- 05 Aralık 2018 Çarşamba 11:58

Prof.Dr. Yıldız: “Toprak bütün zenginliklerin aslıdır ve kaynağıdır”

A
A
A
Prof.Dr. Yıldız: “Toprak bütün zenginliklerin aslıdır ve kaynağıdır”

Atatürk Üniversitesi Ziraat Fakültesi Toprak Bilimi ve Bitki Besleme Bölümü Öğretim Üyesi Prof.

Atatürk Üniversitesi Ziraat Fakültesi Toprak Bilimi ve Bitki Besleme Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Nesrin Yıldız, 5 Aralık Dünya Toprak Günü dolayısıyla bir mesaj yayınladı.


Prof. Dr. Nesrin Yıldız mesajında, “Unutmayalım toprak bütün zenginliklerin aslıdır ve kaynağıdır. Toprak, bir gramında milyonlarca mikroorganizma için barınak ve besin kaynağı, çayır, mera ve orman, tahıl, sebze, meyve, bağ bahçe, endüstri bitkileri gibi özel kültür bitkilerinin yetişme ortamı, suyun deposu ve süzgeci, atık ve artık ayrıştırıcı, ekolojik döngülerin ana istasyonlarından biri, doğal gaz, petrol, jeotermal enerji, taban suları gibi doğal kaynakların ambarı, toplumsal alt yapı ve konut temeli. Ülke ekonomisinde son derece önemli rol oynayan yer altı servetlerimizin kaynağı, bitkisel ürünlerin (yüzde 78) ve doğal ilaçların üretim fabrikası, ölümün sessizliğini ebedileştiren istirahat yeridir. Toprak farklı insanlar veya farklı meslek grupları için farklı anlam ifade eder ; çiftçi, bahçıvan, asker, mühendis, hidrolog, çevreci, iş adamı, arkeolog veya pedolog vb için toprak farklı şeyler ifade eder., Bu anlamlar ; bitkisel üretkenlik, vatan, inşaat malzemesi , çimento, cam, seramik, binalar, baraj ve çanak çömlek malzemeleri için ham madde vb çağrışımlardan ibarettir. Toprak bilimcilerin uzmanlık alanlarına göre toprak fizikçiler için üç fazlı sistem, toprak kimyacıları için kimyasal özellikleri ve kompozisyon reaktörleri, Bitki Besleme ve Toprak verimlilik uzmanlarına göre bitki besin maddelerinin depoları ve transformatörleri, Hidrolojistlere göre su tamponlayıcı , çevre bilimcilere göre toprak tehdit ve baskı (mobing) altında olan doğal bir kaynak, toprak biyologlarına göre fauna ve flora ( toprak canlıları, makro-mikro hayvan ve bitki ) için doğal bir ortam mekan veya barınaktır” dedi.


Modern tarım konseptinde toprağı korumak denince akla ilk olarak erozyona ( aşınıp taşınmalara veya tarım dışı istilalara ) karşı korumak geldiğini ifade eden Prof. Dr. Nesrin Yıldız, “Oysa günümüzde bunu tamamlayan ve tarım topraklarının sağlık ve kalitesinde sürdürülebilirliğini sağlamak için aynı zamanda koruyarak kullanılması, yönetilmesi de son derece önemli bir konudur. Toprak bilimciler dünya ölçeğinde toprak koruma ve toprağı koruyarak kullanma (Soil conservation and soil protection) kapsamında eğitim-öğretim faaliyetlerinde bulunup, araştırmalarını, sorunların tanı teşhis, gübre ve ıslah önerilerinde bu temel ilkeye göre yönlendirirler. Çünkü gezegenimizde toprağı en iyi tanıyan bireyler olarak, yaşamın referansı ve merkezinin toprak olduğunun, toprakların alan olarak arttırılamadığının ve toprakların ikamesinin mümkün olmayan kaynaklar olduğunu hiçbir zaman akıllarından çıkarmazlar. Yine kirlenmiş bir toprağın pratik olarak temizlenmesinin mümkün olmadığını bu alanların terk edilmekten öteye bir şey yapılamayacağını unutulmazlar. Hatta kirlenen tarım topraklarının halı gibi toplanıp atılması gerektiğini, Biyosferin bileşenlerinden su ve hava kirliliğinin giderilmesinin çok daha kolay ve mümkün olduğunu, toprak temizliğinin pratik olarak mümkün olmadığının fazlasıyla bilincindedirler. Toprak koruma ( soil conservation) temelde tarım topraklarını yerinde korumak, su yerçekimi rüzgar vb. aracılarla, bir yerden bir başka yere taşınmasına engel olmak için bilimsel tüm olanakları seferber etmektir. Kısacası