GENEL - 25 Mart 2020 Çarşamba 12:01

Yılda 2 ay yetişiyor, tezgahları ve sofraları süslüyor

A
A
A
Yılda 2 ay yetişiyor, tezgahları ve sofraları süslüyor

Doğu Karadeniz Bölgesi’nde sebze ve ot ağırlıklı yemekleri ile meşhur Giresun mutfağının önemli lezzetlerinden sakarca, baharın gelmesiyle bahçelerde kendini gösterirken, bazıları için geçim kaynağı kimisi içinse sofrasının baş tacı oluyor.

Doğu Karadeniz Bölgesi’nde sebze ve ot ağırlıklı yemekleri ile meşhur Giresun mutfağının önemli lezzetlerinden sakarca, baharın gelmesiyle bahçelerde kendini gösterirken, bazıları için geçim kaynağı kimisi içinse sofrasının baş tacı oluyor.


Çoğu zaman köyden gelen kadınlar tarafından toplanarak halk pazarına getirilen sakarca bitkisinin bağı 5 TL’den satışa sunuluyor. Zamanına göre sakarca, kaldirik ve dikenin uç kısımlarının toplandığı melucan gibi bitkileri satarak aile ekonomisine katkı sağlayan köylü kadınlar, bu bitkinin bölge insanı tarafından sevilerek tüketildiğini ifade ediyor.


Sakarcanın çeşitli yemeklerde kullanıldığını kaydeden Fatma Uzun, bu bitkinin yılda sadece iki ay yetiştiğini söyledi. Sakarca bitkisinin birçok yemek çeşidinin bulunduğunu da kaydeden Uzun, “Özellikle fındık bahçelerinde kendiliğinden yetişen sakarca beyaz çiçekleriyle ayrı bir güzellik katıyor. Bahçelerde köklerinden sökülerek toplandıktan sonra güzel bir şekilde temizleniyor. Yemek için haşladıktan sonra kimisi patatesle birlikte, kimisi de mısır unu ve yumurta ile kızartarak güzel yemekler yapıyor. Cenab-ı Allah bize bunu veriyor. Bizde gerek kendi gerekse arkadaşlarımızın bahçesinden topluyoruz. Yılda sadece bir buçuk iki ay yetişiyor ve tamda bu aylar (Mart-Nisan) sakarca zamanı. Bunun iki, üç çeşit yemeği olur. Bazıları bunun çorbasını da yapar. Başka yemeklerinde içine koyuluyor. Bahçelerden toplayıp hem kendi yemeğimizi yapıyoruz hem de pazarda satanlar oluyor” dedi.


Sakarca, bahçelerden toplandığı gibi mahalle pazarlarında da alıcı buluyor. Sokakbaşı pazarı esnafı Mustafa Yılmaz, sakarcanın faydalı bir besin kaynağı olduğunu belirterek “Sakarca Karadeniz bölgesinin yerli bir ürünüdür. Bu hem tarlada yetişiyor hem de bahçede yetişiyor. Şu anda tam mevsimi, biz bunu 5 TL’ye satıyoruz. Sağlıklı bir ürün” açıklamalarında bulundu.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Bolu Bolu’da 7. Uluslararası Koru Gebelik Doğum Lohusalık Kongresi düzenlendi Bolu’da "7. Uluslararası Koru Gebelik Doğum Lohusalık Kongresi" düzenlendi. Prof. Dr. Aydan Biri ve Prof. Dr. Fatma Deniz Sayıner modern doğum hekimliği ve ebelik hizmetleri açısından önemli bilgileri katılımcılara aktardı. Bolu Koru Otel’de geleneksel hale gelen Uluslararası Koru Gebelik Doğum Lohusalık Kongresi’nin 7’ncisi düzenlendi. Kongre’nin oluşturulmasında büyük payda sahibi olan Prof. Dr. Aydan Biri ve Prof. Dr. Deniz Sayıner’in öncülüğünde bir araya gelen doğum hekimlerinin yanı sıra perinatoloji uzmanları, ebeler, hemşireler, yenidoğan hekimleri ve doğuma katkı sağlayan birçok branş uzmanı da kongrede yerini aldı. Kongrede Türkiye’de ve dünyada modern doğum hekimliği ve ebelik hizmetleri açısından önemli bilgiler, araştırma sonuçları ve deneyimlerin paylaşıldığı bilimsel oturumlar yapıldı. 3 gün sürecek olan kongrede, doğuma yönelik kurslar ve bilgilendirme toplantıları yapılacak. “Doğum konusu birçok konuya göre az ilgi görüyor” Türkiye’de sadece doğumun ele alındığı en büyük bilimsel toplantı olma özelliğini taşıyan 7. Uluslararası Bolu Koru Gebelik, Doğum ve Lohusalık Kongresi’nin başkanlığını yürüten Prof. Dr. Aydan Biri, “Bu 7’ncisi olmakla birlikte en çok heyecan duyduğum kongre oldu. Her geçen yıl birbirini tekrar etmemek adına zaten çok geniş ve sonsuz olan bu kongrede bir kez daha sizinle olmaktan çok büyük keyif duyuyorum. Konumuz doğum ve içerisinde çok fazla bileşen var. Doğumsal birleşim ya da bir bebeği ilgilendiren bir süreç, toplumun esası temeli ve koruyucu sağlık bakımı. Kongrede çok fazla insanı bir araya getiriyoruz. Ama çok da zor oluyor bu kongreler. Daha önce de söylediğim bir şey var ana işimiz olan doğum, özellikle kadın doğum hekimlerinin polikliniklerinin yüzde 80’i doğum, ancak buna rağmen birçok konuya göre çok daha az ilgi görüyor. Bu yıl ben çok çünkü bu konu doğrultusunda doktor arkadaşlarımızın da ana konumuzun doğum olduğuna dair inancı arttı. Her ne kadar hala akademisyen arkadaşlarımızın ‘Doğum da moda oldu’ demesine rağmen mesleğe bakışımızın çarptırıldığı bir dönemdeyiz” dedi. “Bilginin olmadığı yerde güçten bahsedilemez” Bilimsel çalışmaların ışığında kendini yenileyen ebelere ihtiyaç olduğunu söyleyen Prof. Dr. Deniz Sayıner, “Eğitim bizim vazgeçilmezimiz olmalı. Çünkü en büyük güç bilgi gücüdür. Bilginin olmadığı yerde güçten bahsedilemez. Hiçbir silah, hiçbir teknoloji bilginin karşısında duramaz. O nedenle sürekli bilimsel çalışmaların ışığında kendini yenileyen ebelerin yetişmesine ve ebelere ihtiyaç duyduğumuzu söylemem lazım. Ve tabii ki böyle bir ebeliği dizayn etmek için de birlik olmaya ihtiyaç vardır. Kurucu üyelerinden biri olmaktan onur duyduğum, gerçekten birlikte yürümekten gurur duyduğum yol arkadaşlarımın olduğu Anadolu Ebeler Derneği. Bu dernekle birlikte örgütlenmek, mesleğine sahip çıkmak mesleki örgütün içinde olmak son derece önemli” diye konuştu.