GÜNDEM - 08 Mart 2021 Pazartesi 09:57

250 milyon yıllık geçmişi olan Mersin Balığı'nın 3 türü tükendi, kalan 3 türü ise kırmızı listede

A
A
A
250 milyon yıllık geçmişi olan Mersin Balığı'nın 3 türü tükendi, kalan 3 türü ise kırmızı listede

Nesli tükenmekte olan ve yumurtalarının yaban mersininin meyvelerine benzemesinden dolayı Mersin balığı olarak adlandırılan balık türü Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi (RTEÜ) Su Ürünleri Uygulama ve Araştırma Merkezi'nde korunmaya ve gelecek nesillere aktarılmaya çalışılıyor.

RTEÜ Su Ürünleri Uygulama ve Araştırma Merkezi'nde yaptıkları çalışmalar hakkında bilgi veren Su Ürünleri Fakültesi Dekan Yardımcısı Doç. Dr. İlker Zeki Kurtoğlu, Karadeniz'in doğal balık türlerinden olan Mersin Balığı'nın 250 milyon yıllık geçmişi olan bir balık türü olduğunu ve görünen 6 türünden 3’ünün neslinin tükendiğini, diğer 3 türün ise kırmızı listede olduğunu söyledi.

Kurtoğlu “Mersin Balıkları aslında bölgemizin doğal türlerinden bir tanesi. Karadeniz’de geçmişte 6 tür Mersin Balığı varken bugünlerde maalesef yok olmayla yüz yüze gelmiş, 3 türü tamamen kaybolmuş, 3 türü de maalesef kırmızı listede. Bu 3 türe de nadiren doğada rastlanabiliyor. Bizde burada hem Karadeniz’in doğal ilkim faunasından olan, akarsularımızda yumurtlamak için geçmişte giren ama maalesef bugünlerde tamamen yok olduğunu düşündüğümüz yetiştiriciliğini gerçekleştirmeye çalışıyoruz” dedi.

250 milyon yıllık geçmişi olan Mersin Balığı'nın 3 türü tükendi, kalan 3 türü ise kırmızı listede

Karaca mersin 100 yıl yaşıyor

Karaca Mersin ismi verilen Mersin Balığı türünün 100 yaşına kadar yasayabildiğini, kilosunun ise 1,5 tonun üzerine çıktığını ifade eden Doç. Dr. Kurtoğlu “Bunlardan en önemlisi Karaca Mersin dediğimiz bir tür. Bu türler 100 yılı aşkın yaşa kadar yaşayabiliyor. Bin 600 kilogram ağırlığa kadar ulaşabiliyor. Bizde havyarı ile ünlü, eti ile ünlü hatta derisi ve hava kesesi ile oldukça kıymetli bir balık olan bir başka ifade ile etinden, sütünden, yününden yararlanabilen Mersin Balıklarının yetiştiriciliği ile ilgili ne yapabiliriz diyerek bunun üzerine çalışmalar yürütüyoruz” şeklinde konuştu.

Mersin balığı hakkında çalışmaların titizlikle yürütüldüğünü ve bölgedeki yetiştiricilik firmaları arasında yaygınlaşması için çalışmaların başladığını kaydeden Kurtoğlu “2011 yılında yurt dışından getirdiğimiz Mersin Balıkları yumurtalarıyla çalışmalarımızı sürdürüyorduk. Bugüne kadar yumurtanın inkübasyonu, lavral yetiştiricilik, yavru bakımı beslemesi, yem, balık sağlığı ile ilgili sonrasında bölgedeki yetiştiricilik performansının sağlanması ile ilgili çalışmalarımızı yürüttük. Bugün geldiğimiz notada sadece yeni nesil üretme ve bunun bölgedeki yetiştiricilik firmalarında yaygınlaşmasına bıraktık. Artık bundan sonraki çalışmalarımızda bu kısmına odaklanacağız” diye konuştu.

