GENEL - 12 Ocak 2019 Cumartesi 14:13

Fizyomer çalışmalarını paylaştı

A
A
A
Fizyomer çalışmalarını paylaştı

Fizyomer Terapia kurucusu ve Tıbbi Direktörü Başhekim Uzm.

Fizyomer Terapia kurucusu ve Tıbbi Direktörü Başhekim Uzm. Dr. Türkan Tünerir, 10 Ocak Çalışan Gazeteciler günü dolayısıyla basın mensupları ile kahvaltıda bir araya gelerek merkezin çalışmalarını değerlendirdi.


Tüm basın mensuplarının gününü kutlayan Tünerir, gazetecilerin zorlu şartlarda çalıştıklarını belirtti. Çalışanlara iş hayatlarında kolaylıklar dileyen Tünerir, 19 yıldır fizik tedavi ve rehabilitasyon dalında hizmet veren Fizyomer’in çalışmalarını da katılımcılarla paylaştı. Merkezde neler yapıldığını özetleyen Tünerir, başta fizik tedavi ve rehabilitasyon olmak üzere sağlık alanında büyük ivme kazanan Fizyomer Terapia olarak Eskişehir’de, engelli ve çevre dostu yeni binaları ile birlikte birçok ilke imza attıklarını belirtti. Dr. Tünerir, Fizyomer Terapia olarak yenilikçi tedavi yöntemlerini ve son teknolojiyi kullanma konusunda gündemi sürekli takip ettiklerini ve sağlık alanındaki dünyaca kabul görmüş tedavi uygulamalarını ilk kez merkezde uygulamanın gururunu yaşadıklarını ifade etti.


“Hidroterapi daha çok tercih ediliyor”


Hidroterapi (havuz tedavisi) ile fizik tedavi ve rehabilitasyon uzmanları eşliğinde fizyoterapistler tarafından su içinde tedavi yapıldığını aktaran Tünerir, şunları söyledi:


“Suyun kaldırma özelliğinden faydalanarak eklem ve kas sertliklerinin giderilmesi daha ağrısız ve kolay oluyor, bu yüzden felçli hastaların tedavilerinde daha çok tercih ediliyor. Yine Eskişehir’de bir ilk olan idrar kaçırma tedavisinde manyetik sandalye tedavi uygulamasını merkezimizde başarıyla uygulamaya başladık, merkezimizdeki çevrim içi randevu modunu geliştirerek şehir içi, şehirlerarası ve yurt dışı hastalarımız ile gerek randevu gerek tetkik dosyalarının transferleri konularında teknolojinin olanaklarından azami faydalanmaktayız. Dünyada uygulanan geçerli uygulamalarıyla inme, MS, parkinson, motor nöron hastalıklarında nörolojik rehabilitasyon, lenf-ödem rehabilitasyonu, vertigo, skolyoz rehabilitasyonu, kalp hastalıklarının rehabilitasyonu, özellikle son 2 yılda astım, KOAH gibi solunum sistemi hastalıklarının rehabilitasyonunda önemli başarılar elde ettik."


“Çocukların hidroterapileri için çocuk havuzu hazırladık”


Merkezin özellikle çocuk rehabilitasyonu konusunda deneyimli ve iddialı olduğuna dikkat çeken Tünerir, “Biz çocuklarımız için 450 metrekare büyüklüğünde ve son tıp teknolojileri ile donanımlı pediatrik rehabilitasyon salonu ve çocukların hidroterapileri için çocuk havuzu hazırladık. Ayrıca çocuklarımız için, son yıllarda tüm dünyada uygulanmaya başlanan uzay terapisini de merkezimizde uygulamaktayız. Bu terapi yöntemi, yarı açık kafes sisteminde özel giysiler içerisinde çeşitli taşıyıcı aparatlar kullanılarak, hareket edemeyen çocuğun adım atması ve yürütülmesine yardımcı oluyor. 2018 yılı itibariyle serebral palsili ve denge bozukluğu olan çocuklarda hipoterapi (at binme smilatörü) cihazını yenilikçi bir tedavi yöntemi olarak uygulamaya başladık. Böylece ata binme imkanı olmayan çocuklarımıza bu imkanı merkezimizde sunmuş bulunmaktayız. Ayrıca serebral palsi, kas hastalıkları ve gelişim geriliği gibi hastalıkların tedavisi için şehir dışından gelen çok sayıda çocuk hasta kabul ediyoruz” ifadelerini kullandı.


