GENEL - 16 Ocak 2020 Perşembe 12:20

Trakya Üniversitesi 400 merkez arasında en çok klinik araştırma yapılan 4. merkez oldu

A
A
A
Trakya Üniversitesi 400 merkez arasında en çok klinik araştırma yapılan 4. merkez oldu

Trakya Üniversitesi Tıp Fakültesi, “The Impact and Value of Clinical Research in Turkey” raporuna göre Türkiye genelinde klinik araştırması yapan 400 merkez arasında en çok araştırmanın yapıldığı dördüncü merkez olarak önemli bir başarıya daha imza attı.

Trakya Üniversitesi Tıp Fakültesi, “The Impact and Value of Clinical Research in Turkey” raporuna göre Türkiye genelinde klinik araştırması yapan 400 merkez arasında en çok araştırmanın yapıldığı dördüncü merkez olarak önemli bir başarıya daha imza attı.


2012 yılından itibaren klinik araştırmalarına hız katan ve çalışmalarını yoğunlaştıran Trakya Üniversitesi Tıp Fakültesi, Türkiye’deki pek çok üniversite hastanesini geride bırakmayı başardı. Araştırmacı İlaç Firmaları Derneği (AİFD) ve IQVIA işbirliği ile hazırlanan araştırma kapsamında, üç yıl önce kendine onuncu sırada yer bulan Trakya Üniversitesi Tıp Fakültesi, bu yıl dördüncü sıraya yükselerek Türkiye ortalamasının üzerinde bir performansa imza attı.


Trakya Üniversitesi Tıp Fakültesi İç Hastalıkları Anabilim Dalı Tıbbi Onkoloji Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. İrfan Çiçin’in danışman olarak yer aldığı raporda ilk üç sırada; Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi, Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi ve İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi yer aldı.


Trakya Üniversitesi’ni ve Edirne’yi gururlandıran başarıya ilişkin açıklamalarda bulunan Prof. Dr. İrfan Çiçin, klinik araştırma merkezlerinden elde edilen veriler doğrultusunda 100 sayfayı aşan bir rapor hazırlandığını ve devamında bir çalıştay düzenlendiğini belirtti. Türkiye genelinde klinik araştırma yapan 400 merkez arasında dördüncülüğün oldukça önemli bir başarı olduğunun altını çizen Çiçin, başarıya giden yolu şu sözlerle ifade etti: “Türkiye’de klinik araştırma yapan araştırıcı firmalar kendi datalarını topladı ve araştırıcı firmanın elde ettiği sonuç doğrultusunda üniversitemiz tıp fakültesinin, en çok araştırma yapan dördüncü üniversite olduğu tespit edildi. Türkiye’de klinik araştırmanın yapıldığı yaklaşık 400 merkez var. Birçok köklü üniversiteyi geride bırakmamız başarıyı daha da özel kılıyor. Tıbbi Onkoloji Kliniği’ndeki yoğunluk, bu başarının önemli bir parçası” dedi.


Söz konusu raporun Araştırıcı İlaç Firmaları Derneği tarafından ilgili kamu literatürlerine de sunulacağını ifade eden Prof. Dr. İrfan Çiçin, asıl amacın Türkiye’de klinik araştırmaların durum tespitinin yapılarak Sağlık Bakanlığı, YÖK gibi kurumlara bildirilmek suretiyle klinik çalışmaların artırılmasına yönelik aksiyonların sağlanması olduğunu belirti. Klinik araştırmalarına yönelik stratejik planların Cumhurbaşkanlığı Kalkınma Planı’nda yer aldığı bilgisini kaydeden Çiçin, “Çalışmanın ana amaçlarından biri de Türkiye’de klinik araştırmaların hızlandırılması, çoğaltılması yönündeki aksiyonlara bir katkıda bulunmak. Klinik araştırmalar konusunda fikir liderliği yapan karakterler var. Bizi de o grupta gördükleri için bu raporu hazırlama sürecinde fikirlerimizi aldılar” dedi.


