SAĞLIK - 26 Mart 2020 Perşembe 11:17

Vücuttaki deri kalitesine dikkat

A
A
A
Vücuttaki deri kalitesine dikkat

Op.

Op.Dr. Arif Eroğlu, Vaser, J-Plasma ve Body Jet kombinasyonu hakkında bilgi verdi.


Op.Dr. Arif Eroğlu, “Günümüzde vücut şekillendirmede en etkili ve kalıcı yöntem 3D Lazer Lipoliz. Buna ek olarak kullanılan Body Jet yağ transferinde; j-Plasma deri kalitesini arttırmada en yeni ve üstün iki teknoloji. Vücut şekillendirmede Vaser, J-Plasma ve Body Jet kombinasyonu benim için çok önemli. Bu yeni teknolojilerin en büyük tercih sebepleri: 3D Lazer Lipoliz, Body Jet ve j-Plasma’nın hemen etki göstermesi, tek seans olması ve etkinin artarak uzun yıllar boyunca devam etmesi ve sonucun kalıcı olması. Yaşlandıkça yağlanmalar, deri gevşeklikleri, selülitler artıyor. Gün geçmiyor ki yeni bir estetik problem eklenmesin. Aynı zamanda teknolojik gelişmelerin estetik dünyasındaki hızıyla yarışmak da mümkün değil. Artık liposuction devri bitti. Teknoloji ve tecrübe kombinasyonu en önemli avantaj” dedi.


Opr. Dr. Arif Eroğlu, 3D Lazer Lipoliz’in vücudu yeniden şekillendirmede en etkili estetik uygulaması olduğunu söyledi. Elma ve Armut olarak insan vücudunun ikiye ayrıldığını belirten Opr. Dr. Arif Eroğlu, elma tipli insanlarda bel, göbek, sırt bölgelerine; armut tipli insanlarda bacak, basen, diz bölgelerine sıklıkla uygulama yaptığını belirtti. Opr. Dr. Arif Eroğlu, gıdı ve kol içlerinin de genetik eğilim ve yaşa göre yağlanarak vücut şeklini bozduğu durumlarda 3D Lazer Lipoliz yapmanın uygun olduğunu ifade etti.


Opr. Dr. Arif Eroğlu, 3D Lazer Lipoliz’in sonrasında spor sonrası hamlama duygusu gibi hafif bir rahatsızlık veren his dışında ciddi bir ağrısı sızısı olmadığını, küçük bölgelerde bir öğle arasında bile yatırılabilecek kolay bir uygulama olduğunu, elastikiyetini kaybederek cildi dalgalanan ve selülitleri artan gevşek bir cilde sahip kişilere 3D Lazer Lipoliz ile birlikte j-Plasma yaptırmalarını tavsiye etti. Yağ transferi için Body Jet EVO tercih ettiğini belirten Opr. Dr. Arif Eroğlu, Body Jet ile su basıncı ile yıkanan sağlıklı yağ hücrelerini kullanarak vücut şekillendirmede oluşturduğu sonucun neredeyse yüzde 100 e yakın bir kalıcılıkla hastaların tatmin oranını çok yükselttiğini söyledi.


Op.Dr. Eroğlu, “J-Plasma’da Radyofrekans ve Helium denilen iki farklı enerjinin sinerjisi söz konusu. Sinerji, etkinin toplamdan fazla olması durumu. Bu da kombine kullanılmalarının avantajını gösteren en önemli parametre. Bu kombinasyon ile oluşan plazma enerjisi cilt altını anında 80-85 dereceye yükselterek selülite sebep olan fibröz septaları kırıyor ve cilt dokusunda elastin- kolajen miktarını arttırıyor, cildi daha genç ve sağlıklı bir dokuya kavuşturuyor. j-Plasma adeta cildi yeniden yapılandırıyor. J-Plasma sadece selülitli dokuları düzelten bir cilt gençleştirme uygulaması değildir aynı zamanda sıkılaştırma etkisiyle bir cilt germe yöntemi olarak kabul edilebilir. 3D Lazer Lipoliz yağ fazlalığı olan her bölgeye uygulanabilir: Bel, göbek, sırt, basenler, bacak içleri, kollar, bananalar, dizler, baldırlar, bilekler, gıdı. J- Plasma vücut şekillendirmede derisi gevşek hastalar için uygulanan yeni jenerasyon bir deri sıkılaştırma teknolojisidir. j- Plasma klasik bir cerrahi değildir, non-invaziv bir girişimdir. j- Plasma teknolojisi hem var olan kolajen liflerini maksimum derecede kısaltır hem de yeni kolajen liflerin oluşumunu sağlar. j- Plasma teknolojisinde radyofrekans enerjisi helium gazı ile birleşir ve helium gazı radyofrekans enerjisini arttırarak çok güçlü ve hızlı bir şekilde plasma enerjisiyle dokularda sıkılaşma etkisi oluşturur. j- Plasma uygulaması anında gözle görünen bir sonuç oluşturur. j- Plasma tedavisinde ortaya çıkan plasma enerjisi deri altındaki ısıyı maksimum kolajen kontraksiyonu ve yeni kolajen uyarımı oluşturmak için gerekli olan 80 - 85 dereceye ulaştırınca fibroblastlar ‘’shock effect’’ etkiyle uyarılır, mevcut kolajenler hemen kısalır. İlk etkinin ardından j- Plasma ‘nın uzun zamanda çıkan etkisi kontrollü ısı hasarına bağlı yeni kolajen uyarımıdır. j- Plasma diğer radyofrekans enerjilerinden farklı olarak cilt altında ısıyı 85 dereceye hızla çıkarırken deri yüzeyine hiçbir zarar vermez. j- Plasma uygulaması sırasında kullanılan teknoloji cilt altı ısının 80-85 dereceye ulaştığı halde deri yüzeyinin ısısının 40-42 dereceyi geçmesine izin vermez bu nedenle de deri yüzeyinde ısı hasarı oluşmaz. j- Plasma cilt yüzeyi için çok güvenilirdir. j- Plasma FDA onaylıdır. j- Plasma dışında deri yüzeyini hiçbir riske atmadan cilt altında bu ısıya ulaşabilen herhangi bir cihaz yoktur. Cihazların oluşturduğu iç ve dış arasındaki ısı farkı ne kadar fazla olursa etkileri o kadar fazladır. j- Plasma dışındaki cihazlarda bu fark 15- 25 derece iken j- Plasma‘da 45 derecedir. Bunun anlamı diğer teknolojilere göre j- Plasma ‘nın çok daha etkili ve güvenli olduğudur. j- Plasma‘da ısı deri altı dokuda çok hızlı artar ve ani hızla soğur. Bu fibröz septal ağda maksimum kontraksiyonu sağlarken deri yüzeyini korumaktadır. j- Plasma cilt altındaki hedeflenen yüksek ısıya çok kısa sürede ulaştığı ve deri altındaki bağ dokusunda ani kontraksiyon oluşturduğu için koagülasyon fibrozu oldukça incedir. Bu özellik j- Plasma‘nın uygulandığı dokudaki cilt germe’’ etkisinin daha estetik görünümde olmasına neden olmaktadır” açıklamalarında bulundu.


