YEREL HABERLER - 14 Ocak 2017 Cumartesi 17:13

Başkan Kurt’tan Hamamyolu Park ve Meydan Düzenleme Projesi açıklaması

A
A
A
Başkan Kurt’tan Hamamyolu Park ve Meydan Düzenleme Projesi açıklaması

Odunpazarı Belediye Başkanı A. Kazım Kurt, Hamamyolu Park ve Meydan Düzenleme Projesi (Hamamyolu Urban Deck) ile ilgili iddialara yerel bir televizyonun ekranlarından cevap verdi.
Odunpazarı Belediye Başkanı Av. Kazım Kurt, Hamamyolu’nda bazı ağaçların söküldüğünü belirterek, sökmenin ayrı bir şey, kesmenin ayrı bir şey olduğuna dikkat çekti. Kurt, “O ağaçların zarar görmemesi adına sökülüyor. Çünkü projede bazı ağaçların oluğu yere farlı mekanlar geliyor. Örneğin, köprünün ayağı, koruyucu bir unsuru ya da bir kafeteryanın duvarı geliyor. Bu ağaçları koruyabildiğimiz ölçüde sonuna kadar koruyoruz. Çünkü bizim belediyemizin çevreye zarar veren, ağaç katliamına neden olan; göz göre göre sağlıklı ve sağlam bir ağacı yok eden bir mantığı asla olamaz. Böyle bir şeyi; bizim gibi göreve geldiği günden bugüne kadar geçen iki buçuk yıl içinde 11 bin ağaç diken bir belediyenin yapması mümkün değildir. Ben sosyal demokrat bir belediye başkanıyım, çevreye duyarlı, çevre koşullarına uygun ve çevre bilimine saygılı hareket eden bir yurttaş olarak bu görevi yapıyorum. Bazı guruplar Odunpazarı Belediyesi’ne muhalefet etmek için Hamamyolu’na yapılacak bu güzel projeyi, nasıl engelleriz diye uğraşıyorlar. Planlama döneminde uğraştılar, olmadı. İhale döneminde uğraştılar, olmadı. Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu’nu devreye sokmaya kalktılar, olmadı. Şimdi de ağaç kesiliyor diye yaygara kopararak farklı bir pencere açmaya çalışıyorlar. Buna kendilerinin de inandığını zannetmiyorum. Sırf muhalefet olsun diye yapıldığı için başarılı olma şansları da yok. Çünkü bizim projemizde zorunluluktan kaynaklanan ağaç sökümünden başka bir uygulamamız yok” dedi.

“Hamamyolu’nda mevcut ağaç sayısı eksilmeyecek”
Hamamyolu’nda mevcut ağaç sayısının eksilmeyeceğini, tersine bu sayının artacağını ifade ederek, “Hamamyolu’nda var olan ağaç sayısına 50 adet daha ekleyeceğiz, ama Hamamyolu sadece ağaçla yeşillenmemiş. Çalılar var, yer örtücü bitkiler, sarmaşıklar var. Biz, bu projeyi bitirdiğimiz zaman Hamamyolu’nda; şu anda bulunan ağaç sayısından 50 adet fazla ağaç olacak. Var olan sayıya ilave 262 adet çalı olacak. Var olana ilave 3 bin 66 adet yer örtücü olacak ve 3 bin sekiz yüz 77 adet sarmaşık olacak. Dolayısıyla burada yeşili azaltmamız, ağacı kesmemiz, ağaca zarar vermemiz söz konusu değil. Bugün muhalefeti örgütleyen, muhalefetin oluşmasına büyük katkı ve çaba harcayan bir gazeteci arkadaşımızın 2012 yılında yazmış olduğu bir yazıyı okuyayım size. Hamamyolu’nda bulunan ağaçların nasıl ağaçlar olduğunu, Eskişehirliler dinlesin. Bu arkadaşımız Hamamyolu’ndaki ağaçlar eskidi, çürüdü, Bunları değiştirin; değiştirmezseniz bir gün başınıza düşer demek istiyor. Şu anda zorunluluktan kaynaklı naklettiğimiz ağaçların bir kısmı bunlar. Çürük, orada çok uzun ömrü olmayan, olmayacağını da bu arkadaşın imzasıyla tespit ettiğimiz ağaçlar. Bir kısmı da köprünün ayağına, bir aparatına gelen ağaçlar. Biz bunları ilimin ve bilimin bize verdiği bütün imkanları kullanarak, hiç bozmadan söküyoruz. Bu araçla ağacın köküne hiçbir zarar vermeden, kökü ve toprağıyla beraber kaldırıp naklediyoruz. Yeni yerine götürüp dikiyoruz. Hamamyolu’ndan sökülüyor, götürüp yeni yerine dikiliyor. Bu ağaçların kökü en fazla yarım yarım saat dışarda duruyor. Yarım saat içinde bu ağaçlar götürülüp orya dikildi ve koruma altına alındı” diye konuştu.

