EKONOMİ - 17 Ekim 2019 Perşembe 14:39

Maden şehri Gümüşhane’de ‘Madencilik Çalıştayı’ düzenleniyor

A
A
A
Maden şehri Gümüşhane’de ‘Madencilik Çalıştayı’ düzenleniyor

Türkiye’de adını değerli bir madenden alan tek şehir olan Gümüşhane’de Gümüşhane Üniversitesi’nin ev sahipliğinde düzenlenen ‘Madencilik Çalıştayı’ başladı.

Türkiye’de adını değerli bir madenden alan tek şehir olan Gümüşhane’de Gümüşhane Üniversitesi’nin ev sahipliğinde düzenlenen ‘Madencilik Çalıştayı’ başladı.


Gümüşhane Üniversitesi Kongre Merkezinde iki gün sürecek olan çalıştayın ana teması “Madencilikte Yeni Teknoloji ve Yaklaşımlar” olarak belirlenirken, Madencilik sektöründeki yeniliklerin ele alınacağı ve Gümüşhane Üniversitesinde ilk kez düzenlenen çalıştayda 2 günde 3 oturumda 17 sunum ve panel gerçekleştirilecek.


Gümüşhane Üniversitesi Maden Mühendisliği Bölümü tarafından düzenlenen, madencilik sektörünün tüm paydaşlarının bir araya geldiği ve “Gümüşhane Maden Tarihi ve Potansiyeli”, “Madencilikte Yeni Teknoloji ve Yaklaşımlar” ve “Türkiye’de ve Gümüşhane’de Madencilik” oturumlarının yapılacağı çalıştayın açılışında konuşan Gümüşhane Valisi Kamuran Taşbilek, “Çok çeşitli madenlere ev sahipliği yapan güzel dağların şehri güzel Gümüşhane’ye hoş geldiniz” diyerek salonda bulunan bilim adamları ve öğrencileri selamladı.



“Madenlerimizden katma değer oluşturamıyoruz”


Gümüşhane Üniversitesine kurulduğu 2008 yılından beri kendisine düşen görevi ve misyonu hakkıyla yerine getirdiği, toplumun değişimine, dönüşümüne öncülük ettiği için teşekkür eden Vali Taşbilek, “Ülkemiz yüzölçümüne bakıldığında dünyanın çok büyük ülkeleriyle mukayese edildiğinde çok fazla maden çeşitliliğine sahip bir maden ülkesi. Madenlerimizi hammadde olarak üretiyoruz. Mamül mal olarak alıyoruz. Yani katma değerini oluşturamıyoruz. Bu altında, gümüşte diğer madenlerde de öyle. Mermercilik sektörünün yoğun olduğu yerlerde de çalıştım orada da öyle. Tıra koyup limana gönderiyoruz kocaman bir mermeri. Gidiyor Çin’de ya da başka ülkelerde işleniyor geliyor. Belki 10 katı 20 katı fiyatına biz tekrar aynı ürünü 1 lira sattığımız ürünü belki 15-20 liraya almak durumunda kalıyoruz. Bu diğer ürünler açısından da böyle. Hammaddeyi ne kadar mamül ya da yarı mamül haline getirebilirsek o kadar değerli olacak. O kadar katma değer üretecek. Bu da bizi daha çok zenginleştirecek. Emeklerimizin karşılığını daha çok alacağız” dedi.



“Gümüşhane’de 5 binden fazla insan madencilik sektöründen faydalanıyor”


Gümüşhane’de madencilik sektöründe bin 500’e yakın çalışan olduğunu, dolaylı olarak 5 binin üzerinde insanın bu sektörden faydalanması nedeniyle lokomotif sektörün madencilik olduğunu kaydeden Vali Taşbilek, “Madencilikle birlikte turizme yönelik çalışmalarımız devam ediyor. İpek yolunun getirdiği güzellikler ve özellikler ve Allah’ın verdiği lütuflar çerçevesinde çok özel turizm destinasyonlarına sahip bu şehir. Bilimin olmadığı yerde üretilen hiçbir şeyin de kıymeti yok. Bilimi katmadığımız hiçbir şeyin de katma değerinin artmayacağına inanlardanım. Bundan dolayı üniversitemize, fakültemize ve dışardan katkı sağlayanlara teşekkür ediyorum” diye konuştu.


Belediye Başkanı Ercan Çimen de Gümüşhane’de maden sektöründe çok önemli firmalar olduğunu, ihracat noktasında da katkı sağladığını belirterek, “İl olarak 14 mahallemizden birisi tarihi Süleymaniye Mahallesi. Bu mahallenin etrafında ve içerisinde yüzlerce yıldır madencilik yapılıyor. Bundan sonra bu tür çalıştay ve organizasyonların daha fazla yapılarak ilimize ve ülkemize katkı sağlamasını diliyoruz” dedi.