“Kilosu 120 lira, havyarı 2 bin 500 dolar”

Mersin balığının etinin kilogram fiyatının minimum değerinin 120 lira olduğunun, havyarının ise dünya pazarında 2 bin 500 dolardan alıcı bulduğunun altını çizen Kurtoğlu “Çok kıymetli bir balık. Havyarı 2 bin 500 dolardan başlayan fiyatlarda, etinin minimum olarak kilogram fiyatı 120 liralardan satıldığı çok kıymetli bir balık. Hele de su sıcaklığı, su kalitesi bakımından ileride su toleransına sınırlı olan alabalığın yetiştiği sularda yetiştirebileceğimiz bir tür” ifadelerini kullandı.

“Eskiler Avrupa’ya ciddi miktarlarda pazarlamışlar”

Geçmiş yıllarda mersin balığı üzerinden ciddi gelirler elde edildiğini de hatırlatan Kurtoğlu "Mersin balıklarının doğal olarak ülkemizde, Karadeniz kıyılarında yaşadığı nehirler, Kızılırmak, Yeşilırmak, Sakarya nehirlerine ekonomik olarak girmiş. Bu bölgeden özellikle Sürmene, Rize, Sakarya bölgesine Yeşilırmak, Kızılırmak havzalarına gidip oralarda yerleşip, bu balıkları yakalayıp bunlardan elde ettikleri havyarları özellikle Avrupa’ya ciddi miktarlarda pazarlamışlar. Hatta Almanya’dan bu işi ticaret olarak benimseyen bazı firmalar bu avcılara özel kimyasallar verip onlarla birlikte belli bir havyar işleme protokolünü onlara öğretmişler ve bundan ciddi gelirler elde etmişler ama maalesef 90’lı yıllardan sonra yok olma çizgisine gelindiğinde 1992 yılında av yasakları başlamış. Yıl boyunca avı yasaklanmasına rağmen özellikle akarsular üzerindeki çevresel değişimler nedeniyle bizim sularımızdaki varlığı azalınca ekonomik değeri de azalmış” dedi.

“250 milyon yıllık masum hayvanlar”

Mersin balığının geçmişinin 250 milyon yıllık ve yapısı dinozora benzese de çok masum bir balık olduğunun altını çizen Kurtoğlu “Kayseri’de kral lahitlerinin üzerinde mersin balığı simgesinin olması o dönemlerde bile Mersin balığının veya havyarının öneminin bilindiği söylenebilir. Tarihi çok eskilere dayanıyor. Fosillere bakıldığında dünyamızın en eski canlılarından bir tanesi. Fosillere bakıldığında 250 milyon yıllık bir geçmişe dayandığı biliniyor. O günden bugüne kadar gelebilen zaten yapısal olarak baktığımızda dinozorlar devrinden kalan balıklar diyebiliriz. Görünümü çok dinozora benzese de çene yapısı ve diş yapısı çok gelişmemiş olduğundan dolayı aslında çok masum hayvanlar. Elinizi koyduğunuzda buzağı gibi yem alma güdüsü ile elinizi emebilen balıklar. Çok sevimli hayvanlar. Belki bizim sürekli çalıştığımız türler olduğundan dolayı bizi için çok sevimli canlılar” ifadelerini kullandı.

