GENEL - 12 Temmuz 2019 Cuma 16:46

MÜSİAD Gaziantep Başkanı Çelenk’ten 15 Temmuz mesajı

A
A
A
MÜSİAD Gaziantep Başkanı Çelenk’ten 15 Temmuz mesajı

Müstakil Sanayici ve İş Adamları Derneği (MÜSİAD) Gaziantep Şube Başkanı Mehmet Çelenk, 15 Temmuz hain darbe girişiminin üçüncü yıl dönümü nedeniyle bir mesaj yayımladı.

Müstakil Sanayici ve İş Adamları Derneği (MÜSİAD) Gaziantep Şube Başkanı Mehmet Çelenk, 15 Temmuz hain darbe girişiminin üçüncü yıl dönümü nedeniyle bir mesaj yayımladı.


Çelenk, yayımladığı mesajında, “Türkiye Cumhuriyeti tarihine kara bir leke olarak geçen ve Türk Milleti’nin tüm dünyaya demokrasi dersi verdiği 15 Temmuz Hain Darbe Girişimi’nin üzerinden üç yıl geçti. Bu üç yıllık süreçte, Türk Silahlı Kuvvetleri ve devletin çeşitli kademelerine sinsice sızan FETÖ mensupları, büyük bir titizlikle tasfiye edilirken, devletimizin mücadelesi halen kararlılıkla devam etmektedir. 15 Temmuz gecesi milletimiz, hiçbir bahanenin ardına gizlenmeden ve genç, yaşlı, kadın, erkek demeden darbecilerin karşısına çıkarak canı pahasına vatanını müdafaa etmiş ve FETÖ mensupları hain emellerine ulaşmasına izin vermemiştir. Aziz Milletimizin menfur saldırıların yaşandığı 15 Temmuz gecesi canını ortaya koyarak sürdürdüğü mücadele, tüm dünyanın sahiplenmesi gereken örnek bir demokrasi mücadelesidir. Halihazırda güçlü demokrasi geleneğine sahip olan Türk Milleti, önemli bir demokrasi dersi verirken 15 Temmuz köklü bir zihniyet değişiminin de ilk adımı olmuştur. Bu süreçte, içeriden ve dışarıdan ülkemize yönelecek saldırılara karşı birlik içinde ve güçlü durmanın önemini bir kez daha idrak ettik ve tüm fikri ayrılıkları bir kenara bırakarak vatan müdafaası ortak şuuruyla kenetlendik” dedi.


15 Temmuz’un ekonomideki yansımaları


Çelenk, mesajının devamında 15 Temmuz hain darbe girişiminin ekonomik etkilerine de vurgu yaparak, “Başta Gezi Olayları ve 17/25 Aralık operasyonları olmak üzere son yıllarda Türkiye ekonomisinin birçok kez dayanıklılık testinden geçtiğine şahit olduk. Bu testlerin belki de en zorlusu 15 Temmuz darbe girişimi oldu. Zira darbe girişiminin gerçekleştirildiği 2016 yılının 3. çeyreğine değin Türkiye ekonomisi 27 çeyrektir kesintisiz pozitif büyüyen bir trend yakalamıştı. Darbe girişiminin etkisiyle bu dönemde ekonomimiz yüzde 0,8 oranında küçülmüş; böylece 2002-2015 yılları arasında ortalama olarak yüzde 5,9 oranında büyüyen Türkiye ekonomisi, 2016 yılında yüzde 3,2 büyüyebilmişti. FETÖ mensupları ve onların yurt dışındaki destekçileri tarafından yürütülen Türkiye ekonomisi üzerine negatif algı kampanyasının da etkileri göz önüne alındığında, darbe girişiminin maliyetinin daha da arttığını görüyoruz. Sekteye uğrayan yeni yatırımlar, buna bağlı olarak artan işsizlik, turist sayısında gözlenen azalma gibi etkenleri de hesaba kattığımızda darbe girişiminin Türkiye ekonomisine yaklaşık 50 milyar TL’ye mal olduğu tahmin edilmektedir” ifadelerini kullandı.


