SAĞLIK - 26 Mart 2020 Perşembe 11:29

Korona virüs hakkında doğru bilinen yanlışlar

A
A
A
Korona virüs hakkında doğru bilinen yanlışlar

Giresun Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof.

Giresun Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Kültiğin Çavuşoğlu, COVID-19 virüsünden ne olduğu ve korunma yolları konusunda doğru bilinen yanlışlar hakkında açıklamalarda bulundu.


Genetik ve Moleküler Biyoloji dalında Prof. Dr. Kültiğin Çavuşoğlu, gerek sosyal medya gerekse basın yoluyla birçok doğru bilinen yanlış uygulamaların yapıldığını ifade ederek, toplumu paniğe düşürmeden yapılması gerekenleri anlattı.


Prof. Dr. Çavuşoğlu, “Korona Türkçe ’taç’ anlamına gelen Latince korona kelimesinden türemiş bir ifadedir. Halk dili ile üzerindeki çıkıntıların taçı andırması nedeniyle bu isim verilmiştir. Korona SARS ve MERS gibi virüsleri içeren bir virüs ailesidir. Bu aileye ismini veren Korona virüs ise kuş ve memelileri enfekte eden ve zamanla da insanlara geçişi kolaylaştıran mutasyonlar kazanarak, patojen hale gelen bir virüstür" dedi.


"Maske kullanımı bu virüsü önler. Fakat vatandaşlarımızın 5 TL’ ye tedarik ettiği maskelerin bu virüsü önleme şansı bulunmamaktadır" diyen Çavuşoğlu "Hatta sağlık personellerinin kullandığı N95 maskelerinin çapının da 0.3 mikron olduğu düşünüldüğünde bu maskelerinde koruyucu özelliği bulunmamaktadır. İtalya ve İspanya’da sağlık çalışanlarının yaklaşık 3.500’nün vefat etmesinin başlıca sebebi de bu maskelerdir. Bu bağlamda kullanılabilecek maske çapı 0.007 mikron olan 3M9211 maskelerdir. Fakat bu maskede sadece sağlık personelleri tarafından kullanılmalıdır" şeklinde konuştu.



"Soğuğu seven bir virüstür"


Korona virüsünün soğuğu seven bir virüs olduğunu kaydeden Çavuşoğlu "Yani -70 ile -196 derece de canlılığını sürdürebilir. Fakat zarflı virüs olması dolayısıyla da yapısındaki lipid tabakası nedeniyle ısıya daha dayanıksızdır. Bu nedenle de, 60 derecenin üzerindeki sıcaklıklar ile UV ve X ışınlarına maruz kalma durumunda inaktive olmaktadır. Bilim insanlarının yaz aylarında salgının azalacak demelerindeki asıl neden de zaten yüksek sıcaklıklarda virüsün güneşten maruz kalacağı yüksek yoğunluktaki UV ışınlarıdır. Fakat unutmayalım bu dış ortamdaki yani yüzeylerde bulunan Korona virüs için geçerlidir. Yani insandan insana bulaşma sıcaklığın bir önemi yoktur" diye konuştu.



"Antibiyotik kullanımı virüsleri öldürmez"


Prof Dr Kültiğin Çavuşoğlu, antibiyotik kullanımının ne Korona virüsü ne de diğer virüsleri öldürmeyeceğini belirterek şunları söyledi:


"Antibiyotiklerin çeşitli etki mekanizmaları vardır. Örneğin bazı antibiyotikler bakteri gibi patojenlerde hücre zarının sentezini bazısı ise hücre duvarının sentezini inhibe ederek, çoğalmalarına engel olurlar. Virüslerin ise bu yapıları olmadığından yani hücre zarı, hücre duvarı, Organelleri olmadığından antibiyotiklerin etki edeceği bir bölgeleri bulunmamaktadır. Yapısı protein ve lipitten oluştuğundan, lipitler de sadece alkol, kloroform ve eter gibi çözücülerde çözündüğünden ve bu kimyasallar proteinleri de natüre ettiklerinden korona virüsün yapısını bozmakta ve inaktif hale gelmelerine halk dili ile ölmelerine neden olmaktadır. HIV tedavisinde kullanılan ilaçlar ile Hydroxychloroquine ve Favipiravir gibi ilaçlar da korona virüsüne doğrudan korona virüsüne karşı geliştirilmiş ilaçlar olmasalar da antiviral ilaçlardır. Bu nedenle uzman doktor kontrolünde ve uygun dozlarda kullanımı fayda sağlayabilir. Unutulmamalıdır ki ilaç da bir zehirdir. Doktor kontrolü olmadan bu ilaçların kullanımı çok büyük hayati tehlikelere neden olabilir."



