EKONOMİ - 13 Ocak 2022 Perşembe 11:18

Enerji verimliliği Tepebaşı’nda

A
A
A
Enerji verimliliği Tepebaşı’nda

Tepebaşı Belediyesi, bünyesindeki güneş enerji santralleri ile bugüne kadar yüzbinlerce kWh enerji elde ederken, emisyon azalımı sayesinde de çevrenin korunmasına önemli katkılar sağlıyor.

Tepebaşı Belediyesi, bünyesindeki güneş enerji santralleri ile bugüne kadar yüzbinlerce kWh enerji elde ederken, emisyon azalımı sayesinde de çevrenin korunmasına önemli katkılar sağlıyor.


Tepebaşı Belediyesi’nin hizmet binası, Su Sporları Merkezi ve Yaşam Köyü’ndeki şebeke bağlantılı Güneş Enerjisi Santrali (GES), elektrikli otobüs, elektrikli bisiklet, hibrit araçlar gibi alanında öncü uygulamalara sahip olan Tepebaşı Belediyesi, sürdürülebilir belediyecilik ve çevre politikalarına sağladığı uyum ile yenilikçi projeler geliştirmeye devam ediyor. Tepebaşı Belediyesi hizmet binasında kurulu olan GES, elektrik enerjisi ihtiyacının yaklaşık yüzde 23’ünü karşılıyor. Küresel iklim değişikliği ile mücadeleye katkıda bulunacak örnek bir çalışma olarak dikkat çeken sistem sayesinde 2013 yılından bu yana 1.131 MWh elektrik üretimi sağlandı. Toplamda ise 774 ton CO2 salınımının önüne geçildi.



Melih Savaş Yaşam Köyü


Tepebaşı Belediyesi, REMOURBAN projesi ile Melih Savaş Yaşam Köyü’nde enerji ve kaynak verimliliğini artırdı. Avrupa Komisyonu enerji tasarruf projelerinde yılda metrekarede 100 kWh olarak belirlenirken, Tepebaşı Belediyesi yılda metrekarede 170 kWh enerji tasarrufu yapmayı taahhüt etti. Uygulanan tüm ekolojik iyileştirmelerle enerji tüketimi metrekarede 274 kWh iken, yenilenebilir enerjinin katkısıyla birlikte metrekarede 38 kWh’a düştü. Bina bazında sadece ısıtma ve soğutmada metrekarede 100 kWh enerji ihtiyacı azaltıldı. Enerji performansı bakımından yaklaşık 3 milyon kWh enerji tüketimi, pasif yöntemlerle 1 milyon 400 kWh’a düşerek yüzde 53 enerji tasarrufu ve yüzde 63 karbon emisyonunda azalma sağlandı. Yenilenebilir enerjiyle yaklaşık 800 bin kWh, metrekarede 78 kWh üretim gerçekleşti. Kurulan güneş enerji santraliyle yılda yaklaşık 242 MWh elektrik üretimi oldu. Bu sayede yıllık elektrik ihtiyacının yüzde 50’si GES’ten sağlanmış oluyor.



Mustafa Kemal Atatürk Spor Tesisleri Su Sporları Merkezi


Mustafa Kemal Atatürk Spor Tesisleri Su Sporları Merkezi, 110 üzerinden 64 puan alan sürdürülebilir analizler, su kullanımında verimlilik, enerji ve atmosfer, iç mekan hava kalitesi, inovasyon ve tasarım aşamaları alarak Altın Leed Sertifikası almaya hak kazanırken, akıllı bir bina olarak tasarlandı. Merkez solar ısıtma devresi ve çatısındaki güneş enerji santrali sayesinde elektriğin yüzde 10’unu, ısıtma enerjisinin ise yüzde 20’sini kendisi üretiyor. 2016’da devreye alınan GES ile elektrik üretilirken, binanın bodrum katında bulunan 11 adet ışık tüpü ile dünya standartlarına uygun olarak inşa edilen Su Sporları Merkezi çevreye doğal ışık sağlıyor.



