EĞİTİM - 06 Kasım 2019 Çarşamba 14:33

Giresun Üniversitesi Rektörü Can’a akademisyenlerden destek

A
A
A
Giresun Üniversitesi Rektörü Can’a akademisyenlerden destek

Giresun Üniversitesi Rektörü Prof.

Giresun Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Yılmaz Can’ın göreve geldiği günden beri çalışmalarını takdir eden Giresun Üniversitesi Öğretim Elemanları Derneği yaptığı açıklamada (GÜNÖDER) üniversite adına umut verici çalışmalar yapıldığı ifade edildi.


Giresun Üniversitesi Rektörü Yılmaz Can’ın vahim bir tabloyla devraldığı görevde umut verici çalışmalar yaptığını açıklayan GÜNÖDER Başkanı Doç. Dr. Yalçın Sarıkaya, “Giresun Üniversitesi Rektörlüğüne Temmuz 2019’da Prof. Dr. Yılmaz Can atanmıştır. Kendisi, üniversitemizin daha önce 2010-2012 yılları arasında vekâleten Rektörlük görevi münasebetiyle yakından tanıdığı bir isimdir. Giresun Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Yılmaz Can’ın kendisinden önceki vahim tablodan sorumlu tutulmaması gerekir. Elbette, Prof. Dr. Yılmaz Can, kısır tartışmaların, anlamsız disiplin ve ceza soruşturmalarının, ataletin ve üretimsizliğin hâkim olduğu bir üç yılın ardından göreve gelmiştir. Bu itibarla geçtiğimiz dönemde ortaya çıkan bu tablodan kendisinin mesul tutulması mümkün değildir. Mevcut durumu tespit etmek bakımından bizim yaklaşımımız tarafgir olarak görülecekse, bu noktada, YÖK’ün 2018 yılı izleme ve değerlendirme raporu, Sayıştay Başkanlığı’nın rapor ve incelemeleri gibi devlet kurumlarının objektif değerlendirme çıktıları esas alınabilir. Bu takdirde resim oldukça nettir. Dahası, merkez yerleşkelerde yapılması gereken ancak bir türlü gerçekleştirilemeyen işler, iç uyum ve huzur bakımından gelinen nokta çalışanlar ve genel olarak şehrin de malumudur. Bazı rakamlarla bu durumu ortaya koymak isterim: Mesela Doktora programından mezun olan öğrenci sayısı itibariyle 2018 yılında 6 rakamında kalmışız. Oysa Lisansüstü programların bütününde yaşıt üniversiteler arasında çok iyi bir çıkış yakalanmıştı. Bunun bir nedeni de kadro adaletsizliği ile bazı programların açılmasının engellenmesidir" dedi.


"Bölüm ve programların genel doluluk oranı bakımından Rize (yüzde 88), Kastamonu (yüzde 79), Kırşehir (yüzde 81), Kırklareli (yüzde 81), Kilis (yüzde 83), Mardin (yüzde 96) gibi şehirlerin arkasında kalmışız" diyen Sarıkaya "Oysa bir zamanlar en yüksek doluluk oralarına ulaşabiliyorduk. Erişilebilen Ders Bilgi Paketi oranı Ordu, Kırklareli, Kilis, Mardin, Gümüşhane, gibi üniversitelerde yüzde 100 iken biz bu sıralamada da yüzde 72 ile en alt sıralarda bulunuyoruz. Mezun takip sistemindeki mezunların oranı bakımından, öğrenci başına düşen kitap sayısı bakımından, üniversite adresli bilimsel yayınlara açık erişim oranı bakımından en alt sıralarda yer almaktayız. Ancak Türkiye ortalamasının epeyce ilerisinde olduğumuz bir değerlendirme ölçütü var ki o da “Akademik huzuru bozmaya yönelik, akademik ve idari personel ile öğrencilere ait açılan disiplin soruşturması dosya sayısı”dır. Düşünün ki KTÜ gibi büyük ve birtakım sıkıntıların hep var olduğu bir üniversitede 2018 yılında hiç soruşturma açılmamışken, bizimle aynı tarihte açılan Kastamonu Üniversitesinde sadece 4, Gümüşhane’de sadece 14, Türkiye’nin en büyük üniversitelerinden olan Gazi’de sadece 35, Marmara Üniversitesinde 22 soruşturma açılmışken, bu rakam Giresun’da 90’dır" ifadelerini kullandı.