Fizyomer Terapia Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Tıp Merkezi Tıbbi Direktörü Dr. Türkan Tünerir, “A tipi tıp merkezimiz bina yapısıyla, engelli hastalarımızın da kolaylıkla her imkândan yararlanabileceği, geniş fizik tedavi ve rehabilitasyon salonlarına ve modern tıbbi donanımlara, spor salonuna, geniş otopark ve yeşil alanlara sahip. Nörölojik rehabilitasyon, geriatrik rehabilitasyon ve sporcu sağlığı merkezlerine de geniş mekanlar ayırdık” ifadelerini kullandı. Tünerir, merkezde radyoloji, ultrasonografi, kemik ölçümü, manyetik rezonans görüntüleme (MR), EMG, tomografi (BT), rutin ve ileri biyokimyasal tanı olanaklarını sunarak, verilen tüm hizmetler için ücretsiz hasta nakil servisleri ile hastalarını evlerinden alarak tedavi ettiklerini daha sonrada yine evlerine bıraktıklarının altını çizdi ve şehir dışından gelecek olan hasta ve refakatçileri için misafirhane ve otel hizmetlerinin de bulunduğunu sözlerine ekledi.


“19 yıldır insanların hayatına dokunuyoruz”


Dr. Türkan Tünerir, sözlerini şöyle sürdürdü:


“Kurumumuzda fizik tedavi ve rehabilitasyon polikliniklerinin yanı sıra dahiliye, psikoloji, check up, beslenme ve diyet, osteoporoz ve obezite poliklinikleri de bünyemizde yer alıyor. Merkezimizde 4 fizik tedavi rehabilitasyon uzmanı, 1 dahiliye uzmanı, 1 radyoloji uzmanı, 1 beslenme ve diyet uzmanı olmak üzere 100’e yakın sağlık çalışanı kadromuzla sabah 08.00 - akşam 22.00 saatleri arasında kesintisiz fizik tedavi ve rehabilitasyon hizmeti sunarak, çalışanlara iş sonrası muayene ve tedavi olanakları sağlamaktayız. Biz Fizyomer’in kendisini bir sosyal sorumluluk projesi olarak kabul ediyoruz. 19 yıldır birçok engelli çocuk, genç, yaşlı erişkin bireylerin hayatına dokunduk, onları toplama kazandırdık. Basın çalışanları ile her zaman birlikte olmaktan mutluluk duyuyoruz. Bu zor koşullarda görevinizi yaparken, sağlığınızla ilgili sorunlarınızda her zaman yanınızdayız.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Kastamonu Köyde çıkan yangında çok sayıda yapı küle döndü, 4 hayvan telef oldu Kastamonu’nun Daday ilçesinde köyde çıkan yangında 2 ev, 2 ahır, ambar, samanlık, garaj, sera ve odunluk yanarak kül oldu. Yangında 4 büyükbaş hayvan da telef olurken, köyde çıkan yangın dron ile havadan görüntülendi. Yangının diğer evlere sıçramadan söndürülmesiyle büyük bir felaketin önüne geçilmiş oldu. Olay, Daday ilçesine bağlı Değirmencik köyünde meydana geldi. Edinilen bilgiye göre, Vahit Karamehmetoğlu ile oğlu Şaban Karamehmetoğlu’na ait evde, henüz bilinmeyen sebeple yangın çıktı. Rüzgarın etkisiyle yangın diğer yapılara da sıçrayarak büyüdü. Yangını gören vatandaşlar durumu 112 Acil Çağrı Merkezine bildirildi. İhbar üzerine köye Kastamonu, Daday ilçesi ve Karabük’ün Eflani ilçesinden itfaiye ekipleri ile Daday Orman İşletme Müdürlüğüne ait arazözler sevk edildi. Rüzgarın da etkisiyle büyüyen yangın, ekiplerin yoğun çalışmaları ile diğer evrelere sıçramadan kontrol altına alınarak söndürüldü. 2 ev küle döndü Yangında, Vahit Karamehmetoğlu’na ait 2 ev, 2 ahır, ambar, samanlık, garaj, sera ve odunluk yanarak kullanılamaz hale geldi. Yangında ahırda bulunan 4 büyükbaş hayvan da telef oldu. Yangında samanlığı yanan Ahmet Şekerci, “Köy içinde dolaşıyordum. Yangını görünce söndürmeye geldim ama söndüremedim. Yoğun duman vardı, yangını söndüremedim. Burada bir sürü ev, samanlık, ahır var. Burada iki ev yandı, ahır, samanlıkta yandı, garajda yandı. Hayırseverlerden, devletimizden yardım istiyoruz” dedi. "Yangının neden çıktığını bilemiyoruz" Daday Değirmencik Köyü Muhtarı Ömer Yılmaz da, “Yangını duyar duymaz köye geldim, söndürmek için koşturuyoruz. Yangın nasıl çıktı, bilemiyoruz. Vahit Karamehmetoğlu’na ait iki ev, ahır, samanlık, sera gibi yapılar yandı. Ahırda bulunan 4 büyükbaş hayvan da telef oldu. Yangının neden çıktığını şimdilik bilemiyoruz. Yangını komşular görmüş, bizler de jandarma ve itfaiyeye bildirdik. Onlar da geldiler ve yangını söndürdüler. Şu anda soğutma çalışmaları halen sürüyor” dedi. Öte yandan, Değirmencik köyünde çıkan yangın dron ile havadan görüntülendi. Ekiplerin hızlı müdahalesi ile alevlerin diğer evlere sıçraması ise ihtimal faciayı önledi.
İstanbul DNA hasarını önlemek mümkün olabilir mi Hücrelerin genetik materyalinin depolandığı bir molekül olan DNA’nın kalıtımın temelini oluşturduğunu belirten Prof. Dr. Burcu Irmak Yazıcıoğlu, kalıtsal hastalıkların önlenmesinden kişiselleştirilmiş tedavilere kadar pek çok alanda kullanılan DNA ile ilgili çalışmaların önemini vurguladı. DNA hasarıyla bazı hastalıkların oluşabileceğini belirten Prof. Dr. Irmak Yazıcıoğlu, doğru beslenmek, sigara ve alkol tüketimine dikkat etmek, kimyasal maddelerden ve radyasyondan kaçınmak, güneşten korunmak, düzenli egzersiz yapmak ve stresten uzak durmanın DNA hasarını önlemede etkili olabileceğini söyledi. İstanbul Atlas Üniversitesi Mühendislik ve Doğa Bilimleri Fakültesi Dekan V. Prof. Dr. Burcu Irmak Yazıcıoğlu, 25 Nisan Dünya DNA Günü dolayısıyla yaptığı açıklamada DNA ile ilgili yürütülen bilimsel çalışmalara ilişkin değerlendirmede bulundu. DNA