Hasan Fehmi Demir
 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Erzurum Ortaokul öğrencileri araştırma projeleri yarışmalarında ödüller sahiplerini buldu Erzurum Teknik Üniversitesi (ETÜ) ev sahipliğinde düzenlenen 18. TÜBİTAK Ortaokul Öğrencileri Araştırma Projeleri Erzurum Bölge Yarışmaları Finali’nde kazanan projeler belli oldu. Gençlerin takım halinde çalışmalarını, toplumsal ve kültürel değerlerimizi korumalarını, bilimsel etik kurallarını göz ardı etmemelerini, hayal gücü, mühendislik, problem çözme ve entelektüel becerilerini geliştirmelerini sağlamak amacıyla 18.’si düzenlenen TÜBİTAK Ortaokul Öğrencileri Araştırma Projeleri Yarışması’nın Erzurum Bölge Finalinde dereceye giren öğrenciler için ödül töreni düzenlendi. Atatürk Üniversitesi Nene Hatun Kültür Merkezi’nde düzenlenen törene ETÜ Rektör Vekili Prof. Dr. Ceren Sultan Elmalı, Erzurum Vali Yardımcısı İlyas Öztürk, Atatürk Üniversitesi Rektör Yardımcısı Mustafa Sözbilir, Erzurum İl Milli Eğitim Müdürü Yakup Yıldız, TÜBİTAK Proje Yarışmaları Erzurum Bölge Koordinatörü Prof. Dr. İrfan Kaymaz, TÜBİTAK temsilcileri, akademisyenler, öğretmenler ve çok sayıda öğrenci katıldı. Programda konuşan TÜBİTAK Proje Yarışmaları Erzurum Bölge Koordinatörü Kaymaz, yarışmaya katılan tüm öğrencilerin bilimin ve merakın peşinde olduğunu belirterek: “Bu 3 günde edindiğiniz kazanımların hayatınızın bundan sonraki kısmında size çok önemli yetenekler kattığını fark edeceksiniz. Bilim yolculuğuna ortaokul sıralarında başlamak pek çok büyük bilim insanının hayat hikayesinde karşımıza çıkar. Isaac Newton sizin yaşlarınızdayken yer çekimi yasalarını keşfetmeye başlamıştı. Bu merak onu tarih boyunca unutulmaz keşiflere yönlendirdi. Yine Fatih Sultan Mehmet daha çocuk yaşlardayken İstanbul’u fethetmenin hayaliyle yaşıyor ve bu büyük hayali gerçekleştirmek için çalışıyordu. Sizlerin de tıpkı onlar gibi hayallerinizin peşinden koşarak ülkemizin aydınlık geleceğine çok önemli izler bırakacağına olan inancımız tamdır. İşte bu anlamda TÜBİTAK bu hayalinizi gerçekleştirmenize yardımcı olmak için 18 yıldır bu yarışmaları düzenliyor. Bu ve benzeri yarışmalar Türkiye’nin bilim ve teknoloji alanındaki ilerlemesinde çok önemli bir misyonu yerine getiriyorlar. Çünkü ülkemizin bu yolculuktaki en büyük ihtiyacı yüksek teknolojiye sahip laboratuvarlar, geniş araştırma bütçeleri veya büyük binalar değildir. Bunlar yapılabilir, inşa edilebilir, elde edebilir şeylerdir. Asıl zor olan şey bilimsel merakla dolu, araştırmayı seven, keşfetme isteğiyle konuların peşinde koşan gençlerdir. Yani sizlersiniz. O nedenle bu salonu dolduran siz değerli gençler bu ülkenin geleceğinin en değerli kaynaklarısınız. Ortaokul sıralarında sahip olduğumuz bilimsel merakımız ve projelerinizle ülkemizin bilim ve teknoloji alanındaki ilerlemesine önemli katkılar sunacağınıza canı gönülden inanıyorum. Her birinizi ayrı ayrı tebrik ediyor ve başarılarınızın devamını diliyorum” diye konuştu. Konuşmaların ardından devam eden programda Biyoloji, Coğrafya, Değerler Eğitimi, Fizik, Kimya, Matematik, Tarih, Teknolojik Tasarım, Türkçe ve Yazılım alanları olmak üzere 10 alanda jüri üyeleri tarafından seçilen projeler açıklandı ve ödüller takdim edildi.
