GÜNDEM - 13 Aralık 2019 Cuma 16:05

3 dünya şampiyonu 3 farklı hayat

A
A
A
3 dünya şampiyonu 3 farklı hayat

Dünya şampiyonu kick boksçular Emine Arslan, Duygu Turan ve Gülşah Kıyak, hem başarılarıyla hem hayat hikayeleriyle dikkat çekiyor. Biri hemşire, biri beden eğitimi öğretmeni diğeri ise kariyer merkezinde çalışan sporcular, işten antrenmana antrenmandan işe koşarak azimleriyle de herkese örnek oluyor.

Antalya’da yapılan çok sayıda sporcunun yarıştığı Dünya Kick Boks Şampiyonası'nda kazandıkları 3 altın madalyayla Türkiye’yi gururlandıran Emine Arslan, Duygu Turan ve Gülşah Kıyak’ın hem başarıları hem hayat hikayeleri dikkat çekiyor. Kick light 60 kiloda şampiyon olan Gülşah Kıyak aynı zamanda Amiral Vehbi Ziya Dümer Anadolu Lisesinde beden eğitimi öğretmenliği yaparken full contact 52 kiloda birinci olan Emine Arslan, Bağcılar Belediyesi Gençlik Merkezinde görevli, kick light 50 kiloda yarışan Duygu Turan ise Şişli Hamidiye Etfal Eğitim ve Araştırma Hastanesinde hemşire olarak çalışıyor.

Sakat olsa da maçları bırakmadı
Hem işlerine hem spor hayatlarına devam eden başarılı sporcular yumruklarını önlerine çıkan zorluklara da sallıyor. 30 yaşındaki beden eğitimi öğretmeni Gülşah Kıyak, geçtiğimiz yıl kırık koluyla yarıştığı şampiyonada pes etmeyerek Avrupa ikinciliğine ulaşırken sporcu bu yıl da bir talihsizlik yaşadı. Kıyak, ilk maçında elinde sakatlık meydana gelmesine rağmen müsabakalara devam ederek zorlu rakiplerini eledi ve şampiyonluğa ulaştı.

3 dünya şampiyonu 3 farklı hayat

Tekstille başladığı yolculuğu şampiyonalarla devam ediyor
Babası vefat eden, 11 yaşındayken annesinin kendisini terk etmesine rağmen hayata sımsıkı tutunan Emine Arslan, çocuk yaşta tekstilde çalışmaya başladı. Kick boksa başlamasının ardından başarılar da art arda gelince, saatleri antrenman yapmasına daha uygun olan bir kariyer merkezinde işe girdi. Türkiye şampiyonluğunun yanı sıra uluslararası başarılarıyla da dikkat çeken 30 yaşındaki Emine Arslan, Antalya'da Türk bayrağını dalgalandırdığı için gururlu olduğunu ifade etti.

3 dünya şampiyonu 3 farklı hayat

Hastanede hemşire, ringde şampiyon
Hemşirelik yapan 25 yaşındaki Duygu Turan ise spora olan büyük sevgisi nedeniyle antrenmanlardan nöbetlere, nöbetlerden ise antrenmanlara koşuyor. Üç sporcu da eski milli sporcu ve Kick boks Milli Takım Antrenörü Hasan Fahri Şen’in Bağcılar’daki spor salonunda müsabakalara hazırlanıyor. Antrenmanlarını birlikte yapan 3 arkadaş, Antalya’dan başarıyla dönmenin de mutluluğunu yaşıyor. Azimleri, ulusal ve uluslararası alandaki başarılarıyla dikkat çeken 3 kadın sporcunun sonraki hedefi ise 2020 yılında yapılacak Avrupa Şampiyonasında da Türk bayrağını dalgalandırmak.

