GENEL - 15 Mayıs 2019 Çarşamba 15:40

Ramazan’da doğru besin tercihleri sağlığı koruyor

A
A
A
Ramazan’da doğru besin tercihleri sağlığı koruyor

Ramazanın başlangıcıyla birlikte birçok kişi, alışmış olduğu düzenden farklı bir düzene giriyor.

Ramazanın başlangıcıyla birlikte birçok kişi, alışmış olduğu düzenden farklı bir düzene giriyor. Yeme ve içme alışkanlıkları başta olmak üzere, metabolizma düzeni, uyku düzeni bu ayda değişim gösteriyor. Birçok kişi ise Ramazan ayında doğru beslenemediği için çeşitli sıkıntılarla karşı karşıya kalıyor.


Hasan Kalyoncu Üniversitesi (HKÜ) Beslenme ve Diyetetik Bölümü Araştırma Görevlisi Hülya Yılmaz, Ramazan ayında beslenme ile ilgili sıkıntılar yaşanmaması için doğru besin tercihlerini anlatan önemli açıklamalar yaptı.


“Öğünleri üç-dört bölüme ayırarak tüketmeliyiz”


Günlük yaşamımızın genellikle belli bir düzene sahip olduğunu belirten Yılmaz, "Günlük yaşam içerisinde iş saatlerimiz, uyku saatlerimiz belirli periyotlar halindedir. Bunun yanında “Sirkadiyen Ritim” olarak adlandırdığımız bir de metabolizma düzenimiz vardır. Belli saatlerde dinlenmeye programlı, belli saatlerde harekete odaklıdır. Ramazan ayında da hali hazırda düzensiz olan beslenmemiz daha da düzensiz bir hal almaktadır. Çünkü sadece iftar ve sahur vakitlerinin yemek için uygun zaman olduğu düşünülür. Fakat bu doğru bir yaklaşım değildir. Normal zamanlardaki gibi olmasa da Ramazan’da da öğünleri üç - dört bölüme ayırarak tüketmeliyiz” dedi.


Yağlı Besinler Susuzluk Hissini Arttırıyor


Her öğünde dört besin grubundan da dengeli bir tüketim olmasına özen göstermeliyiz diyen Hülya Yılmaz, "Çoğunlukla sahur için tercih ettiğimiz ve tüketimi yanlış olan gıdalar; beyaz unla yapılan bazlama, poğaça, yağlı gözleme, kızartılmış mayalı hamur işleri, patates kızartması, içecek olarak; şekerli çay, meyve suyu veya şekerli komposto suları vb. besinler sağlıklı bir beden için olması gereken öğün içerikleri değildir. Sahurda aşırı yağlı gıdalardan uzak durmak çok önemlidir. Çünkü bu tarz beslendiğimiz zaman vücudumuzun yağları yakmak için daha fazla su harcaması gerekeceğinden gün içinde susuzluk hissimizin artmasına sebep olacaktır. Ayrıca sahurda lifli ve su içeriği yüksek besinleri tercih etmek gün içinde suyun vücutta tutulmasına yardım edecektir. Unutulmamalıdır ki; doğru besin tercihleri vücut sağlığını korumaya yardım eder" şeklinde konuştu.


