GÜNDEM - 12 Ekim 2025 Pazar 11:44

Uzayda Türk imzası

A
A
A
Uzayda Türk imzası

Düzce Bilim ve Sanat Merkezi (BİLSEM) öğrencisi Ömer Selim Esen ve öğretmeni Ayşe Karaul Arslan’ın 2021’de keşfettiği asteroit, Uluslararası Astronomi Birliği (IAU) tarafından "BİLSEMDüzce" adıyla tescillendi. Asteroidin, Türkiye’den bir kurum ve şehir adıyla uzayda yer alan ilk gök cismi olduğu belirtildi.


Uluslararası Astronomi Birliği (IAU) ve Ulusal Havacılık ve Uzay Dairesi (NASA) işbirliğiyle 2021’de yürütülen Uluslararası Asteroid Arama Kampanyası (IASC) projesi kapsamında, Düzce BİLSEM öğrencisi Ömer Selim Esen (o dönem 11 yaşındaydı) ve Fen Bilimleri Öğretmeni Ayşe Karaul Arslan, Jüpiter ile Mars arasındaki yörüngede daha önce etiketlenmemiş bir asteroit keşfetti.


Yaklaşık 4 yıllık değerlendirme ve onay sürecinin ardından gök cismi, "BİLSEMDüzce" adıyla resmi olarak tescil edildi. NASA Jet İtki Laboratuvarı (JPL) ve IAU Küçük Gezegen Merkezi (Minor Planet Center) listelerine giren asteroidin hareketleri anlık olarak izlenmeye başlandı.


"Ömer’in sayesinde artık bir asteroidimiz var"


Süreci anlatan Fen Bilimleri Öğretmeni Ayşe Karaul Arslan, "Ömer’in sayesinde artık bir asteroidimiz var. 2019 yılında kurum müdürümüz Kenan Göktepe, burada bir Astro Bilgi Programı düzenlediğinden, orada bir arkadaşla tanıştığını ve o asteroit avlamaktan bahsediyordu. Ben de o zamanlar yüksek lisansımı yapıyor, astronomi eğitimi altında çalışıyordum. Öğrencilere farklı etkinlik olarak neler yapabiliriz diye düşünürken, arkadaşın asteroit avlanma etkinliğini dersime entegre ettim" dedi.


"Türkiye’de ilk"


Keşfin 15 Mart 2021’de ön incelemeden geçtiğini ve Eylül 2024’te resmileştiğini söyleyen Arslan, bu durumun Türkiye’de bir ilk olduğunu aktardı. Arslan, "Asteroid Kaşif Ekibinin de desteği oldu. Kendileri adlandırma işinde çok yardımcı oldu. IAU’nin Minor Planet Center’da BİLSEMDüzce olarak yer aldı. NASA JPL’de yayınlanmaya başladı. Bizim keşfettiğimiz belliydi ama herhangi bir sorun olabilirdi ancak artık resmileşti" diye konuştu.


"Bilimde önder olduğumuzu tüm Türkiye’ye göstermek için böyle bir ad verdik"


Fen Bilimleri Öğretmeni Ayşe Karaul Arslan, sözlerine şöyle devam etti: "BİLSEMDüzce ismini neden verdiğimizi de açıklayalım. BİLSEM’lerin varoluş amacını gerçekleştirdiğimiz için BİLSEM’i öne aldık ve 81’inci iliz. Küçük bir iliz ama bilimde bir önder olduğumuzu da tüm Türkiye’ye göstermek için böyle bir ad vermeyi uygun gördük. Uluslararası Astronomi Birliği’nin çok kesin ve net adlandırma kuralları var. En son BİLSEMDüzce’de karar kıldık. Süreç böyle işledi. Yeri ise Mars ile Jüpiter arasında. Tehdit içermiyor ama sistemler değiştirildiğinde belki olabilir. Takip ediliyor zaten, artık BİLSEMDüzce asteroitimiz."


"Çok şaşırdık"


10. sınıf öğrencisi Ömer Selim Esen, çok uzun bir bekleme süreci yaşadıklarını belirtti. Esen, "2021 yılında yapmıştım bu çalışmayı. Aradan 3 sene geçmişti. Çok heyecanlıydım, çok şaşırdım. Ayşe öğretmenimle birlikte çalışma yapıyorduk. Belirli şartlara göre asteroitleri seçiyorduk ve sonra BİLSEMDuzce ismiyle etiketlediğimiz asteroidi gönderdik, çıktı. O bekleme sürecinde aslında ümidimiz hiç kalmamıştı. Bir anda haber gelince gerçekten çok şaşırdık. 3 sene gibi uzun bir zaman geçti. Çok heyecanlıyım ve garip hissediyorum" şeklinde konuştu.