İzmir Memur-Sen Genel Başkanı’na maaş sorusu: “Cumhurbaşkanı maaşından kaç kat fazla maaş alıyorsunuz?” Anayasa Mahkemesinin (AYM) verdiği karar üzerinden Memur-Sen’i eleştiren Demokratik Sağlık-Sen Genel Başkanı Togan Demircan, “Kendilerine hak olarak görerek 345 lira toplu sözleşme ikramiyesini dillerine pelesenk yaparak, çalışma bakanlığı önünde yatıp kalkmalarına ve daha bu zamana kadar hezimetle sonuçlanan hiç bir toplu sözleşme mutabakatı için talep etmedikleri ek protokol ile yeniden Anayasa Mahkemesinin başta eşitlik ilkesi olmak üzere uluslararası antlaşmalara, 4688 sayılı yasaya aykırı bularak iptal ettiği yüzde 2 baraj uygulamasını yeniden hayata geçirme çabalarını esefle kınıyorum” dedi. Anayasa Mahkemesi (AYM), kamu görevlilerinin toplu sözleşme ikramiyesinden faydalanabilmesi için ‘yüzde 2 barajını aşan sendikalara üye olma’ şartı getiren düzenlemeyi iptal etmişti. Demokratik Sağlık-Sen Genel Başkanı Togan Demircan da yetkili sendika olan Memur-Sen’den gelen açıklamalara tepki gösterdi. “Gözlerini para hırsı bürümüş” diyen Demircan, tek dertlerinin aidat sendikacılığı olduğunu defaten ortaya koyan, gerek Danıştay gerekse Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilen, yürürlükten kaldırılan sözde kazanımlar için harcadıkları enerjiyi de hayretle izliyorum” diye konuştu. Demircan, geçim sıkıntısından dolayı yuvaların dağıldığı, babaların eşlerini ve çocuklarını öldürüp sonra da kafalarına silah dayadıkları bir dönemde bulunulduğuna değinerek “Yetkili sendikanın temsilcilerinin Anayasa Mahkemesi kararına rağmen “kendilerine hak olarak görerek” 345 lira toplu sözleşme ikramiyesini dillerine pelesenk yaparak, çalışma bakanlığı önünde yatıp kalkmalarına ve daha hazini bu zamana kadar hezimetle sonuçlanan hiç bir toplu sözleşme mutabakatı için talep etmedikleri ek protokol ile yeniden Anayasa Mahkemesinin başta eşitlik ilkesi olmak üzere uluslar arası antlaşmalara, 4688 sayılı yasaya aykırı bularak iptal ettiği yüzde 2 baraj uygulamasını yeniden hayata geçirme çabalarını esefle kınıyorum” cümlelerini aktardı. “Gözlerini para hırsı bürümüş” Memur-Sen’in Anayasa Mahkemesi iptal kararını hileyle aşmaya çalıştığını vurgulayan Demircan, şunları kaydetti: “Memurun hakkı yenildi kazanımı elinden alındı diyor. Vallahi bu bir kazanım değil, vallahi memurun hakkı Anayasa Mahkemesi kararı ile teslim edildi. Keşke bu sözde ikramiyeyi tamamen kaldırsaydı, sendika üyeleri aidatlarını kendileri ödeseydi, doğrusu budur. Gözlerini para hırsı bürümüş, memurun kayıplarının umursanmadığı, sadece belli bir kesimi kapsayacak şekilde düzenlenen ancak diğer tarafta üç milyon memurun kaybına yol açan bir maddenin iptali neredeyse akıllarını başlarından almış.” “Şımarık tavırlarla sanki bu ülkenin bir parçası değillermiş gibi asli görevlerinin dışında her konuda fikirleri ve girişimleri olan bu zatların taleplerinin, özellikle Hazine ve Maliye