ÇEVRE - 22 Kasım 2021 Pazartesi 12:34

Gümüşhane’nin yer altı sarayında turizm sezonu devam ediyor

A
A
A
Gümüşhane’nin yer altı sarayında turizm sezonu devam ediyor

Yoğun sarkıt, dikit ve damlataşı şekilleriyle Gümüşhane’nin yer altındaki gizemli mekanlarından Karaca Mağarası ziyaretçilerin ilgisini çekmeye devam ediyor.

Yoğun sarkıt, dikit ve damlataşı şekilleriyle Gümüşhane’nin yer altındaki gizemli mekanlarından Karaca Mağarası ziyaretçilerin ilgisini çekmeye devam ediyor.


Torul ilçesine bağlı Cebeli köyü sınırlarında bulunan ve ismini aynı adlı mahalleden alan dünyaca ünlü damlataşı Karaca Mağarasında turizm sezonu Korona virüs tedbirleriyle devam ediyor.


Nisan ayında ziyarete açılan ve yoğun kar yağışlarına kadar ziyarete açık tutulması planlanan mağara son günlerde özellikle yabancı turistlerin uğrak yerlerinden olurken “Gümüşhane’nin yer altı sarayı” olarak nitelendirilen mağarayı görmek için bu sezon 20 bini yabancı olmak üzere 91 bin kişi ziyaret etti.


Sarkıt, dikit, damlataşı şekillerinin en yoğun, en güzel ve en görkemli örneklerine sahip olan Karaca Mağarası Gümüşhane-Trabzon karayoluna 4 kilometre mesafede, denizden bin 550 metre yükseklikte, ortalama tavan yüksekliği 18 metre ve toplam iç alanı yaklaşık bin 500 metrekare.


Mağaraya gelen yerli ve yabancı ziyaretçiler yüksek tavanlardan aşağıya ve tem tersi istikamette milyonlarca yılda oluşan devasa sarkıt, dikit ve sütunlarla mağara çiçekleri, mağara incileri, traverten havuzları, mağara gülleri gibi oluşumları hayranlık ve şaşkınlıkla karşılıyor.


Gümüşhane İl Özel İdaresi’nin şirketi tarafından işletilen ve bugüne kadar 1,2 milyonu aşkın kişinin ziyaret ettiği mağarada ziyaret süresi bu yıl Covid-19 tedbirleri nedeniyle 15 dakikayla sınırlandırıldı.


Yaklaşık 150 milyon yıllık dolomitik kireç taşlarının zengin yeraltı suları tarafından aşındırılmasıyla oluşan ve pasif karakterli bir mağara olan Karaca Mağarasındaki sarkıt ve dikitlerin 15 milyon yıl yaşında olduğu tahmin edilirken, yatay yönde gelişim gösteren 6 ayrı salonun birleşmesinden bir araya gelen mağaranın içerisinde sarkıt, dikit, sütun, org desenli duvarlar, bayrak şekilleri, perde damlataşları, mağara çiçekleri, mağara incileri, fil kulakları, traverten havuzları, traverten basamakları ve mağara gülleri yer alıyor. Mağaranın ılık ve nemli havasının solunum yolları hastalıklarına da iyi geldiği rivayet ediliyor.


Mağarayı görmek için Trabzon’dan gelen ziyaretçilerden Mehmet Caka “Yeğenimle beraber burayı görmek istedik. Efsanevi güzellikte bir yer burası. En çok mağara merkezindeki devasa yapıların görüntüsü ve ihtişamı çok etkiledi bizi” dedi.


Kocaeli’nden gelen Burak Şahin de “Burayı görmek için geldim Gümüşhane’ye. İlk defa gördüm ve çok etkilendim. Herkesin mutlaka burayı gelip görmesini tavsiye ederim. Özellikle fotoğrafseverler burada çok farklı şeyler görecekler. Mağara içindeki su sesleri, atmosfer ve yapılar çok etkileyici” diye konuştu.


