GENEL - 18 Nisan 2019 Perşembe 16:48

Geçmişten bugüne turizm sektörü konuşuldu

A
A
A
Geçmişten bugüne turizm sektörü konuşuldu

Anadolu Üniversitesi Turizm Fakültesi tarafından 43’üncü Turizm Haftası kapsamında ’Turizmde Güncel Konular’ adlı panel düzenlendi.

Anadolu Üniversitesi Turizm Fakültesi tarafından 43’üncü Turizm Haftası kapsamında ’Turizmde Güncel Konular’ adlı panel düzenlendi.


Moderatörlüğünü Anadolu Üniversitesi Turizm Fakültesi Dekan Vekili Prof. Dr. Oktay Emir’in yaptığı panele, Eski Turizm Bakanı Güldal Akşit, Prof. Dr. Necdet Hacıoğlu, Turizm Akademisyenleri Derneği (TUADER) Başkanı, Hacı Bayram Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Muharrem Tuna ve Türkiye Sağlık Turizmi Geliştirme Konseyi Kurucu Başkanı, Global Dünya Sağlık Turizm Konseyi Kurucu ve Onursal Başkanı Emin Çakmak konuşmacı olarak katıldı. Anadolu Üniversitesi Atatürk Kültür Merkezi’nde (AKM) gerçekleştirilen ve Anadolu Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Güler Günsoy’un da katıldığı panele öğrenciler yoğun ilgi gösterdi.


Açılış konuşmasını gerçekleştiren Prof. Dr. Oktay Emir, turizmin ülkeler arasındaki barışın sağlanmasında önemli bir rolünün olduğunun altını çizdi. Turizmin sadece ekonomik yönlü olmadığını belirten Prof. Dr. Emir, “43. Turizm Haftası etkinlikleri vesilesi ile bir araya gelmiş bulunuyoruz. Bu vesile ile hepinizi saygıyla selamlıyorum. Turizmin Türkiye ekonomisinde önemli bir iş kolu olduğunu hepimiz biliyoruz. Turizm sadece ekonomik yönüyle değil; sosyal, kültürel ve politik yönleriyle de ülkeler arasında barışın sağlanmasında önemli bir sektördür. Bugün farklı üniversitelerden hocalarımız, bizleri kırmayıp aramıza katıldılar. Ayrıca Sayın Bakanımız da bizleri kırmayıp bu etkinliğimize zenginlik kattı” şeklinde konuştu.



"Turizm sektöründe yoğun bir rekabet yaşanmaktadır”


Turizmin önemli bir güç olduğunu vurgulayan eski Turizm Bakanı Güldal Akşit, Türkiye’nin turizm değerleri olarak güçlü bir konuma sahip olduğunu belirtti. Türkiye’deki turizm faaliyetlerinin her geçen gün yükseldiğini söyleyen Güldal Akşit, “Turizm haftasını kutluyorum. Turizm açısından önemli bir hafta. Turizm Bakanlığında ben keyifle çalışmıştım. Benim dönemim turizm açısından sıkıntılı bir dönemdi. Çünkü Körfez Savaşı vardı. Buna rağmen biz zoru başarmıştık. Çok başarılı geçen bir dönemdi. Kültür ve Turizm Bakanlığı; turizm, mimari, güzel sanatlar ve edebiyata önem veren ve buralara hizmetler vermeye çalışan bir yapıdır. Dolayısıyla geçmişten gelen tarihi güzellikleri de korumaktadır. Dünyada 1,3 milyarın üzerinde turist var ve turizmden 1,3 trilyon Amerikan Doları gelir elde ediliyor. Böylece turizm önemli bir güce kavuşmuş oluyor. Böyle bir sektörde ülkeler arasında yoğun rekabet yaşanmaktadır. Denizi, güneşi, doğası ve kültürel eserleri ile adeta cenneti andıran ülkemizin, dünyada önemli bir konuma sahip olması ve konumunu sürekli yükseltmesi bizi mutlu etmektedir. Bakanlık ile birlikte hem bilim insanları hem de sivil toplum kuruluşları, ülkemizdeki bu turizm değerlerinin daha fazla nasıl katkı sağlanabilir hale gelmesi konusunda çaba sarf etmektedirler” ifadelerini kullandı.