Bakanlığının “tasarruf tedbirleri” kapsamında karşılık bulmayacağını düşünüyoruz” diyen Demircan, “Memur-Sen Genel Başkanı Ali Yalçın’a tepkisini sürdürdü. “Birkaç aylık gelirimizi sizlere gönderebiliriz” Demircan, “Gündemlerinde yoksulluk sınırının altında ücret alan kamu görevlilerinin olması gerekirken dayanışma aidatı, toplu sözleşme ikramiyesi gibi akla ve izana aykırı talepleri ile nereye varmak istediklerini açıkçası kestiremiyorum. Yani bir sendika temsilcisinin talebini önce kendisinin makul ve kabul edilebilir bulması gerekir sonra karşı taraf ile paylaşması gerekir. Mali açıdan çok zor durumdaysanız, geliriniz maaş ve huzur haklarınıza yetmiyorsa, birkaç aylık gelirimizi sizlere gönderebiliriz. Yeter ki siz şaşalı yaşamınızdan bir şey kaybetmeyin. Kamuoyunun sizler ve il temsilcilerinizin ne kadar aylık aldığını merak ettiklerini ve sizlerden bir bordro paylaşımı yapmanızı beklediklerini hatırlatmış olalım” şeklinde konuştu. “Memur gramla et alırken siz beş çeşit ürünü tüketebiliyor musunuz?” Memur-Sen Genel Başkanı Yalçın’a maaş üzerinden de eleştirilerde bulunan Demircan, şu sözlere yer verdi: “Sahi Cumhurbaşkanı maaşından kaç kat fazla maaş alıyorsunuz? Temsil ettiğiniz üyenizden yirmi kat fazla maaş aldığınız söyleniyor, bu nasıl bir duygu? Memur evine gramla et, peynir alırken siz beş çeşit et ve süt ürününü gönül rahatlığı ile alıp tüketebiliyor musunuz? Hiç haber izlemiyor musunuz? Daha dün üyeniz olan emekli memurların hali içinizi acıtmıyor mu? Sendikal çalışmalarınızda geçim sıkıntısına yönelik tek bir eleştiri almıyor musunuz? Herkesin bir eli yağda, bir eli balda mı? Yoksa tüm üyeleriniz sizin işlettiğiniz marketlerden alışveriş yapıp, otelinizde mi ikamet ediyor, iş yerine sizin ticari taksilerinizle mi gidip geliyor? Size sendikanın asli görevleri neler bunları öğreteceğiz. Beş yıl da enflasyon farkının bir zam olmadığını öğrettik, bunu da öğreteceğiz.” “Memurun yakasından düşün” Demircan, şöyle devam etti: “Yeter artık, açlık sınırının üzerinde, yoksulluk sınırının altında hesap uzmanı yaptığınız, fiyat etiketlerine bakarak her şeyi gramla almak durumunda kalan memurun yakasından düşün. Muhtaç hale getirdiğiniz memurun haline bakın, utanın ve bir talebiniz olacaksa önce seyyanen zamdan başlayın, en düşük memur maaşının en az seksen bin lira olması için çaba sarf edin. ‘Tok açın halinden anlamaz’ atasözünü boşa çıkarın. Ez cümle talepleriniz yüzünüzü ağartsın, kızartmasın.”
İstanbul Sanayi ve Teknoloji Bakanı Kacır: “Genç araştırmacılarımız ve girişimcilerimiz için vize muafiyeti kritik önem taşıyor” Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mehmet Fatih Kacır, Türkiye-Avrupa Birliği, Bilim, Araştırma, Teknoloji ve Yenilik Yüksek Düzeyli Diyalog 2. Toplantısı’nda AB Komiseri Iliana Ivanova ile ortak basın toplantısı düzenledi. Toplantıda konuşan Bakan Kacır, “Avrupa’nın inovasyon ve teknoloji ekosistemine dinamizm ve ivme kazandıran genç araştırmacılarımız ve girişimcilerimiz için vize muafiyetinin kritik önemi haiz olduğunu belirtmek istiyorum” dedi. Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mehmet Fatih Kacır ve AB Komiseri Iliana Ivanova bilim, araştırma, teknoloji ve yenilik alanında ikincisi düzenlenen Türkiye-AB Yüksek Düzeyli Diyalog Toplantısında bir araya geldi. Cumhurbaşkanlığı Dolmabahçe Çalışma Ofisi’nde düzenlenen toplantıya Türkiye ve AB tarafından çok sayıda üst düzey temsilci katıldı. Toplantı kapsamında basın açıklamasında bulunan Bakan Kacır, Türk araştırmacıların, mühendislerin ve yenilikçi firmaların diğer Avrupalılarla birlikte çalışmalarını kolaylaştırmak adına yapay engellerin kaldırılmasının elzem olduğunu belirterek, “Avrupa’nın inovasyon ve teknoloji ekosistemine dinamizm ve ivme kazandıran genç araştırmacılarımız ve girişimcilerimiz için vize muafiyetinin kritik önemi haiz olduğunu belirtmek istiyorum” ifadelerini kullandı. “AB yapılarına katılımımızın artması yönünde önemli istişarelerde bulunduk” AB ile ikili ilişkileri en üst seviyede ele alarak görüşme gerçekleştirdiklerini belirten Bakan Kacır, “Bugün Sayın Ivanova ile birlikte bilim, araştırma, teknoloji ve yenilikçilik alanında Yüksek Düzeyli Diyalog mekanizmasının ikinci toplantısını İstanbul’da gerçekleştirdik. Yüksek Düzeyli Diyalog, ikili ilişkileri daha odaklı bir şekilde, en üst mercilerden ele almayı amaçlayan bir mekanizma. AB ile ikili ilişkilerimizi en üst seviyede ele alarak önemli ve kapsamlı bir gündem etrafında verimli görüşmeler gerçekleştirdik. Bilim ve teknoloji politikalarından, sanayinin yeşil ve dijital dönüşümüne; ülkemizin AB fonlarından daha etkin yararlanmasından bilim ve Ar-Ge ile ilgili AB yapılarına katılımımızın artması yönünde önemli istişarelerde bulunduk. Ülkemizin Avrupa Araştırma Alanı’na entegrasyonunu arttırabilmek amacıyla önerilerimizi ve iyi uygulama örneklerimizi karşılıklı olarak paylaştık. Bilim, teknoloji ve inovasyon politikalarımızdaki önceliklerimizi ortaya koyduk. Yeşil ve dijital dönüşüm alanında son dönemde kaydettiğimiz ilerlemeleri paylaştık. İkiz dönüşümde ortak hedeflerimizin gerçekleştirilmesi için Ufuk Avrupa ve Dijital Avrupa başta olmak üzere Birlik programları ile Katılım Öncesi Yardım Aracı arasındaki sinerjinin arttırılması gerekliliğini ele aldık. Son olarak inovasyon eko-sistemlerimizin entegrasyonunu sağlamak amacıyla teknoloji transferi ve girişimcilik alanında işbirliği fırsatlarını değerlendirdik. Bugün gerçekleştirdiğimiz Yüksek Düzeyli Diyalog Toplantısı aynı zamanda ülkemizdeki önemli başarıların ödüllendirilmesine de vesile oldu” ifadelerini kullandı. “2021 yılından bu yana 243,4 milyon avro hibe desteğini ülkemize kazandırdık” Milli Teknoloji Hamlesi doğrultusunda, ülkedeki Ar-Ge ve inovasyon altyapısını adım adım güçlendirerek teknolojide öncü Türkiye’yi inşa ettiklerini ifade eden Bakan Kacır, "Bilimde, teknolojide ve inovasyonda uluslararası iş birliklerini bu vizyonun olmazsa olmaz bir parçası olarak görüyoruz. Bu bakış açısıyla; araştırmacılarımıza, girişimcilerimize, sanayicilerimize ve KOBİ’lerimize Avrupalı ortaklarıyla beraber çalışma imkanı sunan AB Programlarına katılımı ve bu programların sunduğu imkanlardan en üst düzeyde yararlanmayı stratejik öncelik olarak belirledik. 