“Korona virüs sadece akciğere enfekte olmaktadır.”


Korona virüsün bulaşma yollarıyla ilgili de açıklamalarda bulunan Prof.Dr. Çavuşoğlu, “ ’Korona virüs boğaz da kalır mı? ve buna karşı sirke, tuzlu su, sıcak su veya alkol içmek yada Gargara yapmak virüsü yok eder mi?’ gibi birçok sorular sorulmakta ve bu yöntem uygulanmaktadır. Bu kesinlikle doğru değildir. Şöyle ki virüsler çok özel canlılardır. Sadece konak hücrede aktiftirler yani canlıdırlar. Konak hücre dışında ise kristal halde bulunurlar. Bu nedenle de canlılar ile cansızlar arasında geçiş formu olarak kabul edilirler. Bu bağlamda virüs ağız yolu ile boğaza ulaşsa bile boğazda yer alan hücrelerin içerine girmeden kalabilmesi ve çoğalabilmesi mümkün değildir. Bu boğaza ulaştığında ise hemen hücreyi enfekte etmekte yani içerisine girmektedir. Virüs hücre içerisine girdiği içinde içilen alkol, sirke, sıcak yada tuzlu suyun bir yararı olmayacaktır. Korona virüs yiyecekler yolu ile vücuda girebilir fakat enfeksiyon yapması söz konusu değildir. Örneğin marketten aldığınız ekmeğin üzerinde korona virüs var. Siz bunu yerken yutkunma hareketi sırasında metabolik olarak nefes almadığınız için akciğerlere ulaşamadan doğrudan mideye inecektir. Korona virüsünde diğer birçok virüs gibi pH 5-9 aralığında aktif yani canlı kalabildiği dolayısı ile de midenin pH nın 1-3 olduğu düşünüldüğünde, canlı kalması ve enfeksiyona yol açması söz konusu değildir. Bununla birlikte Korona virüs vücudumuzda akciğerler dışında başka organlara da yerleşebilmesi şimdilik kesinlikle mümkün değildir. Zira virüsler konakçına özgüdür. Yani kuduz virüsü vücuda girdiğinde sadece beyin hücrelerini, uçuk virüsü olarak bildiğimiz Herpes virüs ise sadece ağız etrafındaki epitel hücrelerini enfekte edebilmektedir. Bu nedenle de Korona virüsde mutasyona uğramadığı sürece, şuan için sadece akciğer organını enfekte etmektedir. Yine korone virüsün göz yolu ile akciğere ulaşabilmesi ispat edilmiş bilimsel bir çalışma bulunmamaktadır. Fakat gerçekleştirilen sınırlı sayıdaki çalışma ile Korona virüsün göze bulaşabildiğini, gözde retinit ve optik nörite neden olarak, görmeyi tehdit edici durumlara neden olabildiği gösterilmiştir.” dedi.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Kırıkkale Kırıkkale’de ortaya çıktı: Kızıl tuygun çiftçilerin dostu oldu Kırıkkale’de, nesli tükenme tehlikesi altında olan saz delicesi olarak bilinen yırtıcı kuş "kızıl tuygun", dron ile görüntülendi. Saz delicesinin görüldüğü bölgede çiftçilik yapan Emre Doğan, "Bize keyifli çalışma ortamı sunuyorlar, bize arkadaşlık ediyorlar. Bize burada moral motivasyon sağlıyorlar. Fareleri avlıyorlar. O yüzden bizim en büyük dostumuz" dedi. Kırıkkale’de ’saz delicesi’ olarak da bilinen yırtıcı kuş kızıl tuygun, Kızılırmak nehrinin beslediği Kapulukaya Barajı kıyısındaki tarım arazileri üzerinde dron ile görüntülendi. Nesli tükenme tehlikesi altında olan saz delicesi, genellikle sazlık ve sulak alanlarda