GENEL - 01 Ekim 2021 Cuma 10:16

Camiler ve Din Görevlileri Haftası

A
A
A
Camiler ve Din Görevlileri Haftası

Erzincan İl Müftüsü Burhan Çakır, Camiler ve Din Görevlileri Haftası münasebetiyle bir mesaj yayımladı.

Erzincan İl Müftüsü Burhan Çakır, Camiler ve Din Görevlileri Haftası münasebetiyle bir mesaj yayımladı.


Müftü Çakır, mesajında şu ifadelere yer verdi:


“1986 yılından bu yana Diyanet İşleri Başkanlığı olarak 1-7 Ekim tarihleri arasını “Camiler ve Din Görevlileri Haftası” olarak kutlamaktayız. Kur’an-ı Kerim’de insanlar için inşa edilen ilk mabedin Kâbe olduğu bildirilmektedir. Yüce Allah ilk mescidi evim ifadesi ile yüceltmiş ve “bu Beyt’in Rabbi” diyerek onu kendi zatına nispet etmiştir. Bunun için Kâbe’ye “Beytullah = Allâh’ın Evi” denilmiştir. Kâbe’nin birer şubeleri hükmünde olan Cami ve mescidler; “toplayan ve bir araya getiren, buluşturup birleştiren, secde edilen yer” manalarına gelir. Buralar, Müslümanların topluca ibadet ve dua ettikleri, yeryüzünün en hayırlı ve Allah katında en değerli mekânlarıdır. İslam’da bütün yeryüzü mescit kabul edilmekle birlikte, namazların camilerde kılınması, gerek sevap ve gerekse de sosyal nitelik bakımdan büyük bir önemi haizdir.


Bedeni taş ve ahşapla, ruhu ibadet ve ilimle imar edilen camiler; İslam’ın yerleşim birimlerine vurulan mührüdür. İslam’ın ulaştığı beldelere ilk önce camiler inşa edilmiş, İslam cemiyeti, cami ekseninde deveran etmiştir. Camiler; Mescid-i Nebevî’nin özüne uygun bir şekilde, tarih boyunca dinî, sosyal ve kültürel bakımdan bir eğitim, öğretim ve kültür merkezi olarak İslam’ın bayraktarlığını yapmıştır. Camiler; müminlerin bir araya geldiği, huzur bulduğu, kaynaştığı, ilim, irfan, ahlak ve faziletin öğrenildiği en önemli merkezlerdir.


Mümin ve cami, birbirlerini onaran iki vefalı dosttur. Camiler erkeğiyle kadınıyla; büyüğüyle küçüğüyle; yaşlısıyla genciyle; tüm inananların kendilerini yetiştirdiği, olgunlaştırdığı; kırılan, dökülen yanlarını tamir ettikleri mekânlardır. Mümin; içinde rahmet ve minnetle yâd ettiği ecdadından aldığı kutlu mirası, elinden tutup getirdiği ve geleceğinin güvencesi olan evladına yine camide devreder. Evladına devrettiği sadece caminin kubbesi, minaresi, şadırvanı değildir.


Çocukları Allah kelamıyla orada tanışır, peygamber varisleriyle orada buluşur, rahmânî ve nebevî terbiyeyle orada yetişir, adap erkânı orada öğrenir. Müminler; sadece camilere gidebildiklerinde değil, bir mani sebebiyle gidemediklerinde de gönül bağıyla camilere olan vefalarını gösterirler ve bu vefa duygusuyla camileri maddeten ve manen imar ederler.


