- 19 Mart 2019 Salı 16:14

Vali Ali Arslantaş ve eşi huzurevi sakinlerini ziyaret ettiler

A
A
A
Vali Ali Arslantaş ve eşi huzurevi sakinlerini ziyaret ettiler

18 Mart Şehitleri Anma ve Çanakkale Zaferi’nin 104.

18 Mart Şehitleri Anma ve Çanakkale Zaferi’nin 104. Yıldönümü münasebetiyle Erzincan’da, “Gençliğin Zaferi ve Çanakkale” konulu konferans verildi.


Müftülük Konferans Salonu’nda düzenlenen konferansa Erzincan Valisi Ali Arslantaş, Erzincan Milletvekili Burhan Çakır, Erzincan Binali Yıldırım Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Akın Levent, İl Müftüsü Mehmet Emin Çetin, bazı kamu kurum müdürleri, sivil toplum kuruluşu temsilcileri, vatandaşlar ve öğrenciler katıldı.


Saygı duruşunda bulunulmasının ardından okunan İstiklal marşı ile başlayan programda Kur’an-ı Kerim tilaveti verildi. Daha sonra İl Müftüsü Mehmet Emin Çetin bir konuşma yaptı.


Ardından konuşan Vali Arslantaş; “Tarihten ders almayan milletler ızdıraplara mahkûmdur. Ecdadımız, tarih boyunca en eski devletlerden birini kurmuş, devlet olma haysiyetini de tarih boyunca devam ettirmiştir.


Bunu değiştirmeye teşebbüs eden gafiller, her zaman hüsrana mahkûm olmuştur.


“Bu topraklar için toprağa düşenlerin“ aziz hatırası için Çanakkale ruhunu diri tutmak, gençlerimize bu ruhu aşılamak, öncelikli görevimizdir. Zaman geçse de şartlar değişse de milletimizin istiklaline engel olmak isteyen şer güçler bitmiyor, bitmeyecek. Biz her alanda güçlü olursak hiçbir güç bu vatan evlatlarına tahakküm kuramaz.


Şanlı geçmişimiz, umut dolu istikbalimiz için birlik ve beraberlik içinde hareket etmeliyiz. Milletimizin birlikteliğini engellemek isteyenlere hiçbir zaman fırsat vermeyeceğiz. Biz büyük, kadim, güçlü bir ülkeyiz. Bunun bilincinde olup kıtaları taksim eden, mukaddeslerimiz uğruna canını feda eden ecdadımızın mirasına sahip çıkacağız.


Sevgili gençler, şanlı tarihimizle övünüyoruz. Ecdadımızın kahramanlıklarını gururla anlatıyoruz. Sizler bu istikamette ilerlerseniz vatan, millet, bayrak aşkıyla ülkemize hizmet ederseniz yolumuz hep aydınlık olacak, ecdadımızın aziz hatıralarına hep sahip çıkmış olacağız.


Yeni Zelanda’da iki ayrı camiye cuma namazı esnasında yapılan kanlı terör saldırısı, dünya Müslümanlarına ve insanlığa nasıl bir mesaj veriyor? Bu saldırı, sadece bir teröristin planladığı bir vahşet midir? Olayda kullandığı silahın kabzasındaki yazılardan tutun manifestoya kadar her şey, usta bir istihbarat örgütüne işaret ediyor.


İyi bir tarih bilgisi yetmez bu olayı gerçekleştirmeye. Güçlü bir Haçlı birlikteliği var bunun arkasında. Katliamın amatör kamera ile kayda alınması ile de dünyaya bir mesaj verilmek istendi. Dolayısıyla yarın birileri, bu saldırıyı gerçekleştiren teröristi yapayalnız bir psikopat olarak tanımlayıp bu katliamın arkasındaki ülkeleri örtbas etmesi mümkün değildir.


Terörist Avustralyalı. Aslen İskoç.


Hedefi Yeni Zelanda’daki bir camideki Müslümanlar.


Katliam yapmaya giderken dinlediği marş, "Bosna kasabı’ Karadziç’i öven Sırp Çetniklerin ’milli marşı’.


"Yeni Haçlılar" olarak adlandırabileceğimiz, uluslararası bağlara sahip, birbirlerini kollayan ve öncelikli hedefleri Müslümanlar olan "beyaz ırkçısı" bir terörist ağla karşı karşıyayız.


Teröristin silahlarına ait şarjörlerde Viyana 1683 ve "Miloş Obiliç" yazıyor.


Obiliç, I. Kosova Savaşı’nda Sultan Murat’ı sırtından bıçaklayarak şehit eden Sırp.