Opr. Dr. Arif Eroğlu, kullanılan teknolojilerin ve tecrübenin önemini vurgulayarak vücut şekillendirmede yağ hücrelerinin yer değiştirmesi ya da yok edilmesi gerektiğini vurguladı. Diyet ve sporun sağlıklı yaşam için gerekli olduğunun altını çizen Opr. Dr. Arif Eroğlu, “Her şeye rağmen amaç kalıcı bir şekil değişikliği ise 3D Lazer Lipoliz 1. Seçenek olmalıdır’’ diye belirtti.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Elazığ Elazığ’da gençlerin ’ruh sağlığına’ odaklanan uluslararası buluşma Avrasya Gençlik Gelişim Derneği ve Elazığ Şizofreni Dayanışma Derneğinin işbirliğiyle başlatılan "Zihin ve Beden Hareket Halinde: Ruhsal Bozukluğu Olan Gençler İçin Alternatif Eğitim Yöntemleri Geliştirme Erasmus+ Eğitim" Projesi, 8 ülkeden 29 kişinin katılımıyla Elazığ’da başladı. Proje dahilinde uzmanlar, ruhsal sağlık sorunları yaşayan gençlere fiziksel aktivite, sanat ve sporla ilgili terapi uygulamalarını gözlemleyecek ve alternatif eğitim modelleri üzerine çalışacak. Avrasya Gençlik Gelişim Derneği ve Elazığ Şizofreni Dayanışma Derneği’nin işbirliğiyle hayata geçirilen "Zihin ve Beden Hareket Halinde: Ruhsal Bozukluğu Olan Gençler İçin Alternatif Eğitim Yöntemleri Geliştirme Erasmus+ Eğitim” Projesi, Elazığ’da büyük bir heyecanla başladı. Proje çerçevesinde 8 ülkeden 29 katılımcı, ruhsal bozukluğu olan gençlere terapi aracı olarak fiziksel aktivite, sanat ve sporla ilgili çeşitli uygulamaları gözlemlemek üzere bir araya geldi. Hollanda, Belçika, Lüksemburg, Polonya, Slovakya, Malta, Makedonya ve Bulgaristan’dan gelen uzmanlar, 8 günlük süre boyunca alternatif eğitim modelleri üzerine yoğun bir çalışma gerçekleştirecek. Bu süre zarfında, zihinsel sağlık sorunları yaşayan gençlere yönelik eğitimlere katılacak olan uzmanlar, aynı zamanda ilgili kurum ve kuruluşları ziyaret ederek yerinde incelemelerde bulunacak. ’’Çalışmalardan oldukça etkilendim’’ Proje hakkında bilgi veren Avrasya Gençlik Gelişim Derneği Başkanı Meriç Tahan, ’’Zihin ve Beden Hareket Halinde: Ruhsal Bozukluğu Olan Gençler İçin Alternatif Eğitim Yöntemleri Geliştirme” Erasmus Eğitim Projesi için Elazığ’dayız. Elazığ Şizofreni Dayanışma Derneği ile iş birliği halindeyiz. Alternatif eğitim modelleri üzerine zihinsel sağlık problemi yaşayan gençlerimize sağlayabileceğimiz bu modeller üzerine bir projedeyiz. 8 ülkeden 29 katılımcı ile Elazığ’da gerçekleşiyor. Bu proje boyunca sanat ve spor bazlı terapi modellerini paylaşıyoruz ve dergi çıkartacağız. 