GENEL - 11 Eylül 2019 Çarşamba 13:03

27 yıl sonra desteksiz olarak yürüyebiliyor

A
A
A
27 yıl sonra desteksiz olarak yürüyebiliyor

Doğuştan cam kemik hastası olan 27 yaşındaki Burak Sakçı, uzun süreli tedavisinin ardından destek almadan yürümenin heyecanını yaşıyor.

Doğuştan cam kemik hastası olan 27 yaşındaki Burak Sakçı, uzun süreli tedavisinin ardından destek almadan yürümenin heyecanını yaşıyor.


Doğduğu andan itibaren cam kemik hastalığı ile mücadele eden Burak Sakçı, hastalığı dolayısıyla büyük zorluklar geçirdi. Kemiklerinin kaç kez kırıldığını dahi hatırlamayan Sakçı, 6 yılda 6 kez ameliyat oldu. Tüm zorluklara rağmen hayata küsmeyen ve pes etmeyen Sakçı, Eskişehir Fizyomer Fizik Terapi ve Rehabilitasyon Merkezinde tedaviye başladı. ‘Yürüyemezsin’ diyenlere aldırış etmeyen Burak Sakçı, 3 yıl önce attığı ilk adımlarının ardından bastonunu da bırakarak bağımsız bir şekilde yürümeye başladı.



“Destek almadan adım atmaya başladım”


Yaşadığı süreci anlatan Sakçı, “Doğuştan cam kemik hastasıyım. Çocukken bir ip yumağı dahi geldiğinde kemiklerim kırılabiliyordu, öyle bir kemik yapısına sahiptim. Sayısız kırığım oldu. Bu kırıklar sonrasında vücudumda deformiteler oluştu. Bu defomitelerin giderilmesi için çeşitli ameliyatlar geçirdim. Yaklaşık 6 yılda toplam 6 kez ameliyat oldum. Bu ameliyatlar sonrası fizik tedaviye başladım. Ben ameliyatları olmadan önce çevremdeki insanlar bana ‘yürüyemez’ diyorlardı. Yürümek benim hayalimdi. Ayaklarımda bulunan deformitelerden dolayı ayağa kalkamıyordum. Ama ben azmettim, ameliyatlar geçirdim. Bu bir ekip işi başta fizik tedavi doktorlarım olmak üzere, fizyoterapistlerim sayesinde uzun uğraşlar sonucu çok şükür artık destekli bir şekilde yürüyebiliyorum. Destek almadan da yeni yeni adım atmaya, koşu bandında yürümeye başladım” dedi.



“Sigorta yılda 60 seans olarak karşılıyor”


Cam kemik hastalarının düzenli olarak tedavi görmesi gerektiğini fakat sigortada bazı sorunlar yaşadıklarını kaydeden Sakçı, “Yaklaşık 12-13 yıldır kırılmalarım tamamıyla olmasa da durmuştu. Fakat yaklaşık 2 ay önce bir kırık yaşadım ve ameliyat geçirdim. Bu kırıklardan sonra tekrar fizik tedavi görmemiz gerekiyor ama sigorta yılda 60 seans olarak karşılıyor. Bu da yeterli gelmiyor. Bununla ilgili de yetkililerden yardım ve destek bekliyoruz. Çünkü cam kemik hastalarının düzenli bir şekilde tedavi görmesi gerekiyor. Neredeyse her gün almaları gerekiyor. Tabi tiplerine göre daha hassas davranılması gerekiyor. Kırığım olduğu için de bu süreç her gün benim aleyhime işliyor ve yürümem her geçen gün uzuyor. Yürümemde emeği geçen başta destekçi ailem olmak üzere, ameliyatlarımı yapan doktoruma, fizik tedavi merkezim olan Fizyomer’e, tüm çalışanlarına tek tek teşekkür ediyorum. Bir de sigortanın karşıladığı cam kemik hastaları için yıllık 60 seans bizler için yeterli gelmiyor. Bununla ilgili olarak da yetkilerden destek bekliyoruz. Çünkü imkanlarımızı zorlayamıyoruz, imkanlarımız yeterli gelmiyor. O yüzden destek bekliyorum ilgililerden” ifadelerini kullandı.



