ÇEVRE - 14 Kasım 2020 Cumartesi 08:21

40 gözeli şelaleye Türkiye’nin en uzun zipline hattı kurulacak

A
A
A
40 gözeli şelaleye Türkiye’nin en uzun zipline hattı kurulacak

Turizm otoriteleri tarafından Türkiye’de ziyaret edilmesi tavsiye edilen 10 şelaleden birisi olan Tomara Şelalesi Tabiat Parkına Karadeniz bölgesinin en uzun zipline hatlarından birisi kurulacak.

Turizm otoriteleri tarafından Türkiye’de ziyaret edilmesi tavsiye edilen 10 şelaleden birisi olan Tomara Şelalesi Tabiat Parkına Karadeniz bölgesinin en uzun zipline hatlarından birisi kurulacak.


Türkiye’de dağdan çıkan 40 ayrı kaynağın dökülmesi sonucu oluşan ender şelalelerden birisi olan efsaneleriyle ünlü Gümüşhane’nin Şiran ilçesindeki Tomara Şelalesi Tabiat Parkı sonbahar mevsimiyle birlikte ayrı bir güzelliğe bürünürken, buz gibi akan suyunun oluşturduğu vadide binlerce yıldır gürül gürül çağlayan bölgeye DOKA’nın destekleriyle yapılacak olan zipline hattı önümüzdeki sezona yetiştirilecek.


Gümüşhane il merkezine 105, Şiran ilçe merkezine 20 kilometre uzaklıkta bulunan ve yörede “Kırk Gözeler” adıyla bilinen, dağın içerisindeki 40 ayrı gözeden buz gibi akan süt rengindeki köpük köpük sularıyla görenleri mest eden Tomara Şelalesi, sonbahar mevsimiyle birlikte güz renklerine büründü.


Gümüşhane’nin en önemli turizm rotalarından birisi olan ve geçtiğimiz yıllarda yolu sıcak asfaltla kaplanan, kamu ve özel sektör yatırımlarıyla beş yıldızlı tesislere kavuşan Tomara Şelalesi Tabiat Parkında şelalenin karşısında cam seyir terası da yer alıyor.


Yörede “Kırk Gözeler” adıyla bilinen ve dağın eteğinden çıkan 40 ayrı kaynağın yaklaşık 15 metre metreden dere yatağına döküldüğü Tomara Şelalesinin suyu sonbahar mevsimi nedeniyle bir miktar azalırken, 1 Haziran’da başlayan sezon boyunca yaklaşık 100 bin kişi tesisi ziyaret etti.



“Yeşilin, ağaçların ve suyun içerisinden geçerek harika bir parkur üzerinde zipline keyfini gerçekleştireceğiz”


Yüksek bir noktadan alçak bir noktaya bağlanmış çelik halat vasıtasıyla emniyet kemeri takarak, kişinin kendi ağırlığı ve yerçekimi yardımıyla kayma işi olan zipline hattının 285 metre gidiş ve geliş olarak planlandığını kaydeden Tomara Şelalesi Tabiat Parkı işletmecisi Abdulbaki Kara, “2021 sezonunda Ramazan Bayramının birinci günü itibariyle Karadeniz bölgesinin en profesyonel ve en uzun zipline macera parklarından birisini alanımıza kazandıracağız. Doğu Karadeniz Kalkınma Ajansı (DOKA) desteğiyle birlikte yaptığımız zipline macera parkımız 1 Mayıs itibariyle burada ziyaretçilerimizin kullanımına açılacak. Bu anlamda Karadeniz’in en profesyoneli olacağımızı iddia ederek tüm misafirlerimizi ve doğaseverleri, aynı zamanda macera severleri alanımıza davet ediyoruz. 285 metre uzunluğa sahip bir hat olacak. Kulemizden başlayarak tomara şelalesi dere yatağının üzerinden gelip buradaki tomara şelalesi tırmanma merdivenlerimizin yan tarafına iniyoruz. Oda 285 metre ve Karadeniz’in en profesyonel ve en uzun zipline hatlarından birisi olacak. Yeni projemizle birlikte insanlar geldiklerinde burada maceraya en üst seviyede yaşayacaklarına inanıyoruz. Çünkü biz yaparken bunu çok yüksek düşünmedik. Her insanın binebileceği, macerayı kaldıracak bir irtifada gerçekleştiriyoruz. En yüksek irtifamız 27 metre olacak. Bu da yeşilin, ağaçların ve suyun içerisinden geçerek harika bir parkur üzerinde zipline keyfini gerçekleştireceğiz inşallah” dedi.