“Madencilik sektöründe temel problemimiz hammadde olarak ihracat yapmamız ve işlenmiş olarak alıyor olmamız”


Gümüşhane Üniversitesi Rektörü Prof.Dr. Halil İbrahim Zeybek ise “Dünyada 90 ticarete konu olan madenin yaklaşık 77 tanesi ülkemizde mevcut. Maden üretimi yapan 132 ülke içerisinde 28.sıradayız. Maden çeşidi bakımından da 10.sıradayız. Lakin diğer birçok sektörde olduğu gibi madencilik sektöründe de temel problemimiz mevcut kaynaklarımızı çok reel değerlendiremeyişimiz. Hala büyük kısmıyla hammadde olarak ihracat yapmamız ve işlenmiş olarak alıyor olmamız. Enerji alanında da millileştirmeyle ilgili öncelikler belirlendi. Ülkemizi jeolojik yapı ve özelliklerinden dolayı Türkiye’yi maden laboratuvarına benzetebiliriz. Anadolu insanlık tarihinin en köklü medeniyetlerinin ortaya çıktığı bir coğrafya ve bu coğrafyada ilk çağlardan itibaren madenleri görebiliyoruz. 9-10 bin yıl önce Diyarbakır Çayönü, Aksaray’da oltaların bakırdan, boncukların imal edilip kullanıldığını görüyoruz. Anadolu böyle bir zenginliğe sahipken onun bir parçası olan Gümüşhane’de de başta metalik madenler olmak üzere oldukça zengin durumda. Bu nedenle yörenin ilk çağlardan itibaren en önemli etkinliklerinden birini de madencilik oluşturdu. Osmanlı döneminde Gümüşhane yöresinde madenciliğin zirveye çıktığını görüyoruz” ifadelerini kullandı.


Düzenleme Kurulu Başkanı Dr. Öğr. Üyesi İbrahim Çavuşoğlu da Gümüşhane için büyük öneme sahip olan madenlerin bilimsel olarak ele alınması adına ‘Madencilik Çalıştayı’nı düzenlediklerini, Türkiye’nin 51 cevher türünden 29 maden türü üretmesi nedeniyle dünyada 10. sırada olduğunu hatırlattı.



“Madencilik Gümüşhane ekonomisine 1 milyar liranın üzerinde, ülke ekonomisine ise 1 milyar doların üzerinde katkı sağlıyor”


Bugüne kadar Gümüşhane’de yaklaşık 20 tonun üzerinde Altın madeni, 6 tonun üzerinde Gümüş madeni ve 1,5 milyon tonun üzerinde kurşun-çinko üretimi yapıldığını dile getiren Çavuşoğlu, “Yapılan arama çalışmalarıyla bu rezervlerin daha da artacağını tahmin etmekteyiz. Yapılan bu üretimlerin Gümüşhane ekonomisine yaklaşık 1 milyar Türk lirasının üzerinde bir katkı sağladığını, ülkemiz ekonomisinde ise yaklaşık 1 Milyar doların üzerinde bir hacim oluşturduğunu söyleyebiliriz. Ayrıca sektörde yaklaşık bin 500 kişinin doğrudan istihdam edilerek 6 binin üzerinde kişinin madencilik ve bağlı sektörlerinden geçindiğini görmekteyiz” dedi.


İşçi sağlığı ve güvenliği konusunda gerekli yatırımı yapmayarak iş kazalarına sebebiyet veren madencilik şirketlerinin kendilerini üzdüğünü kaydeden Çavuşoğlu, “Rehabilitasyon konusunda gerekli çalışmaları yapmayarak çevresel anlamda olumsuz görüntü sergileyen firmalar ve denetim konusundaki eksiklikler bizleri üzmektedir. Madencilik konusunda yaşanan gelişmeler sonrasında görsel ve yazılı medyada madencilikle alakası olmayan kişilerin mesleğimiz üzerinde oluşturduğu olumsuzluklar bizleri üzmektedir. Kısacası mesleğimizin son yıllarda gördüğü bu olumsuz durum açıkçası bizleri derinden üzmektedir” diye konuştu.