“Proje bitince Hamamyolu’na gelmesi gereken ağaçlar geri gelecek”
“Proje bitince de bu ağaçlardan Hamamyolu’na gelmesi gerekenler geri gelecek, bu arkadaşımızın söylediği nitelikte olanlar ise orada kalacak” ifadelerini kullanan Başkan Kurt, şöyle devam etti:
“Bizim ağaçlara zarar vermemiz söz konusu olamaz. Ağaçlar saksıya sığar mı diyorlar. Saksıda olan ağaç değil, çalı. Onları da saksıya koyarak koruyoruz. Götürüp uygun bir yere koyuyoruz, proje bitince Hamamyolu’nda kullanılacakları geri getireceğiz. Diğerlerini de başka yerlerde değerlendireceğiz. Sonuçta yeşiliyle, ağacıyla daha fazla güzel dizayn edilmiş biçimiyle Hamamyolu olacak. Bunu Eskişehirlilerin bilmesini istiyorum. Yoksa bizim ağaçlara zarar vererek, ağacın toptan yok olmasına sebep olmak gibi bir eylemimiz olamaz. Ben şimdi sevgili Eskişehirlilerden şunu rica ediyorum. Türkiye’de binlerce ağaç kesiliyor, binlerce ağaç heba ediliyor. Neden, kendilerine göre bir gerekçeleri var. Bazı suçlamaları yaparken, varsayımlarla hareket edilmemelidir. 3’üncü havalimanı yapılırken ne oldu, ne kadar ağaç heba oldu? 3’üncü Boğaz Köprüsü yapılırken ne kadar ağaca zarar verdiler? Bunlarda sesini çıkarmayan bazı arkadaşlarımız, şimdi Odunpazarı Belediyesi ve Kazım Kurt’a muhalefet yapmak için, Hamamyolu’nda bazı tahriklerle uğraşıyorlar. Ben şunu çok net söylüyorum; Eskişehir’de Vilayet Fidanlığı dediğimiz alan Dede Korkut Parkı’na dönüşürken, orada bulunan ağaçlar ne oldu, nereye kondu, nereye nakledildi? Bazı arkadaşlarımızın çalıştığı yere 200 metrelik bir mesafede. O zaman bu fotoğrafları neden yayınlamadılar? O zaman neden çevreci değillerdi de sıra Kazım Kurt’u eleştirmeye gelince çevrecilik damarları kabarıyor? Samimi olmak lazım. Bu işte bağıranların birçoğu ömrü boyunca ağaç dikmemiştir. Ben bugün Hamamyolu’nda eyleme katılan arkadaşlara baktım. Bir kısmının ömrü boyunca bir ağaç dikmediğini, bir ağacın dibine bir bardak su dökmediğini kesin olarak biliyorum. Onun için kimse kimseyi kandırmasın. Hamamyolu Projesi; peyzajıyla, çevre düzenlemesiyle, yeşiliyle ve ağacıyla Eskişehir’e şahane bir alan meydana getirecek. Biz oraya yeni ağaç cinsleri getireceğiz, ıhlamurlar getireceğiz. Yetişmiş, şekillenmiş, altında gölge olabilecek nitelikte ağaçlar getireceğiz. Bunlarla beraber yepyeni bir Hamamyolu’nda buluşacağız. Hamamyolu’nun yeni halini gören bazı arkadaşlarımız, bugün biz bunları yaptıkları için utanacağını düşünüyorum. Ben, bu bölgede yeşile ve ağaca zarar vermediğimizin altını çizerek söylüyorum.”
Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Malatya Kayısı ihracatı hız kesmiyor Malatya Ticaret Borsası (MTB) Yönetim Kurulu Başkanı Ramazan Özcan, Mart ayında 6 bin 191 kuru kayısı ihracatı gerçekleştirilerek 37 milyon 358 bin dolar gelir elde edildiğini söyledi. Dünya kuru kayısı üretiminin yüzde 85’inin karşılandığı Malatya’da kent ekonomisinin lokomotifi olarak değerlendirilen kayısıda depreme rağmen ihracat hedeflerinde sapma olmadığını kaydeden Malatya Ticaret Borsası (MTB) Başkanı Ramazan Özcan, yeni sezon hedeflerinin ise 100 bin ton ihracat ile 750 milyon dolar gelir olduğunu belirtti. “Ocak- Mart aralığında 19 bin 210 ton ihracat gerçekleştirildi” Mart ayında 6 bin 191 kuru kayısı ihracatı gerçekleştirilerek, 37 milyon 358 bin dolar gelir elde edildiğini kaydeden Başkan Özcan, "Kuru kayısıda ihracatımız yoğun bir şekilde devam ediyor. Mart ayında da yine dünyanın dört bir yanına 6 bin 191 ton ihracat gerçekleştirerek 37 milyon 358 bin dolar gelir elde ettik. Geçtiğimiz yıllara paralel olarak baktığımızda Ocak-Mart döneminde yapılan ihracatlar da kısmi bir miktarda gerileme söz konusu bununda tabi bir çok sebebi var. İlk çeyreği aslında tahmin ettiğimiz gibi kapattık. 2024 yılının Ocak- Mart aralığında toplamda 19 bin 210 ton kuru kayısı ihracattı gerçekleştirdik bununla birlikte 113 milyon 832 bin dolarda gelir elde etmiş olduk. Geçen yılın ilk üç ayında gerçekleştirilen ihracat rakamları ile bu yılın rakamları paralellik gösteriyor. Bu rakamlar bütün olumsuzluklara rağmen elde edilen rakamlar. Kentteki özellikle insan iş gücü kaybı ve kapasite sorunu devam ediyor" dedi. “Yeni sezon hedefimiz 100 bin ton ihracat, 750 milyon dolar gelir” Yeni sezona dair de açıklamalarda bulunan Başkan Özcan, "Meyve bağlama dönemindeyiz. Tahmini rekolte çalışmaları yakında başlayacak ve devamında da hasat dönemi gelecek. Hasat döneminde özellikle iş gücü ihtiyacı ciddi anlamda gündeme gelecek. Bu noktada depremin ortaya çıkardığı olumsuzlukları bertaraf etmeye çalışıyoruz. Depremle birlikte verdiğimiz göçten dolayı kaybettiğimiz iş gücünün telafisi için şehirdeki yaşam emarelerinin özellikle çarşı merkezi dediğimiz ticaret aksların biran önce ayağa kalkması gerekiyor. Bütün bu olumsuzluklara rağmen de dünyanın dört bir yanına ihracatımız devam ediyor. 100 bin ton ihracatla 500 milyon dolar gelir hedefinden çıktık, bu yıl 100 bin ton ihracatla 750 milyon dolar gelir elde etme hedefiyle yolumuza devam ediyoruz. Önümüzde 3 aylık bir süre var. 1 Ağustos 2023 ‘de başlayan süre 31 Temmuz 2024’te tamamlanacak“ diye konuştu.