Mağaranın ana kayasının 150 milyon yıl yaşında sahip olduğunu ifade eden yetkililer de “Gördüğünüz oluşumlar tamamen yağmur ve kar sularının kayaları eritip çökeltmesi ile oluşan kalsiyum karbonat oluşumlarıdır. Canlı bir mağaradır ve oluşum halen devam etmektedir. Buradaki sarkıt ve dikitler 12 yılda sadece 1 santimetre uzamakta. Burayı Gümüşhane’nin yer altı sarayı, yer altının gizemli dünyası ve su damlalarının sanatı diye nitelendiriyoruz” dedi.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İzmir Maraton İzmir’de geri sayım başladı Beşincisi düzenlenen Maraton İzmir, 21 Nisan Pazar günü başlayacak. Teknik Direktör Ersun Yanal ile ultramaraton yüzücüsü Bengisu Avcı da bu organizasyonda yer alacak. İzmir Büyükşehir Belediyesinin bu yıl beşincisini düzenlediği Maraton İzmir’e 21 Nisan Pazar günü start veriliyor. Dev organizasyonda, Teknik Direktör Ersun Yanal ile Okyanus Yedilisi’nde dört kanalı yüzerek geçmeyi başaran ilk ve tek Türk kadını Bengisu Avcı da yerlerini alacak. Sidrex Koşu Takımı ve Bengisu Avcı, Sağlıkta Kalite Derneği’nin (SAĞKAL) İzmir Eczacı Odası ile birlikte düzenlediği “Hayat Kurtaran Bileklikler” kampanyası için koşacak. 600 sporcu mücadele edecek Dünya Atletizm Federasyonu tarafından Road Race Label (Uluslararası Yol Koşusu Sertifikası) verilen Türkiye’nin en hızlı maratonu, saat 08.00’de Şair Eşref Bulvarı’ndaki eski İZFAŞ Genel Müdürlüğü binasının önünden başlayacak. Atletler, 42 kilometrelik yarışta Alsancak üzerinden Karşıyaka’ya ulaşacak ve Bostanlı İskelesi’ne gelmeden dönecek. Aynı parkurdan bu kez Mustafa Kemal Sahil Bulvarı üzerinden İnciraltı’na varacak sporcular, Marina İzmir’den dönerek başlangıç noktasında yarışı tamamlayacak. Yarışta 38 farklı ülkeden toplam 600 sporcu mücadele edecek. Maraton İzmir kapsamındaki 10 kilometrelik yarışın startı da aynı gün ve aynı noktadan saat 07.00’de verilecek. Atletler, Mustafa Kemal Sahil Bulvarı üzerindeki Köprü Tramvay durağından dönerek, Fuar Kültürpark eski İZFAŞ binası karşı şeridinde yarışı tamamlayacak. 10 kilometrede 5 bin atlet start alacak. Kitler, Kültürpark içerisindeki kapalı tenis kortundan alınacak Toplam 5 bin 600 sporcu ile koşulacak maratona katılacaklar kitlerini, 18-19-30 Nisan tarihlerinde Kültürpark içerisindeki kapalı tenis kortundan teslim alabilecek. Sponsor ve spor firmaları ile oluşturulan etkinlik alanında kurulacak çeşitli stantlar ile firma etkileşimleri sağlanacak, spor aktiviteleri ve söyleşiler ile spor dolu üç gün geçirilecek. Öte yandan 2021 yılında 2:09:35’lik derece ile Tsegaye Getachew Türkiye rekorunu kırdı ve Maratonİzmir, Türkiye’de koşulan en hızlı parkur unvanını aldı. Maratonİzmir bu rekor ile 2021 yılı World Atlethics Dünya Sıralaması’na 20. sırada girdi. 2022’de ise 2:09:27’lik müthiş bir derece ile Kenyalı ünlü atlet Lanny Rutto rekoru daha da geliştirmeyi başardı.
İstanbul Büyükçekmece’de bir gece 4 bahçe kapısını çalan hırsızlar kamerada Büyükçekmece’de bayram tatilinin son gününü fırsat bilen hırsızlar, bir sokakta bulunan 4 ayrı apartmanın bahçe kapısını çaldı. O anlar güvenlik kamerası tarafından kaydedilirken Kapısı çalınan vatandaş, “ Hırsız kapıyı çalar, çaldı kapımızı” dedi. Olay, Fatih Mahallesi’nde geçtiğimiz Pazar günü sabah erken saatlerde meydana geldi. Edinilen bilgilere göre kamyonet ile sokağa gelen 2 hırsız, sokak üzerinde bulunan binaların bahçe kapılarını yerinden söküp götürdü. Uyandıklarında büyük bir şaşkınlık yaşayan vatandaşlar, durumu polise bildirdi. Polis, şüphelileri yakalamak için çalışma başlatırken yaşanan hırsızlık anları sokakta bulunan güvenlik kameraları tarafından kaydedildi. Görüntülerde, şüphelilerin kapıları söküp gütürme anları yer aldı. Konuyla