3 dünya şampiyonu 3 farklı hayat

"Nöbetlerden çıkıp antrenmana, antrenmanlardan çıkıp nöbete gidiyorum”
Hastanede hastalarla ilgilenirken iş sonrası antrenmanlara koştuğunu ancak iki sporcu da hemşireliği de çok sevdiğini dile getiren Avrupa Şampiyonluğunun ardından bu yıl da Dünya Şampiyonluğunu alan Duygu Turan, “Başarının ardında 12 yıllık bir emek var. Sadece benim değil hocamın ailemin herkesin verdiği emek var. Bizim için çok zor bir süreçti. Ben sporun yanında hemşireyim iki mesleğim var. Hem sporcuyum hem hemşireyim. İkisi bir arada gerçekten zor gidiyor. Nöbetlerden çıkıp antrenmana gidiyorum, antrenmanlardan çıkıp nöbete gidiyorum. Antrenman yapmak için bazen çok yeterli zamanım olmuyor. Ama ikisini de birlikte sürdürmek zorundayım. Ülkem için şampiyon olmam gerekiyor dedim. Çok heyecanlıydım bu benim ikinci dünya şampiyonluğum, bundan önce beni diskalifiye ettiren bir rakibim vardı onunla da kendi ülkemde final yapıp kazanmak çok gurur vericiydi. Onlar içinde çok mutlu oldum arkadaşlarıma güveniyordum. Gece gündüz demeden çalıştık, 'sen şampiyon olmadın mı neden tekrar işe geldin' diyorlar. Sonuçta bizim de çalışmamız gerekiyor. Hastalar şampiyon olduğumu öğrenince çok şaşırdılar. 'Gurur duyduk sizinle iki işi nasıl bir arada yürütüyorsunuz 'diye şaşırıyorlar” dedi.

3 dünya şampiyonu 3 farklı hayat

“Beynimde Rusya’nın marşı çalıyor, neden böyle oluyor diyorum”
Madalyasını şehitlere ve vatani görevini yerine getiren Mehmetçiklere armağan eden Türkiye Şampiyonluğu ve Avrupa ikinciliğinin ardından dünya şampiyonluğuna ulaşan Emine Arslan, “Ben 11 yaşında tekstilde çalışmaya başladım. Beşinci sınıfta yarıda bırakmak zorunda kalmıştım, 22 yaşına kadar tekstilde devam eden bir çalışmam vardı ta ki Avrupa ikincisi olana kadar. Sonrasında Bağcılar Belediye Başkanımız Lokman Çağırıcı bana belediyede görev imkanı sağladı. Çekişmeli maçlarım oldu, final gecesine geldikten sonra Rusya’ydı rakibim, beynimde Rusya’nın marşı çalıyor. Neden böyle oluyor diyorum beynimde zorla İstiklal Marşı’nı okutmaya çalışıyorum. Sabaha kadar bu şekilde uyuyamayarak geçirdim. Hocam ‘Acaba yenilecek miyim ben’ diye korku içerisindeydim. O bayrağı dalgalandırmak benim için dünyanın en güzel şeyiydi. Arkadaşlarım benden bir gün önce final yaptı, sıra bendeydi. Benim mutlaka bu organizasyonda şampiyon olmam lazım diye kendimi şartlandırdım. Bundan sonra 2020 Avrupa Şampiyonası’na hazırlıklarımıza başladık” diye konuştu.

“Türk milli takımına 3 altını aynı salondan çıkartmak gerçekten büyük başarı”
Kimi zaman sakat kimi zaman işten sonra yaptığı antrenmanlarla müsabakalara hazırlanan ancak başarıya ulaşmayı bilen Dünya Şampiyonu sporcu Gülşah Kıyak, “Gerçekten çok istedik, tek bir hedef vardı; dünya şampiyonluğu. Geçen sene kırık bilekle Avrupa Şampiyonası’na gittim ve finalde İtalyan rakibime yenilmiştim. Şimdi burada aynı rakibimle dünya şampiyonasında final oynadım. İlk maçta parmağımdan sakatlandım, diğer 3 maçı sakat şekilde canım yana yana yaptım. Hiç pes etmedim. Maç ortasında da canım yandı ama inandım. Hedefime ulaşmanın gururunu ve onurunu yaşadım. Ben beden eğitim ve spor öğretmeniyim, görevde yedinci yılım. Bir yandan beden eğitimi öğretmenliği ve spor zor oluyor ama kutsal meslek. Öğrenciler, öğretmenler, idareciler her zaman yanımdalar herkes çok büyük destek sağladı. Çok sevindiler gözlerine baktığımda anlıyorum. Aynı salondayız, aynı ülkenin sporcusuyuz, Türk milli takımına 3 altını aynı salondan çıkartmak gerçekten büyük başarı. Bundan sonraki hedefim 2020 Avrupa Şampiyonası. Dünya şampiyonluğumu tüm Mehmetçiklere, polislere vatan uğruna şehit olan Aybüke Yalçın’a, öyle nesil yetiştirmek istediğin için Eren Bülbül’e, Fırat Yılmaz Çakıroğlu’na armağan ediyorum. Ne mutlu Türküm diyene” şeklinde konuştu.