toprak erozyonunu durdurmaktır. Bu amaçla örneğin eğimli arazilerde teraslama yapmak, arazi eğimine paralel değil dik sürüm yapmak, rüzgarlı kurak alanlarda rüzgar perdeleri ağaçlandırma yapmak, toprak yüzeyini bitki örtüsünden yoksun bırakmamak, toprak organik maddesini artırmak, yağış sularını yakalamak depolamak vb. yöntemlere başvurulur. Modern Tarım; sadece erozyona karşı koruma olarak değil, aynı zamanda sürdürülebilir tarımın bir bileşeni olarak Toprağı koruyarak kullanmak pratiklerini de geliştirmeyi gerektirir. Çünkü sürdürülebilir tarım; toprağı erozyona karşı yerinde korumakla beraber, her türlü çevresel kirlilik saldırılarına ve yanlış bilinçsiz girdi uygulamalarına karşı koruyarak kullanmayı kapsamaktadır. Tarım arazileri bir yandan kentleşme ve altyapı (endüstriyel yapılar, yollar, havaalanları vb) alanları olarak kullanıma açılırken diğer yandan kirlilik gibi çok ciddi bir çevre sorunu ile karşı karşıya kalmaktadır. Arazileri kabiliyet sınıflarına uygun olarak kullanmamak, Dik eğimli alanlarda toprak işlemeli tarım yapmak, Toprağı alt-üst ederek işlemek, Erosif yağışlar öncesi toprak işlemek bitki artıkla tarım yapmamak, Arazileri topluca nadasa bırakmak, Münavebeli tarım uygulamamak, Ahır gübresi veya yeşil gübreleri toprağa vermemek, Erken ve Aşırı otlatmak, Orman ve meraları toprak işlemeli tarım alanına dönüştürmek, orman Yakmak, kaçak kesimler vb. ciddi yanlışlar yapılmaktadır. Tarım arazileri, toplam toprak kütlesinin yüzde 36’sını işgal etmektedir. Toprak, karasal ekosistemlerin referansı ve merkezi bileşenidir. Yeryüzündeki yaşamı sürdürmede gıda zincirinin temel bileşeni ilk halkasıdır. Toprak yaşamın referansı ve son istasyonu ebedi istirahatgahımızdır. Toprağın erozyona karşı korunmaması, ya da bilinçsiz tarımsal aktivitelerle bozulması ekosistem hizmetlerinde ve döngüsünde ciddi bir deformasyon ve doğal sermaye kaynağımız olan toprağın gücünün ve kalitesinin azalmasını veya kaybını ifade eder. Çünkü Ekosistemin bütünlüğü özellikle karasal ekosistemlerin sağlığı ile topraklarla doğrudan ilişkilidir. Ekosistem dengesi; Doğal kaynaklarımız ( Toprak-hava-su ) arasındaki uyuma ve bunlar arasındaki süreçlerin sinerjisine bağlıdır. Sağlıklı bir ekosistemde en önemli kilit rolü oynayan bileşen topraktır. Toprak sağlığı ve güvenliği, üretim ve çevre sağlığı kalitesinde sağlıklı hizmet akışı sağlayan en önemli referanstır. Son tahminlere göre, küresel nüfus artışı toprak bozulmasının (degradasyonun) 2050 yılına kadar küresel GSYİH’da muhtemelen 3 ila 6 kat artışa neden olacak boyuttadır. Bilindiği gibi; Geleneksel tarım uygulamaları, tohum yatağının hazırlanmasından, toprağın sürülmesine ve hasata kadar ki süreci kapsamaktadır. Bu süreçte yanlış ve bilinçsiz uygulamalar tarım toprakları için oldukça yıkıcı etkiler yaparak neticede küresel tarım arazilerinin yaklaşık yüzde 24’ü bozulmasına neden olmuştur. Arazi bozulumu, toprağın kısa ve uzun vadeli üretim kapasitesinin azalması sonucu; 2050 yılına kadar küresel nüfusun, gıda gereksinimlerinin ve küresel GSYİH’sinin üç kat artması endişesini doğurmaktadır. Yeşil devrimle başlayan ve günümüze kadar gelen Geleneksel tarım; verimliliği, ekonomik getiriyi artırırken, toprağın korunması ve geliştirilmesi üzerine odaklanan yeni paradigmalar ile yer değiştirmektedir. Bu yaklaşımların çoğu, toprak işleme prosedürlerine ve ayrıca korumalı tarımın ve sürdürülebilir arazi yönetiminin daha geniş temel ilkeleri ve hedeflerine dayanmaktadır. Bu arazi yönetimi seçenekleri yelpazesi, bugün sahip olduğumuzdan daha sürdürülebilir ve sağlıklı bir tarımsal üretim stratejisine ulaşılmasını sağlar ve teşvik eder” diye konuştu.


