SAĞLIK - 08 Ekim 2019 Salı 10:36

Burun problemleri psikolojiyi bozabiliyor

A
A
A
Burun problemleri psikolojiyi bozabiliyor

Op.

Op.Dr. Erkin Önsal, burun problemlerinin kişide psikolojiyi olumsuz yönde etkilediğini söyledi.


Estetik Plastik ve Rekonstrüktif Cerrahi Uzmanı Op.Dr. Erkin Önsal, “Burun estetiği ameliyatı ile kişilerin burun anatomisi ve sahip olduğu fizyolojik özellikleri değiştirilebilir. Yüzümüzün tam ortasında bulunan ve yüzün altın oranını direk olarak etkileyen burun, güzel bir yüz elde edilebilmesi için en çok tercih edilen estetik operasyonların başında gelmektedir. Burun ameliyatı uygun hastane koşullarında genel anestezi altında ve ameliyatta uygulanacak tekniklere ve işlemlere bağlı olarak yaklaşık 1 ila 5 saat arası sürebilmektedir. Hastanede kalmayı genel olarak gerektirmez. Operasyondan sonra yaklaşık 5-7 gün arasında burnu stabil hale getirmek için termal splint adı verilen bir atel kullanılır. Genellikle tampon kullanımı tercih edilmez ama kullanılması gerekirse de silikon kanallı tampon kullanılır ki hasta nefes almakta zorlanmasın. Ameliyat sonrası göz çevresinde morluk ve şişlikler olabilir. Genel olarak iyileşme 3-5 gün içinde gerçekleşir. Hasta operasyondan 1 hafta sonra iş hayatına geri dönebilir, yaklaşık 1 ay sonrasında spor yapmaya ve gözlük kullanımına başlayabilir. Kişinin yapısına bağlı olarak burun son şeklini ortalama 1 yıl sonunda almış olacaktır. Burun estetiğinde amaç, kişinin çenesi, gözleri ve yanakları ile uyumlu bir burun elde etmektir. Bu nedenle operasyondan ne beklediğini bilen, yüzünün genel olarak özelliklerini tanıyan ve burnuna nasıl bir müdahale istediğini bilen hastalar ameliyat sonrası en memnun kalan hastalardır. Ne istediğinden emin olmak ve doktor ile iyi bir iletişime girmek çok önemlidir. Bunun yanı sıra hastanın kendi fotoğrafı üzerinde oynamak da yanıltıcı olabilmektedir; çünkü fotoğraf üzerinde yapılan değişiklikler elektronik ortamda ve 2 boyutlu olarak yapılırken ameliyat sırasında yapılan değişiklikler gerçek kişi burnu üzerinde ve cerrah becerisi ile 3 boyutlu olarak yapılır. Bundan dolayı ekran üzerinde elde edilen kusursuz buruna ulaşmak mümkün olmayabilir. Operasyondan sonra hastanın kemik, kıkırdak, yumuşak doku ve cilt yapısı hem iyileşme sürecini hem de burnun alacağı son şeklini belirleyen en önemli özelliklerdendir. Bütün bu değişikliklerin bir araya gelmesi ile burnun alacağı son şekil belirlenir. Aynı zamanda hastanın operasyon öncesinde hekim ile paylaştığı istekleri ve burun kalkıklığı da yine şekli belirlemektedir. Hastaların isteklerine göre burun şekilleri değişiklik gösterir bazıları doğal ve düz burun isterken bazı hastalar daha kalkık ve gösterişli bir burun isteyebilir. Sonuç olarak burun estetik operasyonunun başarılı olduğunun göstergesi ameliyat olduğu anlaşılmayan doğal, yüzle uyumlu ve estetik ölçülere uygun bir görünüm elde etmektir” dedi.


Burun estetiği ile burnun anatomik yapısının yüze orantılanması ve doğal sonuçlar alınmasının amaçlandığını ifade eden Op.Dr. Önsal, “Yüzün tam ortasında yer alan burun, orantısız ve şekil bozukluklarından dolayı hastayı olumsuz etkiler. Görünümün tamamen değişmesi için yüz anatomisine uygun bir burun, kişinin öz güvenini artırır ve dış görünüşünün daha güzel hale getirilmesini sağlar. Burun estetiği öncesinde doktorunuzla elde edilebilecek sonuçlar ve size uygun burnu kararlaştırmanız oldukça önemlidir. Burun estetiği yüz şeklinin bozulduğunu düşünen ve bu durumdan rahatsız olan herkese uygulanmaktadır. Burun estetiği girişimi ile nefes almada sorun yaşayan hastaların hava yolu açılıp daha rahat nefes almaları sağlanırken aynı zamanda buruna da istenilen şekil verilerek estetik hale getirilebilir. Güzel bir burun kişiyi mutlu etmeli, yüzün şekliyle alakasız olmamalı ve aileden gelen kalıtsal bir takım özelliklerini yitirmeden tasarlanmalıdır” diye konuştu.