2003 yılından bu yana aktif olarak yer aldığımız AB Araştırma ve yenilik Programlarında son yıllarda elde ettiğimiz başarılar, Türkiye’nin Avrupa araştırma ve inovasyon ekosisteminin önde gelen paydaşları arasında olduğunu göstermekte. Türk araştırmacılar ve yenilikçi firmalarımız; bu programlardan etkin faydalanmamızda en fazla katkı sağlayan başat aktörler olarak öne çıkmakta. Araştırma ve inovasyon alanında, Avrupalı ortaklarımızla somut iş birliğimizin örnekleri arasında dünyanın en büyük sivil Ar-Ge programı Ufuk Avrupa’da ülkemizin başarı grafiği yer alıyor. 2021 - 2027 yıllarını kapsayan Ufuk Avrupa Programı’nda; 2021 yılından bu yana bin 107 Türk yürütücünün dahil olduğu 486 proje aracılığıyla; 243,4 Milyon Avro hibe desteğini ülkemize kazandırdık” diye konuştu. “Türkiye; güçlü Ar-Ge ve teknoloji ekosistemi ile Avrupa’nın kalbinde yer almakta” Avrupa ve Türk Araştırma Alanının entegrasyonunu sağlamak adına somut işbirliği mekanizmaları geliştirdiklerini aktaran Bakan Kacır, “Araştırma ve inovasyon ekosistemi, planlı endüstri alanları, girişimcilik kültürü ve nitelikli insan kaynağıyla küresel bir üretim üssü haline gelen ülkemiz sanayisi, her geçen gün Avrupa değer zincirindeki güçlü rolünü perçinlemeye devam ediyor. Güneş paneli, beyaz eşya, ticari araç, düz cam ve çimento gibi birçok alanda Avrupa’da lider konumda olan sanayimizin rekabetçiliğini korumak ve 2053 net sıfır emisyon hedefimizi hayata geçirebilmek amacıyla ikiz dönüşümü her daim ajandamızın en üst sıralarında tutuyoruz. Türkiye; güçlü Ar-Ge ve teknoloji ekosistemi, nitelikli nüfusu ve yenilikçi girişimcileri ile Avrupa’nın kalbinde yer almakta. Avrupa ve Türk Araştırma Alanının entegrasyonunu sağlamak adına somut işbirliği mekanizmaları geliştiriyoruz. Bu mekanizmaları ve programları sadece ülkemize kazandırdığımız fon ve finansal imkanlar olarak görmüyoruz. Aynı zamanda Türk ve diğer Avrupalı paydaşları bir araya getiren, birlikte çalışmaları için fırsat sağlayan yapılar olarak görüyoruz. Bu nedenle; Türk araştırmacılarımızın, mühendislerimizin ve yenilikçi firmalarımızın diğer Avrupalılarla birlikte çalışmalarını; teknoloji ve Ar-Ge transferlerini kolaylaştırmak adına yapay engelleri kaldırmamız elzem. Avrupa’nın inovasyon ve teknoloji ekosistemine dinamizm ve ivme kazandıran genç araştırmacılarımız ve girişimcilerimiz için vize muafiyetinin kritik önemi haiz olduğunu belirtmek istiyorum” dedi.
Niğde Niğde’de okuma yazma kursunu tamamlayan kursiyerler düzenlenen törenle sertifikalarını aldı Niğde Halk Eğitim Merkezi Müdürlüğü’nün Yeşilgölcük ve Alay Beldeleri’nde açtığı okuma yazma kursu tamamlandı. Kursa başarıyla tamamlayan 12 kursiyere düzenlenen törenle sertifikaları verildi. Yeşilgölcük ve Alay’da düzenlenen sertifika törenine Niğde Valisi Cahit Çelik’in eşi Nermin Çelik, Yeşilgölcük Belediye Başkanı Nurettin Yurtseven, Alay Belediye Başkanı Yusuf Akdemir, Niğde Halk Eğitim Merkezi Müdürü Orhan