- 12 Ekim 2021 Salı 11:24

(Özel) Yıllarca topladığı giysileri antika eşyalarla takas etti, deposunu müzeye çevirdi

A
A
A
(Özel) Yıllarca topladığı giysileri antika eşyalarla takas etti, deposunu müzeye çevirdi

Elazığ’ın Palu ilçesinde yaşayan ve ’Eskici Yaşar’ olarak bilinen 81 yaşındaki Yaşar Bahçeci’nin 30 yıl boyunca köy köy gezerek topladığı antika eşyaları sergilediği depo, müzeyi andırıyor.

Elazığ’ın Palu ilçesinde yaşayan ve ’Eskici Yaşar’ olarak bilinen 81 yaşındaki Yaşar Bahçeci’nin 30 yıl boyunca köy köy gezerek topladığı antika eşyaları sergilediği depo, müzeyi andırıyor.


Palu ilçesinde yaşayan 6 çocuk babası 81 yaşındaki Yaşar Bahçeci, 30 yıl boyunca İstanbul’dan getirdiği eski kıyafetleri Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerindeki ilçe, belde ve köyleri karış karış gezerek antika eşyalarla takas etti. Topladığı antika eşyaları müzelere ve antikacı tutkunlarına satarak geçimini sağlayan Bahçeci bir süre sonra elinde kalanları ise deposuna koydu. Halk arasında ’Eskici Yaşar’ olarak bilinen Bahçeci’nin oluşturduğu sanat deposu adeta bir müzeye dönüştü. Deposunda Selçuklu’dan Osmanlı’ya birçok medeniyete ait kılıçlar, hançerler, çanaklar, küpler, tespihler, kemerler, saatler, lüksler, fotoğraf makineleri gibi binlerce antika eşya bulunan bahçesi, geçmişe ışık tutuyor.


Antika eşyaları 30 yıl gezerek topladığını belirten Yaşar Bahçeci, "Gezilmedik yer bırakmadım. Burada eski havanlar, güğümler, küpler, siniler, ayna, mangal gibi ne istersen var. Yani ne görmüşsem almışım. Kılıç ve çakmaklı tüfekler de var. Burada bronzdan Selçuklulara ait matara da var. Burası bir müze gibi. Buraya biriktirim yaptım. Senelerce de Elazığ’da müzeye götürüp sattım. Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerindeki malzemeleri alırdım. O zamanlar giyim işi yoktu. İstanbul Tahtakale ve Eminönü’ndeki eski elbiseleri toplardım ve bu bölgelerdeki illere götürüp satardım. Millet giyim için can atıyordu. Kendilerinden ise eski bir şey isterdim. Eski ne olursa olsun getirip bana verirdiler. Ben de eski elbiseleri onlara verirdim. Burada ne ararsan var çünkü almadığım bir şey yoktur" dedi.