Op.Dr. Önsal, burun estetiği için uygun adayları şöyle sıraladı:


“Burun estetiği isteyen kişide aşağıdaki özelliklerden en az bir tanesi bulunmalıdır. Yüze göre burun geniş veya uzundur. Burun kemiği kırık ya da eğridir. Burnun şekli kazaya bağlı olarak veya dışardan alınan darbeden dolayı değişmiştir. Burunda gözle görülür bir asimetri vardır. Burun ucu yan profilden bakıldığında düşüktür. Burun delikleri burnun genel şekline uygun değildir. Burun ile dudak arasındaki mesafe çok dar veya çok geniştir.”


Burun estetiği yani Rinoplasti ameliyatında kullanılan yöntem kişinin burnunun orijinal yapısına, istediği değişikliğe, burnun genel yapısına, kişinin sorununa ve hekimin tercih edeceği açık yada kapalı yönteme göre değiştiğini kaydeden Op.Dr. Önsal, “Kapalı ve açık Burun estetiği teknikleri hastanın ihtiyacına göre uygulanır. Burun ucunda ve kıkırdak çatıda problem fazlaysa açık burun estetiği yöntemi tercih edilir. Kapalı yöntemde ise hastada görülen bir problem yoksa ve şiddetli bir deforme söz konusu değilse tercih edilir. Uygun yöntemin seçilmesi konusunda karar, hastayı inceleyen doktora ait olacaktır. İki yöntemde de gözle görülür iz kalmayacaktır. Burun estetiği ağrılı bir operasyon değildir. Burun estetiği girişimi genel olarak ağrılı bir ameliyat değildir. Fakat bazı hastaları nefes almama, ödem, morluklar rahatsız etmektedir. Hastalar operasyon sonrasında aynı gün taburcu edilir. Ameliyat sonrası ilk günlerde ödem, morarma ve hafif kanama görülmesi normaldir. Bunu azaltmak için buz uygulaması yapılması önerilmektedir. Burun estetiği ameliyatlarında tampon kullanılmaz. Buna rağmen hastalar nefes alamamaktan şikayet eder. Bunu giderebilmek için verilen burun spreyleri hem içerideki ödemi alır hem de hava yolunu açar. Hasta 2. günün sonunda normal hayatına geri döner. 6. günden sonra alçı ve dikişler alınır. 3. haftadan sonra şiş ve morluk kaybolur böylece hastanın ameliyatlı görünümü de sona erer. 3. ayın sonunda burun şekillenmeye ve 1. sene sonrasında gerçek görünümünü alır. Burun çok hassas bir organdır. Bu yüzden 3 hafta boyunca darbelerden korunmalı, ağır sporlar yapmaktan kaçınılmalıdır. Burun estetiği operasyonlarının sonuçları kalıcıdır. Yaş aldıkça vücudumuz da bir takım değişikliklere uğrar. Vücudun değişiklik gösterdiği gibi burun da değişiklikler gösterir. Deri kalınlaşır ve kıkırdak dokuda büyüme olabilir. Eğer gerekir ise bu durumu düzeltmek adına burun estetiği tekrarlanabilir. Fakat her girişimde başarı oranı düşer. Bu nedenle ilk defa burun ameliyatı olmak isteyen hastaların ne istediklerini iyi bilmeleri alanında uzman bir hekimi tercih etmeleri ve doğru kararı vermeleri çok önemlidir. Rinoplasty (Burun Estetiği) burnun anatomik ve fizyolojik özelliği korunabilir ve daha doğal bir burun görünümü elde edilebilir. Burun estetiği ameliyatındaki amaç; hastaların burun şekli, büyüklüğü ve genel görüntüsünde değişiklik yapmak böylece burun ile yüzü uyumlu hale getirmektir. Rinoplasti (Burun Estetiği) ameliyatlarında açık ya da kapalı yöntem kullanılması burnun orijinal şekline, istenilen değişikliğe, burnun genel yapısına, hastanın problemine göre ve hekimin tercihine göre değişmektedir, kapalı veya açık Rinoplasti (Burun Estetiği) tekniği kullanılır. Burun ucunda ve kıkırdak çatıda problem fazlaysa, Açık Rinoplasti tekniği kullanılarak kıkırdaklara ve burun ucuna daha kolay müdahale edilebilir. Kapalı Rinoplasti tekniği, burun ucunda çok şiddetli bir deformite yoksa tercih edilir. Sonuç olarak uygun olan hastaya uygun ve doğru teknik kullanılırsa sonuçlarıda hem hastayı mutlu edecek hemde daha doğal ve güzel olacaktır” açıklamalarında bulundu.