ASAYİŞ - 13 Kasım 2019 Çarşamba 17:51

40 yıllık üzüm firması üreticileri dolandırıp ortadan kayboldu

A
A
A
40 yıllık üzüm firması üreticileri dolandırıp ortadan kayboldu

Manisa'da özel bir üzüm işletmesine müstahsil makbuzu karşılığında ürünlerini satan çiftçiler paralarını alamadıkları gerekçesiyle firmaya karşı suç duyurusunda bulundu. Manisa Adalet Sarayına gelen 60 çiftçi, ürünlerinin bedelini alamadığını ve 14 milyon lira zararı olduğunu iddia etti.

İddiaya göre Manisa'nın Karaağaçlı Mahallesi'nde faaliyet gösteren özel bir tarım ürünleri işletmesine 2018 yılı mahsullerini müstahsil makbuzu karşılığında satan çiftçiler, firmadan paralarını alamadı. Pamuk, mısır ve üzüm üreticisi çiftçiler, Tarım ve Orman Bakanlığından prim alabilmek için müstahsil makbuzu karşılığında ürünlerini özel tarım ürünleri işletmesine verdi. Prim alabilmek için firmadan müstahsil makbuzu alan çiftçiler, firmadan ürünlerine karşı ödemelerini alamadıklarını iddia etti. Manisa Adalet Sarayına gelen 60 çiftçi 14 milyon zararı olduklarını öne sürerken suç duyurusunda bulundu.

Avukatlarıyla birlikte Manisa Adalet Sarayına gelen çiftçiler firmaya karşı cumhuriyet savcılığına "Dolandırıcılık", "Görevi Kötüye Kullanma", "Şirket Mevcudunu Boşaltma, Azaltma", "Hileli İflas", "Evrakta Sahtecilik" gerekçesiyle suç duyurusunda bulundu.

"Şirketin içinin boşaltıldığını öğrendik"

Manisa Adalet Sarayı önünde açıklama yapan çiftçilerin avukatı Hanife Gökmen Kanar, "Burada bulunan çiftçilerimiz adına dilekçelerimiz hazır. Cumhuriyet savcılığına, 'Dolandırıcılık', 'Görevi Kötüye Kullanma', 'Şirket Mevcudunu Boşaltma, Azaltma', 'Hileli İflas', 'Evrakta Sahtecilik' suçlarından bizim iddialarımıza göre toplanacak delillere göre çiftçilerimizin mağduriyetlerinin giderilmesi adına ceza davası açılması için gerekli başvuruyu yapıyoruz. 2018 yılında pamuk, mısır, üzüm şeklinde mahsulünü yetiştiren çiftçilerimiz 40 yıldır Manisa'da hizmet veren bu firmaya güvenerek ürünlerini teslim etmiştir. Teslim ve kantar fişleri ellerindedir. Daha sonra şirket her yıl geçmiş yıllarda çekle ödeme yaptığı halde banka hesaplarına bu ödemelerini yaptığı halde 2018 yılının kasım ayında aldığı bu ürünlerin bedelini 2019 yılının mart ayına kadar hiç bir şekilde ödemedi. Çiftçileri bu şekilde mağdur etmeye devam etti. Bugüne kadar da hiç bir ödeme yapmadı. Biz bu arada hukukçular olarak hem İzmir hem Manisa adliyelerinde, hem İzmir hem Manisa tapularında yaptığımız araştırmalarda şirketin taşınır, taşınmaz mallarının çok düşük bir değerle devredildiğini, bunun hem ortaklarına hem de 3. şahıslara düşük bedelle devredildiğini, yani şirketin içinin boşaltıldığını öğrendik" dedi.
Çiftçilerin mağdur edildiğini iddia eden avukat Kanar, "Çiftçilerimiz mağdur edilmiştir. Bizce burada Türk Ceza Kanunu anlamında nitelikli dolandırıcılık suçu işlenmiştir. Çünkü 140 çiftçimiz var. Bugün burada 50'yi geçkin çiftçi toplandı" diye konuştu.

