SAĞLIK - 21 Ekim 2019 Pazartesi 09:35

Vücut çatlakları keyfinizi gölgelemesin

A
A
A
Vücut çatlakları keyfinizi gölgelemesin

Uzman Estetisyen Sibel Kırbaş, yeni geliştirilen metot ile çatlakların tedavisinin mümkün olduğunu söyledi.

Uzman Estetisyen Sibel Kırbaş, yeni geliştirilen metot ile çatlakların tedavisinin mümkün olduğunu söyledi.


Uzman Estetisyen Sibel Kırbaş, “Vücut çatlaklarınız artık korkularınız arasında olmasın. Bu metot ameliyatsız, iğnesiz, acısız ve günlük yaşamı etkilemeyecek şekilde konforludur. Tüm bireylerin ortak problemi hâline gelen vücut çatlak görünümleri ve doku hasarı problemleri; elastin liflerin bozulmasından kaynaklanıyor. Lifler arasındaki kohezyon azalmasından kaynaklanarak cilt dokusunun yüzeyinde kırmızı ve beyaz renkte deformasyon oluşuyor. Deformasyona bağlı elastikiyet kaybıyla birlikte cilt üzerinde ince geçişler ve ton farkını da oluşturuyor. Ergenlik dönemi, fazla kilo alp verme, hamilelik, hormonal bozukluk ve kolajen üretiminin az olması gibi sebepler çatlak oluşumunun başlıca nedenlerindendir. Deri çatlaklarının görülme sıklığı, yüzde 75 oranındadır. Genellikle uyluk kenarları, göğüs, kalça ve karında görülür. Erkeklerde ise omuz, yan simitler ve kalça yanlarında daha fazla görülür. Bugüne kadar çatlaklar üzerine çok metot denenmiş ancak başarı yüzdesi 50’yi geçmemiştir. İlerleyen teknoloji ile birlikte yeni bir sistem oluştu ve 2010 yılından itibaren on ülkeden fazlasında güvenle kullanılıyor. İlk seansta dahi yüzde 80 oranında sonuç veren çatlak üzerinde etkili ve güvenilir yöntemlerin başında striort metodu geliyor” dedi.