“100 bine yakın ziyaretçiyi ağırlamanın gurur ve mutluluğunu yaşıyoruz”


2020 yılında tüm dünyayı saran koronavirüs vakalarına rağmen 1 Haziran’da yeni normalde tesislerin açılmasıyla birlikte çok güzel bir sezonu geride bıraktıklarını kaydeden Kara, “Önceki yıllarda 200 bin ziyaretçi ağırladığımız tabiat parkımızda bu yıl da yine 100 bine yakın ziyaretçiyi ağırlamanın gurur ve mutluluğunu yaşıyoruz. Yeni normal sürecinde tesislerimizde tüm süreçlerimizi baştan aşağıya planladık ve tüm ziyaretçilerimizi en güzel şekilde ağırladık. Maske, mesafe ve temizlik kurallarına en güzel şekilde riayet ettik ve sezonumuzu da çok bereketli ve verimli bir şekilde geçirdik. Sezonunun kapanmasına çok az bir zaman kaldı. Biz de artık 2021 sezonunda yapılması planlanan işlerle ilgili çalışmalarımıza son sürat devam ediyoruz” diye konuştu.



“Renklerin her türlüsü sonbaharda Tomara’da bizlerle”


Tomara Şelalesinin sonbahar renklerinin cümbüşü ile çok güzel bir hale geldiğine vurgu yapan Kara, “Yaprak dökümü ve ağaçlardaki renk cümbüşüyle Tomara Şelalesi bambaşka bir hale büründü. Gelem misafirlerimiz de Tomara’da sonbaharın çok güzel olduğunu bizlere ifade ediyor. Renklerin her türlüsü sonbaharda Tomara’da bizlerle” şeklinde konuştu.


Macera parkıyla birlikte Tomara Şelalesi Tabiat Parkında insanların bir günlük vakitlerini geçirecek tüm etkinlikleri planladıklarını sözlerine ekleyen Kara, şöyle konuştu:


“Tabiat parkımız Gümüşhane il merkezine 105, Erzincan il merkezine 125, Trabzon’a yaklaşık 165 kilometre mesafede olduğu için gelen misafirlerimizin bir tam günlerini burada geçirip doya doya eğlenmelerini istediğimiz keyifli bir macera parkının bitiminde de konaklama tesislerini alanımıza kazandırmayı düşünüyoruz. Yani buraya özellikle uzun yoldan gelenlerin keyifle konaklayacakları bir alanı 2023 sonuna kadar alanımıza kazandırmak hedeflerimizden birisi.”