8 gün boyunca çeşitli kurum ziyaretleri ve iyi uygulama ile gözlem etkinlikleri yaptık. Aynı zamanda Belçika’dan Hollanda’dan, Malta’dan, Makedonya’dan Slovakya ve Polonya’dan ve çeşitli Avrupa ülkelerinden gelen uzmanlar da kendi deneyimlerini paylaştılar. Ayrıca Elazığ’daki iyi uygulamaları incelediler ve bu başarılı uygulamalardan çok etkilendiler” dedi. Belçika’da bir terapi merkezinde uzman olan Sam Lambin, ’’Elazığ’daki çalışmalardan oldukça etkilendim. Belçika ve Türkiye’de yapılanlar oldukça birbirine yakın. Beklentimin çok üstünde modeller uygulanıyor. Elazığ’daki özellikle Ruh Sağlığı Hastanesi’ndeki uygulamalar çok iyi. Özellikle aile ziyaretleri konusunda ben de benzer çalışmalar yapıyorum ve buradaki ziyaretlerde de benzer etkinlikler gözlemledim. Farklılıklar da var bunları da paylaşmak için buradayız” şeklinde konuştu. Toplum Ruh Sağlığı Merkezi çalışanlarına teşekkür ederek konuşmasına başlayan ve verimli bir proje gerçekleştirdiklerini ifade eden Elazığ Şizofreni Dayanışma Derneği Başkanı Çiçek Tutuş, ’’Projemiz beden ve zihinsel hareketleri konuları hakkında farklı ülkelerden gelen katılımcılarla birlikte bir hafta boyunca kamu kurum ve kuruluşlarını da ziyaret ederek çeşitli eğitim ve sosyal çalışmalar yapmaktayız. Derneğimiz bir çok ulusal ve uluslararası projeler yürütmekle beraber halen devam eden etkinliklerimiz, faaliyetlerimiz de Kültürhane Kitap Kafe adı altında devam etmektedir” diye konuştu. Hollanda’dan gelen katılımcılardan Rüstem Demir ise ’’Her şeyden önce Elazığ’ı çok beğendik. Bilmediğimiz bir şeyleri burada fark ettik, Elazığ’da Türkiye’de olan üç kurumdan birinin burada kurulduğunu ve yüzüncü yılında olduğunu da öğrendik. Çok değerli çalışmalar yapıldığını gördük. Bu ziyaretimizde Türkiye uyruklu olmayan, yabancıları da getirdik. Farklı ülkelerden katılımcılarla gelmeye çalıştık ve onlar da çok mutlular. Türkiye’nin farklı bir resmini gösterme imkanı bulduk” dedi. Polonya’da PDR uzmanı olarak çalışan Viktoria Pandelova da Elazığ’daki uygulamalardan oldukça etkilendiğini, birçok şey öğrendiğini ve kendi uygulamalarını da paylaşmaktan memnun olduğunu dile getirdi.
Antalya Antalya’da deniz manzaralı 3 bin 500 yıllık 800 metre uzunluğunda sütunlu cadde keşfedildi Antalya’nın tarihi sembollerinden Hıdırlık Kulesi’nde gerçekleşen arkeolojik kazılarda, Roma dönemine ait 3 bin 500 yıllık 800 metre uzunluğunda sütunlu cadde keşfedildi. Şu ana kadar 100 metresinin gün yüzüne çıkarıldığını belirten Antalya Büyükşehir Belediyesi Etüt Proje Şube Müdürü Ezgi Öz, "Kaleiçi’nin önemli bulgularından biri. Üçkapılar’a kadar uzanıyor ve denize kadar olan bağlantısını bulduk" dedi Antalya Müze Müdürlüğü ve KUDEB denetiminde Antalya Büyükşehir Belediyesi tarafından yürütülen ’Hıdırlık Kulesi Çevresi Arkeolojik Kazı ve Seyir Terası Projesi’nde hummalı çalışma sürüyor. Tarih ve manzarayı buluşturacak projede teknik çalışmalar ilerlerken, yeni arkeolojik keşifler de gün yüzüne çıkarılıyor. Büyükşehir