Türkiye’de bulunan müze faaliyetleri ve turizm acentelerine yapılan destekler hakkında da konuşan eski Bakan Akşit, “Bakanlığa bağlı kültürel değerlerden de bahsedecek olursak, 198 müze ve bunlara bağlı 141 tane de düzenlenmiş birim bulunmaktadır. 2018 yılında müze ve ören yerlerini 28 milyon 169 bin 615 kişi resmi kayıtlara göre ziyaret etmiştir. Bunların içinde de birinci sırayı 3 milyon ziyaretçi ile Topkapı Sarayı Müzesi almaktadır. Ülkemiz, etkileşimdeki diğer turizm tanıtım örgütleri arasında 2018 Aralık sonu itibariyle dünya genelinde 4. sırada yer alıyor. Böylece Türkiye, ülke destinasyon tanıtımı ve imaj kampanyalarında trend hâline gelen, kendi medyasını oluşturma konusunda da çok önemli bir tecrübe kazanmış durumdadır” diye konuştu.



"70 milyon turist 70 milyar gelir”


Turizmin sosyal ve ekonomik boyutlarının olduğunu belirten Prof. Dr. Necdet Hacıoğlu, turizmin geliştiği bölgelerin 54 farklı sektörle bağlantılı olduğunu söyledi. Turizm sektörünün Türkiye’de yüzde 10 civarında büyüme gösterdiğini ifade eden Hacıoğlu, “Turizm sektörü sosyoekonomik bir olaydır. Yani turizmin bir ekonomik bir de sosyal yönü vardır. Örneğin 1980’li yıllarda dövize ihtiyaç vardı. Bunun üzerine döviz ararken turizm aklımıza geldi. Bunun için ekonomik yönü diyebiliriz. Sosyal yönü ise insanların hareketlerinden, yer değiştirmesinden dolayı kişilerin yerel halk ile temas etmesidir” açıklamalarında bulundu.


Ülkemize gelen turistin ortalama 647 dolar harcadığını ifade eden Prof. Dr. Hacıoğlu, “Diğer ülkelerde bu sayı bin dolara yaklaştı. Bizde hedef koyduk, ‘50 milyar dolar, 50 milyon turisttir’ diye. Yeni Bakanımız bu hedefi değiştirdi ve ‘70 milyon turist 70 milyar gelir hedefidir’ dedi. Dünyada turizm yüzde 4 büyüyor ama bizde yüzde 10 büyüme yaşanıyor. Gelir düzeyini de bu oranda arttırmamız gerekiyor" dedi.



“Aile seyahatleri artacak”


Turizm sektörünün ilerlediği yönde hareket edilmesi gerektiğini söyleyen TUADER Başkanı ve Hacı Bayram Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Muharrem Tuna, “Genel itibariyle turizmin öneminin farkına varmalıyız. Kültürün korunmasına, ekonomiye, tarihe ve birçok şeye katkısı var. Avrupa, turist alan ve gönderen bağlamında bakıldığında birinci sırada yer alıyor. Bizim için önemli olan kimin daha fazla para harcadığı. Odaklanmamız gereken nokta budur” şeklinde konuştu. Genel itibariyle turizmde yükselen bir trende sahip olduğumuzu da ifade eden Prof. Dr. Tuna, “Bunu daha da yukarı çıkartmak için dünyaya bakmamız ve neler olduğunu anlamamız gerekiyor. Neyi yanlış yaptığımızı anlamalıyız. Dünyada turizm yöneliminin ne yönde ilerlediğini anlayarak, bu noktaya yönelip daha başarılı olabiliriz. Gelecekte kişiye özel seyahat paketleri önemli bir hale gelecek. Yalnız bayan seyahatleri ve aile seyahatleri artacak. Ülkelerin gelişimiyle beraber, turizme harcadıkları paralar artacak. Tatiller günümüzden daha da önemli bir ihtiyaç haline gelecek” dedi.



“Sağlık turizminde üçüncü sıradayız”


Turizmde alternatif alanlara bakılması gerektiğinin altını çizen Türkiye Sağlık Turizmi Geliştirme Konseyi Kurucu Başkanı ve Global Dünya Sağlık Turizm Konseyi Kurucu ve Onursal Başkanı Emin Çakmak, sağlık turizminde önemli yatırımlar yapıldığını söyledi. Çakmak, “Sektörde 30 yılımı tamamladım. Bu 30 yıllık süre içerisinde, 1996 yılana kadar kültür ve din turizmi akımı varken; deniz, kum ve güneş üçlüsünün gelişmesiyle birlikte kitlesel turizm gelişti. Her şey dahil konseptinin ülkemize gelmesiyle beraber, neredeyse turizm gelirlerimizin yüzde 80’i kitlesel turizmden elde ediliyor. Dolayısıyla 2005 yılına kadar gözlemci ve sektörden biri olarak gelirlerimizin düştüğünü fark ettik ve daha farklı alanlara yönelmemiz gerektiğine inandık” diye konuştu.