İstanbul Orhan Gencebay hayranı biriktirdiği yüzlerce eser ve objeyi evinde sergiliyor Zeytinburnu’nda yaşayan 48 yaşındaki Engin Uysal, Orhan Gencebay’a duyduğu hayranlıkla 42 yıldır biriktirdiği yüzlerce eseri, müzeye çevirdiği evinin salonunda sergiliyor. Zeytinburnu’nda yaşayan 48 yaşındaki Engin Uysal, 1982 yılından bu yana Türk müziğinin usta ismi Orhan Gencebay’a duyduğu hayranlık nedeniyle eser biriktiriyor. Ünlü sanatçının plak, kaset, CD, afiş, fotoğraf ve gazete kupürlerine ait bulabildiği her şeyi biriktiren Uysal, yüzlerce objeyi müzeye çevirdiği evinin salonunda sergiliyor. Çalışmasını yaparken maddi ve manevi emek verdiğini belirten Uysal, eser biriktirmenin zorlayıcı olduğunu ancak aldığı mutluluğun buna değdiğini ifade etti. 3 çocuk babası Uysal, eşi ve çocuklarının da Orhan Gencebay’a hayran olduğunu eserleri büyük bir titizlikle koruduklarını belirtti. “Fanatik Orhan Baba hayranıyım” 1992 yılından bu yana her çıkan Orhan Gencebay kasetini aldığını söyleyen Engin Uysal, “Orhan Baba hayranlığım 1982 yılında ‘Ya Rabbim’ albümüyle başladı. 1990’lara doğru, ‘Sarhoşun Biri’, ‘Batsın Bu Dünya’, ‘Bir Teselli Ver’ kasetlerini almaya başladım. 1990 yıllarından sonra ise CD’lerini toparlamaya başladım. CD’leri seri olarak yaptım. Gazete kupürlerinden kartpostalları ve plakları almaya başladım. Arkası devamlı geldi. Fanatik Orhan Baba hayranıyım. Kendisini çok seviyorum. 1982 yılında Baba’nın albümünü görünce çok etkilendim. Etkilendikten sonra dinlemeye başladım. Daha sonra diğer kasetleri de almaya başladım. 1992’de İstanbul’a geldikten sonra her çıkan kasetini aldım. Peşine CD’leri toparladım. Birkaç tane büyük plaklardan aldım. Bende hatıraları çok büyük” dedi. “Evimize gelen aile fertleri, eşimin de benim de arkadaşlarım çok etkileniyorlar” Çevresindeki eve gelen misafirlerin objelerden çok etkilendiğini belirten Uysal, “Orhan Baba ile ilk tanışmam bir düğünde gerçekleşti. 2004 yılında ofisine giderek telefon numarasını aldım. İlk resmimi 2007 yılında çekindim. Sonra art arda fotoğraflarımı çekindim. Sağ olsun beni çok iyi karşıladı. Çay içtik, sohbet ettik. Çok güzel hatıralarımız var. Kendisine çok teşekkür ediyorum. Zaten kendisi de beni tanıyor. Gittiğim zaman, ‘Samsunlu Engin, hemşehrim gelmiş’ diyor. Evimize gelen aile fertleri, eşimin de benim de arkadaşlarım çok etkileniyorlar. Nasıl toparladığımı merak ediyorlar. Maddi, manevi nasıl bir araya getirdiğimi merak ediyorlar. Tabii ki zorlukları var. Ama zorluluklarının aksine çokta mutlu oluyorum. Maddi zorlukları oluyor ayrıca yırtılmaması için çok emek veriyorsun. Gözün gibi bakman gerekiyor. 3 tane evladım var. Onlar da koruyorlar, benim gibi çok seviyorlar Orhan Baba’yı” ifadelerini kullandı. “Orhan Baba’ya ait hatıraları almak isteyenler oldu” Biriktirdiği yüzlerce objeyi almak isteyenlerin olduğunu aktaran Uysal, “Mesela sabah kalktığımda ilk Orhan Baba dinlerim. Mutlu oluyorum ve rahatlıyorum. Anlatılmaz bir duygudur Orhan Baba. Orhan Baba’ya ait hatıraları almak isteyenler oldu. Bir iki arkadaş teklifte bulundu. 50 binin üzerinde fiyat veriler. Veremeyeceğimi, söyledim. Benim için çok değerli. Manevi olarak çok büyük bir anlamı var. Çok büyük bir meblağ verilse bile veremem derim” şeklinde konuştu. “‘Baba bunların hepsi benim olacak yani bana kalacak ’ diyor” Orhan Gencebay hayranı Uysal, 7 yaşındaki oğlu Anıl’ın da biriktirdiği eserlerin kendisine miras kalmasını hayal ettiğini söyleyerek, “Eşim de Orhan Baba hayranıdır. Sağ olsun evimin dizaynını ve düzenini, posterleri ve duvardaki fotoğrafların hepsini eşim yapar. Ben fazla anlamam. Eşim mükemmel titizdir o konuda. Her şeyi eşim yapar kendisine çok teşekkür ediyorum. İkiz oğlum var biri Anıl. O da Orhan Baba’yı çok seviyor. Sosyal medyaya videoları birlikte çekip atıyoruz. Hakan da çeker ama Anıl daha çok düşkün. Anıl, ‘Baba bunların hepsi benim olacak yani bana kalacak ’ diyor. Beni çok mutlu ediyor. 7 yaşındaki oğlum Anıl, Orhan Baba dinlemek istiyor. ‘Şu plakını koyalım, şu CD’sini, kasetini dinleyelim’ diyor. Ben de çok sevdiğim için ona herhangi birini dinleyebileceğimizi söylüyorum. Utan dokunma kasetinin benim için çok büyük bir anısı vardır. Onu 12 saat dinlediğim de oldu. Kaset sonradan bozulmuştu. O zamanlar Orhan Baba’yı görmeden ölürsem, gözlerim açık gider demiştim” diye konuştu.