Toprak sağlığını sürdürülebilir olarak koruyan ekolojik ve ekonomik temele dayalı yeni yaklaşımların olduğunu kaydeden Prof. Dr. Nesrin Yıldız, “Toprak işlemesiz (sıfır toprak işleme, doğrudan ekim) ve buna ilaveten toprak yüzeyinde malç olarak hasat kalıntılarının bırakıldığı tarım. Toprak işlemesiz doğrudan ekim, toprak sistemini korur, atmosferik karbonun tutulmasını artırır ve iklim değişikliğinin hafifletilmesine katkıda bulunur. Toprak karbon yutakları olarak, daha yüksek verim ve artan biyokütle ve aynı zamanda toprak erozyonundan kaynaklanan organik karbon kayıplarını azaltarak zenginleşmesini de sağlar. Ayrıca, yakıt kullanımı, traktör sıkıştırma etkisi ve sera gazı emisyonlarında azalma sağlar. Korumalı Tarım; Özellikle, toprak profilinde bitki köklerinin yayılım alanı ve en aktif bölge olarak kabul edilen üst toprak (0-30 cmlik kısım ) erozyon ve bozulmaya karşı en savunmasız bölge olduğu kabul edilerek karasal yaşamı desteklemek adına, çevresel yaşamın bileşeni olan; mikro, mezo ve makro fauna ve florayı korumak temel amacıdır. Diğer bir ifadeyle, gezegenimizdeki yaşamın sağlık ve kalitesini artırmanın ilk adımı üst toprağı yerinde korumak ve bilinçli girdi uygulamaları ile desteklemek, canlılığını ve sürdürülebilirliğini sağlamaya çalışmaktır. Minimal toprak işlemeye (ya da minimum toprak deformasyonu) , Bitki artıklı tarım uygulamaya, toprak örtüsünü korumaya ve ürün rotasyonuna ( ekim nöbeti ) dayalı bir yaklaşımdır. Aksi durumda, kök gelişimini engelleyen, su ve havanın hareketini kısıtlayan sıkışmış yüzey veya yüzey altı katmanlarının oluşumuna ve dolayısı ile verimde azalmalara neden olunmaktadır. Teknolojiler hayata geçirilirken bu konulara dikkatli edildiği ölçüde korumalı tarım; sürdürülebilir arazi yönetiminin bileşeni sayılır, toprak sağlığının sürdürülebilir korunmasına yardımcı olur. Korumalı tarım, arazi verimlilik ve üretim istikrarını artırmayı, toprağın ekim ve dikime hazırlığı ve yönetiminde üretim maliyetlerini ve zayiatı azaltmayı ve arazinin fiziki, hidrolojik ve biyolojik niteliklerini iyileştirmeyi amaçlamaktadır. Korumalı tarım konsepti, tarımsal, ekonomik ve çevresel faydalar ölçeğinde dengeyi sağlamak ve korumak için (maksimize etmek yerine) verimi ve ekonomik getiriyi optimize etmeyi temel almaktadır. Korumalı tarım ilkelerinin uygulanması sonucu, hem çiftçiler arasında sinerji artacak (çiftçiden-çiftçiye eğitim ) , hem de tarım sisteminin sürdürülebildiği nesilden nesile sağlıklı ürünler sağlayacaktır. Sürdürülebilir arazi yönetimi: korumalı tarım üzerinde daha geniş bir yelpazede yaygın etkisi görülmesi amacıyla; bitkisel