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Edirne Edirne’de gastronomi yolculuğu başladı Edirne Valiliği, gastronomi turizminin gelişimine katkı sağlamak amacıyla Osmanlı Saray Mutfağı lezzetlerini kitaplaştırılarak gelecek nesillere aktarılacak. Edirne Valiliği tarafından “Topraktan Tabağa Edirne Yöresel Yemekleri Kitabı” tanıtımı iftar programı düzenlendi. Edirne’de valilik öncülüğünde önemli bir projeye imza atıldı. Proje çerçevesinde "Topraktan Tabağa Edirne Yöresel Yemekleri" kitabı oluşturulacak. İftariyelikler, ara sıcaklar, çorbalar, ana yemek, tatlı ve içecekler geçmiş lezzetlere göre sunumla hazırlandı. Tabaklar süslendi, masalar hazırlandı. Ezanın okunmasının ardından oruçlar açıldı. Yemeğin ardından ise duaya geçildi. Devecihan Kültür Merkezi’nde düzenlenen iftar menüsünde geçmişten günümüze gelen lezzetler arasında yer alan bademli terbiyeli tavuk çorbası, ballı gemici böreği, taş kebabı- sarımsaklı pilav, zerde ve ayva şerbeti yer aldı. Geçmişten günümüze gelen ve unutulmaya yüz tutmuş Rumeli, Balkanlar ve Osmanlı Saray Mutfağında yer alan lezzetlerin gelecek kuşaklara aktarılması ve tanıtılması için önemli bir proje çalışmasına imza atıldı. Proje çerçevesinde 87 farklı çeşidin yer alacağı bir kitap oluşturulacak. Edirne’nin kadim ve Osmanlı’ya başkentlik yapmış sultanlar şehri olduğunu söyleyen Vali Yunus Sezer, aynı zamanda balkanlardan gelen insanların yerleştiği ve kendi kültürlerini yaşattığı da bir şehir olduğuna değindi. "Hem Balkan hem de Osmanlı saray mutfağı lezzetleri yaşatılacak" Hem Balkan hem de Osmanlı saray mutfağının yaşatıldığı Edirne’de çok anlamlı bir ilke imza atıldığını söyleyen Vali Yunus Sezer, "Gelecek nesiller Edirne mutfağında neler var diye baktığı zaman ellerinde bir kitap ve kaynak olacak. Bizim somut varlıklarımızın yanı sıra kültürel zenginliklerimiz de çok önemli. Çok büyük emek var. Hem Rumeli hem de saray mutfağına ait 87 çeşit farklı lezzet var. Bunların bir kitapta buluşması çok önemli. Şeflerimiz kendi illeri için farklı bir şey yapmak istiyorlar. Yaklaşık 1 buçuk aydır çalışmalar devam ediyor" dedi. Gastronomi anlamında çok önemli faaliyetler yürütmüş parmakla gösterilen iller olduğunu söyleyen Vali Sezer, "Biz büyük bir hazine üzerinde duruyoruz. Ama kendimizi anlatmakta zorluk çekiyoruz. Bizim bir tava ciğerimiz, bir de ciğer sarmamız var. Dışarıdan insanlara sorduğumuzda neyimiz var diye ’Bir gelip ciğerinizi yeriz’ diyorlar. Bu güzel bir şey aslında. Ama bunun yanına ne koyabiliriz? Bunun üzerinde çalışıp Rumeli Saray ve Osmanlı mutfağını günümüzle uyarlayıp nasıl yaşatabiliriz bunun peşindeyiz" şeklinde konuştu. "Edirne’nin parlayan yıldız olmasını istiyoruz" Edirne’nin her konuda balkanların ve Türkiye’nin parlayan bir yıldızı olmasını istediklerini belirten Vali Sezer, "Bunu da sanayide, ticarette, turizmde, gastronomide eğitimde aktivitelerle birlikte başarmamız lazım. İçinde saray ve Rumeli mutfağının da