1683 ise Osmanlı ordusunun, 2. Viyana Kuşatması sonrası Avrupa kapılarından son kez geri dönüşünü temsil ediyor.


Teröristin "Dünyadaki Müslümanların lideri" olarak görüp, öldürülmesi çağrısında bulunduğu kişi ise Cumhurbaşkanımız Erdoğan.


Terörist aracılığıyla verilen mesajda “Bizi Boğaz’ın doğusuna süreceklerini”, “Ayasofya’yı minarelerinden kurtaracaklarını”, “Kostantinopolis’i yeniden kuracaklarını”, “İstanbul’un Avrupa yakasını Hıristiyan şehri yapacakları” söylendi.


İşte böyledir. Sen istediğin kadar özünü unut, inkâr et, yaltaklan. Nafiledir. Tarih, sadece geçmiş zaman değildir ve özünü unutanlar, kaybetmeye mahkûmdur.


En küçüğü 3 yaşında olan 50 şehidimizin olduğu gün, Yeni Zelanda Başbakanı bile "Biz, katledilen masumlardanız; onu katledenlerden değil" derken, İslâm dünyasını özeleştiriye davet eden aymazlara şahit olmak bizi ayrıca yaralıyor.


Ezcümle, adi teröristin teki 16 bin kilometre öteden Erdoğan’ı hedef alıyor ama yanı başımızdakilerin bazıları ’beka mücadelesi’ denince burun kıvırıyor. Uyuyanı uyandırmak kolay da uyuyor numarası yapanı uyandırmak imkânsız!” dedi.


Konuşmaların ardından Erzurum Atatürk Üniversitesi İlahiyat Fakültesi İslam Tarihi ve Sanatları Öğretim Üyesi Dr. Mehmet Göktaş tarafından Erzincan İl Müftülüğü’nün organizasyonunda “Gençliğin Zaferi ve Çanakkale” konulu konferans verildi.


Dr. Mehmet Göktaş, yerli ve yabancı kaynaklardan edindiği bilgiler doğrultusunda Çanakkale Savaşı’na yönelik hazırlamış olduğu çalışmayı katılımcılara sundu.


Dr. Mehmet Göktaş konferansında yaptığı konuşmada; “Mehmetçik ile Bedrin aslanları özdeştir. Çünkü Bedir Savaşına katılmak için Enes Bin Nadr gibi çocuk sahabeler, büyüdüklerini delikanlı olduklarını Hz Peygambere (sav) göstermek için parmaklarının üzerine dikilmeleri gibi Osmanlı’da da henüz bıyıkları terlememiş çocuklar, askerlik şubelerinin önlerinde askere yazılmak için ayak parmaklarının üzerinde dikiliyorlardı.” diye konuştu.


Dr. Mehmet Göktaş konuşmasının devamında; “Çanakkale zaferinden sonra birçok kimseler, Çanakkale’ye götürülüp oradaki kahramanlığı yazsınlar, resm etsinler istenmiştir. Ama kimse İstiklal Şairimiz Mehmet Akif Ersoy gibi Çanakkale şehitlerine yakışacak muazzam bir abideyi ortaya koyamamıştır. Kafa gözünün gördüğünü gönül gözü de görmeli ve hissetmelidir, bu imanın şiiridir.


Mehmetçik, yani küçük Muhammed! Anadolu’nun çilekeş analarının, adı gibi ruhunu da Peygamberimizin ruhaniyetinden alarak beslediği, sütüne besmelenin sırrını vererek emzirdiği ve zamanı gelince de kurbanlık koç gibi kınalayıp vatanına kurban olmaya gönderdiği efsane varlık! Eğer bu adsız, namsız kahraman, o gün Çanakkale’de ter ü taze hayatını ortaya koymasaydı belki de altında gölgeleneceğimiz bir bayrağımız olmayacaktı. Bu gün hür bir bayrağın altında başımız dik gezebilmemizi ona borçluyuz. Eğer yolunuz bir şehitliğe düşerse, onun aziz hatırasını Fatihalarla yâd ediniz.” diye konuştu.