ve hayvan üretimde verim ve kaliteyi artırmak, katma değer üretimi, gıda yeterliliği ve güvenilirliğini artırmak yoksulluğun azaltılmasını teşvik etmek amaçlı tüm uygulamaları kapsar. Sosyoekonomik ilkeleri çevresel kaygılarla bütünleştirmeyi amaçlayan teknolojiler, politikalar ve faaliyetlerdir. Doğal kaynakların potansiyelini korumak ve toprak ve su kalitesinin bozulmasını önlemek (koruma) Sürdürülebilir Toprak Yönetiminde: 1. Organik madde içeriğini en az yüzde 3’lere çıkarmak, organik madde içermeyen topraklarda su tutma, besin tutma, drenaj sorunları, mikroorganizma faaliyetinde azalma, erozyona yatkınlık, düşük ürün verimi vb. sorunlara neden olur. Organik maddeyi fermente ederek ( olgunlaştırarak) elde edilen kompostu toprağa ekleyerek bunu telafi edebilirsiniz. Ülkemizde sanayileşme kentleşme süreci verimli tarım alanlarının sanayi ve kent yapılarınca istilasına neden olmaktadır. Bilinçsiz ( uygun dozda, zamanda, şekilde ve türde yapılmayan ) gübreleme ve ilaçlamanın oluşturduğu verim kayıpları, hava ve su kaynaklarının kirlenmesi topraklarımız üzerinde tahribatlara ve sonuçlara neden olmakta ve tedbir almaya zorlamaktadır. Erozyon, toprağın verimli olan en üst tabakasının taşınarak yok olmasına, toprak su muhafaza önlemleri alınmadığı takdirde taşınan sedimentler; göllerin, barajların dolmasına sebep olmaktadır. Gübreleme programlarının ekonomik ve ekolojik olması için toprak analizleri, bitki analizleri, saksı veya tarla gübre denemeleri ve izotop tekniklerden yardım alarak ideal gübre reçetelerinin yazılmasına özen gösterilmelidir. Pestisit kullanımının uzun metrajlı kalıntı etkileri iyi hesap edilmeli, gereğinden fazla pestisid kullanımı önlenmelidir. Kalıntı etkisi minimum veya hiç olmaması sağlanacak tedbirler alınmalıdır. Biyolojik mücadele yöntemlerine öncelik verilmelidir. Endüstriyel kirlilik etkenleri arıtma işlemine tabi tutulmalıdır. Her türlü nükleer atık artık, reaktör atıkları serpintileri, emisyonlar kontrol altına alınmalı sıkı denetlenmelidir. Çevre bilinci eğitimi her vatandaşa verilmelidir. Kısacası ülkemiz topraklarının erozyon, tuzluluk ve çoraklaşma ile tarım arazilerinin yanlış ve amaç dışı kullanımı , biyosid kirliliği, ağır metal kirliliği vb sorunlarını minimize etmek adına sorunları kaynağından çözmeli. Doğal yapılarında sağlık açısından zararlı maddeleri içeren toprakların bölgelere göre envanterleri çıkarılmalı, Toprak kirliliği konusunda geniş çaplı araştırmalar yapılmalı, toprak kirliliğinin değerlendirilmesine yönelik yönetmeliğin uygulanabilirliği artırılmalı, Kurumlar arası koordinasyon sağlanmalıdır” ifadelerini kullandı.