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Hatay Yurt dışına kaçmaya çalışırken yakalanan Rönesans Rezidans’ın müteahhitti: "Karadağ’a tapu devri için gidiyordum" Depremin vurduğu Hatay’da yüzlerce kişiye mezar olan Rönesans Rezidans ile ilgili dava kapsamında ilk duruşma gerçekleştirildi. Havalimanından kaçmaya çalışırken yakalanan rezidansın müteahhidi Mehmet Yaşar Çoşkun, "Karadağ’a tapu devri için gidiyordum. Hatam varsa en üst cezayı almaya razıyım. Bankadan yüklü miktarda para çekmedim ihtiyacım olan kadar 2 bankadan toplamda 20 bin 700 euro çektim” dedi. Asrın felaketinde Antakya ilçesinde en çok ölüm Ekinciler Mahallesi’nde bulunan ‘Cennetten bir köşe’ vaadiyle satılan Rönesans Rezidans’ta yaşanmıştı. Yüzlerce insanın hayatını kaybettiği 250 daireden oluşan Rönensans Rezidans, deprem anında saniyeler içinde yerle bir olmuştu. Hatay Cumhuriyet Başsavcılığı Deprem Soruşturma Bürosu tarafından başlatılan soruşturma geçtiğimiz aylarda tamamlanmıştı. Hazırlanan iddianame Hatay 3. Ağır Ceza Mahkemesi’nce kabul edilmişti. Rönesans Rezidans ile ilgili yargı süreci bu gün görülecek mahkeme ile başladı. Duruşmada Rönesans Rezidans’ta yakınlarını kaybeden vatandaşlar da katılım gösterdi. Duruşmaya; rezidansın tutuklu olarak yargılanan müteahhidi Mehmet Yaşar Coşkun SEGBİS üzerinden, tutuklu kontrol elemanı Önder Artun, tutuklu yapı denetim şirketi yetkilisi Mehmet Haşim Eraslan, tutuklu yapı denetim şirketi yetkilisi Bülent Sekiçoğlu ve tutuksuz olarak yargılanan proje müdürü İ. D. mevcutlu olarak, tutuksuz olarak yargılanan yapı denetim şirketi yetkilisi Ayhan Karan SEGBİS üzerinden katıldı. Bilinçli taksirle birden fazla kişinin ölmesine ve yaralanmasına neden olma suçundan 22 yıl 6’şar ayla yargılanan davada sanıklar ve müvekkilleri kendilerini savundular. Tutuklu sanık Önder Artun, 22 yıldır esnaf olduğunu belirterek Rönesans Rezidans inşaatında çalışmadığını dile getirdi. Artun’un avukatıysa müvekkilinin akli dengesinin yerinde olmadığını belirterek şahsın beraatını istedi ve hastanede tedavi edilmesi gerektiğini söyledi. “Bu kadar yıkıcı bir depremi kimse tahmin edemiyordu, ben görevimi yaptığıma inanıyorum” Tutuklu yapı denetim şirketi sorumlusu Mehmet Haşim Eraslan, iddianamede yer alan kendisine yönelik suçlamalara karşı, "Proje aşamasında yer almadım. İnşaatın devam ettiği sürede İskenderun ilçesinde ikamet ediyordum. Ortağım O.Ç. Rönesans inşaatla ilgileniyordu. Suçlamaları kabul etmiyorum, beraatimi istiyorum. Denetimlere ara ara gidiyordum, hiçbir olumsuzluk yoktu. Deprem dalgası değişkenlik gösterdi daha bilim adamları çözemedi. Bu kadar yıkıcı bir depremi kimse tahmin edemiyordu. Ben görevimi yaptığıma inanıyorum, beton dökülürken oradaydım” ifadelerini kullandı. Tutuksuz yargılanan proje müdürü İ.D., kendisine yönelik suçlamaları reddedip kendisinin inşatta amele işlerini yaptığını belirterek, "Müteahhit Mehmet Yaşar Coşkun’un yanında 20 yıldır çalışıyorum. Proje müdürü olacaksın dediklerinde inşaat yüzde 80 seviyesindeydi. Yaşananlar için çok üzgünüm, orada ölen tanıdıklarım var. Vefat edenlere rahmet diliyorum. Biz 6 kişilik amele takımıyız; temizlik taşıma işlerini yapıyorduk. Beni şirket müdürü M.C. görevlendirmişti. Proje müdürünün görevini bilmiyordum. Binada hiçbir olumsuzluk görmedim. Kalıpçılardan birisi düşüp öldükten sonra görevlendirildim” dedi. “Bankadan yüklü miktarda para çekmedim ihtiyacım olan kadar 2 bankadan toplamda 20 bin 700 EURO çektim” Tutuklu olarak yargılanan Rezidansın