Sahurda ve iftarda beslenme


Yılmaz, iftar için tercih edilmesi gereken beslenme şeklini ise "İftarda yarı katı, yarı sıvı bir öğün olmalıdır. İftarda gün içerisindeki susuzluktan dolayı daha fazla su içme ihtiyacı oluşur. İftarda çok sıvı tüketmek karın bölgemizi aşırı miktarda şişirip, katı yiyeceklerle ihtiyacımız olan besin ögelerinin eksik alınmasına sebep olabilmektedir. Aşırı katı beslenme ise, sıvılarla alabileceğimiz vitamin, mineralleri eksik almamıza neden olur. Buna ek olarak, besinlerin sindirimi için gerekli kaygan ortamın sağlanamayacağından ötürü hazımsızlık problemleri de ortaya çıkabilmektedir. Bütün bu durumlar göz önüne alınarak, sahurda ve iftarda doğru besinleri seçmeliyiz" diye anlattı.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Ağrı Önyargılara meydan okuyan Ağrı’nın tek kadın futbol takımı zirveye yükseliyor Ağrı Aile ve Sosyal Hizmetler Spor Kulübü, Türkiye Futbol Federasyonu Kadınlar 3. Lig 2. Grup’ta mücadelesine devam ediyor. Gösterdikleri kararlılıkla 2. Lig yolunda emin adımlarla ilerleyen takım, önyargılara da meydan okuyarak, önemli başarılara imza atıyor. Yeşil sahalarda gösterdikleri performans ve sosyal sorumluluk projelerindeki katkılarıyla 2018 yılında Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’dan teşekkür plaketi alma başarısını gösteren cesur kadınlar, sahadaki başarılarını Ağrı’yı ve Türkiye’yi gururlandırmak için kullanıyor. Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı bünyesindeki ASP Gençlik ve Spor Kulübü ile spora adım atan takım, büyük bir kısmı erken yaşta ve zorla evliliklerle karşı karşıya kalan yaşıtlarının aksine, futbol oynama tutkularını gerçeğe dönüştürüyor. Vali Mustafa Koç ve eşi Neslihan Gül Koç’un destek ve katkıları, takımın moral ve motivasyonunu zirveye taşıyor. Neslihan Gül Koç, kadın futbolcularla sık sık bir araya gelerek, maçlarını izliyor ve yanlarında olarak onlara güç veriyor. Futbolculardan Merve Kurt, "Futbola ilk başladığımda ailem buna çok karşıydı. Sonradan hocalarımın ve arkadaşlarımın desteğiyle bu engeli aştık. Futbola sadece erkeklerin oynayabileceğini düşünmek yanlış. Biz bunu başardık ve kanıtladık. Hedefimiz şampiyonluk ve bunun için gece gündüz çalışıyoruz. Valimiz Mustafa Koç ve eşi Neslihan Gül Koç’a, hem yardımlarından hem de maç esnasındaki desteklerinden dolayı en içten dileklerimizle teşekkür ederiz" dedi. Takım kaptanı Kader Şimşek ise, "Biz Ağrı’nın tek kadın futbol takımıyız ve çok da başarılıyız. Seyirciler bizi izleyerek kadınların futbola karşı olan ön yargılarını yıkıyorlar. Bu bize ilham veriyor ve örnek oluyoruz. Daha fazla seyirciye ve desteğe ihtiyacımız var. Bu sayede farkındalık oluşturabilir ve daha fazla kızın bu spora katılmasını sağlayabiliriz" şeklinde konuştu. Takımın antrenörü Önder Tunay da, "Hedefimiz ikinci lige yükselmek. Bu zor bir hedef ancak kızlarımızın azmi ve kararlılığıyla bunu başaracağımıza inanıyorum. Doğu Anadolu Bölgesi’nde kadın futbolunun zorluklarının farkındayız. Fakat futbol kızlarımıza birçok imkan sunuyor. Spor lisesine geçişlerde önemli rol oynuyor, üniversite imkanı sunuyor ve beden eğitimi öğretmenliği gibi alanlarda iş imkanları oluşturuyor" ifadelerini kullandı. Ayrıca Vali Mustafa Koç ve eşi Neslihan Gül Koç’un desteğine değinen Tunay, "Valimiz Mustafa Koç ve eşi Neslihan Gül Koç hanımefendi bize çok büyük destek oluyorlar. Bu sayede şampiyonluk hedefimiz daha da güçlendi. Onların desteğiyle Ağrı’ya ve Doğu Anadolu Bölgesi’ne bu şampiyonluğu getirmek istiyoruz" cümlelerine yer verdi.
