KÜLTÜR SANAT - 22 Ocak 2021 Cuma 10:36

30 yıldır cami duvar ve kubbelerini fırça darbeleriyle oya gibi işliyor

A
A
A
30 yıldır cami duvar ve kubbelerini fırça darbeleriyle oya gibi işliyor

Osmanlı döneminde oldukça yaygın olan ancak günümüzde ilginin azaldığı nakkaşlık sanatının son temsilcilerinden, Osmanlı süsleme sanatı nakkaşlığa gönül veren Nurettin Songül, 30 yıldır cami duvarlarını, kubbelerini süslüyor, camilerin duvarlarını fırça darbeleriyle oya gibi işliyor.


15 yaşında nakkaş olan ve nakkaş ustalarının yanında mesleğe başlayan Songül, dikkat ve sabır gerektiren sanatını, şimdilerde Antalya’nın Akseki ilçesi Menteşbey Mahallesi'nde bulunan yaklaşık 600 yıllık Hacı Musa Zeytinkaya Camisi'nde icra ediyor.

30 yıldır cami duvar ve kubbelerini fırça darbeleriyle oya gibi işliyor

"Çok severek yapıyorum"

Bu mesleğin oldukça zahmetli ve zor bir meslek olduğuna dikkat çeken Songül, “Çok severek yapıyorum. Boş bir camiye girince onu beynimde fotoğrafını çekip bitmiş halini zaten görüyorum. Yaptıkça insanın hoşuna gidiyor. Hele bir de işi bitirince zaten bütün yorgunluğun ve çektiğin zorluklar hepsi bir anda silinip gidiyor. Onun için severek yapıyorum. Yaşımın yettiği kadar bu mesleği yapmaya devam edeceğim” dedi.

30 yıldır cami duvar ve kubbelerini fırça darbeleriyle oya gibi işliyor

"Sabır gerekir"

Nakkaş ustalığının sabır işi olduğunu belirten Songül, “Bu mesleği yaparken sabırlı olmak lazım. Çok çıraklarla beraber çalıştım. Ama maalesef sabırdan dolayı duramadılar. Yapmak istemediler. Ben halen devam ediyorum. Tabi ki yetiştireceğim insanlar mutlaka vardır. Benim 12 yaşında oğlum var. Onu yetiştirmeye çalışıyorum. Bu mesleği ona öğretiyorum. Bize atalarımızdan kalan bir meslek, Osmanlı zamanından bize kalan bir mirastır. Bu mirası devam ettirmemiz lazım ki, ibadethanelerimiz, camilerimiz güzel bir şekilde süslensin. Tabi ki caminin süsü cemaattir ama bu da ayrı bir güzellik katıyor. Güzel bir maneviyat katıyor. İnsanın ruhu açılıyor. Güzellik oluyor. Camiye gelen insanların hoşuna gidiyor. Gerçekten bu işi yaparken sabırlı olmak gerekiyor” şeklinde konuştu.

30 yıldır cami duvar ve kubbelerini fırça darbeleriyle oya gibi işliyor

"30 yıldır kendimi geliştiriyorum"

Bugüne kadar Türkiye'nin dört bir yanındaki camilerin duvarlarına imzasını atan Nurettin Songül, 30 yıldır sürdürdüğü mesleğinde her geçen gün kendisini geliştirdiğini anlattı. Sanatını nasıl icra ettiği hakkında bilgi de veren Nurettin Songül, "Öncelikle tasarım yapılır. Kubbeye ne yapılacak, aslan göğüse ne çizilecek, kemerler hangi renk olacak. Çizim ve tasarım aşamasında her şey dikkatli düşünülmeli. İşlemede kullanacağımız boyaların renkleri dikkatle seçilmeli. Halıyla uyumlu olmalı. Ana kubbeye ne yapılacak? Kemerler, sütunlar hangi renk olacak? Tüm bu çalışmalar önceden planlanmalı. Kesinlikle hazır renk boya kullanmayız. Yani 'nalburdan al boyayı duvara sür' işi olmaz. Karışımlarla yeni renkler ortaya çıkarırız" diye konuştu.

30 yıldır cami duvar ve kubbelerini fırça darbeleriyle oya gibi işliyor

"Bizim işimiz hatayı kabul etmez"

Songül, nakkaşlığın zorluklarına işaret ederek, şunları söyledi:
"Çok yüksekte çalışıyoruz. İskelenin üzerinde akşam ediyoruz. Bu yüzden çok dikkatli olmamız gerekir. Günlük yaşantımızdaki sıkıntılarımızdan, stresimizden ve düşüncelerimizden kurtulup iskeleye öyle çıkmamız gerekiyor. Yani iskeleye çıkmadan her şeyimizi yerde bırakmamız gerekiyor. Bu hem kaliteli iş çıkarmamız için hem de güvenliğimiz için önemli. Bizim işimiz hatayı kabul etmiyor. Yukarıda yapılacak olan bir santimetrelik hata, aşağıya indiğimizde karşımıza 1 metrelik hata olarak çıkar. İğne ile oya örer gibi biz de kubbeleri nakış nakış örüyoruz. 'İğne ile kuyu kazmak' tabiri tam bizim işimize uygun bir tabir. Çok zor bir iş ama severek yapınca insan zevk alıyor."

30 yıldır cami duvar ve kubbelerini fırça darbeleriyle oya gibi işliyor

Ayşe Çatlı
 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Adana Adana’da yetişen turp, pırasa ve ıspanaklar deprem bölgesi Malatya’dan talep görüyor Çukurova’nın bereketli topraklarında üretilen turp, ıspanak ve pırasa deprem bölgesi Malatya için hasat ediliyor. Bölgede yetişen ürünlerin hasadı sürerken, kadınlar Ramazan ayında zorlu mesailerini sürdürüyor. Kozan’da üretilen ve ramazan ayında zorlu mesailerini sürdüren tarım emekçileri bölgede ürettikleri ıspanak turp ve pırasaları hasat ederek tazyikli sularda yıkayarak kasalarla deprem bölgesi Malatya için hasat ediyor. Kadınlar bölgede üretilen pırasa, turp ve ıspanakları topraktan sofralara ulaştırmak için mesai yaparken erkekler kasalarla kamyonlar ile nakliyelere hazırlıyor. Gün boyu suyun içinde süren zorlu mesai Ramazan’da devam ederken, ürünler deprem bölgesi Malatya’ya sevk ediliyor. Kadın üreticilerden Necla Peksoy, zorlu mesai sürdürdüklerini kaydederek, “Sabah saat 7’de mesaiye başlıyoruz. Gün boyu mesaimiz sürüyor. Kozan’da ürettiğimiz ıspanak, pırasa ve turpları tüketiciler için hazırlıyoruz” dedi. Mevsimin sıcak geçtiğini, hasadın zorlaştığını söyleyen Murat Doğanay ise, “Ramazan’da zor oluyor ama ürünler bereketli bölgeden talep görüyor. 16 saat boyunca biz yolda oluyoruz. Haftada 3 sefer olmak üzere bölgeleye geliyoruz. 8 ila 10 ton arasında hasat bölgeye ulaşıyor. Bu toprakların bereketli olması maddi açıdan avantajlı olması deprem bölgesinden rağbet görüyor” diye konuştu. Tarlada kilosu 10’TL’den alıcı bulan ıspanaklar deprem bölgesi Malatya için özenle hazırlanıyor.