Türkiye’nin 2023 hedeflerine giden yolda bütün problemlerin üstesinden gelmesinin altında yatan sebepler


Çelenk, açıklamasında Türkiye’nin her türlü saldırıyı bertaraf edecek güce sahip olduğunu vurgulayarak, “Türkiye ekonomisinin güçlü ve dinamik yapısı ve ekonomi yönetimi tarafından alınan tedbir ve teşvikler sayesinde başta 15 Temmuz olmak üzere son yıllarda ülkemize yönlendirilen bütün saldırıların ekonomiye etkisi çok geçmeden bertaraf edilmiştir. Nitekim güçlü bir ekonomiyi kırılgan bir ekonomiden ayıran en önemli özellik, yaşanabilecek muhtemel bir şokun yalnızca ufak dokunuşlarla telafi edilebilme ihtimalinin var olmasıdır. Kırılgan ekonomilerde ise durum bunun tam tersidir, yani şoklar çok önemli ve kökten revizyonları beraberinde getirir. Bu bağlamda 15 Temmuz’da yaşadığımız darbe teşebbüsünün ekonomik anlamda Türkiye’ye maliyetinin nasıl asgari düzeyde tutulabildiğini anlayabilmek için, Türkiye ekonomisinin son 15 yıllık gelişim sürecini ele almamız yeterli olacaktır. Bu süreçte ekonomi yönetimi tarafından izlenmiş olan makro ve mikro seviyedeki politikalar neticesinde elde edilen güçlü ekonomik yapı, darbe teşebbüsünün olası etkilerini hızlı bir şekilde elimine etmeyi başarabilmiştir” şeklinde konuştu.


“MÜSİAD’ın yeri her zaman devletinin ve milletinin yanıdır”