Çiftçilerin basın açıklamasına destek veren CHP Grup Başkan Vekili ve Manisa Milletvekili Özgür Özel, "Türkiye'de lisanslı depoculuk uygulaması olmadığı için, çiftçinin mallarını alıp da tüketiciye doğru yönlendiği sıradaki aracılar üzerindeki denetim, bu aracıların güvenilirliğinin devlet tarafından izlenmesi, bu tip sahteciliklere karşı hızlı müdahale edecek mekanizmalar olmadığı için bugün çiftçilerimiz adliye kapısında. Bir gün kiraz üreticilerimiz mallarını bir ihracatçı görüntüsündeki sahtekara kaptırıyor. Öteki gün darıcılar mağdur oluyor. Öbür gün kavuncular mağdur oluyor. Bugün de maalesef, Manisa'nın, Türkiye'nin en verimli ovasında alnının teriyle çok önemli bir mücadele veren çiftçilerimizin mağduriyetiyle karşı karşıyayız. Bizi burada en zor durumda bırakan mesele, çiftçilerimiz haklarını almak istediklerinde onlara bir belge gösteriyorlar. Aslında hiç biri alacağını almamış ama devlet çiftçiye ödeyeceği primi vermek için 'bana alacağını aldığını gösteren belge getir' diyor. Zaten esas parasını almamış, faiz kıskacı altında borç kıskacı altındayken gidiyor şirkete, şirket ona usulen bir kağıt düzenliyor, tahsilat makbuzu. Sırf primini alabilmek için şirketin eline hukuken haksız ve kendisinin alacağını ödenmiş gösteren bir dolandırıcılık belgesine devlet zoruyla imza atmışlar. Sadece primlerini alabilmek için anaparayı almadıkları halde 'biz bu parayı aldık' gösteren bir fişe imza attılar. Onlar 'Ben bu imzayı prim almak için atıyorum' sanıyor. Bu çiftçiyi sistemin zorladığı bir durumdur. Bunu görmemiz gerekir. Burada devletin ciddi bir sorumluluğu vardır. Yasama ve yürütme olarak koruyamadığımız çiftçinin hakkını yargının teslim etmesini bekliyoruz" ifadelerini kullandı.

"Yetkililerin kesinlikle devreye girmesini talep ediyoruz"

2018 yılı mahsulünün parasını alamadıklarını iddia eden çiftçilerden Furkan Göral, "Burada 2018 yılı mahsulümüzü verdik ancak paramızı alamadık. Bu durumumuzu mağduriyete çevirdiler. Kesinlikle ödeme yapılmadı, ödeme yapılmadığı gibi hiç bir şekilde muhatap da olmadılar. Yaptıkları işlemler iyi niyetli işlemler değil. Bunu fark ederek bugün burada suç duyurusunda bulunuyoruz. Buradan Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli'ye de sesleniyoruz. Hemşehrileriniz mağdur durumdadır. Burada yetkililerin kesinlikle devreye girmesini talep ediyoruz. Tarım ve Orman Bakanlığının bu uygulamasını tekrar gözden geçirmesini talep ediyoruz. Bizimle muhatap olmuyorlar. Bu yetmiyormuş gibi fabrikanın bulunduğu alan başka bir firmaya kiraya veriliyor. Şu an o fabrika burada ürün almaya başladı başka bir şirket adına. Müstahsil makbuzunda imzamız olduğundan dolayı da paramızı aldı olarak görünüyoruz. Fakat banka hesaplarımızda en ufak bir ödeme yok. Bu şekilde biz mağdur ediliyoruz" diye konuştu.
Basın açıklamasının ardından çiftçiler avukatlarıyla beraber adliyeye giderek suç duyurusunda bulundu.