Esen, astronomiye ilgi duyduğunu ancak matematik alanında kariyer yapmak istediğini de sözlerine ekledi.


"Gökyüzünde bir asteroit oğlum ve öğretmeni sayesinde biliniyor"


Ömer Selim Esen’in öğretmen babası Burçin Esen de aradan geçen 4 yılın ardından haberi aldıklarında çok şaşırdıklarını ve unuttukları bir projenin tescillenmesinden büyük mutluluk duyduklarını ifade ederek, şöyle konuştu:


"Pandemi zamanıydı. Ömer Selim 2. sınıftan beri BİLSEM’de çalışmalara devam ediyordu. En son pandemi zamanı Ayşe öğretmenimle birlikte NASA destekli bir projede yer aldılar. Uluslararası Asteroid Arama Kampanyası’nın projesiydi. Hem evden hem de buraya da gelip çalıştılar. Proje bittikten sonra bekleme süreci vardı. Ayşe öğretmenimiz ve Ömer Selim ile beraber bekledik. Aradan 4 yıl geçtikten sonra bir gün Ayşe hocam bize sevinçle mesaj attı. Biz de ondan öğrendik. Çok şaşırdık, beklemiyorduk diyebilirim, hatta unutmuştuk. Ondan öğrendik, sevindik. Sonraki aşamaları bekledik. Tescillenip yayınlanmasını, Türkiye’de de bilinmesini bekledik. Çok mutluyuz. Gökyüzünde bir asteroit artık bizim sayemizde biliniyor diye mutlu oluyoruz"