Trakya Üniversitesi Tıp Fakültesi’nin klinik araştırmalara 2012 yılından itibaren ağırlık verdiğini ve 2015 yılıyla birlikte çalışmaların hızlandığını kaydeden Çiçin, bu yıl kazanılan başarıdaki en önemli etkeni, üniversite yönetiminin, hiçbir şekilde engel olucu yaklaşımlarda bulunmaması, aksine her konuda destek olması olarak açıkladı. Özellikle Dekanlık, Başhekimlik ve Döner Sermaye İşletme Müdürlüğü’nün bu konudaki katkılarının önemli olduğuna dikkat çeken Prof. Dr. İrfan Çiçin, “Burada hızlı davranmak çok önemli bir konu. Sözleşmenin onaylanma süreci ne kadar uzarsa sizi de o kadar öteliyorlar. Sözleşme bize geldiği andan itibaren 2-3 hafta içerisinde onaylanıyor. Bu inanılmaz bir performans. Çok güzel bir sözleşme değerlendirme komisyonumuz var. Üniversitemizin uygulamalarının hiçbiri bizim klinik araştırmalarda bulunmamıza engel olmuyor. Bunun dışında Patoloji, Radyoloji ve diğer klinikler ile entegre olarak bu işi yapıyoruz. İşin yöneticisi, idarecisi biziz ama onların desteği çok önemli. Ayrıca Dekanlığımızın, Başhekimliğimizin bizlere verdiği desteğin yanı sıra bizlerin sorunlarına çözüm odaklı geliştirdiği yaklaşımları çok önemli buluyorum” diye konuştu.


Edirne’ye uzak mesafesi olan hastaların dahi Van’dan, Antep’ten, Artvin’den, Kütahya’dan, Ankara’dan, İzmir’den, İstanbul’dan kalkarak klinik araştırmalara geldiğinin altını çizen Çiçin, “Hastalarımızın yüzde 25’i bize yakınlığı olmayan gruptan. Ciddi bir cazibe ve referans merkeziyiz. En çok merkez İstanbul’da var ama hastaya daha iyi bakılıp bu işlerin daha iyi organize edilmesi noktasında hastalar bize yönlendiriliyor. Belki İstanbul’da çok daha yakın merkeze gidebilecek hastalar da bizi tercih ediyor” dedi.