Çelenk, mesajının son kısmında ise, “Dünyanın en yaygın ve etkin STK’sı olan MÜSİAD, her zaman ve her koşulda milli iradeden yana olmuş, onu zedeleyecek her girişimin karşısında durmuştur. 15 Temmuz Darbe Girişiminin ardından da tavrını net bir şekilde ortaya koyan MÜSİAD, hiç vakit kaybetmeden milletin ve devletin yanında yer aldığını açıklayarak, milletimizin bu demokrasi mücadelesini, tüm dünyaya anlatmaya girişmiştir. MÜSİAD olarak üç yıllık süreç boyunca, gittiğimiz her ülkede ve memleketimizin birçok noktasında, demokrasinin belirli bir zümre için değil, toplumun her kesimi için elzem olduğunu ifade ederek bu mücadele içerisinde fiilen yer aldık. Şehitlerimizin kanıyla kurduğumuz, birçok zorluk ve fedakarlıkla bugünlere getirdiğimiz ve Güçlü Türkiye hedefiyle geleceğe yürüyen ülkemizin başta terör örgütleri olmak üzere, hiçbir dış müdahale ile sarsılmasına müsaade etmedik, etmeyeceğiz. Bu vesileyle, 15 Temmuz’un üçüncü yıl dönümünde, Türkiye Cumhuriyeti yaşadığı sürece minnetle anılacak olan 15 Temmuz şehitlerimize Allah’tan rahmet diliyor, gazilerimize bir kez daha şükranlarımı sunuyorum” diye konuştu.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul BTM girişimi Almanya’dan yatırım aldı Otomotiv endüstrisinde kalite kontrolü yapay zeka destekli kameralarla sağlayan Academic Sight, otomasyon sektörünün önde gelen firmalarından Alman Robodex’ten yatırım aldı. Bilgiyi Ticarileştirme Merkezi (BTM) girişimlerinden Academic Sight’a Almanya’dan yatırım geldi. Otomotiv endüstrisinde gerçekleştirilen manuel insan gözlemine dayalı kalite kontrol sistemlerini, yapay zeka ile insan gözleminden kamera gözlemine taşıyan program geliştiren Academic Sight’a Almanya’da otomasyon sektöründe faaliyet gösteren Robodex firması yatırım yaptı. Yatırım tutarı hakkında bilgi verilmezken, Robodex ile gerçekleştirilen işbirliğinin, maddi yatırım ve Academic Sight’ın Almanya’da yeni bir marka oluşturmasını kapsadığına dikkat çekildi. Alınan yatırım hem maddi hem de ayni olarak gerçekleşeceğini belirten Academic Sight Kurucu Ortağı Bünyamin Bingöl de yaptığı açıklamada, “Ayni yatırım yeni marka oluşturulması ve Almanya’daki tüm operasyonel maliyetlerin karşılanmasını kapsıyor. Bu işbirliği sayesinde Almanya başta olmak üzere Avrupa’daki varlığımızı güçlendirecek ve yapay zeka destekli dijital dönüşüm teknolojileri alanında daha fazla firmaya ulaşabileceğiz. Bu yatırım hem Academic Sight’ın büyüme yolculuğunda bir dönüm noktası hem de Almanya’daki endüstriyel firmaların kalite kontrol süreçlerine dijital bir çözüm sunma imkanı oluşturuyor” dedi. BTM sayesinde birçok yatırımcı ulaştı BTM kapsamında daha fazla network ve iş olanağının kendilerine ulaştığını kaydeden Bingöl, “Bu kapsamda çok değerli görüşmeler sağladık ve işimizi tanıtma konusunda BTM’nin bize çok fazla desteği oldu. Almanya menşeili teknoloji firması Robodex ise vizyonumuzu ve potansiyelimizi tanıyarak bize önemli bir yatırım yaptı” diye konuştu. Academic Sight’ın geliştirdiği program, presten çıkan parçaların yüzeylerinde bulunan çizik, göçük ve yırtık gibi yüzey kaynaklı kalite kusurlarının insan gözüyle değil, yapay zeka destekli kameralarla tespit edilmesine olanak sağlıyor.
Sakarya SETA Genel Koordinatörü Duran: “Terörün tamamen biteceği bir sürece girdik” ’Küresel Belirsizlik Çağında Türk Dış Politikası’ konulu söyleşiyle SUBÜ Konuşmaları’nın 71’inci konuşmacısı olan SETA Genel Koordinatörü Prof. Dr. Burhanettin Duran, Türkiye ve Irak arasında yeni bir dönemin başlayacağına işaret etti. Sakarya Uygulamalı Bilimler Üniversitesi (SUBÜ) tarafından düzenlenen SUBÜ Konuşmaları’nın 71’inci konuşmacısı ‘Küresel Belirsizlik Çağında Türk Dış Politikası’ konulu söyleşiyle Siyaset, Ekonomi ve Toplum Araştırmaları Vakfı (SETA) Genel Koordinatörü Prof. Dr. Burhanettin Duran oldu. Moderatörlüğünü SUBÜ Uygulamalı Bilimler Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Sinan Esen’in üstlendiği söyleşide; bölgesel bazlı yaşanan çatışma ve gerilimler, sürekli değişen dengeler, siyasi konjonktürdeki dalgalanmalar ve Türkiye’nin yürüttüğü diplomatik müzakereler ile dış politikasındaki muhtemel rotalar konuşuldu. “Hem sert hem yumuşak güç” Dünyada belirsizlikler ve bir dizi krizle boğuşulan bir süreçten