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Samsun Başkan Kurnaz: "Cenaze hizmetlerimizi 7/24 ulaşılabilir hale getirdik" İlkadım Belediye Başkanı İhsan Kurnaz, belediyenin cenaze hizmetlerinin 7 gün 24 saat devam ettiğini söyledi. İlkadım Belediyesi, cenaze hizmetlerinin kapsamını genişletti. İlkadım Belediye Başkanı İhsan Kurnaz’ın talimatı doğrultusunda cenaze hizmetlerinin ekipman ve araç sayısı artırıldı. İlkadım Belediyesi Cenaze Hizmetleri Müdürlüğü, bu doğrultuda çalışma süresini de 7 gün 24 saat olarak güncelledi. İlkadım Belediyesi’nin sosyal belediyecilikte önemli roller üstlendiğinin altını çizen Belediye Başkanı İhsan Kurnaz, "Belediyemiz bünyesinde değer ve kıymet verdiğimiz hizmetlerden birisi de cenaze hizmetleridir. Vatandaşlarımızın güzel günlerde yanında olduğumuz gibi zor günlerinde de yanlarında olmak asli görevlerimizdendir. Bu noktada Cenaze Hizmetleri Müdürlüğü ekiplerimiz, cenazesi olan hemşehrilerimize en hızlı sürede ulaşarak ihtiyaçlarını karşılıyorlar. Cenaze hizmetlerimiz kapsamında hemşehrilerimize çadır, sandalye, masa, pide, çay ve su temin ediyoruz. Cenazesi olan vatandaşımızın bu ihtiyaçları düşünmemesi için tüm imkanlarımızı kullanıyoruz. Ayrıca cenaze hizmetlerimizde kullandığımız ekipmanlarımızın ve bu ekipmanları taşıdığımız araçlarımızın sayısını artırdık ve cenaze hizmetlerimizi 7 gün 24 saat ulaşılabilir hale getirdik. Her zaman dediğimiz gibi vatandaşlarımızın her anında hep yanındayız" dedi.
Antalya Kepez’de "Güçlü Kadınlar, Güçlü Yarınlar" konuşuldu Kepez Belediyesi, Türk kadınlarının seçme ve seçilme hakkını kazandıkları 5 Aralık’ta ‘Güçlü Kadınlar, Güçlü Yarınlar’ mottosuyla akademisyen ve hukukçuları buluşturan panele ev sahipliği yaptı. Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün birçok ülkeden önce 5 Aralık 1934’te Türk kadınlarına armağan ettiği seçme ve seçilme hakkının 91. yılı, Kepez’de düzenlenen ‘Güçlü Kadınlar, Güçlü Yarınlar’ paneliyle kutlandı. Kepez Belediyesi ev sahipliğinde,Konyaaltı Lions Kulübü işbirliğiyle Antalya Bilim Merkezi’nde düzenlenen panelde hukukçu ve akademisyenler bir araya geldi. Moderatörlüğünü Burçin Çakın Boyacı’nın üstlendiği panelde Hukukçu Figen Çalıkuşu ‘Erkek Egemen Toplumda Kadın Olmak’, Prof. Dr. Nurşen Adak ‘Türkiye’de Kadın Hakları Mücadele ve Kazanımları’, Av. Pınar Toğaç Bulut ise ‘Türk Kadınının Siyasi Tarihi’ başlıklı konuşmalar yaptı. "Kadınlar değişirse dünya değişir" Kepez Belediye Başkan Yardımcısı Evrim Yalçın, Başkan Mesut Kocagöz’ün sevgi ve selamlarını ileterek başladığı konuşmasında, "Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün bizlere açtığı yolda, Cumhuriyetimizin kadınlarını ön plana çıkaran tarihi bir güne hep birlikte eşlik ediyoruz. Bugünü ‘Güçlü Kadınlar, Güçlü Yarınlar’ başlığıyla daha da anlamlandırarak değerli konuklarımızı ağırlıyoruz. Bu anlamlı günde bizlere destek veren tüm katılımcılarımıza teşekkür ediyoruz. Konyaaltı Lions Kulübü’ne belediyemizle gerçekleştirdikleri iş birliği için ayrıca şükranlarımızı sunuyoruz" dedi. Neşet Ertaş’ın "Kadınlar insandır, biz erkekler ise insanoğlu" sözlerini hatırlatan Yalçın, "Kadınlar değişirse dünya değişir. Kadınlar güzelleşirse, dünya güzelleşir" diye konuştu. "Kadınlar cephede erkeklerle birlikte ülkenin kurtuluşu için büyük mücadeleler verdi" CHP Antalya İl Başkanı Nail Kamacı da, kadınların cephede erkeklerle birlikte ülkenin kurtuluşu için büyük mücadeleler verdiğini ve önemli katkılar sunduğunu vurguladı. Atatürk’ün eğitim devrimini hayata geçirirken birçok kadını yurt dışına öğrenim görmeye gönderdiğini hatırlatan Kamacı, "Onlar orada aldıkları eğitimle adeta birer ateş olarak ülkemize dönmüş ve kadın devriminin kıvılcımını yakmışlardır" dedi. Kamacı, kadınların 91 yıl önce elde seçme ve seçilme hakkını kazandıklarını belirterek, "Bu büyük kazanımı elde eden tüm kadınlarımızı kutluyorum" diyerek sözlerini tamamladı. Panelin moderatörü Burçin Çakın Boyacı, "Bugün kalbimiz biraz buruk fakat boynumuz bükük değil. Hala istediğimiz noktada değiliz; kırgınız ama küs değiliz. 