ilgili konuşan mahalle esnafı Mustafa Cengiz, “Olayı duyduğumda çok garipsedim. Kendimizi korumak için yaptırdığımız kapıları söküp götürüyorlar. Vahim durumdayız. Hırsız kapıyı çalmaz ama yerinden alıp götürüyor. Çalarsa kapıyı hırsız olduğu belli olur” dedi. “Hırsız kapıyı çalar, çaldı kapımızı” Bekir Gökmen isimli bir diğer vatandaş ise, “Sabah kalkıp baktığımda kapılar yok. Karşıya baktım komşu bağırdı, ‘bizimkini de çalmışlar’ dedi. Yan tarafa baktım onu da çalmışlar. Bunlar para da yapmıyor. Alıp götürmüşler hiç ahlaki değil bu durum huzur bozucu. Hırsız kapıyı çalar, çaldı kapımızı. Şikayetçi olduk” dedi.
Malatya Başkan Sadıkoğlu: “6 ay yetmez, en az 2 yıl daha uzatılmalı” Mücbir Sebep Hali süresinin son kez uzatılacağına dair gündemi değerlendiren Malatya Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) Yönetim Kurulu Başkanı Oğuzhan Ata Sadıkoğlu, “Mücbir Sebep Hali süresi 6 ay sonra sona ererse birçok işletme faaliyetini sonlandırma durumuna gelebilir. Bu da yeniden işsizliğe ve göçe sebep olacaktır. Şehrimizin demografik yapısının bozulmaması ve sosyoekonomik olarak daha hızlı toparlanması için Mücbir Sebep Hali süresi en az 2 yıl daha uzatılmalıdır” dedi. Mücbir Sebep Hali süresinin 6 aylık uzatılmasının yeterli olmayacağını belirten Başkan Sadıkoğlu, “6 Şubat’ta meydana gelen ve büyük yıkım ile can kaybına yol açan depremler sonrası Hazine ve Maliye Bakanlığı tarafından uygulanan Mücbir Sebep Hali süresinin son kez uzatılacağını AK Parti Kahramanmaraş Milletvekili Prof. Dr. Mehmet Şahin’in sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımla öğrendik. Eğer son kez uzatılacaksa, 6 aylık bir uzatma yeterli olmayacaktır. Malatya, Kahramanmaraş, Hatay ve Adıyaman illerimizde iş dünyası 6 Şubat öncesine dönemedi. Hala ayağa kalkamayan on binlerce esnafımızın olduğu deprem illerinde Mücbir Sebep Hali süresi 6 ay sonra sona ererse birçok işletme faaliyetini sonlandırma durumuna gelebilir. Bu da yeniden işsizliğe ve göçe sebep olacaktır. Beşeri sermayesini ciddi ölçüde kaybeden şehrimiz zaten niteliksiz göç almayı sürdürüyor. Şehrimizin demografik yapısının bozulmaması ve sosyoekonomik olarak daha hızlı toparlanması için Mücbir Sebep Hali süresi en az 2 yıl daha uzatılmalıdır” şeklinde konuştu. Mücbir Sebep Hali süresi sona erdiğinde biriken borçların ödenmesi konusunda azami düzeyde kolaylık sağlanmasının şart olduğunu vurgulayan Başkan Sadıkoğlu, “Mücbir Sebep Hali süresi sona erdiğinde KDV, Kurumlar Vergisi ve Muhtasar şartsız şartsız taksitlendirilmeli. İşletmelerin tüm SGK borçları da teminata gerek duyulmaksızın taksite bağlanmalıdır. 50 bin TL ve üzeri borçların taksitlendirilmesi için istenen teminat şartı kaldırılmalı ya da limit 500 bin TL’ye yükseltilmelidir. Biriken borçların taksitlendirilmemesi durumunda esnaf, tüccar ve sanayicimiz zor durumda kalacaktır. Teşviklerinin yanması ile karşı karşıya kalacak olan üyelerimiz için ileride telafisi daha zor sonuçlar ortaya çıkacaktır” diye konuştu.
Adana Portakal Çiçeği Karnavalı günüz sanatsal etkinliklerle akşam konserlerle devam ediyor Türkiye Kültür Festivali Adana Portakal Çiçeği Karnavalı kapsamında, dört bir yanı sergi alanı haline dönüştürülen şehrin en uğrak noktası festivalin merkezi konumundaki Adana Müze Kompleksi oldu. Müze kompleksi, festivalin ilk gününden itibaren ziyaretçi akınına uğradı, girişte uzun kuyruklar oluştu. Şehri saran festival havası akşam da konser coşkusuyla devam etti. Festivalin üçüncü akşamında sahneye çıkan Haluk Levent, hemşerileriyle unutulmaz bir gece yaşadı. Merkez Park’ta kurulan konser alanına sığmayan Haluk Levent hayranları parkın her köşesinden sanatçıyı dinledi, şarkılarına eşlik etti. SERGİ ALANLARINDA UZUN KUYRUKLAR OLUŞTU Gelenek ile gelecek arasında bir köprü kurarak sanatın evrensel etkisini vurgulayan "Eskizden Piksele Dijital Sanat: Anadolu Edition" sergisi, restore edilerek müzeye dönüştürülen ve festivale özel hazırlanan birçok sergiye ev sahipliği yapan Milli Mensucat Fabrikası’nda sanatseverlerle buluştu. Hem mekan hem de eser sanatseverlerin keyifli bir zaman dilimi geçirmesini sağladı. Adana Müze Kompleksi, festival için özel olarak hazırlanan sergilerden “Matraki: Bir Osmanlı Yıldızı’’na ev sahipliği yaptı. Matrakçı Nasuh’un "Beyân-ı Menâzil-i Sefer-i Irâkeyn-i Sultân Süleymân Hân" eserindeki menzil rotası ile Türkiye Kültür Yolu Festivali’nin benzer noktalarından yola çıkarak hazırlanan sergi, Kent Müzesi’nde sanatseverlerin beğenisine sunuldu. Sergide geleneksel ve modern sanat disiplinlerinden, klasik minyatür, hat, çini, modern minyatür ve resim alanlarında eserler üretecek sanatçılar Matrakçı Nasuh’un “Beyan-ı Menazil-i Sefer-i Irakeyn-i Sultan Süleyman Han’’ eserinde yer alan şehir resimlerini sanatseverlerle buluşturdu. Sanatını, organik kavramı üzerine kurgulayan Fulya Alışır’ın “Odyssey /Arayış” adını verdiği sergisi ise festivalin en farklı ve özellikli işi olarak ziyaretçilerin beğenisine Tarım Müzesi’nde sunuldu. Adana Müze Müdürlüğü tarafından düzenlenen etkinliklerden biri de “Osmanlı’dan Cumhuriyet’e Takı Sergisi”ydi. Osmanlı Döneminin tarihi ve kültürel zenginliğini yansıtan bir eser grubu olan takılardan örnekler, etnografik eser niteliği taşıyan ve ilk kez sergilenen eserler, Osmanlı döneminden günümüze uzanan takı kültürünün örnekleriyle festival ziyaretçilerini kültürel bir yolculuğa çıkardı. HALUK LEVENT ADANA’YI SALLADI Türkiye Kültür Yolu Festivali’nin üçüncü gecesinde Adana’nın en büyük alanına sahip Adana Merkez Park’ı Haluk Levent adeta salladı. Konserde yediden yetmişe dinleyici konser alanı doldurmakla kalmadı alandan taştı, tüm parka yayıldı. Haluk Levent, Adana’da sevgi, coşku ve heyecanla kucaklandı. Sanatçı da bu ilgiye karşılık vererek, sahneden indi ve seyircilerin arasına girerek, şarkılarını onlarla söyledi. Çocukluk yıllarını Adana’da geçiren Haluk Levent, şehri selamlayarak yaşamış olduğu anıları anlattı, Adana’nın kendisi için ne kadar özel ve anlamlı olduğundan söz etti. Sahneye çıkmadan önce verdiği mini söyleşide, Türkiye Kültür Yolu Festivali’nin ülkemizin kültür ve sanat dünyasına önemli bir katkı sunduğunu söyleyerek, “Ben burdaysam, dinleyicilerim buradaysa, diğer günler diğer sanatçı arkadaşlarımız buradaysa, dinleyicileri geliyorsa, bu sadece bir konser gibi gözüküyor olabilir ama Türkiye’nin her tarafından Türkiye Kültür Yolu Festivali’nin ismini duyuyoruz. Diğer sanatçı arkadaşlarımız da biz de olacağız festivalde diyor. Ben de sahne almaktan dolayı şanslı hissediyorum. Demek ki bir şeyler aşılmış” Haluk Levent portakal çiçeği kokusunda bu festivalin yapılmasında daha güzel ve özel bir şeyin olmadığını vurguladı, “Dünyada böyle nefis bir iklim yok, koku yok” dedi. ÇOCUKLAR SAHNEDEYDİ Türkiye Kültür Yolu Festivali’nin renkli atmosferine müzik dolu bir katkı da Çukurova Filarmoni Derneği Çoksesli Çocuk Korosu’ndan geldi. 1 Mart 1999 tarihinde elemeleri kazanan 52 çocukla Çukurova Devlet Senfoni Orkestrası bünyesinde ve Çukurova Filarmoni Derneği himayesinde kurulan Çoksesli Çocuk Korosu Kültür Yolu Festivalinde “100. Yıl Çocukları” adlı konserle dinleyiciyle buluştu. 25 yıldır amacı çocuklara erken yaşta profesyonel anlamda müzik eğitimi vermek, Adana’da çok sesliliği tanıtmak ve sanat sevgisini aşılamak, güzel sanatlar liseleri ve konservatuar sınavlarına hazır hale getirmek olan çoksesli çocuk korosunun muhteşem konseri büyük alkış aldı.