İzmir Medical Point araç tercihini ‘çevreden’ yana kullandı ‘Gezegenin sağlığı eşittir insan sağlığı mottosuyla’ yoluna devam eden İEÜ Medical Point Hastanesi’nde çevre dostu elektrikli araç TOGG, makam aracı olarak kullanılmaya başlandı. Medical Point Hastaneler Grubu Yönetim Kurulu Başkan Vekili Veysi Kubba, “Medical Point Hastaneleri olarak çevre dostu politikalar izlemeye devam ediyoruz. Bunun son örneklerinden biri de makam aracı olarak fosil yakıt üretmeyen TOGG’u tercih etmek oldu” dedi. Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi kapsamında sıcaklık artışını 1,5 C ile sınırlı tutmak için, sera gazı salımını 2030’a kadar yüzde 45 azaltmak, 2050 yılına kadar da net sıfır hedefine ulaşmak hedefleniyor. Medical Point Hastaneler Grubu da net sıfır hedefinde önemli projeleri hayata geçirmeye devam ediyor. Uyguladığı enerji politikaları sonucunda geçtiğimiz yıl "ISO 50001 Enerji Yönetim Sistemi Sertifikası" almaya hak kazanan İEÜ Medical Point Hastanesi’nin bahçesine elektrikli araçlar için iki adet şarj istasyonu da kuruldu. “Elimizi taşın altına koymaya devam edeceğiz” İEÜ Medical Point Hastanesi, makam aracı tercihini de ‘çevreden’ yana yaptı. Yerli ve milli üretim, çevre dostu elektrikli araç TOGG, hastanede makam aracı olarak kullanılmaya başlandı. Tamamen elektrikli olan TOGG’un karbon salınımı, geleneksel yakıt tüketen araçlara oranla çok daha düşük. Medical Point Hastaneler Grubu Yönetim Kurulu Başkan Vekili Veysi Kubba ‘net sıfır karbon’ hedefiyle çevre dostu uygulamaları hayata geçirdiklerinin altını çizdi. Kubba, “Son yıllarda dünyada iklim değişikliğinin yıkıcı etkilerini yoğun bir şekilde yaşıyoruz. Bu da bize her geçen gün gelecek için sorumluluk almanın aciliyetini hatırlatıyor. Medical Point Hastaneler Grubu olarak çevre dostu politikalar izlemeye devam ediyoruz. Bunun son örneklerinden biri de makam aracı olarak TOGG’u tercih etmek oldu. TOGG, yerli ve milli olması dolayısıyla bizleri gururlandırmakla kalmıyor, fosil yakıt tüketmediği için de çevreyi de kirletmiyor” diye konuştu.
Gaziantep Büyükşehir’den İskenderun’a altyapı ve üstyapı desteği Gaziantep Büyükşehir Belediyesi, deprem sonucunda ciddi hasar gören İskenderun’un altyapı çalışmalarına destek amacıyla yaklaşık 10 gündür bölgedeki çalışmalarını sürdürüyor. Kahramanmaraş merkezli depremlerde büyük hasar gören Hatay’ın İskenderun ilçesinde normalleşme sürecini hızlandırmak ve kentin daha yaşanabilir bir ortama kavuşmasını sağlamak için harekete geçti. Gaziantep Büyükşehir, İskenderun’un altyapı ve üstyapı sürecindeki mesaisine hem teknik açıdan destek veriyor hem de personel takviyesinde bulunup sürecin hızlı ve koordineli bir şekilde yürütülmesine katkı sağlıyor. Gaski ilçedeki atıksu sorununu çözdü “Asrın Felaketi” olarak tanımlanan 6 Şubat depremleri dolayısıyla altyapıda hayati öneme sahip olan atıksu çalışmalarına Gaziantep Su ve Kanalizasyon İdaresi Genel Müdürlüğü ekipleriyle destek olup iyileştirme çalışmalarını tamamlayan Büyükşehir, ayrıca Fen İşleri Daire Başkanlığı, Kent Estetiği ve Yeşil Alanlar Daire Başkanlığı ekipleriyle de ilçedeki teknik desteğini sürdürüyor. Bu kapsamda Gaziantep Büyükşehir Belediye Başkanı Fatma Şahin ve teknik ekibi, ilçeye ziyarette bulunup İskenderun Belediye Başkanı Mehmet Dönmez ve ekibiyle saha gezisi ve istişare toplantılarına katıldı. Bölgenin eksikleri ve yapılan çalışmalar konusunda bilgi alınarak yeni destekler konusunda talepler dinlendi.
