- 03 Temmuz 2020 Cuma 17:22

DES: “TÜİK, Meteorolojiyi örnek almalı”

A
A
A
DES: “TÜİK, Meteorolojiyi örnek almalı”

Altı aylık enflasyon verilerinin TÜİK tarafından açıklanmasıyla memur maaşlarına gelecek zamları değerlendiren Demokrat Eğitimciler Sendikası (DES) Genel Mali Sekreteri Bekir Önsel, “Açıklanan ile yaşanan enflasyon arasında uçurum bulunmaktadır.

Altı aylık enflasyon verilerinin TÜİK tarafından açıklanmasıyla memur maaşlarına gelecek zamları değerlendiren Demokrat Eğitimciler Sendikası (DES) Genel Mali Sekreteri Bekir Önsel, “Açıklanan ile yaşanan enflasyon arasında uçurum bulunmaktadır. İğneden ipliğe gelen zamlarla vatandaşın yaşadığı enflasyon, TÜİK’in açıkladığı enflasyonla uyuşmamaktadır. Böyle giderse vatandaş TÜİK’ten meteorolojinin açıklamaları gibi ölçülen ve hissedilen enflasyon oranlarını açıklamasını isteyecektir” dedi.


Demokratik ülkelerde enflasyon oranlarını belirleyen kurumlar hükümetlere bağlı çalışmadıklarını belirten Önsel, “Bu kurumlar bağımsızdır ve bu kurum bünyelerinde ticaret odaları, sendikalar, meslek kuruluşları ve diğer sivil toplum örgütleri bulunur. Dolayısıyla bu kurumların belirlediği enflasyon oranları gerçekçi ve güvenilirdir. Ülkemizde ise, bütün çalışanların ve emeklilerin maaş zamlarını belirleyen "enflasyon oranları" hükümete bağlı TUİK tarafından belirlenmekte vatandaşın ana gelir kalemi içerisinde yer almayan birçok ürünün enflasyon sepetine eklenmesi sebebiyle enflasyon, vatandaşı ilgilendiren enflasyondan çok düşük çıkmaktadır. Vatandaşın yaşadığı yüzde 40-50 aralığın da olan enflasyon, bu kurumca enflasyon sepetinde vatandaşı ilgilendirmeyen birçok ürün kaleminin bulunması sebebiyle yüzde 12 civarında çıkarılmaktadır. Bu aşamada yüzdelik zam oranlarının belirlenmesi önemini kaybetmiş, enflasyon oranlarının belirlenmesi daha önemli hale gelmiştir. Enflasyon oranlarının belirlenmesi konusunda daha katılımcı ve daha şeffaf olunması için gerekli yasal düzenleme yapılmasını bekliyoruz. Her vatandaş kamuya olan vergi ödeme vazifesini mali gücüne göre ödemekle yükümlü tutulmalıdır. Vergi yükümlülüğünü adaletli ve dengeli bir şekilde tüm vatandaşlara dağıtmak ise hükümetin görevidir. Vergi aflarının ve muafiyetlerinin sıkça yaşandığı ülkemizde görmekteyiz ki kimi büyük, çok büyük vergi mükellefleri sıradan bir memur kadar bile vergi ödememektedir. Memur daha maaşını almadan vergisi kesiliyor. Türkiye’de toplanan gelir vergisinin hemen hemen yarısını ücretliler ödüyor. Bu nedenlerle; özellikle yılın ortasından sonra memur maaşlarından alınan gelir vergisi matrahındaki artışa bağlı olarak yükselen gelir vergisi oranları ve maaşlardan yapılan kesintinin artması ile birlikte memur maaşları ciddi bir şekilde düşüş yaşamaktadır. Memur maaşlarındaki gelir vergisi oranı yılın ilk aylarında yüzde 15 iken yılın ortasından sonra yüzde 35’lere doğru fırlamaktadır. Memurun temmuz ayında aldığı maaş, 2020 yılı Ocak ayındaki maaşından düşüktür. Bu nedenle memur ücretlerinde vergi diliminin kaldırılarak ‘yüzde 15 sabit oranlı’ gelir vergisi kesilmesini istiyoruz” açıklamalarında bulundu.