Aykut Yeniçağ - Ersan Erdoğan
 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Ankara Bakan Yerlikaya: “41 ilde uyuşturucuya karşı düzenlenen ‘Narkoçelik-12’ operasyonunda 268 kişi yakalandı” İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya, uyuşturucu madde imalatçılarına ve satışını yapanlara yönelik “Narkoçelik-12” operasyonlarında 268 kişinin yakalandığını açıkladı. İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya sosyal medya hesabından paylaşım yaparak, uyuşturucu madde imalatçıları ve bu maddelerin satışını gerçekleştirenlere yönelik düzenlenen “Narkoçelik-12” operasyonu hakkında bilgi verdi. Bakan Yerlikaya’nın verdiği bilgilere göre; Operasyonlar, Emniyet Genel Müdürlüğü Narkotik Suçlarla Mücadele Başkanlığı koordinesinde İl Emniyet Müdürlüklerince; 558 ekip, bin 635 personel ve 44 narkotik dedektör köpeğinin katılımıyla Gaziantep, Nevşehir, İzmir, Mersin, İstanbul, Kayseri, Adana, Şanlıurfa, Bursa, Antalya, Osmaniye, Bitlis, Denizli, Kocaeli, Konya, Kırklareli, Edirne, Eskişehir, Van, Tekirdağ, Çorum, Ankara, Elazığ, Hatay, Muş, Samsun, Diyarbakır, Bolu, Amasya, Kars, Zonguldak, Malatya, Sakarya, Aydın, Bingöl, Çanakkale, Isparta, Kütahya, Muğla, Tokat ve Karabük olmak üzere 41 ilde düzenlendi. Operasyonlarda 856 kilogram uyuşturucu madde ve795 bin adet uyuşturucu hap ele geçirilirken 268 sokak satıcısı ise yakalandı. Bazı şehirlerde ele geçirilen uyuşturucu miktarları, yakalanan sokak satıcıları bilgileri ise şöyle: Edirne’de 218 kilogram skunk, 200 bin adet uyuşturucu hap ele geçirildi. 5 şüpheli yakalandı. Diyarbakır’da 186 kilogram skunk ele geçirildi. 1 şüpheli yakalandı. İstanbul’da 175 kilogram metamfetamin, 66 kilogram bonzai ham maddesi, 10 kilo 600 gram kokain, 535 bin 560 adet uyuşturucu hap ele geçirildi. 13 şüpheli yakalandı. Bolu’da 52 kilo 600 gram skunk ele geçirildi. 2 şüpheli yakalandı. Gaziantep’de 36 kilogram metamfetamin, 26 bin adet uyuşturucu hap ele geçirildi. 7 şüpheli yakalandı. Adana’da 34,5 kilogram esrar ele geçirildi. 1 şüpheli yakalandı. Antalya’da 33,5 kilogram skunk ele geçirildi. 1 şüpheli yakalandı. Malatya’da 30 kilogram skunk ele geçirildi. 1 şüpheli yakalandı. Van’da 12.5 kilogram metamfetamin ele geçirildi. 1 şüpheli yakalandı. Çorum’da 20 bin adet uyuşturucu hap ele geçirildi. 3 şüpheli yakalandı. Sakarya’da 13 bin adet uyuşturucu hap ele geçirildi. 1 şüpheli yakalandı.
Hatay Rönesans Rezidans’tan sağ kurtulmayı başaran adam, depremin üzerinden aylar geçse de devasa yapının yerle bir olma anını unutamıyor Hatay’da ‘Cennetten bir köşe’ denilerek satılan ve depremde bine yakın insana mezar olan Rönesans Rezidans’tan sağ kurtulmayı başaran Mehmet Özdemir, devasa yapının yerle bir olma anına şahit olduğu anları asrın felaketinin üzerinden aylar geçse de unutamıyor. Asrın felaketinde Hatay’da binlerce bina yerle bir olurken yaklaşık 25 bin insan hayatını kaybetmişti. Depremin yok ettiği Antakya ilçesinde en çok ölüm Ekinciler Mahallesi’nde bulunan ‘Cennetten bir köşe’ vaadiyle satılan Rönesans Rezindans’ta yaşanmıştı. Bine yakın insanın hayatını kaybettiği 250 daireden oluşan Rönensan Rezidans, deprem anında saniyeler içinde yerle bir olmuştu. Asrın felaketine Rönesans Rezidans’ta bulunan giriş kattaki dairesinde yakalanan 