Belediyesi’nin, Antalya’nın kültürel mirası ve tarihi yapılardan Hıdırlık Kulesi’ni kültürel ve turistik çekim merkezi haline getirmek için 2020 yılında Koruma Kurulu kararı doğrultusunda başlattığı arkeolojik kazı çalışmaları sonunda bölgede antik dönem kalıntıları ve yapıları ortaya çıkmıştı. Sütunlu cadde gün yüzüne çıkarıldı Proje kapsamında tarihi kalıntıların konservasyon çalışmaları devam ederken, arkeolojik kazı çalışmaları da titizlikle sürüyor. Son olarak kulenin güney kısmında tarihe ışık tutacak sütunlu bir cadde gün yüzüne çıkarıldı. Caddenin Roma Dönemi’ne ait 3 bin 500 yıllık olduğu belirtilirken, uzunluğunun 800 metre olduğu değerlendiriliyor. “Yaz ortalarında bitmesi planlanıyor” Daha önceki kazı çalışmalarında hamam, Girit Buz Fabrikası ve villa mozaiklerinin ortaya çıkarıldığını aktaran Antalya Büyükşehir Belediyesi Etüt Proje Şube Müdürü Ezgi Öz, bu eserlerin sürdürülebilir kullanımı ve korunması için projeler ürettiklerini kaydetti. Projenin bitimiyle birlikte Türkiye’nin en büyük seyir terasını hayata geçireceklerini belirten Öz, “Çalışmalar sonlandığında önemli çıkan yapılar cam kaplamalardan sergilenecek, diğer alanlarda da ahşap yürüme alanları olacak. Kamusal anlamda önemli bir iş yapıldı. Burada işgal altındaki alanlar söz konusuydu, biz bu işgalleri tekrar kamuya kazandırmak için işgallerden arındırıp bu alanda çalışmalarımızı tamamlayıp projemizi 2023 yılında uygulamaya başladık. Yaz ortalarında bitmesi planlanıyor. Konservasyon çalışmaları hızla ilerliyor, bunun akabinde de terasla ilgili çalışmalar gerçekleşecek” dedi. “100 metrelik kısmına ulaştık” Yapılan çalışmalar esnasında Roma Dönemi’ne ait 3 bin 500 yıllık sütunlu bir cadde bulunduğuna dikkati çeken Öz, şu bilgileri paylaştı: “Kaleiçi’nin önemli bulgularından biri. Üç Kapılara kadar uzanıyor. Burada da denize kadar olan bağlantısını bulduk. Aslında o caddeyi ayağa kaldırıyoruz. 3 bin 500 yıl önce Roma Dönemi’ne ait. Kültür Bakanlığımız devamının olduğunu öngörüyor, tahmini 800 metre olduğunu düşünüyoruz. Şu ana kadar yaklaşık 100 metrelik kısmına ulaştık.” Buz fabrikası Öz, ortaya çıkan yapılardan Girit Buz Fabrikası’nın genç Cumhuriyet Dönemi’ne ait olduğunu belirterek, “Hemen yanında bir kanal açılmış. Tabii burası Antalya ve havalar sıcak. Yiyecek ve içeceklerin korunmasıyla ilgili kurulmuş önemli bir tesis. Geçmişteki sanayileşmeyle ilgili de bize done veriyor” ifadelerini kullandı. “Bizim için koruyarak kullanmak çok önemli” Proje kapsamında Hıdırlık Kulesi’nin dışının konservasyonu ve yenilenmesiyle ilgili de çalışmalar yaptıklarını da sözlerine ekleyen Öz, “Bizim için koruyarak kullanmak çok önemli. Bu anlamda tarihe önem veren bir başkanla çalışmak bizim için çok güzel” dedi.