Sağlık, termal, spor ve engelsiz turizm gibi 8 kademeli bir kuruluş kurduklarını söyleyen Emin Çakmak cümlelerine şu şekilde son verdi:


"2010 yılında Cumhurbaşkanımızdan destek istedik ve sağ olsun destek bulduk. Devlet katkısı ve özel katkılar ile kendimizi daha ileriye taşıdık. Sağlık turizmi ve pazarlamasında ciddi başarılar elde ettik. 2015 yılına geldiğimiz zaman, Amerika ve Almanya’nın ardından sağlık turizminde üçüncü sırayı aldık. Bu sırayı da halen koruyoruz. Amacımız 2023 yılında Almanya’yı geçerek ikinci sıraya yükselmek. Sağlık turizminde bizim ulaştığımız verilere göre 9 bin 600 dolar kişi başı gelir sağlıyoruz.”

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul United Colors of Benetton 23 Nisan Çocuk Bayramı’nı coşku ile kutladı İSTANBUL (İHA) – 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı, İstanbul Modern ve Yapı Kredi Bomontiada’da United Colors of Benetton’un desteklediği özel etkinliklerle kutlandı. 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı, bu yıl da ülkenin pek çok noktasında renkli ve eğlenceli etkinliklerle kutlandı. İstanbul Modern ve Yapı Kredi Bomontiada’da United Colors of Benetton’un desteklediği özel etkinliklerde çocukları ve ailelerine birçok etkinlik sunuldu. İstanbul Modern’de düzenlenen “Müzede Oyun” şenliği, 20, 21 ve 23 Nisan tarihlerinde ücretsiz olarak gerçekleştirildi. Etkinliklere 2–10 yaş arası 2 bin çocuğun ve aileleri katıldı. Etkinlilerde sergi turları, “Renk Atölyesi”, drama etkinlikleri ve ebeveynlere yönelik “Üreticilik Seminerleri” ile dolu bir gün geçiren aileler, müzenin sanat alanında kolaj çalışmaları üretme fırsatı buldu. Şenlik kapsamında, İstanbul Modern Kütüphane’de oyuncularla buluşan çocuklar ve aileleri, Akasya Asıltürkmen ile Aslı Tandoğan’ın rehberliğinde masal dünyasına adım attı. Çocuklar, müzenin “Fahrelnissa Zeid” ve “Müzede Ne Var?” kitaplarını drama etkinlikleri eşliğinde dinledi. 23 Nisan günü aynı anda, Bomontiada’ nın 4. katı ve avlusunda gerçekleşen "World Çocuk Festivali" ise renkli bir karnaval havasında geçti. Benetton’un iş birliğiyle yapılan festival, 5 binin üzerinde katılımcıyı ağırladı. Saksıda yüzler, kedi evi tasarımı, rengarenk ev tasarımı, ayna tasarımı ve peg doll boyama gibi aktivitelerle çocuklar eğlenceli zaman geçirirken, sirk korteji, bubble show, örgü standı, yüz boyama standı, zumba show ve Flapper Swing konseri gibi etkinlikler de gerçekleşti. United Colors of Benetton’un destekleriyle gerçekleşen bu etkinlikler renkli ve keyifli anılarla dolu bir gün yaşattı.
İzmir İzmir’de sağlık çalışanlarına şiddette meslektaşlarından tepki İzmir Şehir Hastanesi’nde dün yaşanan şiddet girişiminin ardından, sağlık çalışanlarından şiddete karşı tepki açıklaması geldi. İzmir Tabip Odası Başkanı Süleyman Kaynak, “Dün bir katliam olmaması bütünüyle tesadüfidir. Sağlıkta şiddet varsa hizmet yok” dedi. Sağlık çalışanları, dün bir kişinin İzmir Şehir Hastanesi’ne pompalı tüfekle gelerek sağlık çalışanlarını tehdit etmesi ve ‘katliam’ yapacağını söylemesi olayının ardından sağlıkta şiddete tepki gösterdi. İzmir Şehir Hastanesi Poliklinikler-3 önünde toplanan ve Hekimsen ile birlikte birçok sendikanın da aralarında bulunduğu sağlık çalışanları şiddetin son bulması adına pankartlar eşliğinde sloganlar attı. Sağlık çalışanları adına açıklama yapan İzmir Tabip