“Çok yavaş ve emin adımlarla ilerledik”


Burak’ın ilk geldiği anlarda çok tedirgin olduğunu belirten Fizyomer Baş Fizyoterapisti Melike Canan Gelerli ise, “Burak ilk geldiğinde yatağa alınırken bile çok tedirgin oluyordu. Çünkü onu kucağınıza alıp yatağa bırakırken bile kırıkları olabiliyordu. O yüzden hepimiz çok dikkatli davranmak zorundaydık. Öncelikle Burak’ın 21 yıldır hiç açılmamış ya da dokunulmamış eklemleri vardı , öncelikle onları açmamız gerekiyordu. Özellikle onların üstünde çalışmamız zaman aldı. Dikkatli olmalıydık çünkü yeni bir kırığa ve yeni bir acıya sebep olmamamız gerekiyordu bu süreçte. O yüzden çok yavaş ve emin adımlarla ilerledik. Bir yılın sonunda Burak ilk kez ayağı kalktı, 24 yıl sonra. Hepimiz bundan çok büyük mutluluk duyduk. Dedik ki bu işin arkası artık gelebilir. Ondan sonra çalışmalarımız düzenli olarak devam etti. Burak çok büyük bir çaba gösterdi. Biz de ona mesleki anlamda ve kurumumuz adına yapabileceğimiz bütün destekleri sunduk” şeklinde belirtti.



“Kendisi bağımsız olarak yürümeye başladı”


Eskişehir Fizyomer Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Tıp Merkezi Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Uzmanı Dr. Türkan Tünerir de, Burak Sakçı’nın zor bir sürecin ardından artık yüzünün güldüğünü belirtti. Tünerir şunları söyledi:


“Biz Burak’ı tanıdığımızda 23 yaşındaydı ve hiç ayağa kalkmamış, tekerlekli sandalye ile gezen, başkasının yardımına ihtiyacı olan bir bireydi. İlk gördüğümüzde, eklemleri çeşitli kemik kırıkları ve olduğu ameliyatlar nedeniyle tamamen kapalı denecek kadar kısıtlıydı. Ama biz ondaki azmi gördük. Yürümeye, ayağa kalkmaya çok istekliydi. Sürekli ‘Ben yürüyebilir miyim? Siz bana destek olabilir misiniz?’ şeklinde sorular soruyordu. Çevresinden yürüyemeyeceği konusunda yıllarca geri bildirim almış. Ama o çok azimliydi ve sürekli yürümek istiyordu. Bizim uğraşlarımızın uzun süreceğini ve yılmadan, bıkmadan tedaviye devam etmesi gerektiğini kendisine anlattık. Kendisi her şeye hazırlıklıydı. Yalnızca hedefi, hayali yürümekti. Bir yıllık bir uğraş sonrasında biz Burak’ı ayakta, dik durdurabildik. Daha sonrasındaki yıl destekli ve çeşitli cihazlara bağlı olarak adım atabilmesini sağladık. Bu ondaki motivasyonu daha da arttırdı. Bu adım atmaları sonrasında yürüyebileceği umudu daha da arttı. Sürekli tedaviler neticesinde daha önce walker dediğimiz yürüme cihazıyla yürürken artık 3 nokta destekli bastonla yürümeye başladı. En sonunda geçen hafta artık bastonunu da atarak kendisi bağımsız yürümeye başladı.”