kalıtımın temelini oluşturur DNA’nın hücrelerin genetik materyalinin depolandığı bir molekül olduğunu ve kalıtımın temelini oluşturduğunu belirten Prof. Dr. Burcu Irmak Yazıcıoğlu, “Canlı organizmaların, organların ve hücrelerin fenotipik yansımaları, türler arası farklılıklar ve adaptasyonlar DNA dizilimi ve bu dizilimin ifadesi ile ilgilidir. Bu nedenle, DNA’nın yapısı ve fonksiyonu, biyoloji ve genetik biliminin temelini oluşturur” dedi. DNA pek çok alanda etkin rol oynuyor DNA’nın türler arasındaki çeşitliliğin temelini de oluşturduğunu kaydeden Prof. Dr. Burcu Irmak Yazıcıoğlu, “Canlıların gelişimi ve işlevi, kalıtım, genetik çeşitlilik, tıbbi araştırmalar, hastalık tanısı ve tedavisi ve evrimsel araştırmalar gibi canlılığın anlaşılmasını gerektiren alanların temelinde DNA’nın önemi büyüktür. DNA’daki genlerin ifadesi, RNA ve proteinlerin sentezlenmesi yoluyla hücrelerin fonksiyonlarını belirler. DNA, türler arasında çeşitliliğin temelidir. DNA analizi, genetik hastalıkların tanısı, tedavisi ve önlenmesinde etkin rol oynar. Ayrıca, kişiselleştirilmiş terapilerin geliştirilmesine ve ilaçların etkinliğinin artırılmasında rol oynar” diye konuştu. Kalıtımsal hastalıkların önlenmesine katkı sağlayabilir DNA ile ilgili yapılan çalışmaların özellikle sağlık alanında birbirinden farklı sorunların çözümüne katkı sağlayabileceğini ifade eden Prof. Dr. Burcu Irmak Yazıcıoğlu, “Sağlık hizmetlerinin daha etkili, kişiselleştirilmiş ve erişilebilir olmasını hedeflemek sağlık sektöründeki öncelikli amaçlardandır. Güncel teknolojileri kullanarak DNA alanında yapılan araştırmalar ve analizler kalıtımsal hastalıkların önlenmesi yönünde katkı sağlar. Kalıtımsal hastalık riski taşıyan bebekler doğmadan önce genetik danışmanlık ile değerlendirilip embriyo seçimi veya genetik düzenleme gibi uygun yöntemler aileye tavsiye edilebilir” dedi. Farmakogenetik bilim alanı da DNA analizlerini kullanıyor Son yıllarda öne çıkan kişiselleştirilmiş tedaviler ile DNA çalışmaları arasındaki ilişkiye de değinen Prof. Dr. Burcu Irmak Yazıcıoğlu, “Her bireyin ayrı bir genetik yapısının olması nedeniyle kişiye özel ilaç tedavisini öngören farmakogenetik bilim alanı, DNA analizlerini kullanarak ilaçların etkinliğini artırmak ve aynı zamanda yan etkileri azaltmak için kişiselleştirilmiş tedavilerin geliştirilmesine yönelik genetik faktörleri ortaya çıkarır” diye konuştu. DNA’daki mutasyonların belirlenmesi neden önemli DNA üzerindeki mutasyonların belirlenerek kanserin moleküler mekanizmalarının açığa çıkarıldığını belirten Yazıcıoğlu, “Böylece kişiselleştirilmiş kanser tedavileri geliştirilerek, kanserli hücrelere yönelik hedefli tedavilerin önü açılır. DNA mutasyon tayini ve dizi analizi sonucunda bireye ve topluma özgü genetik hastalıklara yatkınlıklar belirlenerek erken teşhis ve tedavi sağlanması önemlidir” dedi. Kanserin moleküler düzeyde anlaşılmasını sağlıyor DNA ile ilgili bilimsel araştırmaların kanserin moleküler düzeyde anlaşılmasını sağlayarak ilgili genlerin belirlenmesinde önemli bir rol oynadığını ifade eden Yazıcıoğlu, “DNA analizleri ile bireylerin kansere kişisel ve ailevi yatkınlıklarının, epigenetik ve genetik profillerinin ve mutasyonlarının belirlenmesi erken tanı, tedavi, hedefe yönelik kişiselleştirilmiş terapilerin geliştirilmesi, tedaviye direnç mekanizmalarının ortaya çıkarılması, potansiyel terapötik hedeflerin belirlenmesi ve yeni ilaç tasarımları açısından önemli katkı sağlar” diye konuştu. DNA hasarıyla bazı hastalıklar ortaya çıkabiliyor DNA’nın çeşitli faktörlerle hasar görebileceğini belirten Yazıcıoğlu, “Hücresel stres olarak bilinen oksidatif stres, bazı kimyasal karsinojenler, metabolizma ile ortaya çıkan serbest radikaller, güneş ışığı, röntgen gibi tıbbi görüntüleme prosedürleri ve radyoterapi gibi kaynaklardan iyonlaşan radyasyon DNA’da hasar oluşturabilir. Hasarlı DNA’nın onarılamaması sonucunda mutasyonlar birikerek gen ifade ve fonksiyonu etkiler. Bu durum, genetik bozukluklar ile ortaya çıkan kanser, nörodejeneratif hastalıklar, kalp, kas