Bitlis Bitlisli öğrencilerin 8 projesi TÜBİTAK tarafından kabul edildi Türkiye Bilimsel Araştırmalar Merkezi (TÜBİTAK), Bitlis’teki Bilim Sanat Merkezi (BİLSEM) öğrencileri tarafından hazırlanan 8 projeyi kabul etti. Bitlis’te eğitim veren Ahmet Eren BİLSEM öğrencileri, Van’da yapılacak olan Türkiye Bilimsel Araştırmalar Merkezi (TÜBİTAK) Ortaokullar Arası Proje Yarışmasına 8 proje ile katılamaya hak kazandı. Van’da önümüzdeki hafta yapılacak olan ve 8 ilin katılacağı proje yarışmasında Türkiye finallerine katılmak hedefiyle hazırlanan projelerde son hazırlıklar tamamlandı. Bitlis’ten 20 proje başvurusunun yapıldığı, ancak TÜBİTAK tarafından 8 projenin kabul edildiği bölge yarışmasında derece yapmayı hedefleyen öğrenciler, hazırlıklarını ve sunumlarını da tamamladılar. Bitlis Ahmet Eren Bilim ve Sanat Merkezi (BİLSEM) Müdürü Ekrem Oruk, her öğrencisinin bir projesi olması mantığıyla çıktıkları yolda bölge yarışmasına 8 proje ile en fazla proje sunan okul olma özelliğinde olduklarını söyledi. Oruk, hedeflerinin bölge yarışmasından derece ile dönerek, Türkiye finallerinde derece yapmak olduğunu belirterek, emeği geçen öğrencilerine ve danışman öğretmenlerine teşekkür etti. Oruk, “Bitlis Ahmet Eren Bilim ve Sanat Merkezi olarak her yıl olduğu gibi bu yılda her öğrencimizin bir projesi olsun mantığıyla yine yola çıktık. Bu yıl öğrencilerimizin hazırlamış olduğu projeler danışman öğretmenlerimizin gözetiminde 20’ye yakın projemiz bu yıl hazırlandı. TÜBİTAK ortaokul öğrenci araştırma yarışmalarına gönderildi. Yapılan değerlendirme neticesinde okulumuzun 8 adet projesi Van bölge finaline davet edilmeye hak kazandı. Öğrencilerimizi ve danışman öğretmenlerimizi bu konudan dolayı tebrik ediyorum” dedi. 8 ilin katılacağı yarışmaya 8 proje ile en fazla projesi davet edilen okul olduklarının altını çizen Oruk, “Okulumuz 8 ilin yer aldığı bölgede 8 projeyle en fazla projesi davet edilen okul oldu. Aynı zamanda Türkiye’de de proje daveti alan okulumuz, okullar arasında Türkiye 15’incisi olmuştur. Sürekli olarak öğrencilerimizin bilime olan meraklarını geliştirmek, bu doğrultuda onları daha üst hedeflere yönlendirmek gayesi ile elimizden gelen gayreti göstermeye çalışıyoruz. Zaten Bilim Sanat Merkezlerinin kuruluş gayesi de bu yönde. Milli Eğitim Bakanlığımıza bağlı bu kurumlarda öğrencilerimizin ilgi alanları doğrultusunda yeteneklerini geliştirmek için çalışmalar yürütülmektedir. Okulumuzda 3 alanda öğrencilerimiz eğitimlerine devam etmekteler. Genel zihinsel yetenek, resim yetenek ve müzik yetenek olmak üzere 3 alanda öğrencilerimiz yeteneklerini geliştirmek için eğitim almaktalar. Öğretmenler ve idareciler olarak öğrencilerimizin yeteneklerini geliştirmeleri için çabalıyoruz” şeklinde konuştu.