görülüyor. Saz delicesi, tarım arazilerindeki sürüngen, böcek, fare ve küçük memeliler ve kuşlar dahil olmak diğer birçok etçil hayvan gibi leşle de beslenebiliyor. Tarım arazilerinde bulunan ve mahsullere zarar veren farelerle de beslenen saz delicesi, çiftçilerin dostu durumuna geldi. Karakeçili ilçesinde çiftçilik yapan Emre Doğan (30), İHA muhabirine yaptığı açıklamada, tarım arazisinde çalışırken kendilerine moral ve motivasyon sağladığını belirterek, keyifli çalışma ortamı oluşturduklarını söyledi. Doğan, "Burası onların evi bizim de ekmek kapımız. Burada avlanıyorlar, besleniyorlar. Biz de burada çalışıyoruz, çalışırken de arkadaşlık ediyorlar. Biz de kendileri hakkında bir şeyler öğrenmeye çalışıyoruz. Bize keyifli çalışma ortamı sunuyorlar, bize arkadaşlık ediyorlar. Bize burada moral motivasyon sağlıyorlar. Fareleri avlıyorlar. O yüzden bizim en büyük dostumuz. Fareler mahsullerimize zarar veriyor, onlarda bize yardımcı oluyor. Doğanın dengesi gereği" dedi. Kırıkkale Valiliğinin teklifi ve Tarım ve Orman Bakanlığı, Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğünün oluruyla, sulak alanların korunması yönetmeliği çerçevesinde 30 Ocak 2024 tarihinde mahalli öneme haiz Çeşnigir sulak alan olarak ilan edildiği bildirildi. Bin 213 hektar büyüklüğünde olan Çeşnigir sulak alanı, göçmen su kuşlarına da ev sahipliği yapıyor.
Muş Malazgirtli vatandaşlar şifalı bitkileri satarak geçimlerini sağlıyor Muş’un Malazgirt ilçesinde yaşayan vatandaşlar, dağlardan topladıkları şifalı bitkileri satarak geçimlerini sağlıyor. Baharın gelişiyle birlikte dağlarda yeşeren şifalı bitkileri toplayarak tezgahlarda satan vatandaşlar, ailelerinin geçimini sağlamaya çalışıyor. Dağların yüksek kesimlerinde yetişen mantar, uçkun, çiriş, kenger, sirmo, soryaz, cağ, kaniberg gibi bitkileri toplayarak çarşı merkezinde kurdukları tezgahlarda satışa sunan vatandaşlar, müşterilerinin ilgisinden oldukça memnun. Topladıkları şifalı bitkileri satarak ailesini geçimini sağladığını ifade eden Serhat Karataş, “Memleketimizde yapacak başka bir iş yok. Bu işi yaparak ekmeğimizi kazanıyoruz. Bahar aylarında şifalı bitkiler, kış aylarında ise balık, sebze ve meyve satarak aile bütçeme katkı sağlamaya çalışıyorum” dedi. Doğal yetişme alanı bulunan şifalı bitkilerin ömrünün az olduğunu dile getiren Ramazan Yıldırım ise “Karların erimesi ile birlikte dağlarda şifalı bitkiler çıkmaya başlar. Bizler de bu bitkileri toplayarak şehirde satıyoruz. Uçkunun destesini 50 TL, mantar 350 TL, çirişin 3 kilosu 100 TL, kengerin kilogramını 20 TL’den satıyoruz. Bitki satışı bizim için oldukça güzel bir iş. Ama zaman kısa olduğu için kötü. Tüm işimiz bir ay içerisinde bitiyor. Bir ay içerisinde ne kadar çok çalışırsak, o kadar fazla kazanıyoruz. Genelde guruplar halinde çalışıyoruz. Bir ayda olsa iş bulup çalışmak güzel” ifadelerini kullandı.