91 yıl sonra kadın kotasının hala dolmuyor oluşu bizleri rahatsız etse de, mücadelemizi yüreğimize katık ettik. Yılmayacağız; başımız dik, hak ettiğimizi er ya da geç alacağız" dedi. Seçme ve seçilme hakkının 91. yılını kutladıklarını belirten Boyacı, "Aslında bunu yalnızca bir seçme ve seçilme hakkı olarak görmemek gerekir. Bu hak, kadınların toplumsal hayatta var olabilmesinin, eşitlik mücadelesinin ve özgürleşmesinin temel taşlarından biridir" ifadelerini kullandı. "Kadınlar aktif olarak hayatın içinde" Eski Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı ve eski Antalya Milletvekili Hasan Subaşı ise, "Henüz birçok ülkede kadınlara bu haklar verilmemişken, Atatürk Türk kadınına bu hakları kazandırmıştı. Bugün geldiğimiz noktada öğretmenlerimize, doktorlarımıza ve pek çok meslek grubuna baktığımızda kadınlarımızın aktif olarak hayatın içinde yer aldığını ve eşitliği görüyoruz. Ancak kadınların her zaman dile getirdiği ve mücadele verdiği gibi siyaset hayatında bu haklar verildiği günden bu yana ilerleme değil, ne yazık ki zaman zaman gerileme olduğunu da müşahede ediyoruz. Sorun kadınların mücadelesinde değil, belki de Türk siyasetinin çok çekişmeli, çok zorlu bir yapıya dönüşmesindedir. Bu nedenle kadınların mücadelesinin yanında, siyasetin de topyekün bir düzenleme ve iyileştirmeye ihtiyaç duyduğu açıktır" dedi. Konyaaltı Lions Kulübü Başkanı Av. Pınar Toğaç Bulut, 5 Aralık ve 8 Mart’ın toplumda çoğu zaman yanlış anlaşıldığını belirterek, "Kadınlar bu haklarını büyük bir mücadeleyle kazandılar. 1934 yılı öncesinde kadınların başlattığı çok ciddi bir hak arayışı ve örgütlü bir mücadele vardır. Ancak biz bunları çoğu zaman görmezden geliyoruz. Bu nedenle Türk kadını olarak asıl kutlamamız gereken gün bugün. Bugün bizim günümüz; hepimiz için mutlu ve kutlu olsun" diye konuştu. "Sadece kadınların problemi değil" Akdeniz Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Dekanı ve AÜ Kadın Çalışmaları-Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Nurşen Adak, konuşmasında kadın sorunlarının kadın haklarıyla olan bağını ele aldı. Adak, "Kadın sorunu, sadece kadınların sorunu değildir; aslında kadın–erkek eşitsizliğinin sebep olduğu toplumsal sorunlardır. Bu sorunlar hem kadınların hem erkeklerin sorunudur ve ancak birlikte çözülebilir. Örneğin siyasetteki sorunları sadece kadınlarla konuşarak çözebilir miyiz? Hayır. Bunları erkeklerle dayanışma ve iş birliği içinde çözebiliriz" dedi. "Boşanan kadınlarda şiddet daha yüksek" Türkiye’de kadınlara yönelik şiddet araştırmalarının verilerini paylaşan Prof. Dr. Adak, evli ve boşanmış kadınlar arasındaki şiddet oranlarının arttığını söyledi. Adak, evli kadınların yüzde 26’sının, boşanmış kadınların ise yüzde 62’sinin psikolojik şiddet gördüğünü, ekonomik ve fiziksel şiddet oranlarında da boşanmış kadınların yine daha çok şiddete maruz kaldığını bildirdi. Bu verilerin boşanmış olmanın doğrudan şiddete maruz kalma ihtimalini artırdığını gösterdiğini belirten Adak, "Kadınlar şiddet gördüğü için boşanıyor ancak boşandığı için de şiddet görmeye devam edebiliyor. Bu döngüyü kırmak ise ne yazık ki sanıldığı kadar kolay değil" ifadelerini kullandı. Panelin son konuşmacısı Hukukçu Figen Çalıkuşu, "Erkek egemen toplumda kadın olmak nasıldır? Erkek egemen bir toplumda zamanla bazı şeyler değişebilir; ancak özünde erkek kendisine hak gördüğünü kadına yasak görür" dedi. Kadınlara yönelik şiddet ve yargı süreçlerine de dikkat çeken Çalıkuşu, tahrik indirimlerine değindi. Çalıkuşu, erkek egemen toplumda yetişen birinin kendisini bir kadının yerine koyamayacağını, kadının gözünden bakamayacağını da sözlerine ekledi. Kadınların cinsiyetçi bir sistem fanusu içine hapsedildiğini savunan Çalıkuşu, "Bugün 5 Aralık" diyerek, Atatürk’ün 5 Aralık’ta kanunun kabul edilmesinin hemen ardından söylediği bir sözü şöyle hatırlattı: "Bu sözü özellikle önemsiyorum. Atatürk o konuşmasında sıcağı sıcağına şöyle diyor: ‘Kadına Seçme ve Seçilme Hakkı Kanunu, Türk kadınına sosyal ve siyasi hayatta bütün milletlerin üstünde yer vermiştir.’ Belli ki Mustafa Kemal Atatürk şunu düşündü: Eğer kadın seçme ve seçilme hakkına kavuşursa, toplum sosyal hayatta da büyük bir dönüşümü başaracaktır. Ama biz bunu başaramadık" dedi.