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Bitlis 27 yıllık harik ustasından alternatif üretim Bitlis’te 27 yıldır harik sanatıyla uğraşan Haydar Yılmaz, ürettiği büyük boy hariklere alternatif olarak süs eşyası ve hediyelik mini harik üretimi yapıyor. Yıllardır tek başına harik sanatını yaşatmak için büyük mücadele veren Haydar Yılmaz, 600 yıllık bir sanatın bitmemesi için alternatif üretimlere yöneldi. Bitlis’in önemli el sanatlarından biri olan, keçi kılı ve kendir ham maddesinden yapılan ve yöre halkının yüzyıllardır ayakkabı olarak kullandığı harik ayakkabısının yaşayan son ustası Yılmaz, sanatını yaşatmak ve tanıtmak için mücadele veriyor. Bazı kurumların kısmi desteği dışında sanatını yaşatmak için destek bulamadığını vurgulayan Yılmaz, 25 yıldır zor şartlarda üretimini yaptığı harik sanatına sahip çıkılmasını bekliyor. Harik ustası Haydar Yılmaz, gazetecilere yaptığı açıklamada, mini harikin piyasasını oluşturmaya çalıştıklarını söyledi. Yılmaz, “Yöre halkının 600 yıl boyunca bu ayakkabıyı kullandığı rivayet edilir. Genelde biz bunları halk oyunları ekiplerine veya ayağında romatizma rahatsızlığı bulunanlar için yapıyoruz. Tabii harik, piyasası olan bir ürün değil. Tüm geleneksel el sanatlarında olduğu gibi pazar sorunu yaşıyor. Bu pazar sorununu aşmak için farklı metotlar denedik. Bunlardan biri de mini harik üretimi oldu. Bu mini harikler süs amaçlı yapılıyor. Piyasası daha uygun oluyor, çünkü gelen turistler kullanım amacı büyüklere göre daha fazla olduğu için bunu tercih ediyorlar. Bitlis’teki kurum ve kuruluşlar gelen misafirlerine mini hariki veriyorlar, sağ olsunlar bu konuda bizlere destek oluyorlar. Amacımız bu sanatı ayakta tutmak ve yaşatmak istiyoruz. Çünkü Bitlis’e özgü bir sanattır. Genç nesillere aktarabilmek için zaman zaman Kültür ve Turizm Bakanlığı ve Milli Eğitim Bakanlığı bünyesinde kurslar açıyoruz. Kursiyerlerimiz geliyorlar öğreniyorlar tabii, devam ettirme konusunda fazla bir rağbet olmasa da yine de kurslarımızı açıyoruz. Mini harikin piyasasını oluşturursak atölyemizde en azından 10-15 kişi istihdam edebiliriz” diye konuştu.
İstanbul “Türkiye, 2030’da yüzde 100 yenilenebilir enerjiye geçebilir” Türkiye’nin yüzde 55-60 oranında yenilenebilir enerjiye geçtiğini belirten Avrupa Yenilenebilir Enerjiler Birliği (EUROSOLAR) Türkiye Başkanı Prof. Dr. Tanay Sıdkı Uyar, bunun kısa sürede yüzde 100’e çıkabileceğini söyledi. Yapılacak çalışmalarla 2030’a kadar ‘yüzde 100 yenilenebilir enerji’ kullanabileceğini ifade eden Prof. Dr. Uyar, “Ama kömür santrali kurmayıp nükleeri durdurmalı. Çünkü nükleerin elektriği için Rusya’ya 14 buçuk sent verecekmişiz. Hâlbuki bu enerji, güneşten bir sente üretiliyor” dedi. IRENEC 2024 14. Uluslararası %100 Yenilenebilir Enerji Konferansı, 17 Nisan’da İstanbul Beykent Üniversitesi ev sahipliğinde gerçekleştiriliyor. 