"Kendim dünya şampiyonu olduğum zaman böyle mutlu olmamıştım”
Öğrencilerinin gecesini gündüzüne katarak bu başarıya ulaştığını ifade eden eski milli sporcu ve Kick boks Milli Takım Antrenörü Hasan Fahri Şen, “Öğrencilerim sabah akşam antrenmanları yaparak hazırlandılar. Bunlar hayatlarından fedakarlık yaparak herkes uyurken erkenden kalktılar. Herkes gezmelere eğlencelere giderken bunlar spora geldiler. Bunun karşılığını dünya şampiyonluğu olarak kazandılar. Gülşah Kıyak öğretmen, herkes bilir öğretmenlerin yorgunluğunu çoğu akşam yorgun geliyor, buradan dinlenerek gidiyor. Duygu Turan hemşire, mesleğini de severek yapıyor. Emine Arslan gençlik merkezinde çalışıyor. 3’ü de hem mesleklerinde hem sporlarında başarılılar. Hayatlarında zorluk olmadan kimse bir şey kazanamaz. Tabi ki koltuklarım kabardı üçüyle de gurur duydum, kendim dünya şampiyonu olduğum zaman böyle mutlu olmamıştım. Sporculara biraz daha destek gerekiyor, inanın ki biraz daha destek görsek çok daha büyük başarılar elde edeceğiz” ifadelerini kullandı.