“Toprak bütünlüğümüz ve şerefimizdir”


Hızlı nüfus artışının, hızlı gıda üretiminin bilinçsiz toprak yönetimi yüzünden toprakların kaybedecek endişesi ile “geleceğin tarım şekli topraksız tarımdır “ düşüncesinin ertelenmesi gerektiğini belirten Prof. Dr. Nesrin Yıldız, “Ekonomik ve ekolojik ürün yetiştiriciliğinde mevcut tarım topraklarımızı koruyarak kullanmalı, doğal ve kontrollü tarım teknikleri tercih ettiğimiz sürece en kullanışlı yetiştirme ortamının toprak olduğunu unutmamalıyız. Gıda üretiminde topraklar sessiz müttefiklerimizdir. Müttefikler statik değil dinamiktirler. Tarım Topraklarımızın güvenliğini sağlayamazsak, gıda güvenliğinden ve sürdürülebilir yaşamdan bahsedemeyiz. Milli birlik -beraberlik kadar önemsediğim konulardan biri de tarımdır. Tarım denince akla gelen ilk yetiştirme ortamı topraktır. Toprak ve bitki birbirinin vazgeçilmezidir. Toprak ana en iyi öğretmendir. Toprak dirimizi besler, ölümüzü saklar, toprak bütünlüğümüz ve şerefimizdir. Toprak sonsuz yaşamın ruhudur. Bitkinin yaşamı toprağın elinde, toprağın yaşamı bilinçli insanın elinde, o halde yaşam bizim elimizde” açıklamalarında bulundu.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul Ümraniye’de Başkan Yıldırım kentsel dönüşüm alanında örnek daireleri hak sahiplerine tanıttı Ümraniye Hekimbaşı Mahallesi’nde 2 bin 500 kişinin yaşayacağı konutlarda çalışmaların yarısı tamamlandı. Yapımı tamamlanan daireleri ve örnek daireyi hak sahipleri Başkan Yıldırım ile yerinde inceledi. Ümraniye Belediyesi destekleriyle yapımına başlanan Hekimbaşı kentsel dönüşüm alanında süren çalışmalar devam ediyor. Ümraniye Belediye Başkanı İsmet Yıldırım ve hak sahipleri, proje alanını ziyaret ederek örnek daireyi yerinde inceledi. Kentsel dönüşüm öncesi evlerinin kötü durumda olduğunu belirten hak sahipleri, yeni daireleri beğendiklerini ve projeden memnun olduklarını ifade ettiler. 40 bin metrekare alana kuruldu Hekimbaşı Mahallesi’nde gerçekleştirilen proje, 40 bin 271 metrekare alanda 2 bin 500 kişinin yaşayacağı 597 konut, 28 dükkân, kapalı otoparklar, 3 ayrı bölgede park ve yeşil alan, koşu parkurları, spor ve çocuk oyun alanları, yaklaşık 68 derslik kapasiteli lise bulunuyor. “Son teknolojiyle yapılmış binalar” Alanda hak sahipleri ile örnek daireyi ziyaret eden Başkan İsmet Yıldırım, “Kentsel dönüşüm alanı içerisindeyiz. Bundan evvel temelini attığımız Murat Kurum Bey o zaman Bakandı. İnşaatları beraber geziyoruz. Şu andaki kaba inşaat süresi devam ediyor. Bir taraftan da inceler yapılıyor. Biliyorsunuz burada 597 konut, 28 tane de yeni dükkan yapılacak. Tabii burası 46 bin küsur metrekare bir arazi üzerinde yapılıyor. Hak sahiplerine inşallah önümüzdeki yıl içerisinde teslim edilecek. Burada bir okul alanımız var. Donatılar var. Bunun yanında otopark yapılıyor. Kapalı otoparklar yapılıyor. Yeşil alanlar olacak. Yani gecekondu alanını dönüşümle depreme dayanıklı, sağlam zemine bulunmuş ve de son teknolojiyle yapışmış binalarımızda inşallah Hekimbaşında kardeşlerimiz oturmaya başlamış olacaklar” sözlerini kullandı. “Deprem korkusu olmadan evlerimizde otururuz” Hak sahibi Aysel Toprak, “Evlerimiz çürük olduğu için bir sene önce Başkanımıza, Cumhurbaşkanımıza ve Şehircilik Bakanlığımıza güvenerek yerlerimizi verdik. Evlerimiz çok güzel olmuş, rahat rahat deprem korkusu olmadan evlerimizde otururuz” dedi.