Konferansın ardından Valisi Ali Arslantaş ve beraberindeki il protokolü tarafından Mevlid-i Nebi Haftası münasebetiyle düzenlenen Gençlik Bilgi yarışmasında dereceye girerek, Umre kazanan öğrencilere ödülleri verildi.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Tokat Tokat’ta yaşanan 4,7 büyüklüğündeki deprem anı güvenlik kamerasında Tokat’ta yaşanan 4,7 büyüklüğündeki depremin ardından, Tokat Sulusaray ilçesi Belediye Başkanı Davut Kılıç, ilçede herhangi bir olumsuz durumun bulunmadığını söyledi. Öte yandan deprem anı güvenlik kameralarına yansıdı. AFAD tarafından açıklanan bilgilere göre, saat 01.06’da merkez üssü Sulusaray ilçesi olan 4,7 büyüklüğünde deprem meydana geldi. Deprem, 9,97 kilometre derinlikte kaydedildi. Sarsıntı Sivas ve Yozgat illerinden de hissedildi. Depremi hisseden vatandaşlar büyük bir panik yaşayarak kendilerini dışarı attı. Deprem anı iş yerlerinin güvenlik kameralarına yansırken Tokat Sulusaray Belediye Başkanı Davut Kılıç, açıklamalarda bulundu. Başkan Kılıç, şu ana kadar herhangi bir olumsuz durumun olmadığını fakat dikkatli olunması gerektiğini söyledi. “Yıkılan, hasarlı bir bina yok” Kılıç, ilçede yıkılan ve hasarlı bir binanın olmadığını ifade ederek, “Saat 01.06’da Sulusaray ilçe merkezli 4,7 büyüklüğünde bir deprem meydana geldi. Şu ana kadar herhangi bir olumsuzluk yok. Yıkılan, hasarlı bir bina yok. Herhangi bir can kaybı ve yaralanma da yok. Köylerimizde de sorun yok. Özellikle vatandaşlarımız bu gece, dikkatli, uyanık olmasını ve mümkünse bu geceyi dışarda geçirmeleri önemli. Vatandaşlarımızı dikkatli olmaları konusunda anons yaparak uyarıyoruz. Deprem ülkemizin gerçeği. İlçemiz de Kuzey Anadolu fay hattına yakın bölgede bulunuyor. Hepimize geçmiş olsun” dedi. Vatandaşlar ise depremi hisseder hissetmez kendilerini evden dışarı attıklarını belirtti.
İstanbul İstanbul’da taksiciler öldürülen meslektaşları için toplandı İstanbul’da yüzlerce taksici Sarıyer’de gasp edilip öldürülen meslektaşları Yaşar Yanikyürek için bir araya geldi. İstanbul’un çeşitli noktalarında bir araya gelen taksicilerin katılımıyla, yol kenarında ölüme terk edilen Yaşar Yanıkyürek’in cenazesi Zincirlikuyu Mezarlığı gasilhanesine getirildi. İstanbul’da taksisine aldığı yabancı uyruklu iki şahıs tarafından öldürülüp Sarıyer’de yol kenarına atılan Yaşar Yanıkyürek için yüzlerce meslektaşı bir araya geldi. İstanbul’un farklı noktalarında toplanan taksiciler bir araya gelerek Yaşar Yanıkyürek’in cenazesinin Zincirlikuyu Mezarlığı’na getirilmesine eşlik etti. Farklı noktalarda toplanan taksiciler Beyoğlu’nda bir araya gelerek konvoy halinde Zincirlikuyu Mezarlığı’na hareket etti. Polis ekipleri çevrede güvenlik önlemleri aldı. Zincirlikuyu Mezarlığı önünde toplanan taksiciler burada basın açıklaması yaptı. Konuyla ilgili konuşan İstanbul Taksi Şoförleri Derneği Başkanı Deniz Dündar, “Bugün 14.30 sularında Anadolu Yakası’ndan aldığı yolcu ile Avrupa Yakası Sarıyer Tarabya, bizim Madenler dediğimiz bölgede yabancı yolcusu tarafından katledilen Yaşar Yanıkyürek abi için bütün meslektaşları olarak, arkadaşları olarak buradayız. Cenazemizi yalnız bırakmadık. Bu bizim ilk cenazemiz değil, görünene göre son cenazemiz de olmayacak. İki üç ay önce İzmir’de Oğuz Erge kardeşimiz, yaklaşık 9-10 ay önce Yıldıztabya, Gaziosmanpaşa’da Samet Kubiloğlu kardeşimiz, ondan 1 sene öncesine kadar Aydın Altun abimiz, bu ne ilk ne de son. Biz bir an önce yetkililerden taksicilerin can ve mal güvenliği için ivedi bir şekilde çalışma yapmalarını arzu ediyoruz. Bugün Yaşar abi için buradayız, cenazemizi gasilhaneye teslim ettik. Yarın Feriköy Mezarlığında öğle namazına