Çetin, Yeşilgölcük Anadolu İmamhatip Lisesi Müdürü Ahmet Tayfun Eren, Alay İlköğretim Okulu Müdürü Abdullah Bozok, öğretmenler ve kursiyerler katıldı. Törende yaptığı konuşmada bireyin eğitiminin önemine dikkati çeken Niğde Valisi Cahit Çelik’in eşi Nermin Çelik hayatın her alanında aktif rol olan kadınların eğitim seviyesinin yükseltilmesi gerektiğini ifade etti. Çelik; "Günümüz dünyasında toplum değişen ekonomik ,teknolojik ve sosyolojik şartlarla beraber kadına her zaman olduğundan daha büyük sorumluluklar yüklemektedir. Cemiyetin her alanında gün geçtikçe rolü daha çok ön plana çıkan kadınlarımızın eğitimden de en üst düzeyde yararlanma hakkının bulunduğunu ve bu hakkın bireye teslim edilmesi noktasında da Devletimizin büyük sorumluluk üstlendiğini görmekteyiz .Ekonomik ve toplumsal hayatta farklı roller üstlenen kadınlarımızın eğitiminin güçlü olması, gelişmiş ve müreffeh bir toplum olma yolunda daha kararlı adımlar atma hususunda bizleri cesaretlendirmektedir. Cumhurbaşkanımızın eşi Emine Erdoğan Hanımefendinin himayelerinde 2018 yılında başlatılan “Okuma-Yazma Seferberliği” projesi Ülkemizin dört bir yanında Halk Eğitimi merkezlerimizin koordinesinde okullarımızda açılan kurslarımızla devam etmektedir" dedi. Niğde Halk Eğitim Merkezi Müdürü Orhan Çetin Halk Eğitim Merkezleri’nde kurs açılabilmesi için 12 kişi olması gerektiğini ifade ettiği konuşmasında okuma-yazma kursu için bir kişinin yeterli olduğunu vurguladı. Çeşitli sebeplerle okuma yazma öğrenemeyen ve kursu başarı ile tamamlayarak sertifika almaya hak kazanan kursiyerler ise yaşadıkları mutluluğu dile getirdi.
Ankara Pursaklar Belediyesi’nden okul bahçelerinde çevre düzenlemesi Pursaklar Belediyesi, ilçede eğitim veren okulların bahçelerinde çevre düzenleme çalışmaları yapıyor. “Kitaplar Devletten Kırtasiyeler Belediyeden” projesi kapsamında kırtasiye seti, TYT, AYT ve LGS soru bankası kitabı gibi eğitime verdiği destekle vatandaşların büyük takdirini kazanan Pursaklar Belediye Başkanı Ertuğrul Çetin’in talimatları ile belediye ekipleri, öğrencilerin daha güvenli ve sağlıklı ortamlarda vakit geçirebilmeleri için ilçede eğitim veren okulların bahçelerinde çevre düzenleme çalışmaları yapıyor. Pursaklar Belediye Fen İşleri Müdürlüğü ekipleri, eksiklikleri olan okulların belirlenmesinin ardından eğitim kurumlarındaki eksiklikleri gidererek, öğrencilerin daha güvenli ve sağlıklı ortamda eğitim görmelerine imkân sağlıyor. İhtiyaç duyan okulların çevre düzenleme çalışmalarına destek verdiklerini belirten Belediye Başkanı Çetin, ‘‘Geleceğimizin teminatı olan çocuklarımızın ve gençlerimizin en iyi şartlarda eğitim alabilmeleri için belediye imkânlarını seferber ederken, sağlıklı ortamlarda eğitim alabilmeleri için okullara da gerekli destekleri veriyoruz. Birçok okulumuzun fiziki şartlarına katkıda bulunuyoruz. Şu anda da ekiplerimiz çalışmalarını sürdürüyor. Okullarımıza, geleceğimizi emanet edeceğimiz öğrencilerimize ve öğretmenlerimize dün olduğu gibi bugün de, yarın da gerekli desteği vermeye devam edeceğiz’’ ifadelerini kullandı.