Hasibe Karadağ - Alper Suat Tutaşı - Sümeyye İnal

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Denizli Denizli OSB’de ‘Örme teknolojisi ve kumaş hataları’ konusu ele alındı DENİZLİ(İHA) – Denizli Organize Sanayi Bölgesi, Tekstil Mühendisleri Odası Denizli Şubesi ve Pamukkale Üniversitesi (PAÜ) Tekstil Mühendisliği işbirliğinde, “Örme Teknolojisi ve Kumaş Hataları” konulu seminer gerçekleştirildi. Denizli Organize Sanayi Bölge Müdürlüğü (OSB), tekstilin başkenti Denizli’de sektör paydaşları, sanayiciler ve personellerine yönelik önemli bir seminere ev sahipliği yaptı. Tekstil Mühendisleri Odası Denizli Şubesi ve Pamukkale Üniversitesi (PAÜ) Tekstil Mühendisliği işbirliğinde, Denizli OSB Konferans Salonu’nda “Örme Teknolojisi ve Kumaş Hataları” konulu seminer gerçekleştirildi. Seminerde Yuvarlak Örgü Satış Müdürü Mehmet Erdem Aktenk, Teknik Müdürü Atılım Kasapçopur ve Çorap- Triko ve Raşel Örgü Teknik Müdürü Muhittin Kaya konuşmacı olarak yer alırken, seminerin moderatörlüğünü PAÜ Mühendislik Fakültesi Tekstil Mühendisliği Öğretim Üyesi Dr. Ali Serkan Soydan gerçekleştirdi. Yoğun katılımın olduğu seminerde katılımcılara bilgi ve deneyimlerini aktaran konuşmacılar merak edilen soruları da yanıtladı. Ev sahipliği için Denizli OSB yönetimine teşekkür Denizli’nin tekstil alanında önemli bir şehir olduğunu vurgulayan Yuvarlak Örgü Satış Müdürü Mehmet Erdem Aktenk, “Denizli’de tekstil sektöründeki paydaşlarımızla birlikte olabilmek, onlara firmamızın son teknolojilerini sunabilmek ve ortak mesleki bir dil oluşturabilmek adına çok güzel bir fırsat oldu. Bizleri burada ağırlayanlara, ev sahipliği için Denizli OSB Yönetimine çok teşekkür ederiz.” diye konuştu. Etkinliğin moderatörlüğünü yapan PAÜ Mühendislik Fakültesi Tekstil Mühendisliği Öğretim Üyesi Dr. Ali Serkan Soydan, “Etkinliğimizi Tekstil Mühendisleri Odası Denizli Şubesi ile ortaklaşa düzenledik. Ev sahipliğimizi yapan Denizli OSB Yönetim Kurulumuza çok teşekkür ederiz.” dedi. “Düzenlediğimiz etkinliklere hız kesmeden devam edeceğiz” Denizli OSB Yönetim Kurulu Başkanı M. Abdülkadir Uslu ise bölge müdürlüğü olarak ev sahipliği yaptıkları etkinliklere katılım sağlayan herkese teşekkür ederek, “Denizli’deki sivil toplum kuruluşlarımız ve Pamukkale Üniversitesi ile işbirliğinde pek çok etkinliğe imza atıyoruz. Sanayicilerimize yarar sağlayacak, kentimizin gelişiminde taş üstüne bir taş daha koyacak her türlü eğitim, seminer, panel vb. etkinliklerde yer almak ve ev sahipliği yapmak bizim için bir mutluluktur. Düzenlediğimiz etkinliklere hız kesmeden devam edeceğiz.” diye konuştu.
Erzurum Moleküler Biyoloji ve Genetik öğrenci kongresinin ilki ETÜ’de gerçekleştirildi Erzurum Teknik Üniversitesi (ETÜ) ev sahipliğinde I. Ulusal Moleküler Biyoloji ve Genetik Öğrenci Kongresi düzenlendi. Moleküler Biyoloji ve Genetik alanındaki güncel gelişmeleri konuşmak ve Türkiye’nin her bölgesinden akademisyenler ile öğrencileri bir araya getirmek amacıyla birincisi düzenlenen Ulusal Moleküler Biyoloji ve Genetik Öğrenci Kongresi’nin açılışına ETÜ Rektörü Prof. Dr. Bülent Çakmak, Rektör Yardımcıları Prof. Dr. Ali Fatih Yetim, Prof. Dr. Ceren Sultan Elmalı, akademisyenler ve çok sayıda öğrenci katıldı. Programın açılışında konuşan ETÜ Fen Fakültesi Moleküler Biyoloji ve Genetik Bölümü Bölüm Başkanı Prof. Dr. Adem Kara, moleküler biyoloji ve genetiğin modern bilimde önemli bir role sahip olduğunu ifade ederek, kongrenin öğrencilerin kariyer gelişimine önemli katkılar sunacağını dile getirdi. Prof. Dr. Kara’nın ardından konuşan Fen Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Ümit İncekara, ETÜ Fen Fakültesinde eğitim kalitesinin ortalamanın oldukça üzerinde olduğuna dikkat çekerek, kısa zamanda önemli bir mesafe kaydettiklerini ve birçok yenilikçi uygulamayı hayata geçirdiklerini belirtti. Konuşmasını yapmak üzere kürsüye çıkan Rektör Çakmak ise öğrenci kongrelerini çok önemsediklerini söyleyerek: “Değerli arkadaşlar bu ve benzeri organizasyonlara katılımınız sizlere ilerleyen süreçlerde çok önemli kazanımlar sağlayacaktır. Kongre, sempozyum ve çalıştay gibi programlara katılımınız sizlerin