“Destek olunması gerektiği kanaatindeyiz”


Giresun Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Yılmaz Can’ın göreve gelişinin umut verici olduğunu ve destek verilmesi gerektiğini de ifade eden Sarıkaya, “Göreve geldiği günden itibaren çalışma barışı konusunun altını çizmiş, kendi hayatı ve yaklaşımı ile bunu ortaya koymuş kıymetli bir idarecidir. Çoğulcu, katılımcı ve kapısı diyaloğa açık bir rektör profili çizdiği için kendisine teşekkür ederiz. Bu noktada, öncelikle akademik yükseltilme dediğimiz hak eden öğretim elemanlarının kadro beklentilerinin karşılanması hususu akla gelmektedir. Kendisinin mevzuat çerçevesinde çalışmaları tamamlayarak ilgili kurullarda bu sorunu gündeme alması da iyi niyet ve doğruluğu ortaya koymaktadır. Ancak hala eski bir takım kavgaları sürdürmek isteyenlerin bu adımları engellemeye dönük gayretkeşliği kurumsal kimlikle bağdaşmamaktadır. Bu önemli sorunun kısa sürede çözülmesine dair umut ve beklentimiz yanında kendisine desteğimizi de ifade ediyoruz. Geçmişte örnekleri görülen, bazı yerel basın veya sosyal medya unsurları üzerinden yapılan yıpratma faaliyetlerinin, itibar saldırılarının kuruma ve şehre bir katkısı olmamıştır, olmayacaktır. Bunların tamamına yakınının üniversite içinden şahsi hesaplarla yapılan işler olduğu da kamuoyunun malumudur. Üniversiteyi bu tür mülahazaların dışında tutmak şehrin de bir sorumluluğu olarak görülmelidir. Giresun Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Yılmaz Can, bu şehrin bir evladı olması, iline hizmet etme arzusu ile yola çıkmasını da çalışma enerjisi bakımından değerli görüyoruz. Güre yerleşkemizde başlatılan peyzaja ve imara ilişkin faaliyetler, yeniden atılım için umut vermektedir. Elbette bunun yanında Fiskobirlik’in taşınarak yerinin Güre yerleşkemize kazandırılması, yerleşkenin yolla bölünmüşlüğünün ortadan kaldırılması, Batı istikametindeki gelişim alanı içinde olan sahanın alınması gibi beklentilerimiz de vardır. Rektörümüzün gerekli siyasal mekanizmaları da harekete geçirerek bu işleri halledeceği inancındayız. Gerek fiziki gerekse akademik anlamda, üniversiteyi hak ettiği yere getirmek için önümüzdeki 4 yılın çok iyi değerlendirilmesi, mevcut planlamaların gözden geçirilmesi ve birlik ruhu içinde hareket edilecek atmosferin oluşturulması zaruridir" şeklinde