geçildiğini kaydeden Duran, “Özellikle pandemiden sonra Rusya ve Ukrayna arasındaki savaş durumu Batı ve Rusya arasındaki gerginliği artırdı. Amerika Birleşik Devletleri ve Çin başta olmak üzere büyük güçler arasındaki rekabetler hızlandı. Aralarında Türkiye’nin de olduğu yükselen güçler ise kendi inisiyatiflerini oluşturdu. Böyle bir dönemde çok sayıda kriz ve çok sayıda riskin olması, dünyadaki düzenin bozulmuş olmasının başlıca faktörleri. Dış krizlerle boğuşan ve aynı zamanda iç türbülanslara cevap vermeye çalışan Türkiye, dünyadaki değişeme de güçlü bir şekilde adapte oldu. Bundaki en önemli etken Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın güçlü liderliğidir. Türkiye hızlı hareket edebildiği için krizlere etkili cevaplar verebiliyor. Bu durumu örnekleyecek olursak; Türkiye, Suriye ve Irak’ta tampon bölge oluşturdu. Yine Libya’da iç savaşı durduran askeri bir varlığı oldu. Somali’de Türkiye bir askeri varlık göstererek oranın istikrarına ve ticaretine katkı vermeye çalışıyor. Bu örnekleri ortaya koyduğumuzda şu görünüyor ki Türkiye sert gücünü ve yumuşak gücünü aynı anda kullanabilen bir ülke. Türk Hava Yolları, Yunus Emre Enstitüsü, Türk İş Birliği ve Koordinasyon Ajansı Başkanlığı (TİKA) ve Yurt Dışı Türkler ve Akraba Toplulukları Başkanlığı (YTB) gibi kuruluşlarıyla yumuşak gücünü de kullanıyor. Bu şekilde Türkiye ‘Akıllı Güç’ denilen bir konumu üretmeye çalışıyor” dedi. “PKK’yı bitirecek bir sürece girdik” İzleyicilerden gelen “Cumhurbaşkanı ile Savunma Bakanı Güler’in, yaz aylarında terörün biteceğine yönelik ifadelerini nasıl değerlendirebiliriz?” sorusunu cevaplayan Duran, “Türkiye 2016’dan sonra PKK’nın Suriye ve Irak’ta bir terör koridoru oluşturmasını engellemekle ilgili çok açık ve net bir proaktif politika izliyor. Bu politika akabinde Türkiye’de terör olaylarının ortadan kalktığı, terörün varlığının çok büyük ölçüde yok edildiği bir döneme geldik. Özellikle Irak ve Suriye’deki askeri varlığımız ve operasyonlarımızla bu süreci destekledik. Bu sadece bizim çabamızla olacak bir şey değil. Biz 10-12 kilometrelik bir derinliğe girdik. 30-40 kilometre daha girmemiz gerekecek ama bu da yetmiyor. Çünkü biz girdikçe terör örgütü geri çekilerek konumlanıyor. Bu konuyla ilgili hem Bağdat hem Erbil ile görüşmeler devam ediyor. Bu görüşmelerin sonucunda terör örgütünün ortadan kalkacağı bir düzlem oluşturulmak isteniyor. Terörün yanı sıra Türkiye ve Irak arasında kalkınma ve ekonomik odaklı iş birliklerinin de yürütüleceği bir döneme girdik” diye konuştu.
Van Van Gölü’ne dökülen Karasu Çayı eski günlerine kavuştu Van Gölü’ne dökülen Karasu Çayı, bu yıl yağışların bol olması nedeniyle eski günlerine döndü. Van Gölü’nü besleyen 102 derenin arasında bulunan Karasu Çayı, bu yıl yağışların bol olması nedeniyle eskisi gibi akmaya başladı. Birçok yabani kuşa ev sahipliği yapan çay, inci kefali göçünde önemli bir yere sahip. Geçtiğimiz yıllarda yaşanan küresel ısınma sonucu kuruyan Karasu Çayı’nın bu yıl bol yağış almasıyla eski günlerine dönmesi uzmanları sevindirdi. Konuyla ilgili açıklama yapan an YYÜ Su ürünleri Fakültesi Dr. Öğretim Üyesi Mustafa Akkuş, “Ülkemizde özellikle 2020 yılından sonra yağışların azalmasına bağlı olarak çok ciddi kuraklık yaşadıklarını söyledi. Bu noktada Van Gölü havzasının kırılgan bir yapıya sahip olduğunu ifade eden Dr. Öğretim Üyesi Akkuş, “Van Gölü havzası kapalı bir havza. Dışarıdan hiçbir su girdisi yok. Son 4 yıldır yaz mevsimlerine geldiğimiz zamana kadar su debilerinde ciddi bir oranda üşüş yaşanıyordu. Bazı akarsular Van Gölü’ne ulaşmakta zorluk çekiyordu. Şuanda Karasu Sulak alanındayız. Bu havzasın suyla doluluğunu yıllardır hiç görmemiştik. Son kar yağışı ve yağmurla beraber akarsuyun taşması neticesinde tekrar burası suyla buluştu. Özellikle Karasu Çayı’nın debisinin düşük olması nedeniyle hemen etrafında birçok tarla oluştu. Fakat akarsu tekrardan taştı buraları geri aldı. Bizler akarsulara yakın yerlerde ne yaparsak yapalım akarsu bir gün kendisine ait olan yeri geri alacak. Şu anda bunu bariz bir şekilde görüyoruz. Akarsu yatakları suyla dolduğu zaman güzel. Hem balıklar için hem de etrafımızdaki birçok canlı için. Umut ediyoruz ki bu sene geçen yıllara göre suyun bolluğu bereketi devam eder" dedi.