aynı zamanda ortak çalışma kültürünü çok önemsediğiniz anlamına da geliyor. Nitekim iş hayatına adım atarken derslerde elde ettiğiniz başarıların yanı sıra bu ve benzeri programlara katılımınız size referans olacak. Eğitim öğretim hayatınız boyunca kendinizi geliştirmek için neler yaptığınız sorusu her zaman karşınıza çıkacak. ETÜ olarak Ulusal Moleküler Biyoloji ve Genetik Öğrenci Kongresi’nin birincisini yaparak bir geleneği başlattık. İnanıyorum ki önümüzdeki yıllarda bu kongrenin devamı da gelecek. Bu vesileyle kongremizin düzenlenmesinde emeği geçen öğrencilerimize ve hocalarımıza teşekkür ediyor ve başarılar diliyorum” diye konuştu Türkiye genelinden 13 üniversiteden 400’e yakın öğrencinin katıldığı kongrede çok sayıda poster ve sözlü sunumun yapılırken Bitki ve İnsan Çalışmalarında Bor, Nörodejeneratif Hastalıklar, Protein Mühendisliği ve Kanser Çalışmalarında hedef moleküllerin Tespiti ve Aday İnhibitörlerin Sentezi konuları ele alındı.
Ankara Bakan Uraloğlu: “Turistik Diyarbakır Ekspresi, kültürel değerler ile doğa harikası manzaralarıyla kültürel iletişimi de güçlendirecek" Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu, seferlerine yeni başlayan Turistik Diyarbakır Ekspresi’ne ilişkin, “Güzergah boyunca buralardaki tarihi ve kültürel değerler ile doğa harikası manzaraları görme imkanı sunarak kültürel iletişimi de güçlendirecek” dedi. Bin 51 kilometre hat uzunluğunda Ankara-Diyarbakır güzergahında işletilecek olan 180 kişi kapasiteli Ankara-Diyarbakır-Ankara Turistik Treni, Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu’nun da katıldığı trenle seferine başladı. Ankara Tren Garı’nda gerçekleştirilen uğurlama töreninde konuşan Uraloğlu, trenin Ankara-Diyarbakır seferinde Malatya’da 3 saat, Diyarbakır-Ankara seferinde ise Elazığ’da 4 saat, Kayseri’de ise 3 saat turizm amaçlı duracağını belirterek, “Hiç şüphesiz Turistik Diyarbakır Ekspresi, uzun süre durarak gezme imkanı sağlayacağı Malatya ve Yolçatı destinasyonları başta olmak üzere bölge ekonomisine de katkıda bulunacak. Güzergah boyunca buralardaki tarihi ve kültürel değerler ile doğa harikası manzaraları görme imkanı sunarak kültürel iletişimi de güçlendirecek. Hayırlı olsun” ifadelerini kullandı. “Yurt içinde yeni rotalarda işletilebilecek turizm amaçlı trenlerin sefere konulması ile ilgili çalışmalarımız devam ediyor” Seyahat severler için sadece yurt içinde değil, yurt dışında da tren rotaları olduğunu kaydeden Uraloğlu, “İstanbul-Sofya Treniyle Avrupa’ya ulaşmak da hem ekonomik hem de çok konforlu. Aslında turistik trenler hem vatandaşlarımıza hem de yurt dışından ülkemize gelen konuklarımıza, demiryollarımızın yeni yüzü ve vizyonuyla, dahası Türkiye’nin yeni yüzü ve vizyonuyla örtüşen bir etkinlik sunmaktadır. Ayrıca yurt içinde yeni rotalarda işletilebilecek turizm amaçlı trenlerin sefere konulması ile ilgili başta Kültür ve Turizm Bakanlığı, Türkiye Seyahat Acenteleri Birliği, sivil toplum kuruluşları ve ilgili kurumlarla çalışmalarımız da devam ediyor” diye konuştu. “22 yıl içinde demiryollarına 57 milyar dolar yatırım gerçekleştirdik” Uraloğlu, 22 yıl içinde demiryollarına 57 milyar dolar yatırım gerçekleştirdiklerine dikkati çekerek, sözlerine şöyle devam etti: “Tarihi İpek Yolunun canlandırılmasını amaçlayan ‘Tek Yol Tek Kuşak’ girişiminin en önemli halkasını oluşturan Bakü-Tiflis-Kars Demiryolu Hattı’nı inşa ettik. Bu projeyle birlikte Asya ile Avrupa kıtaları arasında kesintisiz demiryolu ulaşımı mümkün hale getiren Marmaray ile Londra’dan Pekin’e kadar en güvenli, kısa ve ekonomik uluslararası demiryolu koridorunu oluşturduk. 2002’de devraldığımız 10 bin 948 kilometre olan demiryolu uzunluğumuza; 2023 yılı itibarıyla, 2 bin 251 kilometresi YHT ve Hızlı tren hattı olmak üzere yaklaşık 3 bin kilometre demiryolu ekledik. Demiryolu ağımızı 13 bin 919 kilometreye yükselttik. Ülkemizi, Yüksek Hızlı Tren işletmeciliği ile tanıştırdık ve Avrupa’da 6. dünyada 8. hızlı tren işletmecisi yaptık.” Yüksek Hızlı trenler ile bugüne kadar 85 milyon yolcu taşıdıklarını dile getiren Uraloğlu, bu yükselen trendi daha da yukarıya taşıyacaklarını sözlerine ekledi.