GENEL - 17 Nisan 2019 Çarşamba 12:44

Düzce Üniversitesi’nde Sezai Karakoç anlatıldı

A
A
A
Düzce Üniversitesi’nde Sezai Karakoç anlatıldı

Düzce Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü tarafından düzenlenen “Doğunun Yedinci Oğlu: Sezai Karakoç” başlıklı konferans, Mehmet Akif Ersoy Eğitim ve Kültür Merkezi İstiklal Konferans Salonu’nda gerçekleştirildi.

Düzce Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü tarafından düzenlenen “Doğunun Yedinci Oğlu: Sezai Karakoç” başlıklı konferans, Mehmet Akif Ersoy Eğitim ve Kültür Merkezi İstiklal Konferans Salonu’nda gerçekleştirildi.



Programa Düzce Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Metin Akkuş, Karamanoğlu Mehmet Bey Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Turan Karataş, Düzce Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölüm Başkanı Doç. Dr. Recai Özcan ile öğretim elemanları ve öğrenciler katıldı. Programın açılış konuşmasını gerçekleştiren Prof. Dr. Metin Akkuş, “Bazı insanlar, fikirleriyle ve idealleriyle toplumu bir lokomotif gibi çeker götürürler. Bizim kuşak, Sezai Karakoç’u diriliş kelimesiyle hatırladı. Sezai Karakoç, idealist bakış açısıyla genç kuşakları yönlendirme fikrine sahip bir şair, yazar, araştırmacı, siyasetçi ve fikir adamıdır.” şeklinde konuştu.



Açılış konuşmasının ardından konferansını vermek üzere kürsüye davet edilen Prof. Dr. Turan Karataş, usta şair Sezai Karakoç’un “Masal” şiiriyle başlayan konferansında, Sezai Karakoç’un idealistliği, davası ve hayatı hakkında bilgiler paylaştı. Lise çağlarında şiirler yazan Sezai Karakoç’un, İkinci Yeni hareketinde yer aldığını ifade eden Prof. Dr. Turan Karataş, Karakoç ve arkadaşlarının edebiyatta İstanbul hakimiyetini kırarak Anadolu’nun genç şair ve yazarlarının önünü açtığını dile getirdi. Sezai Karakoç’un 1954 yılında Büyük Doğu’da ilk denemelerinin yayımlandığını söyleyen Prof. Dr. Karataş, Karakoç’u Türkiye’nin 1950’lerden sonraki en büyük şairi olarak nitelendirdi. Şairin birçok dergi, hikaye, deneme ve düşünce kitabı yazdığını da ifade eden Karataş, öğrencilerin sorularını yanıtlayarak sözlerini sonlandırdı.