Remourban Projesi kapsamında hizmete giren elektrikli otobüsler


Türkiye’de elektrikli otobüs kullanmaya başlayan ilk belediye olan Tepebaşı Belediyesi, temiz enerji kullanımı ile diğer belediyelere de örnek oluyor. Remourban Projesi kapsamında kent halkının hizmetine giren araçlar, Tepebaşı Belediyesi’nin vatandaşlara sağladığı ücretsiz ulaşım hizmetlerinde kullanılırken, elektrikli araçların her biri haftalık ortalama 400 km mesafe kat ediyor. Tam dolu aküleriyle 300 km yol gidebilen otobüsler, Tepebaşı Belediyesi bünyesinde bulunan 2 adet şarj istasyonunda şarj ediliyor. Elektrikli otobüslerin aküleri boş olduğunda, 24 kW gücündeki şarj cihazları ile 6 saat gibi bir sürede şarjları tamamen dolabiliyor. Dizel bir otobüsün 100 km mesafede yakıt tüketimi 33,16 litredir. Tepebaşı Belediyesi’nin elektrikli otobüsleri ise 65 kWh enerji ile 100 km yol alabiliyor. Böylece Tepebaşı Belediyesi, elektrikli otobüsleri ile 100 km mesafede dizel bir otobüse göre yüzde 73 enerji tasarrufu sağlamış oluyor. Nisan 2016’dan bu yana aktif olarak kullanılan araçlar toplamda 270 bin km yol kat ederken, bugüne kadar 89 bin 532 litre motorin tasarrufu yapılmış oldu.



“Çevreyi korurken tasarruf ediyoruz”


Konu hakkında değerlendirmede bulunan Tepebaşı Belediye Başkanı Ahmet Ataç, “Dünyamız için tehdit haline gelen çevre sorunları, ne yazık ki her geçen gün daha da büyümeye devam ediyor. Öte yandan Tepebaşı Belediyesi olarak hayata geçirdiğimiz temiz enerji yatırımları ile çevreye verdiğimiz önem ile birlikte milli servetimizi de korumayı sürdürüyoruz. 2013 yılında Brüksel’de Avrupa Birliği Parlamentosu’nda imzaladığımız Başkanlar Sözleşmesi, 2008 yılından bu yana Avrupa’da yürütülen önemli bir eylemdir. Taraf olduğumuz Belediye Başkanları Sözleşmesi güncellenirken, 2030 yılına kadar uzatılan sözleşme kapsamında karbondioksit emisyonumuzu azaltma