Camilerin lahuti ve nurani sinesine hayatlarını vakfeden; mihrabından, minberinden, kürsüsünden, minaresinden hakkın ve hakikatin sesini yükselten din görevlileri bahtiyar bir zümredir. Hiçbir zümre Allah’ın ve peygamberin övgüsüne onlar kadar mazhar olmamıştır. Ehliyet ve liyakatten, sadakat ve güvenden zerre taviz vermeden; büyük bir özveri, ortak bir ideal ve engin bir yürekle din hizmeti sunan hademe-i hayrat, her koşulda olduğu gibi salgın hastalık döneminde de milletimizin manevi ve sosyal hayatına rehberlik etmiş, salgınla mücadelenin ilk gününden itibaren sahada milletimizin hizmetinde olmuştur. Asli görevlerini ifa ederek milletimize yaptıkları manevi rehberliğin yanında; Vefa Sosyal Destek Grubu’nda, Filyasyon ve İzolasyon Takip Sistemi’nde özveri ve fedakarlıkla görev alarak milletimizin en derin hürmet ve muhabbetlerine bihakkın mazhar olmuşlardır.


Camilerimiz, toplumumuzun huzur içerisinde nefes aldığı, dingin bir rûh ile kendini ibadete ve kulluğa verdiği, Rabbiyle baş başa bulunduğu, O’na hüzünle ve ihtiyacını arz ederek yakardığı “olmasa olmaz” mâbedlerimizdir.


Tarih boyunca birçok görev üslenmiş olan camilerimiz Müslümanların ibadet, ilim, ahlak ve meşveret durağı; barışın, kardeşliğin, eşitliğin, sevgi ve saygının zirve yaptığı mekânlar olmuştur. Bu sebepten dolayı dinimiz cami yapmayı, yapımında yardımcı olmayı teşvik etmiş bu konuda gayret gösterenlere büyük mükâfatlar vaat etmiş, aynı şekilde camilerde Allah’ın adının anılmasını engelleyen ve harap olması için uğraşanları da tehdit etmiştir.


Yüce Allah (cc) konu ile ilgili olarak şöyle buyuruyor; “Allah’ın mescitlerini, ancak Allah’a ve ahiret gününe inanan, namazı dosdoğru kılan, zekâtı veren ve Allah’tan başkasından korkmayan kimseler imar eder. İşte, doğru yola ermiş olanlar bunlardır”. (Tevbe, 9/18)


Sosyal/toplumsal ilişkilerin, barışın güçlenmesi için, insanların birbirlerinin hal ve hatırını sorması kaynaşması için, camilerimiz, toplumumuzun manevi yönlerini yeniden canlandıracak, yozlaşan bütün manevi ve ahlaki değerlerimizi tamir edecektir. Onun için bu mekânların kıymetini bilelim. Koruyup kollayalım, maddi ihtiyaçlarını karşılayalım. Vakitlerimiz elverdiğince, mâbedlerimizin içerisini cemaat coşkusuyla zînetlendirelim. Binâlarımızı inşâ ve îmâr ettiğimiz kadar; oralarda hüküm sürecek, iş yapacak, ibadette bulunacak Müslüman fertlerin de inşâ ve îmârına gayret göstermeliyiz. Her biri güzel yurdumuzun birer tapu mührü olan camilerimizin kıymetini bilip, Allâh’ın rızâ ve hoşnudluğu istikâmetinde buraları ihya etmeyi kendimize ulvî bir görev bilelim.


Diyanet İşleri Başkanlığımız çeyrek asırdır Ekim ayının ilk haftasını “Camiler ve Din Görevlileri Haftası” olarak kutlamakta; camilerimizi hayatın merkezine, şehrin kalbine taşımayı amaçlamaktadır. Bu yıl “Cami, Din Görevlileri ve Vefâ” temasıyla yapılacak olan etkinlikler ve çalışmalarla, Cami, Din Görevlileri ve Vefâ üzerinde toplumda bir bilinç oluşturulmasına katkı sağlanacaktır.


Bu vesileyle, mescit ve camilerde din hizmetlerinin en güzel şekilde deruhte edilmesi için gayret gösteren, topluma rehberlik ve önderlik eden, ilmi, irfanı ve yaşantısıyla örnek olan, mihrabın, minberin ve kürsünün hakkını veren bütün din görevlisi ve gönüllüsü meslektaşlarımın Camiler ve Din Görevlileri Haftasını tebrik ediyor, ebediyete irtihal edenlere Cenâb-ı Hak’tan rahmet niyaz ediyorum.