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Antalya Ehliyetsiz sürücünün çarptığı motosiklet sürücüsü ağır yaralandı, kaza sonrası kavga çıktı Antalya’nın Manavgat ilçesinde motosiklet ile otomobilin çarpışması sonucu meydana gelen kazada motosiklet sürücüsü ağır yaralandı. Kaza sonrası yaralanan motosiklet sürücüsünün yakınları, otomobil sürücüsüne saldırmak istedi. Kavgayı vatandaşlar güçlükle ayırdı. Kaza, Remzi Güven Caddesi’nde meydana geldi. Alınan bilgiye göre; İmam Hatip Lisesi istikametinden gelip 3544 Sokak istikametine gitmekte olan İsa Ali Ceylan’ın kullandığı 07 N 9247 plakalı otomobil ile Remzi Güven Caddesi üzerinde Bayır Mezarlığı istikametinden gelip Mehmet Akif Ersoy Caddesi istikametine gitmekte olan Hasan Kocademir’in kullandığı 07 LA 787 plakalı motosiklet çapıştı. Kazada yaralanan ve sağlık ekibinin olay yerindeki müdahalesinin ardından ambulansla hastaneye kaldırılan motosiklet sürücüsünün hayati tehlikesinin bulunduğu bildirildi. Olayı haber alıp gelen motosiklet sürücünün yakınları ise yaşı küçük olan ve ehliyeti bulunmayan otomobil sürücüsüne saldırdı. Kavgayı çevredeki vatandaşlar güçlükle ayırabildi. 38 bin 931 TL ceza Kazanın ardından Manavgat Emniyet Müdürlüğü Trafik Denetleme Büro Amirliği ekipleri tarafından yapılan kontrolde sürücü belgesi olmadığı belirlenen 17 yaşındaki otomobil sürücüsüne ve otomobil sahibine ayrı ayrı 12 bin 977 TL, motosiklet sürücüsüne de hurdaya ayrılmış motosiklet ile trafiğe çıkmaktan 12 bin 977 TL olmak üzere toplam 38 bin 931 lira para cezası uygulandı.
İstanbul Evcil hayvan endüstrisi İstanbul’da buluşuyor Evcil hayvan ürün ve hizmetleri sektörünü bir araya getiren, Türkiye evcil hayvan sektöründeki en büyük organizasyon Petzoo Fuarı, 9-12 Ekim tarihleri arasında İstanbul Fuar Merkezi’nde gerçekleştirilecek. Küresel evcil hayvan ürün, malzeme ve aksesuar sektöründe son 5 yılda büyüme kaydedildiği ifade edilirken Uluslararası Evcil Hayvan Ürün, Malzeme ve Aksesuar Tedarikçileri Fuarı (Petzoo) 9-12 Ekim tarihleri arasında İstanbul Fuar Merkezi’nde gerçekleştirilecek. Her yıl yerli ve yabancı binlerce ziyaretçiyi ağırlayan fuar uluslararası pazarda yer almak, global iş birlikleri kurmak, marka ve ürünlerini tanıtmak isteyen Türk firmaları için fırsatlar sunuyor. “105 ülkeye mama, 120 ülkeye kedi kumu ihracatı" Evcil hayvan ürünleri sektörünün gelişimi açısından fuarın çok önemli olduğunu vurgulayan Ulusal Fuarcılık Genel Müdürü Selçuk Çetin, “Ulusal ve uluslararası evcil hayvan ürünleri sektörünün bir araya gelmesini sağlayan buluşma noktası fuar, pazar büyütme, sektörü geliştirme, ihracatı arttırma odaklı bir organizasyon. Türkiye’nin markası Petzoo artık dünyanın pek çok ülkesinde tanınıyor. Türkiye pazarında yerli ürün ve hizmetler hakimiyet kurdu hatta yurtdışında da söz sahibi olmaya başladı. 30 bin metrekarelik alanda gerçekleştireceğimiz fuara yoğun bir talep var, şimdiden çok az yerimiz kaldı. Geçen sene katılımcı firma ve markalar, ürünlerini ve hizmetlerini 120 ülkeden gelen 50 bin civarında ziyaretçiye tanıtma imkanı buldu. Bu yıl özellikle yurtdışında yaptığımız özel tanıtım çalışmaları ile çok daha fazla yabancı ilgisi bekliyoruz. Rakamlar Türkiye’nin potansiyelinin ve sektörün globalleşmesinin göstergesidir. Evcil hayvan ürünleri sektörü günümüzde 300 milyar dolarlık dev bir pazar haline geldi. 105 ülkeye mama, 120 ülkeye kedi kumu ihracatı gerçekleştiren Türk pet sektöründe yaklaşık bin firma faaliyet gösteriyor. 2025 yılı sonunda yeni pazar arayışı ile ihracatın 500 milyon dolara çıkacağını öngörüyoruz. Günümüzde evcil hayvanlara dair her türlü ürün ve hizmet Türkiye’de üretilebiliyor. Fuarda, evcil hayvan sahiplerinin ihtiyaç duyabileceği her şeyi bir arada bulmak mümkün” dedi.