Gaziantep OSB çalışanları için konut müjdesi Gaziantep Büyükşehir Belediyesi ve Gaziantep Organize Sanayi Bölgesi Başkanlığı arasında imzalanan protokolle sanayide çalışan işçilerin konut ihtiyacını karşılamak için ucuza kira öder gibi ev sahibi olacakları konutlar yapılacak. Şehrin işleyen çarklarının başında gelen Gaziantep Organize Sanayi Bölgesi’nin (OSB) çalışanlarının konut ihtiyaçlarının karşılanması, iş yerlerine hızlı ve daha kolay ulaşımın sağlanması, sosyal konut projeleriyle uygun bedel ve ödeme şartlarıyla vatandaşların ev sahibi olması amacıyla Büyükşehir Belediyesi ile OSB ortak çalışma başlattı. "Proje, konut ihtiyacı ve ulaşım sorununun çözümüne destek olacak" İmzalan protokolle birlikte başlayacak proje, sanayi alanlarına yakın bölgelerde işçiler için Büyükşehir Belediyesi’nin iştiraki olan Gazi Konut, OSB ve sanayicilerin inşa edeceği konutlarla ihtiyaç giderilecek, yetişmiş insan gücü OSB bünyesinde kalarak verimlilik artacak, işte iç huzur güçlenmiş olacak. Proje kapsamında ayrıca günlük ulaşım için servis trafiği şehir merkezinden kaldırılarak ulaşım rahatlayacak. İnşa yapılacak arazilerin altyapı, su, yol ve ulaşım çalışmaları Gaziantep Büyükşehir ve OSB ortaklığında yapılacak. İşçilerin iş yerlerine yakın olacak konutların inşa edileceği arsaların kentsel tasarımları tamamlandı, mimari projeleri üretildi, imar çalışmalarında teknik aşamalarda sona gelindi. "Amacımız işçilerimizin kendi imkan ve fırsatlarıyla kira öder gibi konut sahibi olmalarını sağlamak" Protokol imza töreninde konuşan Gaziantep Büyükşehir Belediye Başkanı Fatma Şahin, bugün imzalanacak protokolün heyecanlandırdığını aktararak, “Burada iş verimliliğini arttırmamız gerekiyor. Yeni dünyada OSB’yi yeşil ve akıllı yapma gibi hedeflerimiz var. Bunun için iş dünyasının güven ve istikrar ortamında büyüme kapasitelerini arttırması gerekiyor. Özellikle iş yerindeki huzurun, barışın verimliliğinin artması için işçilerimizin bizden en büyük meselesini çözmek için bir araya geldik. Şehir göç alıyor ve konut açığı ortaya çıkıyor. Konut açığının olduğu yerde kira fiyatlarının yükselmesini ev sahiplerinin inisiyatifine bırakamayız. Yapacağımız şey arz ve talebi dengelemek. Amacımız işçilerimizin kendi imkan ve fırsatlarıyla kira öder gibi konut sahibi olmalarını sağlamak. Sanayi ve Teknoloji Bakanlığımız da bu konuda destek vereceğini belirtti. OSB içinde daha çok verim için kariyer sahibi, mühendisleri, ustaları daha iyi yetişmiş işçilerimizi bünyemizde tutmamız ve verimliliği arttırmamız gerekiyor. Burada en çok talep edilen şey ise konut oldu. Tek başına TOKİ’den beklemiyoruz. Gazi Konut olarak önce Kuzeyşehir ve Güneyşehir’de ihtiyacı gidermeye çalıştık” dedi. “Burada istihdam üreten şehir kazanıyor” Konuşmasının devamında Başkan Fatma Şahin, arsa üretiminde ve planlamada büyük destek verdiklerini aktararak, “İhtiyaç o kadar büyük ki özellikle OSB’nin konut ihtiyacı konusunda bu protokol çok önemli. Bizde kendi bünyemizde kendi çalışmamızı yaptık. OSB etrafında konutları arttırdığımızda bu hem işçimizin konut sahibi olmasını, kendi kendine yetmesini, aile ekonomisini güçlendirmesini, iş yerinde verimliliğin arttıracak ve bizim açımızdan OSB’de huzur ve mutluluk çok önemli. Aynı zaman da konutlarla beraber bir diğer sıkıntı da ulaşım konusunda da rahatlama olacak. Çok fazla işçi servisimiz var ve çok fazla şehirde dolaşıyor. Bu çalışmayla da otomatik olarak önleyici tedbiri almış olacağız. Burada bunun sonunda istihdam üreten şehir kazanıyor. Böyle olduğu zaman Gaziantep Modeli Türkiye ve dünyada örnek oluyor. Bu protokolle yeni dönemde