SAĞLIK - 11 Şubat 2019 Pazartesi 14:43

Çocuklarda büyüme ağrılarına dikkat

A
A
A
Çocuklarda büyüme ağrılarına dikkat

Fizyoterapi ve Rehabilitasyon Bölümü Dr.

Fizyoterapi ve Rehabilitasyon Bölümü Dr. Öğretim Üyesi Begümhan Turhan, çocuklarda özellikle gece ortaya çıkan ve uykudan ağlayarak uyandıran büyüme, uzama ağırları konusunda anne ve babaları uyardı.


Hasan Kalyoncu Üniversitesi (HKÜ) Sağlık Bilimleri Fakültesi Fizyoterapi ve Rehabilitasyon Bölümü Dr. Öğretim Üyesi Begümhan Turhan, çocuklarda sıklıkla görülebilen büyüme ve uzama ağrıların özellikle geceleri ortaya çıktığını belirterek, çoğu zaman ise ağrıların çocuğu uykudan ağlayarak uyandırabilecek düzeyde olabileceğini ifade etti. Anne ve babalara uyarılarda da bulunan Turhan, ağrıların şiddetli olmasına rağmen zararsız olduğunu da ifade etti.



“Çocuğun travma yaşayıp yaşamadığını bilmek önemli”


Ağrıların sıklıkla kollarda ve dizlerde görüldüğünü belirten Turhan, ağrıların özellikle 3-12 yaş civarı ortaya çıktığını ve kısa süreli ağrılar olup kemik gelişimiyle beraber büyümenin bir işareti olduğunu belirtti. Begümhan Turhan, ağrıların görülme sıklığının, cinsiyete göre farklılık göstermediğini ancak erkek çocuklarda daha şiddetli ağrılar şeklinde hissedildiğini ve daha hareketli çocuklar ile esnek yapıya sahip çocuklarda daha sık görülebildiğini ifade etti.


Ağrıların şekli konusunda detaylı bilgi veren Turhan, “Bu ağrılar kramp şeklinde, derin, rahatsız edici bir tarzda hissedilmektedir. Ağrının en çok hissedildiği bölgeler bacaklar, baldır bölgesi, bacağın ön tarafı ve özellikle diz kapağının hemen altıdır. Bazen ayak bileğinde de ağrı olabildiği gibi el bileği ve dirsekler de etkilenebilir. Ağrının simetrik olması büyüme ağrısı tanısı için önemlidir. Büyüme ağrısı tanısı için diğer önemli bilgiler ağrıların şekli, sıklığı, şiddeti, süresi hakkındaki ayrıntılı bilgilerdir. Büyüme ağrılarında çocuklar sürekli farklı eklem noktalarının ağrılarından yakınırlar. Eğer ağrı hep aynı noktada yoğunlaşmış ise, bu noktada hassasiyet, şişlik ve aksama söz konusuysa bu ağrı büyüme ya da uzamaya bağlı bir ağrı olmayabilir. Çocuğun gün içinde herhangi bir travma yaşayıp yaşamadığını öğrenmekte önemlidir” dedi.



“Bel ve kalça ağrıları mutlaka araştırılmalı”