müteakip defnedip son görevimizi yerine getireceğiz ama bunun son olup olmadığını bilmiyoruz. Ne yazık ki evden helalleşerek çıkıyoruz. Bir an önce yetkililerden, kabinli araç ya da başka bir çözüm bekliyoruz. Buna yetkililer, İstanbul’da taksiyi yönlendiren UKOME kurulu karar verecek. Bizler dernekler olarak, daha önce büyükşehir belediyesine bunun müracaatını yaptık. Bu ilk değil son değil. Biz helalleşerek çalışmak istemiyoruz. Bizler huzur, güven içinde çalışmak istiyoruz. Bizler STK’lar olarak sizler için her şeyi yapıyoruz. Bu işin hızlanması için sizlerin de bir an önce müracaatta bulunmanız gerekmektedir. Lütfen bizim sesimizi artık duyun. Lütfen bizi ciddiye alın" ifadelerini kullandı. "Azrailimizi yanımızda taşıyoruz" Ölümlerin artık son bulması için yetkililerin önlem almasını isteyen ve evden helalleşerek çıkıyoruz diye belirten Deniz Dündar, "Bugün bu, yarın bir başkası, kimi taşıdığımızı bilmiyoruz. Azrailini yanında taşıyan bir meslek grubu haline geldik. Bütün yetkililere, özellikle taksici dostu cumhurbaşkanımıza sesleniyorum; Sayın Cumhurbaşkanım lütfen bu çığlığımızı, bu haykırışımızı duyun” şeklinde konuştu.
İstanbul İstanbul’da taksiciler öldürülen meslektaşları için eylem yaptılar İstanbul’da bir grup taksici bir araya gelerek, öldürülen taksici Yaşar Yanıkyürek için ve son zamanlarda taksicilere yönelik artan sözlü şiddet ve cinayetleri, kötü şartları protesto etmek için eylem yaptı. İstanbul Sarıyer’de 34 TFY 89 plakalı taksinin şoförü Yaşar Yanıkyürek, otomobilinde önce gasp edildikten sonra bıçaklanarak yol kenarına atılmıştı. Bu duruma tepki gösteren bir grup taksici bir araya gelerek, son zamanlarda taksicilere yönelik artan sözlü şiddet ve cinayetler, kötü şartları protesto etti. Göztepe Köprüsü önünde toplanan taksiciler, Beşiktaş Meydanı önüne kadar konvoy yaptı. Göztepe Köprüsü önünde basın açıklaması yapan taksiciler, ardından Beşiktaş Meydanı’na doğru yolu çıktı, oradan tekrar Göztepe Köprüsü’ne gelen taksiciler protestoyu sonlandırdı. Durumla ilgili konuşan taksici Osman Balıkçı, "Burada bugün toplandık, iyi bir şey için toplanmak isterdik ama maalesef ki kötü bir olay için toplandık. Sevdiğimiz bir taksici ağabeyimiz Yaşar ağabeyimiz bugün hakkın rahmetine kavuştu. Bir vatandaş Ataşehir’den binip Sarıyer tarafına gidiyor ve ağabeyimizi katlediyor. Bu üzücü haberi aldıktan sonra bütün taksi camiası olarak toplandık. Şimdi de güzergahımız olarak buradan çıkacağız, artık sesimizin duyulmasını istiyoruz. Biz senelerdir gece çalışıyoruz, burada arkamda duran bütün abilerim, arkadaşlarımız hepsi evlerine ekmek parası götürmek için gece sabaha kadar çalışıyorlar ve hiçbir güvencemiz yok, bugün de gördük ki bu kadar basit bir şekilde, üstelik gündüz vakti bir abimizi kaybettik. Yaşar abimiz hakkın rahmetine kavuştu ancak bu ne ilk ne de son olacak gibi duruyor, burada toplanmamızın amacı sadece insanlara zarar vermek ya da bir şeyleri engellemek değil, sadece sesimizi duyurmak için buradayız. Buradaki bütün arkadaşlar da bu saatten sonra sadece can güvenliklerini ve Yaşar abimiz gibi bir son olmaması için ellerinden geldiğince birbirlerini kolladıkça da bir şeylerin olmasını istiyorlar ama maalesef olmuyor. Buradan yetkililere sesleniyoruz, bugün bir abimizi daha kaybettik, Yaşar Yanıkyürek ağabeyimiz bıçaklanarak katledildi. Bunların yaşanmaması için yetkilileri de artık göreve bekliyoruz. Şu anda Göztepe köprüsü altından çıkacağız, Beşiktaş güzergahında kimseyi rahatsızlık vermeden sessiz bir protesto yapacağız, bu sessiz çığlığımızı lütfen duyun. Toplamda yaklaşık 600-700 araçlık bir grup olacak" ifadelerini kullandı.