Çalıştayda 9 akademisyen, 7 özel sektör temsilcisi ve 1 kamu kurumundan konusunda uzman kişilerin sunumları yer alacak.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Bolu Bolu’da 7. Uluslararası Koru Gebelik Doğum Lohusalık Kongresi düzenlendi Bolu’da "7. Uluslararası Koru Gebelik Doğum Lohusalık Kongresi" düzenlendi. Prof. Dr. Aydan Biri ve Prof. Dr. Fatma Deniz Sayıner modern doğum hekimliği ve ebelik hizmetleri açısından önemli bilgileri katılımcılara aktardı. Bolu Koru Otel’de geleneksel hale gelen Uluslararası Koru Gebelik Doğum Lohusalık Kongresi’nin 7’ncisi düzenlendi. Kongre’nin oluşturulmasında büyük payda sahibi olan Prof. Dr. Aydan Biri ve Prof. Dr. Deniz Sayıner’in öncülüğünde bir araya gelen doğum hekimlerinin yanı sıra perinatoloji uzmanları, ebeler, hemşireler, yenidoğan hekimleri ve doğuma katkı sağlayan birçok branş uzmanı da kongrede yerini aldı. Kongrede Türkiye’de ve dünyada modern doğum hekimliği ve ebelik hizmetleri açısından önemli bilgiler, araştırma sonuçları ve deneyimlerin paylaşıldığı bilimsel oturumlar yapıldı. 3 gün sürecek olan kongrede, doğuma yönelik kurslar ve bilgilendirme toplantıları yapılacak. “Doğum konusu birçok konuya göre az ilgi görüyor” Türkiye’de sadece doğumun ele alındığı en büyük bilimsel toplantı olma özelliğini taşıyan 7. Uluslararası Bolu Koru Gebelik, Doğum ve Lohusalık Kongresi’nin başkanlığını yürüten Prof. Dr. Aydan Biri, “Bu 7’ncisi olmakla birlikte en çok heyecan duyduğum kongre oldu. Her geçen yıl birbirini tekrar etmemek adına zaten çok geniş ve sonsuz olan bu kongrede bir kez daha sizinle olmaktan çok büyük keyif duyuyorum. Konumuz doğum ve içerisinde çok fazla bileşen var. Doğumsal birleşim ya da bir bebeği ilgilendiren bir süreç, toplumun esası temeli ve koruyucu sağlık bakımı. Kongrede çok fazla insanı bir araya getiriyoruz. Ama çok da zor oluyor bu kongreler. Daha önce de söylediğim bir şey var ana işimiz olan doğum, özellikle kadın doğum hekimlerinin polikliniklerinin yüzde 80’i doğum, ancak buna rağmen birçok konuya göre çok daha az ilgi görüyor. Bu yıl ben çok çünkü bu konu doğrultusunda doktor arkadaşlarımızın da ana konumuzun doğum olduğuna dair inancı arttı. Her ne kadar hala akademisyen arkadaşlarımızın ‘Doğum da moda oldu’ demesine rağmen mesleğe bakışımızın çarptırıldığı bir dönemdeyiz” dedi. “Bilginin olmadığı yerde güçten bahsedilemez” Bilimsel çalışmaların ışığında kendini yenileyen ebelere ihtiyaç olduğunu söyleyen Prof. Dr. Deniz Sayıner, “Eğitim bizim vazgeçilmezimiz olmalı. Çünkü en büyük güç bilgi gücüdür. Bilginin olmadığı yerde güçten bahsedilemez. Hiçbir silah, hiçbir teknoloji bilginin karşısında duramaz. O nedenle sürekli bilimsel çalışmaların ışığında kendini yenileyen ebelerin yetişmesine ve ebelere ihtiyaç duyduğumuzu söylemem lazım. Ve tabii ki böyle bir ebeliği dizayn etmek için de birlik olmaya ihtiyaç vardır. Kurucu üyelerinden biri olmaktan onur duyduğum, gerçekten birlikte yürümekten gurur duyduğum yol arkadaşlarımın olduğu Anadolu Ebeler Derneği. Bu dernekle birlikte örgütlenmek, mesleğine sahip çıkmak mesleki örgütün içinde olmak son derece önemli” diye konuştu.
Samsun Polis, dolandırıcılara karşı vatandaşları uyardı Samsun Vezirköprü’de polis ekipleri hırsızlık, dolandırıcılık konularında vatandaşları bilgilendirerek uyarıcı broşürler dağıttı. Vezirköprü İlçe Emniyet Müdürü Ahmet Çelik’in de katıldığı çalışmada birim amirleri ile polisler vatandaşları dolandırıcılık olaylarına karşı yüz yüze bilgilendirdi. Emniyet Müdürü Çelik, "Kendisini polis, asker, savcı ya da kamu görevlisi olarak tanıtarak para ve altın isteyen kişilere itibar etmeyin” dedi. İlçe merkezinde gerçekleştirilen çalışmalarda broşür dağıtılarak çok sayıda vatandaşa siber güvenlik, KADES, hırsızlık ve dolandırıcılık konuları hakkında yüz yüze bilgi