Erzurum ETÜ’de TÜBİTAK’tan destek alan öğrenciler için ödül töreni düzenlendi Erzurum Teknik Üniversitesi’nde (ETÜ), 2023 yıllarında Türkiye Bilimsel ve Teknik Araştırma Kurumu (TÜBİTAK) “2209-A Üniversite Öğrencileri Destekleme Programı” kapsamında destek almaya hak kazanan proje ekipleri için ödül töreni düzenlendi. Fen Fakültesi Konferans Salonu’nda düzenlenen etkinliğe ETÜ Rektörü Prof. Dr. Bülent Çakmak, Rektör Yardımcıları Prof. Dr. Ali Fatih Yetim, Prof. Dr. Ceren Sultan Elmalı, dekanlar, akademisyenler ve projeleri kabul edilen öğrenciler katıldı. Programın açılışında konuşan Rektör Çakmak, ETÜ’de geliştirilen ve kabul alan proje sayısının her geçen dönem arttığına dikkat çekerek: “Malumunuz olduğu üzere TÜBİTAK Ortaokul Öğrencileri Araştırma Projeleri Yarışmaları üniversitemiz ev sahipliğinde düzenleniyor. Onları gördüğümde sizin küçüklüğünüz aklıma geliyor. Çünkü proje kültürü o yaşlardan itibaren kazanılmaya başlıyor. Proje denildiğinde genelde akademisyenler tarafından hazırlanan Ar-Ge faaliyetleri akla gelirdi. Ancak son dönemde TÜBİTAK’ın da desteğiyle bu anlayış değişti ve artık öğrenciler tarafından hazırlanan projeleri de konuşuyoruz. Bu noktada sizlerin elde ettiği başarılar üniversitemizin tanınırlığına ve bilinirliğine önemli katkılar sunarken kariyerleriniz açısından da çok önemli kazanımlar sağlayacaktır. Çünkü mezun öğrencilerimizden aldığımız geri bildirimlere baktığımızda iş verenlerin akademik başarının yanı sıra takım çalışmasına yatkınlık ve proje kültürüne sahip olmak gibi kriterlerine de öncelik verdiğini görüyoruz. İnanıyorum ki aynı kararlılık ve azim ile kabul alan proje sayımız önümüzdeki süreçte daha da artacak. Bu vesileyle başta siz değerli öğrencilerimiz olmak üzere bilgisi ve tecrübesiyle size yol gösteren danışman hocalarımıza teşekkür ediyor, başarılarınızın devamını diliyorum” diye konuştu. Program Rektör Çakmak’ın ve Rektör Yardımcılarının öğrencilere ve danışmanlarına teşekkür belgelerini takdim etmesi ve hatıra fotoğrafı çekilmesiyle sona erdi.
İstanbul Oscar ve Altın Palmiye ödüllü Anatomy of a Fall, TV+ta izleyiciyle buluşuyor Dijital içerik platformu TV+, Oscar ve Altın Palmiye ödüllü suç draması ‘Anatomy of a Fall’ filmini, 26 Nisan’da sinemaseverlerle buluşturuyor. En iyi film ve dizileri yıl boyu ekrana getiren TV+, 26 Nisan Cuma günü tüm dünyada büyük ses getiren ‘Anatomy of a Fall’ (Bir düşüşün anatomisi) filmini kullanıcıların beğenisine sunuyor. TV+’ta yayınlanacak film, Cannes’da kazandığı Altın Palmiye ödülünün ardından 5 dalda aday gösterildiği 96’ncı Oscar Ödülleri’nde ‘En İyi Özgün Senaryo’ ödülünün de sahibi oldu. Filmin senaryosu, daha önce Victoria ve Sibyl filmlerinde de birlikte çalışan yönetmen Justine Triet ile eşi Arthur Harari tarafından yazıldı. İntihar mı kaza mı cinayet mi? Film, Sandra Hüller’in başrolde olduğu sürükleyici bir suç draması. ‘Birinin özel hayatı başkasının cehennemidir’ fikrinden yola çıkan film, Fransız Alpleri’nde bir kulübede kocası Samuel ve görme engelli oğluyla izole bir yaşam süren Alman yazar Sandra’yı izliyor. Samuel yüksekten düşerek ölür fakat soruşturma sonucunda ölüm nedeninin intihar mı kaza mı olduğu kesinleşmeyince Sandra cinayet suçlamasıyla tutuklanır. Samuel’in ölümünün sorgulandığı mahkeme süreci, çiftin çalkantılı ilişkilerinin de derinine inen rahatsız edici ve tatsız bir psikolojik yolculuğa dönüşür.