Kayseri Uzmanından ‘excimer lazer’ tavsiyesi: “Kendi gözlerinizle görmeniz hiç de uzak değil” Kayseri Doktoröz Göz ve Cerrahi Lazer Merkezi Başhekimi ve Göz Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Abdullah Özkırış, excimer lazer tedavisinin hipermetrop, miyop ve astigmat tedavisinde kullanılan en yaygın tedavi olduğunu ve özellikle asker, polis adaylarının bu tedaviden yararlanarak meslek sahibi olabileceklerini söyledi. 18 yaşından büyük, son 6 ayda gözlük numaraları 0.50 dioptriden fazla değişmemiş, -9.0 dioptriye kadar miyop ve 6 numaraya kadar hipermetrop ya da astigmatı olan bireylere excimer lazer tedavisinin uygulanabileceğini dile getiren Kayseri Doktoröz Göz ve Cerrahi Lazer Merkezi Başhekimi ve Göz Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Abdullah Özkırış, “Hastaların yapılan ölçümleri sonucunda yeterli kornea kalınlığı olmalı, şeker romatizma gibi sistemik hastalığı bulunmamalı ve gözlerinde başka herhangi bir hastalık olmamalıdır. Keratokonus, katarakt, göz tansiyonu, göziçi iltihabı ve ciddi göz kuruluğu olan hastalara uygulanmaz. Excimer lazer tedavisinde önemli olan ameliyat öncesi muayenede gözün ameliyata uygun olup olmadığına karar vermektir. Bu yüzden ameliyat öncesi yapılan muayene ve tetkikler önemlidir. Muayenede hastanın göz numaraları belirlenir, kornea kalınlıkları ölçülür, kornea haritası çıkartılır ve kapsamlı bir göz muayenesi yapılır. Göz tansiyonu ölçülür, gözyaşı testi yapılır göz bebeği genişletilerek, biyomikroskobik muayene ile ön segment ve retina tabakası kontrol edilir. Bu muayeneler sonucunda herhangi bir patolojik bulguya rastlanılmaz ise ameliyat kararı alınır” ifadelerini kullandı. “İğnesiz ve dikişsiz tedavi” Excimer lazerin damla anestezi ile yapıldığını ve ağrısız olduğunu dile getiren Özkırış, “Doğru göze, doğru zamanda ve doğru yöntemle laser yapılmış ise tekrarlama imkanı çok düşüktür. Nadiren de olsa tekrarlayan vakalarda göze uygunsa 2. kez lazer yapılabilir. Lasik yöntemi en sık uygulanan yöntemdir. Bu yöntemde korneanın üst yüzeyinde ince bir tabaka kesilir, kapak şeklinde kaldırılır ve altta kalan kornea yüzeyine excimer lazer uygulanarak, gözdeki kırma kusuru düzeltilir. Bu yöntem damla anestezisi ile yapılır ve ağrılı değildir. Bu ameliyatta iğne yapılmaz ve dikiş atılmaz. Lasik yöntemi dışında PRK ve LASEK yöntemleri de vardır. Laser tedavisi herhangi bir göz rahatsızlığını tedavisine engel değildir. Kornea kalınlığınıza bağlı olarak 4-6 D’ye kadar astigmatizma laser ile düzelebilir. Laser sonrası gözler açık kalıyor ve görerek gidiyorsunuz. Ancak 2-3 saat yanma batma ve sulanma ve ağrı olabiliyor. Laser göz ile ilgili herhangi bir ameliyatın yapılmasına engel değildir. Laserden 3 gün sonra yüzünüzü yıkayabilirsiniz. Ancak deniz, havuz ve kaplıca gibi genel kullanıma açık sulara ise 20-30 gün girmemeniz gereklidir” dedi. Özkırış son olarak, gözü uygun olan hastaların excimer lazer konusunda uzman kişilere ameliyat olduklarında kendi gözleri ile görmenin hiç de uzak bir hayal olmadığının altını çizdi.