Sıkıntılı süreçlerden geçtiğimiz ve zorlu imtihanlar verdiğimiz bu günlerde, toplumumuzun ve dünya insanlığının başına musallat olan virüs salgınından da Rabbimizin bizleri kurtarmasını diliyor, yeniden camilerimizde zengin cemaatlerle, ilim ve irfân ikliminde Mevlâmızın huzurunda saf tutmayı bize lütfetmesini O’nun engin rahmetinden niyâz ediyorum.”

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Gaziantep Gaziantep’te esrarengiz patlama sesi korku ve paniğe neden oldu Gaziantep’in Nizip ilçesine bağlı Suriye sınır hattındaki kırsal mahallelerde şiddetli bir patlama sesi duyuldu. Bölgede yaşayan vatandaşları tedirgin eden patlama sesi ile ilgili geniş çaplı inceleme başlatılırken boş araziye havan mermisi düşmüş olabileceği ihtimali üzerinde durulduğu öğrenildi. Olay, Gaziantep’in Nizip ilçesine bağlı Suriye sınır hattındaki kırsal mahallelerde meydana geldi. İddiaya göre, özellikle bölgedeki kırsal Gökçeli Mahallesi’nde yaşayan vatandaşlar bir anda çok yüksek bir patlama sesi duydu. Duydukları sesle korku ve panik yaşayan vatandaşlar 112 Acil Çağrı Merkezi’ne ihbarda bulundu. İhbar üzerine sesin duyulduğu bölgelere jandarma ve sağlık ekipleri sevk edildi. Ölen ya da yaralanan kimsenin olmadığı olay sonrası patlama sesinin kaynağı ile ilgili geniş çaplı inceleme başlatıldı. Olayla ilgili çalışma yapan ekiplerin boş araziye havan mermisi düşmüş olabileceği ihtimali üzerinde durduğu öğrenildi. Korku ve panik yaşayan vatandaşlar o anları anlattı Yaşadıkları korku ve paniği anlatan Çapan Köse ve Adil Yılmaz isimli vatandaşlar, önce kısa süreli keskin bir ışık gördüklerini sonrasında ise şiddetli bir patlama sesiyle irkildiklerini söyledi. Vatandaşlar, Suriye’ye yakın olduklarını ve oradan bir şey düşme ihtimalinin akıllarına geldiğini de ifade etti. Konu ile ilgili geniş çaplı soruşturmanın sürdüğü bildirildi.
Ankara Gazeteci Hande Fırat’ın "Devriamber" sergisi Kültür Bakanlığı desteğiyle açıldı Gazeteci Hande Fırat’ın "Devriamber" isimli resim ve heykel sergisi Kültür ve Turizm Bakanlığının desteği ile Cumhuriyet Müzesi bünyesinde yer alan Sığınak Kültür Sanat’ta açıldı. Gazeteci Hande Fırat’ın “Devriamber” isimli sergisinin açılışı Ankara’da gerçekleştirildi. Sergiye, Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan, Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu, Dışişleri Bakan Yardımcısı Yasin Ekrem Serim, Kültür ve Turizm Bakan Yardımcısı Gökhan Yazgı, TBMM Milli Savunma Komisyonu Başkanı Hulusi Akar, eski TBMM Başkanı Binali Yıldırım, MHP Genel Başkan Yardımcısı İsmail Özdemir, İYİ Parti Genel Başkan Yardımcısı Oktay Vural, Dışişleri Bakanı Başdanışmanı Nuh Yılmaz, AK Parti Genel Merkez Kadın Kolları Başkanı Ayşe Keşir, Yüksek Seçim Kurulu Başkanı Ahmet Yener, Demirören Holding Yönetim Kurulu Başkanı Yıldırım Demirören’in eşi Revna Demirören, Demirören Holding Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Meltem Demirören Oktay ve çok sayıda davetli katıldı. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ise serginin açılışı için mesaj gönderdi. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın mesajını serginin açılışında gazeteci Hande Fırat okudu. Cumhurbaşkanı Erdoğan mesajında, "Basın ve sanat dünyamızın değerli temsilcileri, kıymetli misafirler, sizleri en kalbi duygularımla, muhabbetle selamlıyorum. Nazik davetiniz için teşekkür ediyorum. Basınımızın önemli isimlerinden Hürriyet Gazetesi Ankara Temsilcisi Sayın Hande Fırat’ın kendi ifadesiyle ’çınarlarını kaybedip kendileri çınara dönen kadınların hikayesini’ anlattığı resim ve heykel sergisinin başarılı geçmesini temenni ediyorum. Başarılı gazeteci kimliğinin yanı sıra, bu sergi vesilesiyle sanatçı yönünü de öğrenme fırsatı bulduğumuz Sayın Hande Fırat’ı tebrik ediyor, kendisine hem meslek hem de sanat hayatında muvaffakiyetler diliyorum. Sizlerin şahsında basın ve sanat camiamızın tüm mensuplarını, sergiye ilgi gösteren tüm sanatseverleri bir kez daha yürekten selamlıyorum” ifadelerine yer verildi. "Bu sergi annemle, kızıma ithaf ediliyor" Fırat, serginin açılışı için Kültür ve Turizm Bakanlığının tüm personeline ve sergiyi açarken kendisine destek olan arkadaşlarına teşekkür etti. Hande Fırat, "Bu sergi, babalarını kaybeden tüm kız çocukları, tüm erkek çocukları ama özellikle kız çocuklarına atfen yapılmıştır. Bu sergi annemle, kızıma ithaf ediliyor" dedi. Devrialem sergisinin farklı bir anlamı olduğunu belirten Bakan Ersoy, "Bir toplumun zenginliği, kültür ve sanatının derinliği ile ölçülüyor. Kültür ve sanat toplumda ne kadar yerleştiyse, toplumda ne kadar kabul gördüyse, o toplumda kültür ve sanat ne kadar iyi üretilebiliyorsa aslında toplum o derece zengin algılanıyor. O açıdan da biz Kültür ve Turizm Bakanlığı olarak kültür ve sanatı her yönüyle desteklemeyi görev addediyoruz. Sadece sanat üretimi değil, vatandaşlarımızın kültür ve sanata rahat erişimi de çok çok önemli" şeklinde konuştu. Kültür Yolu Festivalleri ile vatandaşların kültür ve sanata rahat ve kolay erişmesini amaçladıklarını belirten Ersoy, "Vatandaşın sanata erişimi yeterli değil. O yüzden kültür ve sanat üretimini artırmak istiyoruz. Kültür sanatın toplumun sadece bir kesiminin ilgilendiği bir etkinlik olmasının dışına çıkmasını, toplumun her kesimlerinin eriştiği bir alan olması için çabalıyoruz. Bu sergide anlamlı bulduğumuz, toplumda bilinirliği yüksek, toplumda yer etmiş kişilerin kültür sanat üretimindeki katkıları, kültür ve sanat üretiminde pay sahibi olmaları aslında sanatın popülaritesini artırıyor" ifadelerini kullandı. Serginin anlamının önemli olduğunu belirten Bakan Ersoy, “Serginizin anlamı da çok önemli. Ben de babamı kaybettim ama sizin gibi genç yaşta kaybetmedim. Genç kızlarımızın 18 yaşına girmeden önce babalarını kaybetmesinin nasıl bir duygu olduğunu, nasıl omuzlara yük getirdiğini kısmen de olsa anlayabiliyorum” diye konuştu. Sergide, tuval üzerine çeşitli malzemeler kullanılarak yapılan tablo ve heykellerden oluşan 40 eser sergileniyor. Sergi 25 Mayıs’a kadar açık olacak.