konut açığımızı gidereceğiz, arz talebi dengeleyeceğiz ve tamamladığımızda yeşil ve akıllı OSB hedefine çok daha hızlı ulaşacağız çünkü beşeri sermayemizi mutlu edip elimizde tutacağız. Bu protokolle bunu vermiş olacağız. Yeni modelimizle Türkiye’de ki bütün OSB’lere örnek olacağız. Yeni dönemde en temel iki sorunu çözecek bir imza olacak bu” ifadelerini kullandı. “Büyükşehir Belediyesi’nin verdiği destekle hayal bile edemediğimiz birçok projeyi geliştirdik” Gaziantep Organize Sanayi Bölgesi Başkanı Cengiz Şimşek ise imzalar öncesi konuşmasında Büyükşehir Belediyesi ile yürütülen ortak projelere değinerek, “Biz bugün burada Büyükşehir Belediyesi’nin verdiği destekle hayal bile edemediğimiz birçok projeyi OSB olarak geliştirdik. Geçen yıl yaptığımız protokolde de Fırat Nehri’nden su getirme projesi ile ilgili bir çalışmaya imza atmıştık. Yaklaşık 300 bin işçinin konut sorununu çözmek için Büyükşehir Belediye Başkanımız Fatma Şahin’de çok büyük destek vererek sanayicilerimizin ve çalışma arkadaşlarımızın çalışma ortamının iyileşmesi ve gelişmesi için büyük bir projedir. Bu proje hayata geçirildiğinde birçok çalışanımız kısa sürede iş yerlerine gelecekler, uygun şartlarda ev sahibi olacaklar” şeklinde konuştu. “Hızlı bir şekilde konut ihtiyacını çözeceğiz” Gaziantep Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreteri Sezer Cihan’da törende proje hakkında teknik detaylar vererek, “Bugün burada OSB’de çalışan kardeşlerimiz için onlara uygun, hesaplı bir konut vermeyle alakalı uzun zamandan beri OSB ile birlikte çalışmamız vardı. Organizede sanayicilerimizle toplantılar yaptık. Bunun sonucunda uzun süredir devam eden çalışmamızın planlama yapılmasıyla ilgili konular sonuçlandı. Arazilerin her türlü altyapısını Büyükşehir Belediyesi ve OSB birlikte yapacak. Yolu, suyu, kanalı, ulaşımı. Her şeyden önemlisi konut yapacağımız alanlar OSB’ye yakın olacak. OSB’de çalışan kardeşlerimizin işyerlerine ulaşmasını sağlayacak mesafede olacak evler. Hem OSB, hem belediye hem de OSB’de iş yeri olan sanayicilerimizin kendi çalışanlarına konut yapabileceği hızlı bir şekilde konut ihtiyacını çözeceğiz” diye konuştu.
Denizli Honaz Belediyesi su tasarruf aparatı dağıttı Dünya Su Günü etkinliği kapsamında suların daha verimli kullanımına dikkat çekmek için çalışmalar yürüten Honaz Belediyesi, su tasarruf aparatı dağıtımı yaptı. Musluk başlığına takılan ve kullanıldığında tonlarca su israfını önleyen su tasarruf aparatı, Honaz Belediyesi Çevre Koruma ve Kontrol Müdürlüğü yetkilileri tarafından kapalı pazaryerlerinde vatandaşlara dağıtıldı. Dünya ve Türkiye için kaynakların verimli, temiz ve tasarruflu kullanılmasının büyük önem taşıdığını belirten Honaz Belediye Başkanı Yüksel Kepenek, “22 Mart Dünya Su Günü. Suyun ne kadar önemli olduğunu her geçen gün sadece biz değil, sadece Türkiye değil, bütün dünya farkına varmaya başladı. Yıllardır sağlıklı bir çevreden söz ediyor ve bu düşüncelerimizi paylaşıyorduk. Küresel ısınmadan, su tasarrufundan bahsediyorduk. Şimdi bunlar başımıza gelince herkes bu konuda duyarlılık göstermeye başladı. Zaten su tasarrufu konusuna dikkat çekmek için de 22 Mart Dünya Su Günü olarak ilan edilmişti. Bizde Honaz Belediyesi olarak bu hassasiyete dikkat çekmek ve halkımızı su tasarrufu konusunda bilinçlendirmek amaçlı su tasarruf aparatı dağıtımını gerçekleştirdik. Amacımız tasarruflu bir şekilde sularımızı kullanmak. Ayrıca özellikle son aylarda artan maliyetlerden kaynaklı su faturaları da yükselmeye başladı. Bu noktada da vatandaşımıza kısmi de olsa bir destek olmak adına da bu dağıtımı gerçekleştirdik” dedi.