Prof. Dr. İrfan Çiçin, son olarak klinik araştırmaların hastaya ve araştırmayı yapan doktorlara katkı sağladığını belirterek, Trakya Üniversitesi tarihinde, ilk kez tıp dünyasının en prestijli dergisinde on yedinci sırada yer aldıklarını sözlerine ekledi.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Hatay Naci Görür: "Çağdaş toplumlarının yaptığı gibi depreme dirençli yerleşim alanlarını oluşturmak zorundayız" Hatay’ın İskenderun ilçesinde söyleşiye katılan jeolog ve deprem bilimci Prof. Dr. Naci Görür, depreme dirençli yerleşim alanların oluşturulması gerektiğine dikkat çekti. Prof. Dr. Naci Görür, depremin vurduğu Hatay’ın İskenderun ilçesinde vatandaşlarla bir araya geldi. Görür, İskenderun Ticaret ve Sanayi Odası tarafından düzenlenen ‘İskenderun’un Depremselliği ve Deprem Dirençli İskenderun’ söyleyişine katıldı. Türkiye’de 13,6 milyon önce deprem mekanizmaların oluştuğunu ifade eden Prof. Dr. Görür, depremleri durdurmanın mümkün olmadığını, toplum olarak depreme dirençli yerleşim alanlarını oluşturmak zorunda olduğunu söyledi. “Her depremde de 10 bin ve 50 bin insanı dün olduğu gibi toprağa veremeyiz" Deprem mekanizmasının Türkiye’de 13,6 milyon önce oluştuğunu söyleyen Prof. Dr. Görür, “Bizim ülkemizde bu faylar 13,6 milyon seneden beri deprem oluşturmaya devam ediyor. Biz depremleri durduramayız, bu mümkün değil çünkü bu mümkün değil. Her depremde de 10 bin ve 50 bin insanı, dün olduğu gibi toprağa veremeyiz. O halde yapılacak bir şey bilgi, aydın ve çağdaş toplumlarının yaptığı gibi depreme dirençli yerleşim alanlarını oluşturmak zorundayız. Bunları yaparsak deprem sorununu büyük ölçüde hallederiz” dedi. “İskenderun tarafına gelen kıta biraz büküldüğü ve eğildiğinde o bölgenin belli ölçüde gömülmesi ve batması anlamına geliyor” Deprem sonrası İskenderun sahilindeki çökme konusuna değinen Prof. Dr. Görür, “İskenderun’da bazı yerler çökmüş ve batıyor. Neden batıyor konusu fayla ilgili bir durumdur. Bin yıl önce Bingöl ilinin Karlıova’dan gelen doğu fayı, yanal hareket ederken İskenderun’daki fay biraz eğiliyor. İskenderun tarafına gelen kıta biraz bükülüyor ve eğiliyor. O kısımda bir duvar ve diklik oluşturuyor. Burada düşey atılım meydana geliyor ve fay niteliği doğuruyor ve batıyor. Bu nedenle de bir bölgenin belli ölçüde gömülmesi ve batması anlamına geliyor. Deniz seviyesinin göreceli olarak işlenmesi anlamına gelir” ifadelerini kullandı. İskenderun ilçesinde düzenlenen ’İskenderun’un Depremselliği ve Deprem Dirençli İskenderun’ temalı konferansa yer bilimci Naci Görür’ün yanı sıra; İskenderun İlçe Kaymakamı Murat Sefa Demiryürek, İskenderun Belediye Başkanı Mehmet Dönmez, Belen İlçe Belediye Başkanı İbrahim Gül ve İskenderun Ticaret ve Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanı Levent Hakkı Yılmaz katıldı.
İstanbul Sadettin Saran: "Göreve gelirsek Fenerbahçe’yi şampiyon yapacağız" Fenerbahçe Başkan Adayı Sadettin Saran, 48 saat içinde 500 imza toplayabildiklerini belirterek, "Göreve gelirsek ne sabır ne de süre istiyoruz. Fenerbahçe’yi şampiyon yapacağız" dedi. Fenerbahçe Başkanlığına adaylığını açıklayan İş İnsanı Sadettin Saran, Faruk Ilgaz Tesisleri’nde düzenlediği lansmansa kongre üyeleriyle bir araya geldi. Fenerbahçe Yüksek Divan Kurulu eski Başkanı Vefa Küçük de toplantı da yer alarak Saran’a destek verdi. Fenerbahçe’yi şampiyon yapmak için çalışacaklarını aktaran Saran, adaylık süreci ile ilgili bilgiler vererek, "Kasım ayında Ali Koç ile buluştum. Maddi manevi çok büyük emek verdiniz, bu işi öğrendin, devam edeceksen biz arkandayız ancak devam etmeyecekseniz biz bu işi çok iyi yaparız ve göreve talibiz dedim. O da, ’Çok iyi yapacağına ben de inanıyorum’ dedi. Kulüp bilançolarına, defterlere bakmamız için resmi olarak aday olmamız gerekiyordu. Takım şampiyonluğa gidiyor, kongre sürecine de sokmak istemiyoruz ama madem öyle dedik 48 saatte büyük teveccühle 500 imzayı topladık. Bunun için de çok teşekkür ediyoruz. Göreve gelirsek ne sabır ne de süre istiyoruz. Fenerbahçe’yi şampiyon yapacağız. Hem saha içinde hem saha dışında mücadele ediyoruz. Oyuncularımıza uzanan elleri kırmasını biliriz" ifadelerini kullandı. "Fenerbahçe hepimizindir" Fenerbahçe için birlik beraberlik mesajı beren 59 yaşındaki iş insanı, "Fenerbahçe hiçbir şahsa ait değildir. Fenerbahçe sizindir Fenerbahçe bizimdir. Fenerbahçe hepimizindir" diyerek sözlerini noktaladı. Saran’ın konuşmasının ardından Kongre Üyeleri yoğun alkışlarla destek verdi.