir irade eksikliği değil. Obezite, yağ dokusunun normalden fazla olması, sağlığımızı etkileyecek kadar fazla olması ile karakterize olan bir hastalık. Çünkü, yağ dokusu arttığında bununla ilgili birçok hastalık artıyor. Bunun sonucunda, bizim hem yaşam süremizi kısıtlıyor, hem birçok hastalığa neden oluyor. Sağlıksız, yanlış beslendiğimiz için artıyor, ayrıca bunu bir hastalık olarak görmeyip basite almamız nedeniyle oluyor. Psikolojik, metabolik, hormonal, bazı ilaçlara bağlı farklı nedenleri de var. Türkiye’nin, obezite sıralamasında neden Avrupa’da birinci olduğuna gelecek olursak, şehirleşmenin artması, sağlıksız beslenme daha önemli rol oynuyor, dünyada ekmek tüketiminde en yüksek ülkelerden bir tanesiyiz. Sebze tüketimimiz az, spor açısından herhangi bir düzenli egzersiz yapma alışkanlığımız çok az. Bu da bizi Avrupa’da birinci hale getiriyor." "Gençlerimiz şişmanlıyor" Prof. Dr. İbrahim Şahin, genç nüfusta da obezitenin artışına vurgu yaparak, tedavi yöntemlerini anlattı. Şahin, "Gençlerimiz şişmanlıyor, 15-20 yaş grubu arasında obezite ve diyabet hastalığı çok artıyor. O yaşlarda eskiden Tip 2 diyabet görmezdik, artık o yaşlarda görmeye başladık. Altta yatan bir nedeni var mı, sadece yanlış beslenmeden mi kaynaklanıyor. Bunun değerlendirilmesi lazım. Önce tespit etmek gerekiyor. Çözümü çok faktörlü; beslenme açısından diyetisyene başvurmak gerekiyor, profesyonel hoca kontrolünde mutlaka spor yapılmalı, gerekirse ilaç tedavisinin endokrin kontrolünde olması lazım" dedi. Zayıflama iğnesi, doktor kontrolünde yapılmalı Birçok mecrada tanıtımı yapılan zayıflama iğneleri hakkında da değerlendirmede bulunan Prof. Dr. İbrahim Şahin, tüm tedavi yöntemlerinin doktor kontrolü altında uygulanması gerektiğinin altını çizdi. Şahin, "Son birkaç yıldır, yeni ilaç isimleri duyuyoruz. Zayıflama iğneleri diye de geçiyor. Bunları kullanmadan önce belirli koşullar var, örneğin pankreas bezine bakılması gerekiyor. Safra taşı gibi bazı durumların kontrol altında olması lazım. Endokrin olarak, öncelikle bu ilacı kullanıp kullanmayacağının değerlendirilmesi gerekiyor. Çünkü faydadan çok zarar verir. Yine son yıllarda cerrahi tedaviler var. Bunların birçoğu bakanlık ve sağlık otoriterleri tarafından kabul edildi. Uygun kişiye uygun zamanda yapılırsa, sonrasında da takipleri iyi yapılırsa uygulanabilir" diye konuştu.
Ankara Başkent Gençlik Meclisi’nden “Ah Tiyatro Vah Tiyatro” oyunu Ankara Kent Konseyi Başkent Gençlik Meclisi Kent Sahne Ekibi’nin “Ah Tiyatro Vah Tiyatro” adlı oyunu başkentlilerle buluştu. Müzikal komediye 7’den 70’e başkentliler yoğun ilgi gösterdi. Gençlik Parkı Tiyatro Salonu’nda sahnelenen müzikal oyunu Ankara Kent Konseyi Başkanı Halil İbrahim Yılmaz, Kent Konseyi Kale Meclisi Başkanı Şevket Bülent Yahnici, Kent Konseyi Yürütme Kurulu Üyesi Ceren Anadol ile çok sayıda seyirci izledi. Ankara Kent Konseyi Gençlik Meclisi Başkanı Halil Ecer yaptığı konuşmada, “Başkent Gençlik Meclisi tarafından geliştirilen tamamen gönüllü bir topluluk olan Kent Sahne Ekibi’nin aylardır emek verdiği ve çalışarak ortaya koyduğu oyunu burada sergileyeceğiz. Gençlerin karar alma mekanizmasına dâhil olması hem de Ankara’nın gençlik başkenti olması için birikimlerimizi kullanmak istiyoruz. Bugün Ah Tiyatro Vah Tiyatro oyununu izledik. Hem tiyatro emekçilerine bir saygı hem de gençler ve yetişkinler arasında diyaloğun geliştirilmesini hedefliyoruz” ifadelerini kullandı. Oyunu izleyen İsa Fidan, “3 yıl önce Gençlik Meclisi ile tanıştım. Gençlerin bu paydada söz sahibi olması önemli. Bu akşamki oyunda arkadaşlarımız oynadı. Sanata, kültüre önem vermemiz gerekiyor. Heyecanlıyım, bunca zamandır biriktirilen emeğin karşılığını izledik” ifadesini kullandı. Nisa Geredelioğlu ise, “İki yıldır tiyatro ekibini takip ediyorum. Özverili çalışmalarını bekliyorduk. Oyunu keyifle izledik ve heyecanlıyız burada olmaktan” dedi.