müteahhidi Mehmet Yaşar Coşkun, “Depremde ölenler için üzgün ve acılıyım. Yönetmelikte yer alan tüm prosedürleri yerine getirdim. En ufak hata ve kusur varsa cezamı çekmeye razıyım. Antakya’da 41 yıldır mimarlık yapıyorum. Bu güne kadar mesleğimde ilkeli ve dürüst olarak çalıştım. Binayı yaparken hazır beton olarak C-30 kullandım, elle beton dökmedik ve masraflardan kaçınmadık. Kaliteli malzemeler kullandık, daha öncede Antakya’da bir çok binalar yaptım ve hiç biri yıkılmadı. Rönesans Rezidans’ın yıkılmasıyla ilgili bilir kişi raporları gerçeği göstermemektedir. Karadağ’a tapu devri için gidiyordum. Hatam varsa en üst cezayı almaya razıyım. Bankadan yüklü miktarda para çekmedim ihtiyacım olan kadar 2 bankadan toplamda 20 bin 700 euro çektim” dedi. Tutuksuz olarak yargılanan yapı denetim şirketi yetkilisi A.K. kendisine yüklenen suçları ve ihmalleri kabul etmeyerek, projenin hiçbir aşamasında yer almadığını söyledi. Tutuklu yapı denetim şirketi yetkilisi Bülent Seküçoğlu, “Projede hiçbir kusur olmadığı tarafımızdan onaylanmıştır. Uygulama denetçisi olmadığım için evraklarda imzam yoktur. Aplikasyon olarak denetleme yaptım. Evrak üzerinde denetleme yaptım” ifadelerini kullandı. Duruşmada rezidansın tutuklu olarak yargılanan müteahhidi Mehmet Yaşar Coşkun’un, tutuklu kontrol elemanı Önder Artun’un, tutuklu yapı denetim şirketi yetkilisi Mehmet Haşim Eraslan’ın, tutuklu yapı denetim şirketi yetkilisi Bülent Seküçoğlu’nun tutukluğunun devam etmesi ve tutuksuz olarak yargılanan proje müdürü İ.D. ve tutuksuz olarak yargılanan yapı denetim şirketi yetkilisi A.K.’ nın tutuksuz olarak yargılanmasına devam edilmesi kararı verildi. Öte yandan dava sanıklarından B.M.’nin hakkında yakalanma emri düzenlenmesine ve rezidansın müteahhidi olan Mehmet Yaşar Coşkun’un kardeşi olan firari Hüseyin Yalçın Coskun’un yakalanmasına yönelik emrin devamına kararına verildi.
Edirne Edirne Balkanların ticaretin merkezi oluyor Edirne Valiliği Balkan Şehirleri İş Birliği Edirne Platformu tarafından "Balkan İş Forumu" düzenlendi. Programa Bulgaristan, Yunanistan, Kuzey Makedonya, Romanya, Arnavutluk, Kosova, Sırbistan gibi birçok ülkeden iş insanı katıldı. Edirne Valisi Yunus Sezer, yatırımcıların bürokratik işlemlerine talip olduklarını söyledi. Ticaret, sanayi adına bir başlangıç yapılan "Balkan İş Forumu" birçok ülkeden ve Trakya’nın çeşitli bölgelerinden 240 firmanın katılımıyla gerçekleştirildi. Kentteki bir tesiste düzenlenen "Balkan İş Forumu" programında, Balkan Şehirleri İşbirliği Platformu’nun Faaliyet Filmi, Edirne Tanıtım Filmi ve Trakya Yatırım Tanıtım Filmi gösterime sunuldu. Edirne’nin ikisi demir yolu, dördü kara yolu olmak üzere altı sınır kapısıyla Türkiye’nin batıya açılan yüzü olduğunu belirten Vali Yunus Sezer, özellikle Kapıkule Sınır Kapısı’nın dünyada en fazla araç ve yolcu sirkülasyonunun olduğu ikinci kapı olarak bilindiğini üretim ve ihracat açısından önemli bir merkez konumunda olduğunu aktardı. Kapıkule’nin potansiyelini her yıl ortalama yüzde 15 artırdığına dikkat çeken Vali Sezer, bu Avrupa’nın ötesinde ticaretin, sanayinin ve üretimin bu topraklarda giderek çok daha fazla artacağının göstergesi olduğunu belirtti. "Edirne olarak her alanda köprü olma vazifesine talibiz" Trakya’nın hem tarım faaliyetleri hem de stratejik açıdan çok önemli bir bölge olduğunu ifade eden Vali Sezer, Edirne’de tek olan organize sanayi bölgesi sayısını da artırdıklarını aktardı. Edirne olarak tarımda, ticarette, sanayide, kültürde, spor