Öte yandan Düzce Üniversitesi, Karabük Üniversitesi Fethi Toker Güzel Sanatlar ve Tasarım Fakültesi öğrencilerinin mezuniyet sergisine ev sahipliği yaptı. Sanat Tasarım ve Mimarlık Fakültesi Sanat Galerisinde gerçekleştirilen sergide öğrencilerin yıl boyunca yaptığı akrilik, dijital art, video art, yerleştirme ve heykel tarzındaki 40 eser ziyaretçilerin beğenisine sunuldu.Sergi hakkında bilgi veren Karabük Üniversitesi Rektör Danışmanı Doç. Dr. Anıl Ertok Atmaca, “Öğrencilerimizin çalışmalarını Düzce Üniversitesi misafirliğinde sergileme imkânı bulduk. Bize bu imkânı veren herkese teşekkür ediyorum. Akrilik, dijital art, video art, yerleştirme ve heykel tarzında 40 eseri Düzce Üniversitesi öğrencilerinin ve Düzce halkının beğenisine sunduk. 15-24 Nisan tarihleri arasında açık olacak sergimize herkesi davet ediyoruz"dedi.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Sivas Uzmanı uyardı: 10 km uzaklıktaki yetiştiriciyi bile etkiliyor Arıcıların kabusu olan ‘Amerikan Yavru Çürüğü’ hastalığı 10 kilometre uzaklıkta ki arı yetiştiricilerini de tehdit ediyor. Yapılan açıklamada, arıcıların kovanlarını düzenli olarak kontrol etmeleri gerektiği söylendi. Arı kovanlarındaki Amerikan yavru çürüğü hastalığı vakalarının artmasıyla, arıcılar ciddi kayıplarla karşı karşıya kaldı. Hastalığın, bir arı kovanını kısa sürede yok edip ve çevredeki diğer kolonilere yayılabildiğini belirten Sivas Cumhuriyet Üniversitesi Hayvan Hastanesi Başhekimi Doç.Dr. Abdurrahman Takcı, “Arıcılar, kovanlarını düzenli olarak kontrol etmeli, hastalık belirtileri gördüklerinde hemen önlem almalı ve enfekte kovanları diğerlerinden izole etmeliler. Ayrıca, yeni arı kolonileri alırken dikkatli olmalı ve sağlıklı koloniler seçmeye özen göstermeliler” dedi. “Yetiştiricilerin kovan sayıları çok ciddi şekilde azalabiliyor” Takcı, arıların eskisi gibi belirgin bir sonbahar ve ilkbahar yaşamadıklarını, geçişlerin daha ani şekillendiğini, buna bağlı olarak da kış için biriktirdiği bal rezervlerini tükettiklerini belirterek, “Bu noktada o rezervleri bazen erken tüketmeye başlıyor ve iyi bir sonbahar bakımı yapılmadıysa bu yıl gibi, arıların ilkbaharda birçoğu sönmüş oluyorlar yani ölüyorlar. Buna bağlı olarak yetiştiricilerin kovan sayıları çok ciddi şekilde azalabiliyor. Gündüz ve gece sıcaklık farkları arıların çalışma mevsimi olan ilkbaharda etkiler. Ancak kış mevsiminde veya sonbaharda arının tabiattan yararlanmadığı mevsimlerde gündüz ve gece sıcaklık farkı çok sıkıntı oluşturmaz. Ancak arı artık dışarıdan polen, nektar getirmeye başladığı zamanlarda problem oluşturabiliyor. Çünkü arı ona güveniyor ve yetiştirici de bu noktada takviyeler yapmıyor. Arı doğadan tam anlamıyla yararlanamaz ve takviyeler de yapılmazsa bahar aylarında arılarımızı yine kaybedebiliriz” dedi. “Bu hastalık çevredeki arıcılara da zarar verebiliyor” Bölgesel olarak ergin ve yavru bal arılarının paraziti olan Varroa paraziter mücadelelerinin yapılması gerektiğini vurgulayan Takcı, “Bahar bakımında arıların çıtaları, arı sayısının, ana arının kontrolü yapılması lazım. Ana arıda hala işte yumurta ve yumurta döl verimi devam ediyor mu? bunlara bakılması lazım. Bununla birlikte arı kayıplarının bazıları hayati bazen de işte bölgesel olarak zarar verebiliyor. İhbarı mecburi hastalıklarımız var. Avrupa yavru çürüğü, Amerikan yavru çürüğü gibi hastalıklarda hemen bulundukları il tarım veya ilçe tarımlara başvurarak arılarının böyle bir hastalıktan mustarip olduğunun belirtilmesi gerekiyor. Aksi takdirde bu hastalık çevredeki arıcılara da zarar verebiliyor. Yine aynı şekilde kireç hastalığı olsun, işte baharda tespit edebildiğimiz hastalıklar bunlar. Arıcılar ilkbahar bakımında bunları belirleyip bir an önce eksiklikleri varsa gidermeli. Eğer ihbarı mecburi bir hastalık varsa kovanlar da dâhil olmak üzere bu hastalığın engellenmesi adına yakılması gerekiyor. Arıcılar bu noktada bilinçliler ancak eğer böyle bir şey varsa göz ardı etmemeliler. Arı tabiatta polen topladığı esnada birçok birçok çiçeğin veya bitki tohumlarının bir sonraki nesline aktarılmasına katkı sağlıyor. Bu noktada arılar bu basamağı yerine getirmediği takdirde tabiatın devamlılığında da bir risk olur” şeklinde konuştu. (FA-GF-
İstanbul İstanbul’da 50 milyon liralık kaçak ve sahte ilaç operasyonu: 16 gözaltı İstanbul’da ilaç kaçakçılarına yönelik düzenlenen operasyonlarda 16 şüpheli yakalandı, piyasa değeri 50 milyon lirayı bulan yüklü miktarda sahte, kaçak ve bozuk ilaç ele geçirildi. Alerji testi, botoks, dolgu malzemesi, kanser ve diyabet hastalıklarında kullanılan ilaçlarının da aralarında bulunduğu tıbbi ürünler emniyette sergilenirken, yakalanan şüphelilerin 9’u tutuklandı. Alınan bilgilere göre, İstanbul Emniyet Müdürlüğü Mali Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü ekipleri, ilaç sektöründeki sahtecilik faaliyetlerinin önlenmesi ve şüpheli şahısların yakalanmasına yönelik 15 ve 25 Nisan tarihleri arasında bir dizi çalışma gerçekleştirdi. Teknik ve fiziki takibin devamında belirtilen tarihler arasında yetkisiz alanda depolanmış sahte, kaçak ve yasadışı ilaçların, tıbbi cihaz ve materyallerin bulunduğu tespit edilen 16 ikamet, 20 iş yeri olmak üzere toplam 36 adrese operasyon düzenleyen polis, baskınlarda 16 şüpheliyi gözaltına aldı. Operasyonlarda piyasa değeri yaklaşık 50 milyon lirayı bulan, soğuk zincire tabi olan ve bozulan, alerji testi, botoks ilacı, dolgu malzemesi, kanser, diyabet, enfeksiyon, tansiyon ve cinsel hastalıkların tedavisinde kullanılan medikal malzeme ele geçirildi. Yakalanan şüpheliler İstanbul Mali Suçlarla Mücadele Şubesine götürülerek ifadeleri alındı. Sorgularının ardından mahkemeye çıkarılan ilaç kaçakçısı 16 kişinin 7’si adli makamlarca serbest bırakıldı. Geri kalan 9 şüphelinin ise tutuklanarak cezaevine gönderildiği açıklandı. Diğer yandan yapılan operasyonlarda ele geçirilen sahte, bozuk ve kaçak ilaçlar, Vatan Caddesi’nde bulunan İstanbul Emniyet Müdürlüğü’nde sergilendi.