SAĞLIK - 12 Haziran 2019 Çarşamba 10:04

Akıllı mercekler ile ömür boyu uzak ve yakın gözlüklerden kurtulmak mümkün

A
A
A
Akıllı mercekler ile ömür boyu uzak ve yakın gözlüklerden kurtulmak mümkün

Op.

Op. Dr. İlker İncebıyık, akıllı merceklerle ömür boyu uzak ve yakın gözlüklerden kurtulmanın mümkün olduğunu söyledi.


Göz Hastalıkları Uzmanı Op. Dr. İlker İncebıyık , gözlerin içinde bulunan doğal merceklerin yaşlanan bir mercek olduğunu ifade ederek “40 yaşından sonra esneklik kaybı yaşar ve yakın uyumu bozulur. Daha ileri yaşlarda ise saydamlığını kaybeder ve katarakt gibi görme problemlerine yol açar. Katarakt cerrahisinde son yıllarda önemli yenilikler yaşanmaktadır. Gözde doğuştan bulunan ve görme problemi yaratan işlevini yitirmiş merceğin çıkarılıp yerine akıllı mercek yerleştirilmesi ile kişi hayat boyu uzağı ve yakını gözlüksüz görebilmektedir” dedi.


Akıllı mercekler gözünde katarakt hastalığı olan ve bu sebeple görme yetisi azalmış hastalara uygulanabildiği gibi 40 yaşını aşmış uzak ve yakın gözlük ihtiyacından kurtulmak isteyen hastalara da uygulanabileceğini belirten Op. Dr. İncebıyık, “Buna ilaveten nadir de olsa daha genç yaşta olup excimer laser ile düzeltilemeyecek seviyede kırma kusuru (miyopi, hipermetropi veya astigmatizma) olan hastalarda da tercih edilebilir. Göz içine yerleştirilen bu lenslerin bifokal (iki odaklı) ve trifokal (üç odaklı) olmak üzere çeşitleri vardır. İki odaklı lensler uzak ve yakın mesafede net görüş sağlarken, üç odaklı mercekler buna ilaveten ara mesafede de net görüş sağlar. Akıllı mercek uygulanan hastalar ameliyat sonrası gözlüksüz kitap okuyabilir, bilgisayar kullanabilir ve uzak mesafeyi görebilirler. Lakin bunun için hastanın bu merceklere uyumu gerekmektedir. Bu uyum da ameliyat öncesi bir takım testler ve oftalmolojik muayene ile belirlenir. Ayrıca hastanın akıllı merceğe uygun olabilmesi için herhangi bir retina hastalığı, şaşılığı ve kornea problemi olmamalıdır” ifadelerini kullandı.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Bolu Bolu’da 7. Uluslararası Koru Gebelik Doğum Lohusalık Kongresi düzenlendi Bolu’da "7. Uluslararası Koru Gebelik Doğum Lohusalık Kongresi" düzenlendi. Prof. Dr. Aydan Biri ve Prof. Dr. Fatma Deniz Sayıner modern doğum hekimliği ve ebelik hizmetleri açısından önemli bilgileri katılımcılara aktardı. Bolu Koru Otel’de geleneksel hale gelen Uluslararası Koru Gebelik Doğum Lohusalık Kongresi’nin 7’ncisi düzenlendi. Kongre’nin oluşturulmasında büyük payda sahibi olan Prof. Dr. Aydan Biri ve Prof. Dr. Deniz Sayıner’in öncülüğünde bir araya gelen doğum hekimlerinin yanı sıra perinatoloji uzmanları, ebeler, hemşireler, yenidoğan hekimleri ve doğuma katkı sağlayan birçok branş uzmanı da kongrede yerini aldı. Kongrede Türkiye’de ve dünyada modern doğum hekimliği ve ebelik hizmetleri açısından önemli bilgiler, araştırma sonuçları ve deneyimlerin paylaşıldığı bilimsel oturumlar yapıldı. 3 gün sürecek olan kongrede, doğuma yönelik kurslar ve bilgilendirme toplantıları yapılacak. “Doğum konusu birçok konuya göre az ilgi görüyor” Türkiye’de sadece doğumun ele alındığı en büyük bilimsel toplantı olma özelliğini taşıyan 7. Uluslararası Bolu Koru Gebelik, Doğum ve Lohusalık Kongresi’nin başkanlığını yürüten Prof. Dr. Aydan Biri, “Bu 7’ncisi olmakla birlikte en çok heyecan duyduğum kongre oldu. Her geçen yıl birbirini tekrar etmemek adına zaten çok geniş ve sonsuz olan bu kongrede bir kez daha sizinle olmaktan çok büyük keyif duyuyorum. Konumuz doğum ve içerisinde çok fazla bileşen var. Doğumsal birleşim ya da bir bebeği ilgilendiren bir süreç, toplumun esası temeli ve koruyucu sağlık bakımı. Kongrede çok fazla insanı bir araya getiriyoruz. Ama çok da zor oluyor bu kongreler. Daha önce de söylediğim bir şey var ana işimiz olan doğum, özellikle kadın doğum hekimlerinin polikliniklerinin yüzde 80’i doğum, ancak buna rağmen birçok konuya göre çok daha az ilgi görüyor. Bu yıl ben çok çünkü bu konu doğrultusunda doktor arkadaşlarımızın da ana konumuzun doğum olduğuna dair inancı arttı. Her ne kadar hala akademisyen arkadaşlarımızın ‘Doğum da moda oldu’ demesine rağmen mesleğe bakışımızın çarptırıldığı bir dönemdeyiz” dedi. “Bilginin olmadığı yerde güçten bahsedilemez” Bilimsel çalışmaların ışığında kendini yenileyen ebelere ihtiyaç olduğunu söyleyen Prof. Dr. Deniz Sayıner, “Eğitim bizim vazgeçilmezimiz olmalı. Çünkü en büyük güç bilgi gücüdür. Bilginin olmadığı yerde güçten bahsedilemez. Hiçbir silah, hiçbir teknoloji bilginin karşısında duramaz. O nedenle sürekli bilimsel çalışmaların ışığında kendini yenileyen ebelerin yetişmesine ve ebelere ihtiyaç duyduğumuzu söylemem lazım. Ve tabii ki böyle bir ebeliği dizayn etmek için de birlik olmaya ihtiyaç vardır. Kurucu üyelerinden biri olmaktan onur duyduğum, gerçekten birlikte yürümekten gurur duyduğum yol arkadaşlarımın olduğu Anadolu Ebeler Derneği. Bu dernekle birlikte örgütlenmek, mesleğine sahip çıkmak mesleki örgütün içinde olmak son derece önemli” diye konuştu.