Adana Çocukluğunda izlediği müsabakalardan esinlenip boksa başladı, Avrupa 3.’sü oldu Adana’da çocukken izlediği boks müsabakalarından esinlenerek boksa başlayan 18 yaşındaki milli boksör Hüseyin Ege Tekdemir, Hırvatistan’da düzenlenen Gençler Avrupa Şampiyonası’nda Avrupa 3.’sü oldu. Adana’dan dünya şampiyonu olarak çıkmayı hedefleyen Tekdemir, Olimpiyatlarda Türkiye’yi temsil etmenin hayalini kuruyor. Hırvatistan’ın Porec kentinde düzenlenen Gençler Avrupa Boks Şampiyonası’nda mücadele eden 2006 doğumlu milli sporcu Hüseyin Ege Tekdemir bronz madalya kazandı. Çocukluğundan bu yana boks maçlarını ilgiyle seyrettiğini anlatan Tekdemir, bu spora mahallede boks ile ilgilenen büyükleri sayesinde başladığını söyledi. Mücadele sporu olması nedeniyle boksu kendisine çok yakın bir spor olarak hissettiğini belirten Tekdemir, ilk uluslararası turnuvasında Avrupa 3.’lüğü elde etmesiyle de dikkat çekti. "İnşallah Dünya Şampiyonası’nda şampiyonluk nasip olur" Boks ile 4 senedir ilgilendiğini belirten Tekdemir, geçen sene Muğla’da düzenlenen Türkiye şampiyonasında 3. olduğunu bu sezon ise Mersin’de Türkiye şampiyonu olarak Avrupa Şampiyonası’na katılmaya hak kazandığını söyledi. Bu yıl kazandığı Türkiye Şampiyonluğu ile milli takıma seçildiğini ve Gençler Avrupa Şampiyonasında mücadele ettiğini kaydeden milli boksör Tekdemir, "Geçen sene Türkiye Şampiyonası’nda 3. olurken, bu sene ise şampiyon oldum. Sonrasında ise milli takıma seçilerek Avrupa Şampiyonası’na gittim. İlk uluslararası şampiyonamdı. 3.’lük nasip oldu orada. Eksiklerimizi gördük. İnşallah ekim ayında düzenlenecek olan Dünya Şampiyonası’na daha iyi hazırlanıp şampiyon olacağım" şeklinde konuştu. Avrupa Şampiyonası’nda yarı finale gelene kadar Çekya, Romanya ve Ukraynalı sporcularla karşılaştığını belirten Tekdemir, “Yarı finalde maçı Ukraynalı rakibime kaybettim. Güzel bir tecrübe oldu. Hedefim inşallah ilk önce Avrupa ve Dünya şampiyonu olmak. Daha sonra Türkiye’yi olimpiyatlarda temsil etmek istiyorum" ifadelerini kullandı. "Boksu kendime yakın olarak gördüm, tam mücadele sporu" Boks ile tanışma hikayesini anlatan Tekdemir, “Adana’da bizim mahallede boks ile ilgilenen abiler vardı. Ben de onların peşinden giderek salona yazıldım. Boksu kendime yakın olarak gördüm. Tam mücadele sporu, bu nedenle sevdim. Çocukluktan beri televizyonda boks maçlarını izliyorum. Oradan heveslenmiştim boks maçlarıma. 3 senedir de Serdar hocamın yanındayım. Beni çok destekledi" diye konuştu. Serdar Beycioğlu: "Hüseyin’i ekim ayında dünya şampiyonu olarak görmek istiyoruz" Hüseyin Ege Tekdemir’in antrenörü Serdar Beycioğlu ise, "Hüseyin yaklaşık 3 yıldır yanımızda çalışıyor. Hırvatistan’da düzenlenen Gençler Avrupa Şampiyonasında 86 kilogramda Avrupa 3.lüğü elde etti. Bununla ilgili de gerekli çalışmaları burada fazlasıyla yaptık. İlk şampiyonası olduğu için biraz heyecan da oldu. Ona istinaden de 3’lük madalyası aldı" sözlerini kaydetti. Hüseyin’in bu sene Türkiye Şampiyonası’nda çok ciddi başarılar elde ettiğine dikkat çeken Beycioğlu, "5 maçtan 4 tanesinde ilk rauntta nakavt ile bitirdi. 5. maçı da yalnızca 3 raunt oynadı. Büyük bir gelişim sağladı. Biz Avrupa şampiyonluğu bekliyorduk. Ama bundan sonra ekim ayında Dünya Şampiyonası var. İnşallah dünya şampiyonu olarak görmek istiyoruz" dedi. Hüseyin’in ilerleyen yıllarda büyük başarılar kazanarak Adana’yı gururlandıracağını düşündüğünün altını çizen Beycioğlu, "Hüseyin Türkiye ile birlikte Adana’yı da temsil ediyor. Biz Hüseyin’i sadece Adana’da değil, değişik illerde de mücadele ederek tecrübesi artsın diye maçlara gönderiyoruz. Neticede de böyle bir başarı elde ettik" şeklinde konuştu.