36 yaşındaki Mehmet Özdemir, deprem anında kendisini sitenin bahçesine atarak hayata tutunmayı başardı. Rönesans Rezidans’ın yerle bir olduğu anları gören Özdemir, yaşadıklarını hafızasından silemiyor. Özdemir, Rönesans Rezidans’ın enkazına her geldiğinde kendini kötü hissettiğini ve o anları hatırladığını belirtti. “20 metre savruldum ve üzerime molozlar düşmüştü” Deprem anında evde tek olduğunu ifade eden depremzede Özdemir, “Deprem saat 04.17’de ilk başta hafif bir artçı oldu. Hatay’da çok artçı olduğu için ciddiyete almamıştım. İlk artçıda kapıya yöneldim. O gün hava fırtına ve yağmurluydu. O günü hatırlamak istemiyorum. Bahçeye geldik. Bahçede en büyük depreme yakalandık. O dakikaya kadar Rönesans ayaktaydı. 3 kişi kaçtık ama yere düştük. Sırt üstü düşmüştüm. Rönesans’ın A bloğunu izliyordum. Sallandıkça bir katı aşağıya indi. O anda ben yıkılacağını anlamıştım. Yerden yatan iki arkadaşa kaçın dedim. Aradan 15 saniye geçti. Rönesans’ın arkama doğru yıkıldığını hissettim. 20 metre savruldum ve üzerime molozlar düşmüştü. Yerdeyken kabus gördüğümü sandım ama gerçekti. O anı hatırlamak istemiyorum” dedi. “O anları hatırlıyorum ve tüylerim diken diken oluyor” Rönesans Rezidans’ın enkazına geldiğinde kendisini kötü hissettiğini belirten depremzede Özdemir, “Buraya geldiğimde kendimi kötü hissediyorum. O anları hatırlıyorum ve tüylerim diken diken oluyor. Bir yıl öncesine kadar burada yaşıyorum. Bin kişiye yakın insan öldü. Enkazdaki insanların sesini duydum. Bir savaş sahnesi gibiydi. Bu kadar büyük bir yapının bu kadar çürük olacağını düşünmemiştim. Saniyeler içinde yerle bir olacağı kimin aklına gelebilirdi ki o anda” ifadelerini kullandı.
Kütahya Başkan Mustafa Önsay’dan Milletvekili Kasap’ın Şehir Hastanesi açıklamasına tepki AK Parti Kütahya İl Başkanı Mustafa Önsay, Saadet Partisi Kütahya Milletvekili Ali Fazıl Kasap’ın "Şehir Hastanesi göstermelik açıldı" şeklindeki sözlerine sert tepki gösterdi. Basın toplantısı düzenleyen Önsay, Kasap’ın Kütahya’ya yapılan her hizmetti "Görmezden gelip" kıyasına eleştirdiğini ifade etti. Önsay, "Bütün emekleri görmezden gelip, üstünü kapatıp, ’AK Parti’ye gol atacağım’ diye ’Tayyip Bey’e laf edeceğim’ diye gelip Kütahya Şehir Hastanesini konuşmak bence bu şehre yapılmış büyük bir kötülüktür. Bu noktada tekrar uyarıyorum, bunu yapmasınlar, yoksa bu ifadelerimi daha da sertleştireceğim" diye konuştu. Önsay, Kasap’ın geçmişte de Kütahya Zafer Havalimanı yatırımını da sürekle eleştirerek, şehri zor durumda bıraktığını dile getirdi. Önsay, "Bugün duyuyoruz, bir tane Kütahya milletvekilimiz ‘Ya oradaki makineyi buraya mı getiriyorlar? ‘ diyor. Şunu anlamaları gerekiyor, yani sen bir milletvekili olarak mesele nedir, burada yapılan iş nedir, bunu bir konuşmadan araştırman lazım. Burada kamu - özel ortaklığı ile yapılmış bir hastane var ve bu hastane Sağlık Bakanlığı’na devredildi. Şu anda Sağlık Bakanlığı yönetiyor, yani Sağlık Bakanlığı hem Evliya Çelebi Eğitim Araştırma Hastanesine hem Şehir Hastanesine sahip ve biz bugün bir başhekimle ikisini beraber yönetiyoruz. Burada yapılan işi başka türlü göstermeye çalışmak hakikaten büyük bir aciziyet. Biz vekilimizden şunu beklerdik. Bütün bunlar konuşulurken halk ‘Devlet Hastanesi yıkılıyor, neden yıkılıyor?’ dediğinde ‘ben defalarca bunun önüne geçtim, burası depreme dayanıksız, burayı bir an önce yıkın, yıkmıyorsunuz diye hükümeti eleştirmiştim, en sonunda yıktılar’ diye söylemesi lazım ama onun yerine Şehir Hastanesine bir şekilde kara çalma noktasına gidiyor. İşte Kütahya’nın problemi bu, yani bu şehre bir şey kazandırma noktasında muhalefetin, iktidarın, vekillerin, muhalefetin il başkanları, iktidarın il başkanları, teşkilatlar, tamamen aynı hedefte yürümesi lazım, seçim bitmiş daha on gün olmuş yirmi gün olmuş, bir seçim yokken bile, yakın gelecekte bir seçim gözükmezken bile, bir siyaset yapıyorum diye Şehir Hastanesini karalamanın, bu şekilde hareket etmenin, ben bir anlamı olduğunu düşünmüyorum. Bunlar şehre zarar veriyor. Şimdi yine başladı, duymuşsunuzdur, görüyorsunuzdur, bizim Türkiye’nin her yerinde Kütahya’daki Zafer Havalimanı’na benzer birçok havalimanı var ama bunların hiçbirisi Türkiye’de gündem olmazken sağ olsun bizim bu muhalefet olduğunu söyleyen vekiller sayesinde, sanki Türkiye’de Zafer Havalimanı’ndan başka o konumda olan başka bir yapı yokmuş gibi devamlı bunu ortaya çıkararak örnek haline getirdiler. Şimdi 23 ilde Şehir Hastanesi var. Hiçbir ilde Şehir Hastanesi, efendim şöyle mi oluyor, oraya hasta gidince böyle mi oluyor şeklinde söylentiler yokken, bizim burada bu başladı. Bu yanlış arkadaşlar, bunu yapmayalım. Bu şehre bunu yapmaya Kimsenin hakkı yok. Sonra biz Kütahya’dan bir taleple gittiğimizde bize bürokrasi diyor ki, ‘Sizin orada zaten bir havalimanı yaptık başımıza gelmeyen kalmadı’ şimdi de, ‘Bir Şehir Hastanesi yaptık, başımıza gelmeyen kalmadı’ diyecekler. Buna ne hakkınız var, bu nasıl bir memleket sevdasıdır. Bu nasıl Kütahya’yı sevmektir. Bu nasıl Kütahya’ya hizmet etmektir. Ben bunu hiç anlamıyorum. Bunu ne Afyon milletvekili yapar, ne Eskişehir milletvekili yapar, ne Uşak Milletvekili yapar. Bunu yaparsa ancak maalesef Kütahya milletvekilleri yapar. Yazıktır ya, bu şehri bu şekilde kötülemeye, bu şekilde kötü örneklerin şehri haline getirmeye izin vermeyelim. Bu kadar Zafer Havalimanı’nı kötüledin eline ne geçti senin. Çok şükür Sağlık İl Müdürlüğümüz çalışanlarımız büyük bir gayretle bugün orayı açıp öbür gün diğerini kapatıp, ertesi gün orada işe devam ettirebilirler. Ne yaşadık, hiçbir şey yaşamadık ama bütün bu gayretleri bütün bu emekleri görmezden gelip üstünü kapatıp AK Parti’ye gol atacağım diye Tayyip Bey’e laf edeceğim diye gelip Kütahya şehir Hastanesine konuşmak bence bu şehre yapılmış büyük bir kötülüktür. Bu noktada tekrar uyarıyorum, bunu yapmasınlar yoksa bu ifadeleri daha da sertleştireceğim. Biz bu şehre yeni bir hastane yapmak istiyoruz, 8 yataklı bir hastane hedefimiz var. Bir şey söyleyeceksen bununla ilgili söyle, bir artı koymak için çalış. Olan her şeyi yok saymak, olan her şeyi kötülemekle bu milletin bu Kütahya’nın moralini bozmaktan başka yaptıkları hiçbir şey yok. 10 yıldan beri bu şehir, Şehir Hastanesi bekliyor, açıyoruz, aynı gün tezvirata başladılar. Yok ‘Seçimi alelacele açtılar’ ne alakası var. Biz orada 28 Mart’ta gelip açılış töreni mi yaptık. AK Parti bayrakları mı astık, ne yaptık yani. Eğer biz acele açacak olsaydık Sayın Cumhurbaşkanımız Buraya geldiğinde 28 Şubat’ta açardık" ifadelerini kullandı.