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Hatay Naci Görür: "Çağdaş toplumlarının yaptığı gibi depreme dirençli yerleşim alanlarını oluşturmak zorundayız" Hatay’ın İskenderun ilçesinde söyleşiye katılan jeolog ve deprem bilimci Prof. Dr. Naci Görür, depreme dirençli yerleşim alanların oluşturulması gerektiğine dikkat çekti. Prof. Dr. Naci Görür, depremin vurduğu Hatay’ın İskenderun ilçesinde vatandaşlarla bir araya geldi. Görür, İskenderun Ticaret ve Sanayi Odası tarafından düzenlenen ‘İskenderun’un Depremselliği ve Deprem Dirençli İskenderun’ söyleyişine katıldı. Türkiye’de 13,6 milyon önce deprem mekanizmaların oluştuğunu ifade eden Prof. Dr. Görür, depremleri durdurmanın mümkün olmadığını, toplum olarak depreme dirençli yerleşim alanlarını oluşturmak zorunda olduğunu söyledi. “Her depremde de 10 bin ve 50 bin insanı dün olduğu gibi toprağa veremeyiz" Deprem mekanizmasının Türkiye’de 13,6 milyon önce oluştuğunu söyleyen Prof. Dr. Görür, “Bizim ülkemizde bu faylar 13,6 milyon seneden beri deprem oluşturmaya devam ediyor. Biz depremleri durduramayız, bu mümkün değil çünkü bu mümkün değil. Her depremde de 10 bin ve 50 bin insanı, dün olduğu gibi toprağa veremeyiz. O halde yapılacak bir şey bilgi, aydın ve çağdaş toplumlarının yaptığı gibi depreme dirençli yerleşim alanlarını oluşturmak zorundayız. Bunları yaparsak deprem sorununu büyük ölçüde hallederiz” dedi. “İskenderun tarafına gelen kıta biraz büküldüğü ve eğildiğinde o bölgenin belli ölçüde gömülmesi ve batması anlamına geliyor” Deprem sonrası İskenderun sahilindeki çökme konusuna değinen Prof. Dr. Görür, “İskenderun’da bazı yerler çökmüş ve batıyor. Neden batıyor konusu fayla ilgili bir durumdur. Bin yıl önce Bingöl ilinin Karlıova’dan gelen doğu fayı, yanal hareket ederken İskenderun’daki fay biraz eğiliyor. İskenderun tarafına gelen kıta biraz bükülüyor ve eğiliyor. O kısımda bir duvar ve diklik oluşturuyor. Burada düşey atılım meydana geliyor ve fay niteliği doğuruyor ve batıyor. Bu nedenle de bir bölgenin belli ölçüde gömülmesi ve batması anlamına geliyor. Deniz seviyesinin göreceli olarak işlenmesi anlamına gelir” ifadelerini kullandı. İskenderun ilçesinde düzenlenen ’İskenderun’un Depremselliği ve Deprem Dirençli İskenderun’ temalı konferansa yer bilimci Naci Görür’ün yanı sıra; İskenderun İlçe Kaymakamı Murat Sefa Demiryürek, İskenderun Belediye Başkanı Mehmet Dönmez, Belen İlçe Belediye Başkanı İbrahim Gül ve İskenderun Ticaret ve Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanı Levent Hakkı Yılmaz katıldı.
İstanbul Sadettin Saran: "Göreve gelirsek Fenerbahçe’yi şampiyon yapacağız" Fenerbahçe Başkan Adayı Sadettin Saran, 48 saat içinde 500 imza toplayabildiklerini belirterek, "Göreve gelirsek ne sabır ne de süre istiyoruz. Fenerbahçe’yi şampiyon yapacağız" dedi. Fenerbahçe Başkanlığına adaylığını açıklayan İş İnsanı Sadettin Saran, Faruk Ilgaz Tesisleri’nde düzenlediği lansmansa kongre üyeleriyle bir araya geldi. Fenerbahçe Yüksek Divan Kurulu eski Başkanı Vefa Küçük de toplantı da yer alarak Saran’a destek verdi. Fenerbahçe’yi şampiyon yapmak için çalışacaklarını aktaran Saran, adaylık süreci ile ilgili bilgiler vererek, "Kasım ayında Ali Koç ile buluştum. Maddi manevi çok büyük emek verdiniz, bu işi öğrendin, devam edeceksen biz arkandayız ancak devam etmeyecekseniz biz bu işi çok iyi yaparız ve göreve talibiz dedim. O da, ’Çok iyi yapacağına ben de inanıyorum’ dedi. Kulüp bilançolarına, defterlere bakmamız için resmi olarak aday olmamız gerekiyordu. Takım şampiyonluğa gidiyor, kongre sürecine de sokmak istemiyoruz ama madem öyle dedik 48 saatte büyük teveccühle 500 imzayı topladık. Bunun için de çok teşekkür ediyoruz. Göreve gelirsek ne sabır ne de süre istiyoruz. Fenerbahçe’yi şampiyon yapacağız. Hem saha içinde hem saha dışında mücadele ediyoruz. Oyuncularımıza uzanan elleri kırmasını biliriz" ifadelerini kullandı. "Fenerbahçe hepimizindir" Fenerbahçe için birlik beraberlik mesajı beren 59 yaşındaki iş insanı, "Fenerbahçe hiçbir şahsa ait değildir. Fenerbahçe sizindir Fenerbahçe bizimdir. Fenerbahçe hepimizindir" diyerek sözlerini noktaladı. Saran’ın konuşmasının ardından Kongre Üyeleri yoğun alkışlarla destek verdi.