olduğu birkaç yemeği ve menüyü tava ciğerin yanına ekleyebilirsek zenginleştirebiliriz" ifadelerine yer verdi. Festivallerin yanı sıra marka aday olabilecek lezzetleri de sunabilecekleri bir yerin olmasının çok önem taşıdığını belirten Vali Sezer, "Bunu başarırsak herkes restoranında alternatif bir ürün sunmak isteyecek. Bunu da hazırlanan projelerle hayata geçireceğiz. Valilik olarak bunu yapıp özel sektöre devrederiz. Buna biz öncü oluruz" diye konuştu. "3 hedefe inşallah hep birlikte ulaşacağız" Önlerinde 3 hedef olduğunu ve buna şeflerle birlikte ulaşacaklarını belirten Vali Sezer, birincisinin bu kitabı hazırlamak ve basıp yayınlamak, ikincisinin gastronomi festivalleri düzenlemek üçüncüsünün de bu markalaştırılan yemeklerin daimi sunulacağı tarihi bir yer yapmak olduğunu ifade etti. "Edirne gastronomide de büyük zenginliğine sahip" Edirne’nin tarihi ve kültürel mirasının yanı sıra gastronomi anlamında da büyük zenginliğe sahip olduğunu söyleyen İl Kültür ve Turizm Müdürü Kemal Soytürk, düzenlenen iftarda saray, Rumeli ve Balkan mutfağından lezzetlerin yer aldığı bir menü hazırladıklarını aktardı. İftar programına, Vali Sezer ve eşi Canan Sezer, Vali Yardımcıları Erdoğan Beypınar ve Eyyüp Batuhan Ciğerci ile eşleri, İl Kültür ve Turizm Müdürü Kemal Soytürk, şefler, gastronomi yazarları ve basın mensupları katıldı. Devecihan Kültür Merkezi’nde gerçekleştirilen iftar programı toplu fotoğraf çekiminin ardından sona erdi.
Hatay Kızılay Başkanı Hatay’da depremzedelerle iftar sofrasında buluştu Kızılay Başkanı Prof. Dr. Fatma Meriç Yılmaz, Hatay Güzelburç’taki Kızılay Yaşam Merkezi’nde depremzedelerle iftar sofrasında bir araya geldi. Ramazan ayının yardımlaşma ruhunu öne çıkaran Yılmaz, son depremzede yuvasına kavuşana kadar desteklerinin süreceğini belirtti. Deprem bölgesinde ilk günden itibaren varlığını hissettiren Türk Kızılay’ı Ramazan ayında da afetzede vatandaşları unutmuyor. Kızılay Başkanı Prof. Dr. Fatma Meriç Yılmaz, Hatay’ın Güzelburç bölgesinde bulunan Kızılay Yaşam Merkezi konteyner kentinde vatandaşlarla iftar sofrasında bir araya geldi. "Hatay’da son depremzede yuvasına kavuşup, yastığa başını huzurla koyana kadar biz buradaki vatandaşlarımızın, kardeşlerimizin ellerini bırakmayacağız" Ramazan ayının; rahmet, bereket, yardımlaşma ve iyilik ayı olduğunu belirten Kızılay Başkanı Prof. Dr. Fatma Meriç Yılmaz, "Biz bugün burada zor günleri birlikte atlatmaya çalışıyoruz. Türk Kızılay’ı olarak her zaman söylediğimiz bir konu var; son depremzede yuvasına kavuşup, yastığa başını huzurla koyana kadar biz buradaki vatandaşlarımızın, kardeşlerimizin ellerini bırakmayacağız. Ramazan ayındayız, Ramazan ayı; rahmet, bereket, yardımlaşma ve iyilik ayı ama aynı zamanda Ramazan ayı sevdiklerimizle bir araya gelme ve bir sofranın etrafında buluşma ayı. O nedenle biz bugün burada Hatay’da kardeşlerimizle bir ekmeği bölüşeceğiz, beraber iftarımızı açacağız. Birbirimizi dinleyerek bu zor günleri atlatmak adına bir aşama daha ilerlemiş olacağız. Ben zor günlerin geçeceğine inanıyorum. Son 1 sene de gördüğümüz şu ki herkes tünelin ucundaki ışığı görmüş durumda bu da zor günlerin geçeceğine inancı pekiştiriyor. Bu günlerde biz halkımızla bir arada olmaya devam edeceğiz. Tekrar herkesin Ramazanı hayırlı olsun" şeklinde konuştu.