Bingöl Binlerce yıllık tarihi olan 5 katlı Zağ Mağaraları turizme kazandırılmayı bekliyor Bingöl’de 2019-2022 yılları arasında yüzey araştırmaları çerçevesinde incelenen 5 katlı Zağ Mağaları’nın binlerce yıllık tarihi olduğu tespit edildi. MS 100 ve 200’lü yıllarda ilk Hristiyanlar tarafından inşa edildiği ileri sürülen mağaraları daha sonra Müslümanlar da ilim merkezi olarak kullandı. Tarihi alanın çevre düzenlemesi yapılarak turizme kazandırılması bekleniyor. Bingöl Üniversitesi İslami İlimler Fakültesi, İslam Tarihi ve Sanatları Öğretim Üyesi Doç. Dr. Nebi Butasım, Bingöl merkeze bağlı Kuşburnu köyü kırsalında bulunan 5 katlı Zağ Mağaraları hakkında İHA muhabirine açıklamalarda bulundu. Binlerce yıllık tarihi olan mağaralarının ilk Hristiyanlık döneminde kayalar arasına oyma yapılarak inşa edildiğini aktaran Doç. Dr. Butasım, MS 100 ve 200’lü yıllarda Roma İmparatorluğunun zulmünden kaçan Hristiyanların burada ibadet ettiklerini söyledi. 2019-2022 yüzey araştırmaları çerçevesinde mağaraların incelendiğini belirten Doç. Dr. Butasım, ’’Sanat tarihi alanında yaklaşık 20 yıldır Bingöl üzerinden çalışmalar yapıyoruz. Bu çalışmalarımız ekseninde Kültür ve Turizm Bakanlığı Kazılar Daire Başkanlığının izni ve Bingöl Üniversitesinin destek ve katkılarıyla Bingöl merkeze bağlı bulunan Zağ mağaraları üzerinde yüzey araştırmaları yaptık. 3 yıl boyunca yaptığımız araştırmalar neticesinde Zağ mağarasının yek pare bir kayaya oyma yaşam alanı ve manastır kilisesi şeklinde, mini bir şapel halinde yapılan bir kompleks olduğunu tespit ettik. Zağ Mağaralarıyla ilgili tarihsel olarak çok net bilgilere sahip olmasak da içindeki şapel ve yapının genel özelliklerinden M.S. 2’nci yüzyılda yani 100 ve 200’lü yıllar arasında ilk inşa edildiğini, tek tanrıya inanan Hristiyanlar tarafından inşa edildiğini ileri sürüyoruz. O dönemde özellikle tek tanrıya inanan Hristiyanların Roma devleti tarafından kabul edilmediğini biliyoruz. İşte bu tek tanrıya inanan Hristiyanlar Roma imparatorluğundan kaçmak için bu tür yapılar inşa etmişler. Zağ mağarası da bunlardan biri” dedi. ’’Turizme kazandırılmalı’’ 2003 yılında Bingöl’de meydana gelen depremden dolayı ön cephesinin yıkıldığını aktaran Doç. Dr. Butasım, “Zağ mağarası 5 katlı sistem üzerine inşa edilmiş, girişi gizli bir geçitle sağlanmıştır. 2003 Bingöl depreminde ön cephesi tamamen yıkıldığı için ön cephe şuan da açık görünüyor. Şapel dediğimiz alanında büyük kısmı maalesef tahrip oldu. Bu giriş yukarıdan yine kayaya oyulmuş bir asansör gibi düşünelim, bir baca şeklinde kayadan aşağıya doğru iniliyor. Birinci katta odalar mevcut, ikinci katta ise yine odalar sağlı sollu ve su sarnıcı olarak tespit ettiğimiz yerler var. Yine üst katlarda çapraz geçişlerle birbirine bağlantıları sağlayan odalar mevcut. Zağ Mağaraları doğal ve beşeri unsurlardan dolayı tahrip olmaya yüz yüze kalmış bir yapı. Buranın ivedilikle hem yollarının yapılması hem güçlendirilmelerinin yapılması, çevre temizliği gibi çeşitli restorasyonlarının da yapılması önemlidir. Bölgenin ve şehrin turizmine önemli katkılar sağlayacak bir değerdir’’ diye konuştu. ’’600’lü yıllarda Müslümanlar da ilim merkezi olarak kullanmış’’ 634’lü yıllarda Müslümanların ilim merkezi olarak söz konusu alanı kullandığını dile getiren Doç. Dr. Butasım, “Zağ mağarası tabi ilk dönemlerde Hristiyanlar tarafından kullanıldıktan sonra 634’lü yıllardan sonra Diyarbakır’ın fethi ile Bingöl’de İslam akınlarıyla İslam beldesi olmaya başlamış. İşte bu dönemlerden sonra özellikle Osmanlı döneminde Zağ mağaraları yapısına hiç karışılmadan Müslümanlar tarafından kullanılmış. Özellikle bölgede ilmin merkezi haline gelen bir medrese okul olarak hizmet vermiştir” şeklinde konuştu. Kültür ve Turizm İl Müdürlüğünden alınan bilgilere göre, Zağ mağaralarının restorasyonu için proje hazırlandığı ve turizme kazandırılması için çalışmaların sürdüğü öğrenildi.