hedefimizi yüzde 23’ten yüzde 40’a yükselttik. Bu anlayış ile ana hizmet binamızın da aralarında bulunduğu binalarımızı GES ile donatıyoruz. Böylelikle güneşten enerji üretiyor, çevremizi ve geleceğimizi koruyoruz, çevreyi korurken tasarruf ediyoruz. Dünyamızın doğal kaynakları için geri dönüşü olmayan kritik bir eşiğe yaklaşırken havamızı, toprağımızı ve suyumuzu koruyacak çalışmalarla kentimizin adını dünyaya duyurmaya devam edeceğiz” diye konuştu.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul Küçükçekmece Belediyesi’nden kentin belleğine anlamlı katkı Küçükçekmece Belediyesi, ilçedeki mahallelerinin zengin kültürel dokusunu, tarihini ve gündelik yaşamını anlatan özel bir kitap serisini, düzenlediği lansman ile kamuoyuna tanıttı. Küçükçekmece Belediyesi, ilçedeki mahallelerinin zengin kültürel dokusunu, tarihini ve gündelik yaşamını anlatan özel bir kitap serisini, düzenlediği lansman ile kamuoyuna tanıttı. Küçükçekmece Belediyesi kültür yayınları kapsamında literatüre kazandırılan “Benim Semtim, Benim Mahallem” isimli 6 ciltlik kitap serisinin lansmanı, Sefaköy Kültür ve Sanat Merkezi’nde gerçekleştirildi. Tanıtım toplantısına, Proje Koordinatörü Hakkı Zariç, Yazar Kübra Yeter, Gazeteci- Yazar Özlem Temena, Küçükçekmece Belediyesi Kültür ve Sosyal İşler Müdürü Güney Özkılınç, mahalle muhtarları, kitaba katkı sunan mahalle sakinleri ve çok sayıda Küçükçekmeceli katıldı. Belediye kütüphanelerinde de yerini aldı Küçükçekmece’deki 21 mahallenin renkli hikayelerini, sıcak komşuluk ilişkilerini, tarihi ve kültürel mirasını gelecek nesillere aktarmak için oluşturulan “Sefaköy, Fatih, Halkalı, İkitelli, Cennet, Kanarya” isimli kitapların yazarlığını, Kübra Yeter, Hakkı Zariç, Cenk Kolçak, Özlem Temena, Rojhat Turgut yaptı. ‘Benim Semtim, Benim Mahallem Küçükçekmecem’ isimli envantere, Küçükçekmece Kütüphanelerinden de ulaşılabilir. “Kentin geçmişini bilmek, o kentle bağ kurmamızı sağlıyor” Küçükçekmece Belediyesi Kültür ve Sosyal İşler Müdürü Güney Özkılınç, “Oturduğumuz yerin geçmişini bilmek o yerle bağ kurmamızı sağlıyor. Bu kitabı kentin geçmişini ve hikayesini gelecek nesillere aktarma konusunda çok önemsiyoruz. Küçükçekmece’ye baktığımızda eski bir ilçe. Banliyönün olduğu kilometre 24’ün olduğu bir ilçe. Bu hat olduğu için şehir içi sayılacak bir yer. Biz Küçükçekmece’de göl ile başlayarak, kentin envanterini çıkarttık. Küçükçekmece’deki kuş türlerinden, tarihi eserlerine, edebiyatından, Osmanlı belgelerine ve burada yaşamış önemli isimlere kadar pek çok alanda 23 adet kitap hazırladık. Biz aslında bu envanterlerle, Küçükçekmece’de kültür müdürlükleri sadece konser, tiyatro yapmaz dedik. Siz Küçükçekmeceliler olmasaydı böyle bir şey hazırlamak mümkün olmazdı. Emeği geçen yazarlarımıza ve sizlere, Belediye Başkanımız Kemal Çebi ve şahsım adına teşekkür ederim” diye konuştu. “Küçükçekmece’nin edebiyatımıza, sinemamıza birçok katkı sunduğuna şahit olduk” Proje Koordinatörü, Yazar Hakkı Zariç ise, “Bu kitapları hazırlarken Küçükçekmece’de sahaya indiğimizde çok fazla şeyle karşılaştık, anlatamayacağım kadar çok hikaye birikti içimizde. Muhtarlarımız ve mahallelerimizin yerlileriyle bu mahallelerin geçmişini, sevincini, mutluluklarını, üzüntülerini, acılarını konuştuk. Yeri geldi acının belleğini de oluşturduk. Buradan yolu geçmiş önemli edebiyat isimlerine, yönetmenlere yer verdik. Küçükçekmece’nin bir yaşam ve kültürel zenginlik sunduğu gibi edebiyatımıza, sinemamıza, sanatımıza da birçok katkı sunduğunu görüyoruz. Biz de bu kitaplarda bunu sizlerle paylaştık. İyi ki Küçükçekmecelilerle tanıştık. Bize kültürel, kişisel, entelektüel alanda çok şey kattılar. Çok teşekkür ederiz” dedi. “Her defasında farklı bir renge ulaştık” İkitelli ve Cennet kitaplarının yazarı Özlem Temena ise, “ Bu proje bize ilk geldiğinde Küçükçekmece Belediyesi bize bir yumak verdi. Biz o yumağı sara sara her seferinde farklı bir renge ulaştık. Biz aslında bu renkleri dokuyan birer insandık. Bu ortaya çıkan renkli tablodan çok mutluluk duyuyorum. Hikayelerini bizimle paylaşan mahalle sakinlerine ve Belediye Başkanı Kemal Çebi’ye teşekkürlerimi sunuyorum” dedi. “Mahalleliyle bir araya geldik, kıymetli insanlar tanıdık” Fatih ve Kanarya Mahallesi kitaplarının yazarı Kübra Yeter, “Fatih Mahallesi’ne geldiğimizde hikayeye nerden başlayacağımı bilmiyordum. Muhtarlarımızla görüşmeye başladık. Mahalleliler, Menekşe’nin Fatih’in nasıl canlı bir yer olduğu, nasıl sosyal bir yer olduğu, kadınların çocukların sokaklarda özgürce gezebildikleri bir yer olduğunu anlattı bana. Fatih’te Menekşe’de mahalle kültürünün geride kaldığını düşünürken, bu kültürün hala yaşatıldığına, komşuluk ilişkilerinin güzelliğine şahit olduk. Benim için çok kıymetli anlardı. Hepinize teşekkür ediyorum” diyerek duygu ve düşüncelerini paylaştı.