Anne ve babaların bilinçlenmesi gereken durumlarla ilgili olarak ifadelerini dile getiren Begümhan Turhan, “Bazen kalça çıkığı, perthes (çocuk ortopedisi hastalığı) hastalığı veya kalçanın sinoviti (üst sonlunum yolu enfeksiyonu) gibi durumlar da dize yansıyan ağrılar yapar. Ancak, bu durumlarda hikaye farklıdır. Ağrıya aynı zamanda yürüyüş sırasında uzvu taşıyamama ve aksama da eşlik eder. Kemik tümörleri, kan hastalıkları gibi ciddi hastalıkların bir kısmı çocukluk çağında sık görüldüğü için ayırıcı tanıda mutlaka dikkat edilmelidir. Eklem iltihabı ve romatizmal eklem hastalıklarında ise ayırt etmek daha kolaydır. Ayırt etmede yardımcı olan testler hekim tarafından istenen laboratuvar testleridir. Omurga, özellikle bel bölgesi ve kalçadan kaynaklanan ağrılarda, ağrının kaynağı mutlaka araştırılmalıdır. İyi karakterli bir ağrı olan büyüme ağrılarının tedavisinde, herhangi bir aktivite kısıtlamasına gerek duymayınız. Çocuklar okula gidebilir ve fiziksel aktivitenin engellenmesine gerek yoktur. Ilık bir duş ve masaj iyi gelecektir. Bazen doktor kontrolünde ağrı kesiciler de kullanmak gerekebilir” diyerek anne ve babalara seslendi” diye konuştu.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Kırıkkale Kırıkkale’de ortaya çıktı: Kızıl tuygun çiftçilerin dostu oldu Kırıkkale’de, nesli tükenme tehlikesi altında olan saz delicesi olarak bilinen yırtıcı kuş "kızıl tuygun", dron ile görüntülendi. Saz delicesinin görüldüğü bölgede çiftçilik yapan Emre Doğan, "Bize keyifli çalışma ortamı sunuyorlar, bize arkadaşlık ediyorlar. Bize burada moral motivasyon sağlıyorlar. Fareleri avlıyorlar. O yüzden bizim en büyük dostumuz" dedi. Kırıkkale’de ’saz delicesi’ olarak da bilinen yırtıcı kuş kızıl tuygun, Kızılırmak nehrinin beslediği Kapulukaya Barajı kıyısındaki tarım arazileri üzerinde dron ile görüntülendi. Nesli tükenme tehlikesi altında olan saz delicesi, genellikle sazlık ve sulak alanlarda görülüyor. Saz delicesi, tarım arazilerindeki sürüngen, böcek, fare ve küçük memeliler ve kuşlar dahil olmak diğer birçok etçil hayvan gibi leşle de beslenebiliyor. Tarım arazilerinde bulunan ve mahsullere zarar veren farelerle de beslenen saz delicesi, çiftçilerin dostu durumuna geldi. Karakeçili ilçesinde çiftçilik yapan Emre Doğan (30), İHA muhabirine yaptığı açıklamada, tarım arazisinde çalışırken kendilerine moral ve motivasyon sağladığını belirterek, keyifli çalışma ortamı oluşturduklarını söyledi. Doğan, "Burası onların evi bizim de ekmek kapımız. Burada avlanıyorlar, besleniyorlar. Biz de burada çalışıyoruz, çalışırken de arkadaşlık ediyorlar. Biz de kendileri hakkında bir şeyler öğrenmeye çalışıyoruz. Bize keyifli çalışma ortamı sunuyorlar, bize arkadaşlık ediyorlar. Bize burada moral motivasyon sağlıyorlar. Fareleri avlıyorlar. O yüzden bizim en büyük dostumuz. Fareler mahsullerimize zarar veriyor, onlarda bize yardımcı oluyor. Doğanın dengesi gereği" dedi. Kırıkkale Valiliğinin teklifi ve Tarım ve Orman Bakanlığı, Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğünün oluruyla, sulak alanların korunması yönetmeliği çerçevesinde 30 Ocak 2024 tarihinde mahalli öneme haiz Çeşnigir sulak alan olarak ilan edildiği bildirildi. Bin 213 hektar büyüklüğünde olan Çeşnigir sulak alanı, göçmen su kuşlarına da ev sahipliği yapıyor.
Muş Malazgirtli vatandaşlar şifalı bitkileri satarak geçimlerini sağlıyor Muş’un Malazgirt ilçesinde yaşayan vatandaşlar, dağlardan topladıkları şifalı bitkileri satarak geçimlerini sağlıyor. Baharın gelişiyle birlikte dağlarda yeşeren şifalı bitkileri toplayarak tezgahlarda satan vatandaşlar, ailelerinin geçimini sağlamaya çalışıyor. Dağların yüksek kesimlerinde yetişen mantar, uçkun, çiriş, kenger, sirmo, soryaz, cağ, kaniberg gibi bitkileri toplayarak çarşı merkezinde kurdukları tezgahlarda satışa sunan vatandaşlar, müşterilerinin ilgisinden oldukça memnun. Topladıkları şifalı bitkileri satarak ailesini geçimini