3 gün sürecek olan konferansta; ulusal ve uluslararası birçok katılımcı yer alırken alanında uzman kişiler ‘yenilenebilir enerji’ hakkında çeşitli bilgilendirmelerde bulunuyor. Etkinliğin moderatörlüğünü yapan Avrupa Yenilenebilir Enerjiler Birliği (EUROSOLAR) Türkiye Başkanı ve İstanbul Beykent Üniversitesi Öğr. Üyesi Prof. Dr. Tanay Sıdkı Uyar da konu hakkında çeşitli bilgilendirmelerde bulundu. Her yıl 8,7 milyon kişi sadece hava kirliliğinden ölüyor İlk olarak yüzde 100 yenilenen enerji hakkında konuşan Prof. Dr. Tanay Sıdkı Uyar, “Fosil yakıtlardan arınmış, sadece doğal olan güneş ışığı, rüzgârın kinetik enerjisi ve suyun potansiyel enerjisinden yararlanarak bütün enerji ihtiyaçlarının karşılanabilmesidir. 14 yıldır bunu yapıyoruz. Çünkü diğer kullanılan yakıtlar hem atmosferi kirletiyor hem de her yıl 8,7 milyon kişi sadece hava kirliliğinden ölüyor. Bu sorunları halletmek için bütün dünya ülkeleri; Avrupa Birliği, Birleşmiş Milletler 2015’ten beri bu sorunu gündeme aldılar. Dünyada bunun için çalışan alanında uzman hocalarımız ise burada konuşuyor. Fosil yakıtlar, temizmiş gibi her yerde. Üniversitemiz ise dünyada tek olan bu konferansa ev sahipliği yaparak sorunların çözümü için liderlik yapmış oluyor” şeklinde konuştu. Konferansa asıl belediyelerin katılması gerektiğinin altını çizen Prof. Dr. Tanay Sıdkı Uyar, “Çünkü bu konuları bilmiyorlarsa enerji ve iklim alanlarında 30-40 yıl geride kalmışlar demektir. Şimdi burada Bağcılar Belediyesi’nden insanlar var. Yenilenebilir enerji için belediyelere büyük sorumluluk düşüyor” dedi. 1 trilyon euro ayırdılar Dünyada yapılan çalışmalar hakkında konuşan Prof. Dr. Tanay Sıdkı Uyar şunları söyledi: “Avrupa, 2019’da Yeşil Mutabakat ile ‘bütün bu sorunları’ aşalım dedi. 27 ülkenin parlamentolarından gelen, Avrupa Parlamentosu’nun onayladığı Avrupa Yeşil Mutabakatı diyor ki ‘2050 yılında Avrupa’yı iklim nötr ilk kıta yapacağız.’ Bunun için bir trilyon euro ayırdılar. Çalışmaları sürüyor. Avrupa’da yaklaşık 112 şehir seçtiler. 33’ü bu işi yapabileceğini kanıtladı, belge aldılar. Hedeflerine ulaşmak için 5 görev belirlediler. Bunlardan birincisi iklim değişikliğine adaptasyon. İklim değişiyor ama ‘insan ölsün’ diyemeyiz. Sel, yangın gibi durumlara önlem almak gerekir. İkincisi, şehirler bir an önce fosil yakıtsız hale getirilmelidir. Üçüncüsü kanser misyonu, dördüncüsü toprakların korunmasıdır. Beşincisi ise deniz ve suların korunmasıdır. Birleşmiş Milletler de ise yenilenebilir enerji kuruluşu yoktu, kuruldu. O da bütün ülkelere yenilenebilir enerji konusunda nasıl daha çok adım atabileceklerini anlatıyor.” “Yenilenebilir enerjiyi kullanınca savaşmanıza gerek kalmıyor” Türkiye’nin bütün enerjisini rüzgârdan sağlamanın mümkün olduğunu da belirten Prof. Dr. Tanay Sıdkı Uyar, “Zaten herkes güneşlenmeye Türkiye’ye geliyor. Ama Almanya’nın bizden 5 misli fazla güneş paneli var. Yani Türkiye’nin bu konuda potansiyeli çok iyi. Sadece karar vericilerin tercihini önemli. Yenilenebilir enerjiyi sınırsız, en ucuza, kimseyi öldürmeden kullanabiliyorsunuz. İnsanlar; doğal gaz, petrol, kömürle ilgili savaşıyor. Güneş enerjisini kullanmak için kimseyi öldürmeniz gerekmiyor” diyerek sözlerini sonlandırdı.