ve diğer alanlarda bir köprü olma vazifesine talip olduklarını vurgulayan Vali Sezer, Balkan Şehirleri İş Birliği Platformu’nun kuruluş amacının da bu nedenle olduğuna dikkat çekti. Edirne’nin, tarihi olarak üstlenmiş olduğu misyonu ete ve kemiğe büründürmeyi amaçladıklarını aktaran Vali Sezer, "Köprüler sadece Edirne’nin sembolü değil aynı zamanda tüm Balkanlar’ın sembolü. Bu köprüleri biz fiziki olmaktan çıkartıp gönül köprülerine dönüştürmeyi, kalıcı dostlukların inşası için bir vesile olmayı amaçlıyoruz. Bu manada 3 ay önce kurulan Edirne Balkan Şehirleri Platformu çok güzel bir faaliyet planı çerçevesinde çalışmalarını devam ettiriyor" ifadelerine yer verdi. "240 firmanın katılımıyla gerçekleştiriyoruz" Balkanlar’dan ve Trakya’dan gelen güzel iş insanlarının katılımıyla bu forumu düzenlediklerini ve bunu kalıcı hale getirmeye çalıştıklarını belirten Vali Sezer, "Bu bizim iş forumu adına, ticaret adına, sanayi adına bir başlangıcımız. Şu anda 240 firmanın katılımıyla bunu gerçekleştiriyoruz, sonbaharda inşallah büyük bir fuarla beraber 2 bine yakın iş insanını bir araya getireceğiz. Balkanlardaki Sanayi ve Ticaret Bakanlarımızı, Türkiye’deki oda ve borsaları burada toplamayı hedefliyoruz. Edirne olarak iş insanlarının yapacakları bütün yatırımlarda bürokrasiyi üstlenmeye ve takip etmeye talip olduk. Bir kapı ve nokta olmaya talibiz. Gelen iş insanları bir muhatap bulsunlar ve kendileri adına tüm iş süreçlerini biz takip edelim. İş insanlarının güvenli platformlarda bir araya gelmesi ve birbirilerini tanıması ile kuracakları birlikteliklerin kalıcı olmalarını sağlamayı hedefliyoruz. Biz Edirne olarak kendi potansiyelimizin her alanda yüzde 10’unu kullandığımızı düşünüyoruz. Bu alanda da biz yüzde 10 potansiyelimizi, yüzde 100e’, hatta onun üzerine çıkartmayı hedefliyoruz” dedi. Trakya Kalkınma Ajansı Genel Sekreteri Mahmut Şahin, Trakya ve Edirne özelinde yatırım fırsatları ile ilgili sunum yaptı. Mahmut Şahin, Edirne’nin Balkanlara açılan ve Avrupa’ya açılan ticaret ve hizmetler sektörü kapısı olduğunu belirtti. "Edirne balkanlara ve Avrupa’ya açılan bir sınır" Edirne’nin Balkanlara ve Avrupa’ya açılan bir sınır olduğunu aktaran Şahin, aynı zamanda ticaret ve hizmet sektörü kapısı olduğuna değindi. Şahin, "Türkiye Orta Doğudan ve Asya’dan Avrupa’ya açılan kapı, Trakya ise Balkanlar’da Türkiye’nin Avrupa’ya açılan kapısıdır. Trakya’da da Edirne’nin Balkanlar’a açılan ticaret kapısı ve hizmetler sektörü kapısıdır. Türkiye’nin hemen en yoğun OSB’lerinin kurulu olduğu ve sanayi altyapısının iyi olduğu su, elektrik doğalgaz gibi yerleşik altyapının hazır olduğu bir bölgedesiniz. Edirne’miz önce de bahsettiğimiz gibi Türkiye Trakya’da Balkanlara çıkış kapısı. Bu anlamda hem demir yolu hem karayolu hem de sınırlarıyla Balkanlara ve Avrupa’ya açılan bir kapı" ifadelerini kullandı. "Türkiye’den Bulgaristan’a 4 buçuk milyar dolar ihracat" Edirne’nin hem Balkanlara, hem Bulgaristan’a, hem de dünyaya açılan bir kapı olduğunu söyleyen Türkiye-Bulgaristan İş Konseyi Başkanı Mustafa Sarıbekir, kentteki sınır kapılarının yılda 2 buçuk milyon tekerlekli araç geçtiğini ve Türkiye’nin ihracatının yüzde 55’inin Avrupa’ya olduğu düşünüldüğünde bu kapıların Türkiye için çok önemli olduğunu ifade etti. Bulgaristan’da 7 milyar dolarlık bir dış ticaret hacmi olduğunu söyleyen Sarıbekir, bunun yaklaşık 4 buçuk milyar dolarını Türkiye’nin Bulgaristan’a sattığını ve 2 buçuk milyar dolarını da Bulgaristan’ın Türkiye’ye sattığını aktardı.