sağladığını ifade eden Serhat Karataş, “Memleketimizde yapacak başka bir iş yok. Bu işi yaparak ekmeğimizi kazanıyoruz. Bahar aylarında şifalı bitkiler, kış aylarında ise balık, sebze ve meyve satarak aile bütçeme katkı sağlamaya çalışıyorum” dedi. Doğal yetişme alanı bulunan şifalı bitkilerin ömrünün az olduğunu dile getiren Ramazan Yıldırım ise “Karların erimesi ile birlikte dağlarda şifalı bitkiler çıkmaya başlar. Bizler de bu bitkileri toplayarak şehirde satıyoruz. Uçkunun destesini 50 TL, mantar 350 TL, çirişin 3 kilosu 100 TL, kengerin kilogramını 20 TL’den satıyoruz. Bitki satışı bizim için oldukça güzel bir iş. Ama zaman kısa olduğu için kötü. Tüm işimiz bir ay içerisinde bitiyor. Bir ay içerisinde ne kadar çok çalışırsak, o kadar fazla kazanıyoruz. Genelde guruplar halinde çalışıyoruz. Bir ayda olsa iş bulup çalışmak güzel” ifadelerini kullandı.
Kayseri Uzmanından ‘excimer lazer’ tavsiyesi: “Kendi gözlerinizle görmeniz hiç de uzak değil” Kayseri Doktoröz Göz ve Cerrahi Lazer Merkezi Başhekimi ve Göz Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Abdullah Özkırış, excimer lazer tedavisinin hipermetrop, miyop ve astigmat tedavisinde kullanılan en yaygın tedavi olduğunu ve özellikle asker, polis adaylarının bu tedaviden yararlanarak meslek sahibi olabileceklerini söyledi. 18 yaşından büyük, son 6 ayda gözlük numaraları 0.50 dioptriden fazla değişmemiş, -9.0 dioptriye kadar miyop ve 6 numaraya kadar hipermetrop ya da astigmatı olan bireylere excimer lazer tedavisinin uygulanabileceğini dile getiren Kayseri Doktoröz Göz ve Cerrahi Lazer Merkezi Başhekimi ve Göz Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Abdullah Özkırış, “Hastaların yapılan ölçümleri sonucunda yeterli kornea kalınlığı olmalı, şeker romatizma gibi sistemik hastalığı bulunmamalı ve gözlerinde başka herhangi bir hastalık olmamalıdır. Keratokonus, katarakt, göz tansiyonu, göziçi iltihabı ve ciddi göz kuruluğu olan hastalara uygulanmaz. Excimer lazer tedavisinde önemli olan ameliyat öncesi muayenede gözün ameliyata uygun olup olmadığına karar vermektir. Bu yüzden ameliyat öncesi yapılan muayene ve tetkikler önemlidir. Muayenede hastanın göz numaraları belirlenir, kornea kalınlıkları ölçülür, kornea haritası çıkartılır ve kapsamlı bir göz muayenesi yapılır. Göz tansiyonu ölçülür, gözyaşı testi yapılır göz bebeği genişletilerek, biyomikroskobik muayene ile ön segment ve retina tabakası kontrol edilir. Bu muayeneler sonucunda herhangi bir patolojik bulguya rastlanılmaz ise ameliyat kararı alınır” ifadelerini kullandı. “İğnesiz ve dikişsiz tedavi” Excimer lazerin damla anestezi ile yapıldığını ve ağrısız olduğunu dile getiren Özkırış, “Doğru göze, doğru zamanda ve doğru yöntemle laser yapılmış ise tekrarlama imkanı çok düşüktür. Nadiren de olsa tekrarlayan vakalarda göze uygunsa 2. kez lazer yapılabilir. Lasik yöntemi en sık uygulanan yöntemdir. Bu yöntemde korneanın üst yüzeyinde ince bir tabaka kesilir, kapak şeklinde kaldırılır ve altta kalan kornea yüzeyine excimer lazer uygulanarak, gözdeki kırma kusuru düzeltilir. Bu yöntem damla anestezisi ile yapılır ve ağrılı değildir. Bu ameliyatta iğne yapılmaz ve dikiş atılmaz. Lasik yöntemi dışında PRK ve LASEK yöntemleri de vardır. Laser tedavisi herhangi bir göz rahatsızlığını tedavisine engel değildir. Kornea kalınlığınıza bağlı olarak 4-6 D’ye kadar astigmatizma laser ile düzelebilir. Laser sonrası gözler açık kalıyor ve görerek gidiyorsunuz. Ancak 2-3 saat yanma batma ve sulanma ve ağrı olabiliyor. Laser göz ile ilgili herhangi bir ameliyatın yapılmasına engel değildir. Laserden 3 gün sonra yüzünüzü yıkayabilirsiniz. Ancak deniz, havuz ve kaplıca gibi genel kullanıma açık sulara ise 20-30 gün girmemeniz gereklidir” dedi. Özkırış son olarak, gözü uygun olan hastaların excimer lazer konusunda uzman kişilere ameliyat olduklarında kendi gözleri ile görmenin hiç de uzak bir hayal olmadığının altını çizdi.