SAĞLIK - 16 Mayıs 2019 Perşembe 10:54

HATEM’de şeker hastalığına veda ettiler

A
A
A
HATEM’de şeker hastalığına veda ettiler

Gaziantep’te yaşayan 30 yaşında ki Mehmet Eftal Bağlayan ve İstanbul’da ikamet eden 52 yaşında ki Çağatay Deliktaş Gaziantep Özel Hatem Hastanesinde Genel Cerrahi, Obezite ve Metabolik Cerrahi Uzmanı Op.

Gaziantep’te yaşayan 30 yaşında ki Mehmet Eftal Bağlayan ve İstanbul’da ikamet eden 52 yaşında ki Çağatay Deliktaş Gaziantep Özel Hatem Hastanesinde Genel Cerrahi, Obezite ve Metabolik Cerrahi Uzmanı Op.Dr. Emin Yılmaz tarafından uygulanan diyabet cerrahisi ile sağlıklarına kavuştu.


Şeker ameliyatı için İstanbul’dan Gaziantep’e gelen Çağatay Deliktaş birçok araştırma yaptı ve tavsiye üzerine Gaziantep Özel Hatem Hastanesini tercih etti. Yüksek dozda insülin ve ilaç kullanmasına rağmen şekeri 400-500 olan Çağatay Deliktaş’ın başarılı geçen ameliyatının ardından şeker seviyesi ilaçsız olarak 170’e düştü ve 4 günün sonunda şifa ile taburcu edildi. Kendisini Dr. Emin beye emanet ettiği için çok mutlu olduğunu ifade eden Gaziantep’te ikamet eden Eftal Bağlayan ise kilolarından ve kontrolsüz giden şeker hastalığından şikayetçiydi. Tavsiyeler üzerine Dr. Emin beye gelerek metabolik cerrahi ameliyatı yaptırmaya karar verdi. Başarılı geçen operasyon sonrası Eftal Bağlayan 1 haftada 7 kilo verdi, şekeri ise 300-400’lerden 100’lerin altına düştü.


Başarılı operasyonlara imza atan Dr. Emin Yılmaz’ “Şeker hastalarının öncelikle diyetine ve egzersizlerine uyması gerekir. İlaçla, insülinle ve medikal tedavi ile kontrol altına alınamayan Tip 2 şeker hastalarında diyabet cerrahisi ameliyatlarıyla hastanın kan şekeri etkin şekilde kontrol altına alınabilmektedir. Şeker ameliyatı laparoskopik yöntemle altı adet 5 milimetrelik küçük kesiden yapılır. İlk olarak iştah olayını azaltmak için midenin bir bölümü çıkarılır ve daha sonra ince bağırsağın son 2 buçuk metrelik bölümü mideyle birleştirilir. İnce bağırsağın son kısmından salgılanan bir takım hormonlar hem pankreastan insülün üretimini arttırır hem de insülün tüm vücuttaki etkinliğini arttırır. Ameliyatlar kapalı yöntemle yapıldığı için hastalar ameliyattan sonra erken dönemde işlerinin başına dönebiliyorlar" şeklinde konuştu.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Bolu Bolu’da 7. Uluslararası Koru Gebelik Doğum Lohusalık Kongresi düzenlendi Bolu’da "7. Uluslararası Koru Gebelik Doğum Lohusalık Kongresi" düzenlendi. Prof. Dr. Aydan Biri ve Prof. Dr. Fatma Deniz Sayıner modern doğum hekimliği ve ebelik hizmetleri açısından önemli bilgileri katılımcılara aktardı. Bolu Koru Otel’de geleneksel hale gelen Uluslararası Koru Gebelik Doğum Lohusalık Kongresi’nin 7’ncisi düzenlendi. Kongre’nin oluşturulmasında büyük payda sahibi olan Prof. Dr. Aydan Biri ve Prof. Dr. Deniz Sayıner’in öncülüğünde bir araya gelen doğum hekimlerinin yanı sıra perinatoloji uzmanları, ebeler, hemşireler, yenidoğan hekimleri ve doğuma katkı sağlayan birçok branş uzmanı da kongrede yerini aldı. Kongrede Türkiye’de ve dünyada modern doğum hekimliği ve ebelik hizmetleri açısından önemli bilgiler, araştırma sonuçları ve deneyimlerin paylaşıldığı bilimsel oturumlar yapıldı. 3 gün sürecek olan kongrede, doğuma yönelik kurslar ve bilgilendirme toplantıları yapılacak. “Doğum konusu birçok konuya göre az ilgi görüyor” Türkiye’de sadece doğumun ele alındığı en büyük bilimsel toplantı olma özelliğini taşıyan 7. Uluslararası Bolu Koru Gebelik, Doğum ve Lohusalık Kongresi’nin başkanlığını yürüten Prof. Dr. Aydan Biri, “Bu 7’ncisi olmakla birlikte en çok heyecan duyduğum kongre oldu. Her geçen yıl birbirini tekrar etmemek adına zaten çok geniş ve sonsuz olan bu kongrede bir kez daha sizinle olmaktan çok büyük keyif duyuyorum. Konumuz doğum ve içerisinde çok fazla bileşen var. Doğumsal birleşim ya da bir bebeği ilgilendiren bir süreç, toplumun esası temeli ve koruyucu sağlık bakımı. Kongrede çok fazla insanı bir araya getiriyoruz. Ama çok da zor oluyor bu kongreler. Daha önce de söylediğim bir şey var ana işimiz olan doğum, özellikle kadın doğum hekimlerinin polikliniklerinin yüzde 80’i doğum, ancak buna rağmen birçok konuya göre çok daha az ilgi görüyor. Bu yıl ben çok çünkü bu konu doğrultusunda doktor arkadaşlarımızın da ana konumuzun doğum olduğuna dair inancı arttı. Her ne kadar hala akademisyen arkadaşlarımızın ‘Doğum da moda oldu’ demesine rağmen mesleğe bakışımızın çarptırıldığı bir dönemdeyiz” dedi. “Bilginin olmadığı yerde güçten bahsedilemez” Bilimsel çalışmaların ışığında kendini yenileyen ebelere ihtiyaç olduğunu söyleyen Prof. Dr. Deniz Sayıner, “Eğitim bizim vazgeçilmezimiz olmalı. Çünkü en büyük güç bilgi gücüdür. Bilginin olmadığı yerde güçten bahsedilemez. Hiçbir silah, hiçbir teknoloji bilginin karşısında duramaz. O nedenle sürekli bilimsel çalışmaların ışığında kendini yenileyen ebelerin yetişmesine ve ebelere ihtiyaç duyduğumuzu söylemem lazım. Ve tabii ki böyle bir ebeliği dizayn etmek için de birlik olmaya ihtiyaç vardır. Kurucu üyelerinden biri olmaktan onur duyduğum, gerçekten birlikte yürümekten gurur duyduğum yol arkadaşlarımın olduğu Anadolu Ebeler Derneği. Bu dernekle birlikte örgütlenmek, mesleğine sahip çıkmak mesleki örgütün içinde olmak son derece önemli” diye konuştu.