Striort metodunun asıl amacının, fibroblastlar uyarılarak elastin liflerin yeniden yapılandırılması olduğunu ifade eden Kırbaş, “Cihazla kombinlenmiş ürün destekli metot, vakumlama sistemi ile çalışıyor. Ancak sıradan bir vakum yöntemi olmayıp deri yırtığı onarımı için özel barlar içeren bir sistem ayarlanır. Bu işlem bir bölgede maksimum üç seansa kadar uygulanıyor ve acısızdır. Başarı oranı yüzde 90 civarındadır. Brezilya menşeli ve 2014 yılından itibaren Türkiye’de hızla yayılan, iğnesiz, her cilt türüne göre, tüm bölgelere yapılabilen, düşük komplikasyonlu bir yöntemdir. Uygulama yapılacak bölgenin genişliğine göre maksimum bir saatlik zaman dilimini kapsıyor. İhtiyaca göre seans aralıkları ise 30 günlük rutin halindedir. Tedavinin başarı oranını kişinin 21 günlük ev ürün kullanımı ve takviye olarak dışarıdan aldığı kolajen de etkiliyor. Her mevsimde uygulanabilir. Kalıcı çözümler arasında ilk sıralarda yer alıyor. Yaz/ kış uygulanabiliyor olması da zaman yönünden kısıtlama oluşturmuyor. İşlem sonrası günlük yaşamınıza devam edebilirsiniz. Sahillerde mayolar ve uzun şortlarla çatlakları gizleme dönemini kapatın. Siz de bu yazı daha özgür ve daha özgüvenli geçirebilirsiniz” açıklamalarında bulundu.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul Venedik Bienali’nde Türkiye güncel sanatı ilgi görüyor İstanbul Kültür Sanat Vakfı’nın (İKSV) koordinasyonunu üstlendiği Venedik Bienali Türkiye Pavyonu, 20 Nisan-24 Kasım 2024 tarihleri arasında gerçekleştirilecek 60. Uluslararası Sanat Sergisi’nin ön izlemesi 17, 18 ve 19 Nisan’da gerçekleşti. Bu yılki teması “Foreigners Everywhere / Yabancılar Her Yerde” olan bienale çok sayıda seçkin isim katıldı. Venedik Bienali 60. Uluslararası Sanat Sergisi Türkiye Pavyonu, İKSV koordinasyonunda, Dışişleri Bakanlığı himayesinde ve Kültür ve Turizm Bakanlığı katkılarıyla gerçekleştiriliyor. Türkiye Pavyonu, 21 destekçinin katkılarıyla Venedik Bienali’nin iki ana sergi alanından biri olan Arsenale’de 2014-2034 yılları arasında tahsis edilen mekânda yer alıyor. Adriano Pedrosa küratörlüğünde 20 Nisan-24 Kasım 2024 arasında (17, 18 ve 19 Nisan’da ön izleme) gerçekleştirilen Venedik Bienali 60. Uluslararası Sanat Sergisi’nin teması “Foreigners Everywhere / Yabancılar Her Yerde” olarak açıklandı. 2022-2024 Danışma Kurulu’nda Suna ve İnan Kıraç Vakfı Kültür ve Sanat İşletmesi Genel Müdürü Özalp Birol, Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Heykel Bölümü Öğretim Üyesi Nilüfer Ergin Doğruer, sanatçı İnci Eviner, küratör ve Fiorucci Art Trust Direktörü Milovan Farronato ve Sanat Dünyamız dergisi editörü, sanat yazarı Fisun Yalçınkaya yer alıyor. Seçkin isimler katıldı Dünyaca ünlü bu sanat etkinliğini takip eden pek çok seçkin isim bulunuyor. Kain Yapı A.Ş Yönetim Kurulu Başkanı Ebru Kain, “ Venedik Bienali’nde, Türkiye Pavyonu’nda Türkiye’deki güncel sanatın önde gelen isimlerinin muhteşem eserlerinin sergilendiğini görmek büyük gurur” dedi. Kain, “Dünyanın en önemli koleksiyonerleri ve sanatın gerçek anlamını bilenlerle birlikte burada bulunmak çok heyecan verici. Ayrıca ülkemizin de sanata ve sanatçılara yatırımının gün geçtikçe arttığını görmek de çok güzel. Benim için sanat, hayatımda önemli bir yer kaplıyor. Bu sebeple burada olduğum için çok mutluyum” diye ekledi.
İstanbul "Kitap okuma alışkanlığını arttırmamız gerekiyor" Yazar Selcan Gür, Moderatör Mehmet Cemil eşliğinde yeni kitabı Plaza Sufisi’ni okuyucularına sundu. Söyleşi gerçekleştiren ikili kitap hakkında dinleyicilere bilgiler verdi. Yazar Gür ayrıca kitap okuma alışkanlığını edinmemiz gerektiğine dikkat çekti. Yazar Selcan Gür’ün, kişisel gelişim, felsefe, psikoloji ve tasavvuf ile harmanlanan “Plaza Sufisi” adlı kitabını bir söyleşi ile dinleyicilerine tanıttı. Ayrıca Gür günümüzde sosyal medya kullanımının artmasıyla kitap okuma oranlarının düştüğünü belirtti. Kitap okumanın insanı rahatlattığını ve düzgün düşünmeye teşvik ettiğini belirten Gür insanın kendini tanıması ve bulması için kitap okumanın önemli olduğunu belirtti. “Haz ve tüketim peşinde koşmak yerine anlamlı bir hayat yaşamayı seçmeliyiz” Kitabı 3 yılda tamamladığını belirten Yazar Selcan Gür, “Bu kitabı yazma sürecim yaklaşık 3 yıl sürdü. Pandemi döneminde tasavvuf ile ilgili kitaplar okumaya başlamıştım. Pandemi döneminde hepimiz hayatımızı sorguladık. Hayatımızın ne kadar değerli olduğunu sorguladık. Günümüzde insanların bir mutsuzluk ve anlam krizi var. Depresyon oranları giderek artıyor. Yapılan araştırmalara göre geçmiş dönemde depresyona girme yaşı 29’lardayken şimdi 15 yaşlara kadar düştü. Depresyon oranları da tüm toplumlarda artmaya başladı. Bunun sebebi hem bir anlam krizi ve mutluluğu sürekli hazlar ve tüketim peşinde koşarak elde etme yanılgımız. Ben bu kitapta plaza ve sufi terimlerine yer vermemin amacı plaza günümüz insanını temsil ediyor. Metropollerde yaşayan betonlar arasına sıkışmış plaza insanını. Sufi de bildiğiniz gibi tasavvuf öğretisini temsil ediyor. Tasavvuf öğretisi günümüz insanına ne vadedebilir. Kitabımda Pozitif psikoloji ile tasavvuf öğretisinin buluştuğu yerler nelerdir, mutluluğu yanlış mı tarif ediyoruz, haz ve tüketim peşinde koşmak yerine anlamlı bir hayat yaşamayı önceliklersek bu bize neler kazandırır bu soruların cevaplarını aradık” dedi. “Kitap okumayı arttırmamız gerekiyor” Kitap okuma alışkanlığının artması gerektiğini belirten Yazar Gür, “Yapılan araştırmalar gösteriyor ki sosyal medyada çok fazla zaman geçirmek haset duygumuzu tetikliyor. Haset duygumuz tetiklenince depresyona girme eğilimimiz artıyor. Günümüzde çoğumuz sosyal medyada ve ekran karşısında videolar izleyerek vakit geçirdiğimiz için bu bizi olumsuz yönde etkiliyor, bencilliğimiz artıyor, gereksiz tüketime yönleniyoruz. Bu anlamda kitaplara daha çok ihtiyacımız var. Yine araştırmalar gösteriyor ki sosyal medya ile aramıza mesafe koyduğumuzda en azından zaman zaman ara verdiğimizde tekrardan olumlu duygularımız uyanıyor. Kendimizi bulmak ve iyi hissetmek konusunda bu çok etkili bir yöntem. Bu yüzden kitap okuma alışkanlığını edinmemiz gerekiyor” şeklinde konuştu.