Odası Başkanı Süleyman Kaynak, “Saldırgan sabah saatlerinde bir pompalı tüfekle ve bir yığın mermiyle hastaneye gelmiş, bir aile bireyinin ihbarı sayesinde güvenlik ve kolluk kuvvetleri şahsa müdahale edebilmiştir. Ancak silahı alınıp serbest bırakılan şahıs, akşam saatlerinde tekrar elini kolunu sallayarak 9. kata kadar çıkarak servise girmiş. Saldırgan klinikte görevli hekimlere yönelik şiddet uyguladı. Asistan hekim arkadaşlarımız kendilerini odaya kilitleyerek saatlerce beklemiş, ancak saldırgan etkisiz hale getirildiğinde odadan çıkabilmişlerdir. Daha bir hafta önce 17 Nisan’da sağlık terörüne kurban verdiğimiz Dr. Ersin Arslan’ı anarken yetkilileri, şiddete karşı önlem alınması için göreve çağırmıştık. Yıllardır dillendirdiğimiz bu çağrılar yine duyulmadı. İdareciler tarafından adeta görünmez olduk” ifadelerine yer verdi. “Sağlık çalışanlarının endişeleri sürmektedir” Dün bir katliamın olmamasının, tesadüf olduğunun altını çizen Kaynak, “Ancak hekimlerin ve sağlık çalışanlarının endişeleri, kaygıları sürmektedir. ülkemizdeki her sağlık çalışanını tehdit eden, sağlıkta şiddet karşısında kamu yöneticileri olaya seyirci olmaktan öteye gitmemektedir. Çünkü sağlıkta şiddet, tıkanmış olan sağlık sisteminin siyasetçiler ve kamu yöneticilerinin tepkiyi kendilerinden uzak tutmak için yararlandıkları bir enstrümandır. Çünkü yeterli ve iyi hizmet alamayan hastalarla, hasta yakınlarıyla sağlık çalışanlarını karşı karşıya bırakmış, bilerek ve isteyerek sağlıkta şiddete zemin hazırlamıştır. Bu ülkede her gün en az 80 beyaz kod verilen, son 10 yılda bildirilen 110 bin sağlıkta şiddet olayı rastlantı değildir, asla maruz görülemez, asla hiçbir bahanenin arkasına gizlenemez” diye konuştu. Sağlık kurumlarında, sıradan bir alışveriş merkezlerindeki gibi güvenlik önlemlerinin dahi alınmadığını vurgulayan Kaynak, “Başka ülkelerde sağlık çalışanlarına yönelik şiddet uygulayanlara çok ağır yaptırımlar uygulanırken ülkemizde mümkün olduğu kadar hafifletici sebepler gerekçesiyle neredeyse saldırganların arkası sıvazlanarak çoğu serbest bırakılmaktadır. Dün İzmir Bayraklı Şehir Hastanesi’ne silahla gelen şahısın silahına el konulup serbest bırakılmış olması durumun vahametini gözler önüne sermektedir. Kurumlara girişte denetleme yapılmadan gerçek anlamda çalışan güvenliği sağlanabilir mi? Yetersiz ve yetkisiz güvenlik elemanları ile bu işin çözülemeyeceği ortadadır. Hastane polislerinin ve güvenlik görevlilerinin sayısı ve yetkileri mutlaka arttırılmalıdır. İşe yaramayan göstermelik X-ışın cihazları yerine her giriş noktasında denetimli geçiş kontrolü sağlayan aktif güvenlik elemanları görevlendirilmelidir. Acilen bu konuda ağır yaptırımlar içeren yasal düzenlemeler yapılmalıdır” cümlelerini aktardı. “Sağlıkta şiddet varsa hizmet yok” Sağlık kurumlarında, çok ciddi koruyucu ve şiddeti engelleyici insan gücü, sağlık polisi, emniyet güçleri, elektronik ve görsel kontrol mekanizmaları oluşturulması gerektiğinin altını çizen Kaynak, şunları kaydetti: “Adil bir hukuk sistemi çerçevesinde Sağlıkta şiddeti önleyecek yasal düzenlemeler geciktirilmeden yaşama geçirilmelidir. Artık bir gün bile beklemeyeceğiz. Sağlıkta şiddet için önlem alınmadıkça, sağlık çalışanlarına insani çalışma şartları sağlanmadıkça, sağlık hizmeti verilemez, verilmesi beklenemez. Sağlıkta şiddet varsa, hizmet yok.”