SAĞLIK - 26 Mart 2020 Perşembe 11:42

Psikolog Yahşi: “Sosyal izolasyon toplumsal sorumluluktur”

A
A
A
Psikolog Yahşi: “Sosyal izolasyon toplumsal sorumluluktur”

Psikolog Müjde Yahşi, korona virüsü sürecinin en çabuk ve sağlıklı atlatabilmenin yolunun sosyal izolasyon olduğunu söyledi.

Psikolog Müjde Yahşi, korona virüsü sürecinin en çabuk ve sağlıklı atlatabilmenin yolunun sosyal izolasyon olduğunu söyledi.


Uzman Klinik Psikolog Müjde Yahşi, “Bir süre evimizden çıkmamak, çok mecburi durumlarda dışarı çıkmak, çıktığımızda ise virüsten korunma ve yayılmasını önleme kurallarına uymak bu salgından bir an evvel kurtulmamızı sağlayacaktır. Toplum ikiye bölünmüş durumda. Bir tarafta işini gücünü bırakıp yeter ki ülkemiz virüsten bir an evvel kurtulsun deyip çoluk çocuk evden hiç çıkmayanlar var, diğer tarafta ise sanki korona virüsün kendilerine hiç gelmeyeceğinden eminmiş gibi ya da virüsten bihaber şekilde hayatına aynı şekilde devam edenler var. Maalesef sosyal izolasyona tüm toplum olarak uymadıkça, evinde kalanlar boş yere kalır, dışarıda hayatına devam edenler de virüsün yayılmasına sebep olduğu için ülkenin batışını ve kendisinin de işsiz kalışını izleyebilirler. Elbette evine ekmek götürmek zorunda olanlar, ay sonunu getiremeyenler, kirasını ödemekte zorlananlar var ama şu bir gerçek ki bu virüs yayılmaya devam ettikçe maalesef ülke olarak ekonomimizin toparlanmasının daha da uzayacağını düşünüyorum. Yani bu şekilde toplumun bir kısmı çalışıp bir kısmı da evde oturursa zamanla yarım yamalak dönen çarklar işlevselliğini yitirebilir ve herkes bu durumdan ciddi zararlı çıkabilir. Aç kalacağım korkusuyla işine giden kişiler bir müddet sonra gidecek iş de bulamayabilirler. 14 gün kuralı çok büyük bir zaman dilimi değil hayatı 2-3 haftalığına durdurmak çok zor değil” dedi.


Sosyal izolasyon sorumluluğunun, bireysel sorumluluk olmaktan çıkıp toplumsal bir sorumluluk olduğunu ifade eden Yahşi, “Bu endişeli günlerde evde beklemek gerçekten kolay değil ama unutmayalım ki en güvenilir yer, evimiz. Öyleyse haydi bu süreci fırsata çevirelim. Bol bol kitap okuyalım, ailecek film izleyelim, oyunlar oynayalım, sohbet edelim, hep beraber mutfağa girip en sevdiğimiz yemekleri pişirelim. Eşimizle ve çocuğumuzla bolca güzel vakit geçirelim. Fakat; Haberlere her saat başı bakarak motivasyonumuzu düşürmeyelim. Sosyal medyayı sürekli takip ederek yalan yanlış haberlere kanmayalım. Çocuklarımızın önünde bu virüsten sürekli bahsederek onların kaygılarını da artırmayalım. Çocuklar bizim ruh dünyamızın aynaları olduğunu ise hiç unutmayalım. Biraz sabredeceğiz! Evimizi daha neşeli ve verimli hale getirerek kaygımızı en aza indirgeyeceğiz” açıklamalarında bulundu.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Erzincan Dağlarda çiriş otu bereketi Doğu Anadolu Bölgesinde ve Erzincan’da bu günlerde çarşı pazarda sıkça görülen çiriş otu dağlarda yaban hayvanlarının da ilgisini çekiyor. Bahar ayları ile birlikte Erzincan’ın yüksek kesimlerinde ortaya çıkan çiriş otu vatandaşlar tarafından toplanmaya başlandı. Munzur Dağlarında yerli ve yabancı birçok kişiye rehberlik yapan Murat Aydemir, yaptığı gözlemlerde dağ keçilerinin de çirişi yediğini ifade etti. Dağlarda doğal olarak yetişen çirişten birçok yemek yapıldığını anlatan Aydemir, çirişten yapılan turşunun ayrı bir lezzet olduğunu söyledi. İnsanlar yüzyıllardır yaşamın neredeyse her alanında bitkilerden faydalanıyor. Bazı bitkiler tıbbi faydaları sebebiyle sağlık alanında kullanılırken bazı bitkiler besin bazıları ise boya ya da süs bitkileri olarak kullanılıyor. Çiriş otu da bu bitkilerden bir tanesi. Latincede Asphodelus aestivus L. olarak bilinen ve Zambakgiller familyasına ait olan çiriş otu, çoğu bölgede güllük, dağ pırasası, kirkiş otu, sarı zambak, yabani pırasa ve yeling otu olarak biliniyor. Toplumun büyük bir kısmı bazı hastalıkların tedavisinde tıbbi bitkilere başvuruyor. Bitkisel tedavi yöntemlerinin yan etkilerinin olmadığı ya da daha az olduğu düşünülmesi buna büyük bir etken olarak gösteriliyor. Çiriş otu da bölgede halkın tercih edilen bitkilerin başında yer alır. Çirişten birçok yemek yapılıyor Meryem Badayman, Ekin Dinçel ve Ayla Ünver Alçay tarafından yapılan bir araştırmada çirişin; yabani bir ot olup yenilebilmesinin yanında vitamin, antioksidan, lif ve mineral içerikleri ile vücudu besleyen özelliğe sahip olması sebebiyle yaygın olarak tüketildiği belirtildi. Çiriş otu, Afrika, Arap ülkeleri, Türkiye, Mısır ve Avrupa’nın bazı bölgelerinde görülen bir bitki türü. Türkiye’de Doğu Anadolu, Güneydoğu Anadolu, İç Anadolu Ege ve Akdeniz bölgelerinde yetişiyor. Çiriş otu genel olarak zararsız ve faydaları ile ön planda olan bir bitki olarak biliniyor. Bunun yanında çirişin yaprakları henüz tazeyken de yenilebiliyor. Ayrıca çirişten çorba ve birçok yemek de yapılıyor. Haşlandıktan sonra yumurta ile kavrulması ya da peynirle de karıştırılarak yufka ekmek içinde yeniliyor. Ayrıca kaşila diye adlandırılan bir yemeği de yapılıyor. Sevilen yemeklerden biri olan kaşila, çirişin kaynatılıp, içerisine bulgur katılarak, katılaşıncaya kadar pişirilmesiyle yapılıyor. Katılaştıktan sonra içi çukurlaştırılarak yağ dökülüp ve servis edilip yeniliyor.