Sanat deposuna gelenlere kucak açtığını aktaran Bahçeci, "Gelin, görün ve bilgi kapın. Gelip burada beni de malzememi de görsünler. Geçmiş zamanın mallarını önceden toplayıp, sahip çıkıyorum. Geçmişe ışık tutuyoruz. Milletin elindeki eski malzemelerini değerlendiriyoruz. Bu sayede hem çürümeden hem de yok olup gitmesinden koruyoruz. Benden sonra çocuklarım hiç birini telef etmez ve kıymetini bilirler” şeklinde konuştu.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul Venedik Bienali’nde Türkiye güncel sanatı ilgi görüyor İstanbul Kültür Sanat Vakfı’nın (İKSV) koordinasyonunu üstlendiği Venedik Bienali Türkiye Pavyonu, 20 Nisan-24 Kasım 2024 tarihleri arasında gerçekleştirilecek 60. Uluslararası Sanat Sergisi’nin ön izlemesi 17, 18 ve 19 Nisan’da gerçekleşti. Bu yılki teması “Foreigners Everywhere / Yabancılar Her Yerde” olan bienale çok sayıda seçkin isim katıldı. Venedik Bienali 60. Uluslararası Sanat Sergisi Türkiye Pavyonu, İKSV koordinasyonunda, Dışişleri Bakanlığı himayesinde ve Kültür ve Turizm Bakanlığı katkılarıyla gerçekleştiriliyor. Türkiye Pavyonu, 21 destekçinin katkılarıyla Venedik Bienali’nin iki ana sergi alanından biri olan Arsenale’de 2014-2034 yılları arasında tahsis edilen mekânda yer alıyor. Adriano Pedrosa küratörlüğünde 20 Nisan-24 Kasım 2024 arasında (17, 18 ve 19 Nisan’da ön izleme) gerçekleştirilen Venedik Bienali 60. Uluslararası Sanat Sergisi’nin teması “Foreigners Everywhere / Yabancılar Her Yerde” olarak açıklandı. 2022-2024 Danışma Kurulu’nda Suna ve İnan Kıraç Vakfı Kültür ve Sanat İşletmesi Genel Müdürü Özalp Birol, Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Heykel Bölümü Öğretim Üyesi Nilüfer Ergin Doğruer, sanatçı İnci Eviner, küratör ve Fiorucci Art Trust Direktörü Milovan Farronato ve Sanat Dünyamız dergisi editörü, sanat yazarı Fisun Yalçınkaya yer alıyor. Seçkin isimler katıldı Dünyaca ünlü bu sanat etkinliğini takip eden pek çok seçkin isim bulunuyor. Kain Yapı A.Ş Yönetim Kurulu Başkanı Ebru Kain, “ Venedik Bienali’nde, Türkiye Pavyonu’nda Türkiye’deki güncel sanatın önde gelen isimlerinin muhteşem eserlerinin sergilendiğini görmek büyük gurur” dedi. Kain, “Dünyanın en önemli koleksiyonerleri ve sanatın gerçek anlamını bilenlerle birlikte burada bulunmak çok heyecan verici. Ayrıca ülkemizin de sanata ve sanatçılara yatırımının gün geçtikçe arttığını görmek de çok güzel. Benim için sanat, hayatımda önemli bir yer kaplıyor. Bu sebeple burada olduğum için çok mutluyum” diye ekledi.
İstanbul "Kitap okuma alışkanlığını arttırmamız gerekiyor" Yazar Selcan Gür, Moderatör Mehmet Cemil eşliğinde yeni kitabı Plaza Sufisi’ni okuyucularına sundu. Söyleşi gerçekleştiren ikili kitap hakkında dinleyicilere bilgiler verdi. Yazar Gür ayrıca kitap okuma alışkanlığını edinmemiz gerektiğine dikkat çekti. Yazar Selcan Gür’ün, kişisel gelişim, felsefe, psikoloji ve tasavvuf ile harmanlanan “Plaza Sufisi” adlı kitabını bir söyleşi ile dinleyicilerine tanıttı. Ayrıca Gür günümüzde sosyal medya kullanımının artmasıyla kitap okuma oranlarının düştüğünü belirtti. Kitap okumanın insanı rahatlattığını ve düzgün düşünmeye teşvik ettiğini belirten Gür insanın kendini tanıması ve bulması için kitap okumanın önemli olduğunu belirtti. “Haz ve tüketim peşinde koşmak yerine anlamlı bir hayat yaşamayı seçmeliyiz” Kitabı 3 yılda tamamladığını belirten Yazar Selcan Gür, “Bu kitabı yazma sürecim yaklaşık 3 yıl sürdü. Pandemi döneminde tasavvuf ile ilgili kitaplar okumaya başlamıştım. Pandemi döneminde hepimiz hayatımızı sorguladık. Hayatımızın ne kadar değerli olduğunu sorguladık. Günümüzde insanların bir mutsuzluk ve anlam krizi var. Depresyon oranları giderek artıyor. Yapılan araştırmalara göre geçmiş dönemde depresyona girme yaşı 29’lardayken şimdi 15 yaşlara kadar düştü. Depresyon oranları da tüm toplumlarda artmaya başladı. Bunun sebebi hem bir anlam krizi ve mutluluğu sürekli hazlar ve tüketim peşinde koşarak elde etme yanılgımız. Ben bu kitapta plaza ve sufi terimlerine yer vermemin amacı plaza günümüz insanını temsil ediyor. Metropollerde yaşayan betonlar arasına sıkışmış plaza insanını. Sufi de bildiğiniz gibi tasavvuf öğretisini temsil ediyor. Tasavvuf öğretisi günümüz insanına ne vadedebilir. Kitabımda Pozitif psikoloji ile tasavvuf öğretisinin buluştuğu yerler nelerdir, mutluluğu yanlış mı tarif ediyoruz, haz ve tüketim peşinde koşmak yerine anlamlı bir hayat yaşamayı önceliklersek bu bize neler kazandırır bu soruların cevaplarını aradık” dedi. “Kitap okumayı arttırmamız gerekiyor” Kitap okuma alışkanlığının artması gerektiğini belirten Yazar Gür, “Yapılan araştırmalar gösteriyor ki sosyal medyada çok fazla zaman geçirmek haset duygumuzu tetikliyor. Haset duygumuz tetiklenince depresyona girme eğilimimiz artıyor. Günümüzde çoğumuz sosyal medyada ve ekran karşısında videolar izleyerek vakit geçirdiğimiz için bu bizi olumsuz yönde etkiliyor, bencilliğimiz artıyor, gereksiz tüketime yönleniyoruz. Bu anlamda kitaplara daha çok ihtiyacımız var. Yine araştırmalar gösteriyor ki sosyal medya ile aramıza mesafe koyduğumuzda en azından zaman zaman ara verdiğimizde tekrardan olumlu duygularımız uyanıyor. Kendimizi bulmak ve iyi hissetmek konusunda bu çok etkili bir yöntem. Bu yüzden kitap okuma alışkanlığını edinmemiz gerekiyor” şeklinde konuştu.