İstanbul Uzmanlardan "Seçim psikolojisi" uyarısı: "Yatıştırıcı davranmak faydalı olacak" Seçim süreci ile sonuçlarının seçmen ve adaylar üzerinde psikolojik etkilerine ilişkin konuşan Uzm. Klinik Psikolog Aybige Üstüner, “Kişi birçok duyguyu beraber hissedebilir; öfke, panik, kaygı gibi, insanlar belirsizlikten dolayı heyecanlanıyor, çok ciddi sağlık sorunları yaşanabiliyor. Bir seçim olduğunu, hep olacağını kabul etmek, yatıştırıcı davranmak çok daha faydalı olacak. Büyük şehirlerin adayları daha çok biliniyor, daha fazla sorumluluk hissediyor olabilirler. Bir kazanan olacak, kaybeden kişilerin üzülmeleri, bir şeylerin sonu gibi düşünmeleri ilk noktada normal fakat 1-3 aydan daha fazla sürüyor olması normal değil” dedi. Seçim süreci ile sonuçlarının seçmen ve adaylar üzerinde psikolojik etkiler oluşturduğunu belirten uzmanlar, pazar günü gerçekleştirilecek 31 Mart yerel seçimleri öncesi uyardı. Biruni Üniversite Hastanesi’nden Uzm. Klinik Psikolog Aybige Üstüner, kişilerin bu süreçlerde sakin kalabilmesinin önem taşıdığını ifade etti. Üstüner, seçim süreçlerinde belirsizlik duygusunun kişilerin ruh halini etkilediğini söylerken, kazanan ve kaybeden adaylarda oluşabilecek durumlara yönelik konuştu. “Belirsizlikten dolayı çok fazla kaygı ve stres yaşıyorlar” Seçim sürecinde kişilerde birçok duygunun aynı anda hissedilebileceğini belirten Uzm. Klinik Psikolog Aybige Üstüner, “Seçim toplum ve ülkemiz adına önemli şeyler barındırıyor. Bu noktada kişi birçok duyguyu beraber hissedebilir, bunlar; öfke, panik, kaygı, belki stres. Birazcık sakin kalabilmek, duygu durumumuzu biraz daha düzenleyebilmek çok çok önemli. Bu duyguları hissetmemizin aslında pek çok sebebi var. Henüz bir belirsizlik olduğu için kimin kazanacağı kimin kaybedeceği bilinmediği için bu noktada insanlar belirsizlikten dolayı çok fazla kaygı ve stres yaşıyorlar. ‘Ya oy vereceğim aday kazanamazsa’ şeklinde belirsizlik bir noktada bizi tahammülsüzlüğe de sürüklüyor” dedi. “Büyük şehirlerin adayları daha çok biliniyor, daha fazla sorumluluk hissediyor olabilirler" Oy kullanırken kimi zaman vatandaşların sağlık problemi yaşamasıyla ilgili konuşan Uzm. Klinik Psikolog Üstüner, “Sanki tercih ettiği aday seçilmezse hayatının sonu gelecekmiş şeklinde düşünen insanların verdiği tepkiler ve beden duyumları olarak yorumlayabilirim. Ne yazık ki bunları yaşıyoruz, insanlar ciddi heyecanlanıyorlar, çok ciddi kalp sorunları yaşanabiliyor. Bunlar tabi ki doğru değil. Büyük şehirlerin adayları herkes tarafından daha çok biliniyor ve üstlerinde daha fazla sorumluluk hissediyor olabilirler. Daha fazla insanın gözü önündeler ama sonuçta bir seçim olduğunu ve siyasetin ömrü hayatımız boyunca süreceğini, ülke açısından da hep olacağını kabul etmek lazım. Adaylar açısından tabi ki bir kaybeden bir kazanan olacak ama sonrasındaki süreçte neler yapabileceklerini, kendi adlarına nasıl faydalı olabileceklerini düşünmek çok daha faydalı olacaktır. Üzülmeleri, bir şeylerin sonu gibi düşünmeleri ilk noktada normal fakat 1-3 aydan daha fazla sürüyor olması çok da normal olarak kabul edebildiğimiz bir şey değil. Bir noktada bu duygu durumundan çıkıp ‘Bu saatten, süreçten sonra neler yapabilirim, hayallerim, hedeflerim nelerdi ve bu süreçten sonra bunları gerçekleştirmek için nasıl çaba sarf edebilirim’ ya da hangi partiye mensupsa ‘Parti için neler yapabilirim’ belki onun için çabalayabilirler. Kaybeden aday için şunu söylemek isterim; halkı kin, öfke ve düşmanlığa sürükleyecek açıklamalarda bulunmamak lazım. Bu noktada toplum için de çok faydalı bir şey yapmamış oluyorlar. Daha ortamı yatıştırıcı, seçmeni rahatlatıcı bir konuşma herkes için çok daha faydalı olacaktır” şeklinde konuştu. “Sosyal medyayı doğru kullanabilmek çok çok önemli” “Empati kurabilmek çok önemli” diyerek sözlerini sürdüren Üstüner, “Benim adayım kazansaydı, nasıl davranırdım, karşı taraf nasıl davranıyor, nasıl davransam çok daha iyi olur’ gibi düşünmenin aslında ortamdaki alevlenmeyi biraz daha yatıştırabileceğini söyleyebilirim. Sosyal medya aynı zamanda çok çok büyük bir kamuoyu oluşturuyor, bu noktada da verimli kullanabilmek, seçmene yatıştırıcı bir şekilde davranmak çok daha faydalı olacaktır. Kazanan adayın seçmenlerinde herkes için değil tabi ki ama bir noktada belki çok uç sevinçler, kutlamalar olacaktır. Kaybeden taraf için her şeyin sonu belki hiçbir şey düzelmeyecek, bu saatten sonra hiçbir şey olmayacak gibi bir düşünce ve duygu durumu içine girebilirler, bu noktada anda kalabilmek, gerçekçi düşünmek aynı zamanda kişiye fayda sağlayacaktır. Doğru kaynaklara doğru bilgiye ulaşmak, sosyal medyayı faydalı ve doğru bir şekilde kullanabilmek çok çok önemli” ifadelerini kullandı.