ve kan hastalıkları gibi istenmeyen durumlar ile sonuçlanabilir” dedi. Bu önlemlerle DNA korunabilir DNA hasarını önlemek için birtakım tedbirlerin alınabileceğini ifade eden Prof. Dr. Burcu Irmak Yazıcıoğlu, “Doğru beslenmek, sigara ve alkol tüketimine dikkat etmek, kimyasal maddelerden ve radyasyondan kaçınmak, güneşten korunmak, düzenli egzersiz yapmak ve stresten uzak durmak DNA hasarını önlemek için önemli tedbirlerdir. Bu tür kişisel önlemler sonucu sağlıklı çalışan hücresel mekanizmalarımız ile hücre dışı ve hücre içi kaynaklı serbest radikallerin önüne geçebileceğimiz için DNA hasarına sebep olacak toksik madde ve mutajen maruziyetimiz azalacaktır. Bu önlemler, DNA hasarlarını önlemeye yardımcı olabilir fakat bazı DNA hasarlarını tamamen önlemek mümkün olmayabilir, bu nedenle düzenli sağlık kontrolü yaparak, potansiyel DNA hasarlarını erken tespit etmek ve müdahale etmek doğru bir yaklaşım olacaktır” diye konuştu.
Elazığ Bakır-Maden-Der Başkanı Seyrek’ten, Maden’deki 26 kültür varlığı için koruma vurgusu Maden ilçesinde bulunan 26 tescilli kültür varlığından 14’ünün merkezde, 12’sinin köylerde yer aldığını dile getiren Bakır Maden-Der Başkanı Süleyman Deniz Seyrek, “Yöneticilerimiz, ilçemiz değerlerinin korunması noktasında gerekli inceleme ve tespitleri yaparak vatandaşlarımıza rehberlik etmeli, yol göstermelidir. Aksi takdirde tarihi öneme sahip geleneksel Maden Evleri başta olmak üzere birçok değerimizi kaybetmiş olacağız” dedi. Bakır Maden Kültür, Turizm, Kalkınma ve Dayanışma Derneği Başkanı Süleyman Deniz Seyrek, 2020 Elazığ ve 2023 Kahramanmaraş merkezli depremlerden sonra verilen ağır hasar raporlarına dikkat çekerek, ilçenin kültürel mirasının korunmasının önemine vurgu yaptı. Depremler sonrası yürütülen yıkımlar hakkında basın açıklaması yapan Başkan Seyrek, bu noktada il yöneticilerine seslendi. Dernek Başkanı Seyrek söz konusu açıklamasında, “Bakır Maden-Der olarak ilçemiz değerlerinin tespit edilerek koruma altına alınması ve geleceğe taşınması için birçok tespit ve tescil çalışmasını yaptık ve yapmaya devam ediyoruz. Bugün itibariyle ilçemiz sınırlarında 26 tane tescilli kültür varlığı bulunmaktadır. Bu eserlerin 14 tanesi ilçe merkezinde, 12 tanesi köylerimizde yer almaktadır. 24 Ocak 2020 Elazığ ve 06 Şubat 2023 Kahramanmaraş depremleri sonrasında birçok konuta ağır hasar raporu verildi. Kimi gerçekçi, kimi ise isteğe bağlı olarak düzenlendiği söylentileri toplum içinde konuşulan bu raporlar vatandaşta soru işaretleri oluşturmuş durumda. Sonrasında bilinçsizce ve hızlı bir şekilde yıkım işlemlerine başlandı. Şehri ve vatandaşın geleceğini düşünmeden yapılan bu işlemler geri dönüşü olmayan zararlar verebilir" diye konuştu. İdarecilerin çok yönlü düşünerek dönüşümü yapması gerektiğini vurgulayan Seyrek, "Aksi takdirde bugün büyükşehir olarak isimlendirilen yerleşimler gibi ruhsuz ve insanları mutsuz olan şehirler oluşabilir. Yöneticilerimiz ilçemiz değerlerinin korunması noktasında gerekli inceleme ve tespitleri yaparak vatandaşlarımıza rehberlik etmeli, yol göstermelidir. Aksi takdirde tarihi öneme sahip geleneksel Maden Evleri başta olmak üzere birçok değerimizi kaybetmiş olacağız. Bazı vatandaşların bilinçli ve duyarlı davranarak tarihi öneme sahip evlerine sahip çıktıklarıyla karşılaşıyoruz. Fotoğraflarda görüldüğü gibi hemşerilerimiz geleneksel evlerinin kültür varlığı olarak tescillenmesi için ilgili yerlere başvurmuş, karar alınana kadar konutlarının yıkılmaması için evlerine uyarı yazısı asmışlar. Tescilli kültür varlıkları hak sahiplerine deprem sonrasında devletimiz tarafından önemli destekler veriliyor. Bu sebeple öncelikli olarak tespitlerin yapılması ve derhal gerekli tescil başvurularının yapılması gerekiyor. Bu hususta geçmişteki deneyimlerimiz ve gönüllü akademisyen hocalarımızla sürece katkı sunmaya canı gönülden hazırız. Fakat en önemlisi ilçemizdeki mülki ve mahalli idare makamlarının duyarlılık göstermesidir. Bu hususta kamuoyunun da duyarlı davranmasını rica ediyor, saygılar sunuyoruz” şeklinde konuştu.