verildi. Gerçekleştirilen çalışmalar çerçevesinde, özellikle dolandırıcılık konularıyla ilgili; pazar yerlerinde, taksi durakları ile kuaförlerde, kahvehaneler ile kafeler de, iş yerleri ve parklarda vatandaşlarla görüşüldü. Yapılan bilgilendirmede, “Kendisini polis, asker, savcı ya da kamu görevlisi olarak tanıtarak para ve altın isteyen kişilere itibar etmeyin. Bu kişiler çünkü dolandırıcıdır. Bu kişiler sizleri inandırmak için kimlik ve adres bilgilerinizi hatta kimlik numaranızı dahi söyleyebilir. Bunlara itibar etmeyin. Bankadan aradığını söyleyerek ’kredi kartı aidatınızı ve dosya masraflarınızı iade ediyoruz’ diyerek kart ve şifre bilgilerini isteyen kişilere inanmayın. İnternet sitelerinden alışveriş yaparken dikkatli olun, güvenilir siteleri tercih edin" ifadelerine yer verildi.
Bolu Bolu’da 7’nci Uluslararası Koru Gebelik Doğum Lohusalık Kongresi düzenlendi 7’nci Uluslararası Koru Gebelik Doğum Lohusalık Kongresi, Bolu’da düzenlendi. Yoğun katılımın olduğu kongrede Prof. Dr. Aydan Biri ve Prof. Dr. Fatma Deniz Sayıner modern doğum hekimliği ve ebelik hizmetleri açısından önemli bilgileri katılımcılara aktardı. Bolu Koru Otel’de geleneksel hale gelen Uluslararası Koru Gebelik Doğum Lohusalık Kongresi’nin 7’ncisi düzenlendi. Kongre’nin oluşturulmasında büyük payda sahibi olan Prof. Dr. Aydan Biri ve Prof. Dr. Deniz Sayıner’in öncülüğünde bir araya gelen doğum hekimlerinin yanı sıra perinatoloji uzmanları, ebeler, hemşireler, yenidoğan hekimleri ve doğuma katkı sağlayan birçok branş uzmanı da kongrede yerini aldı. Kongrede Türkiye’de ve dünyada modern doğum hekimliği ve ebelik hizmetleri açısından önemli bilgiler, araştırma sonuçları ve deneyimlerin paylaşıldığı bilimsel oturumlar yapıldı. 3 gün sürecek olan kongrede, doğuma yönelik kurslar ve bilgilendirme toplantıları yapılacak. “Doğum konusu birçok konuya göre az ilgi görüyor” Türkiye’de sadece doğumun ele alındığı en büyük bilimsel toplantı olma özelliğini taşıyan 7. Uluslararası Bolu Koru Gebelik, Doğum ve Lohusalık Kongresi’nin başkanlığını yürüten Prof. Dr. Aydan Biri, “Bu 7’ncisi olmakla birlikte en çok heyecan duyduğum kongre oldu. Her geçen yıl birbirini tekrar etmemek adına zaten çok geniş ve sonsuz olan bu kongrede bir kez daha sizinle olmaktan çok büyük keyif duyuyorum. Konumuz doğum ve içerisinde çok fazla bileşen var. Doğumsal birleşim ya da bir bebeği ilgilendiren bir süreç, toplumun esası temeli ve koruyucu sağlık bakımı. Kongrede çok fazla insanı bir araya getiriyoruz. Ama çok da zor oluyor bu kongreler. Daha önce de söylediğim bir şey var ana işimiz olan doğum, özellikle kadın doğum hekimlerinin polikliniklerinin yüzde 80’i doğum, ancak buna rağmen birçok konuya göre çok daha az ilgi görüyor. Bu yıl ben çok çünkü bu konu doğrultusunda doktor arkadaşlarımızın da ana konumuzun doğum olduğuna dair inancı arttı. Her ne kadar hala akademisyen arkadaşlarımızın ‘Doğum da moda oldu’ demesine rağmen mesleğe bakışımızın çarptırıldığı bir dönemdeyiz” dedi. “Bilginin olmadığı yerde güçten bahsedilemez” Bilimsel çalışmaların ışığında kendini yenileyen ebelere ihtiyaç olduğunu söyleyen Prof. Dr. Deniz Sayıner, “Eğitim bizim vazgeçilmezimiz olmalı. Çünkü en büyük güç bilgi gücüdür. Bilginin olmadığı yerde güçten bahsedilemez. Hiçbir silah, hiçbir teknoloji bilginin karşısında duramaz. O nedenle sürekli bilimsel çalışmaların ışığında kendini yenileyen ebelerin yetişmesine ve ebelere ihtiyaç duyduğumuzu söylemem lazım. Ve tabii ki böyle bir ebeliği dizayn etmek için de birlik olmaya ihtiyaç vardır. Kurucu üyelerinden biri olmaktan onur duyduğum, gerçekten birlikte yürümekten gurur duyduğum yol arkadaşlarımın olduğu Anadolu Ebeler Derneği. Bu dernekle birlikte örgütlenmek, mesleğine sahip çıkmak mesleki örgütün içinde olmak son derece önemli” diye konuştu.