GÜNDEM - 30 Haziran 2020 Salı 09:47

50 haneli köy 200 bin ziyaretçi ağırlıyor

A
A
A
50 haneli köy 200 bin ziyaretçi ağırlıyor

Çanakkale’de taş evlerle çevrili 50 haneli tarihî köy yılda 200 bin ziyaretçiyi ağırlıyor.

Ayvacık ilçesine bağlı Adatepe köyü, taş evleri ve tabiî güzellikleriyle her yıl yerli ve yabancı 200 bin turisti ağırlıyor. Doğu Romalı askerlerin 800 yıl önce kurduğu bilinen ve yıllarca Rumların yaşadığı köye mübâdeleden sonra Türk aileler yerleşti. Köydeki evlerin hepsi taş evlerden oluşurken, köy Kaz dağlarının eteklerinde bulunuyor. Havası ve doğası ziyaretçileri köye hayran bırakıyor. Buraya gelen ziyaretçiler köyün sokaklarında saatlerce vakit geçiriyor. Köyde az da olsa bulunan otel ve kafeler gelen kalabalık turistlere hizmet vermekte güçlük çekiyor. İstanbul ve çevre vilayetlerden gelip köyde ev alan çok sayıda kişi bulunuyor. Köyde ev fiyatları hayli yüksek. 3 yıl evvel bir taş ev 1 milyon 500 bin liraya satıldı. Şöhreti şehir sınırlarını aşan Adatepe köyünün ziyaretçileri her yıl artarak devam ediyor.

Adatepe sakini İsmail Ballı, “Köyümüze gelenler taş evlerine hayran kalıyor. Oksijeni çok ve temiz köyümüzde 800 yıllık taş evler var. Evlerimizin hepsi orijinalliğini koruyor. Türkiye’nin her yerinden çok sayıda turist köyümüze geliyor. Köyümüz 35 hane. İstanbul’dan köyümüzden ev alan çok oldu. 3 yıl önce 1 milyon 500 bin liraya ev satıldı” dedi.

Köyden 3 yıl önce ev alıp yerleştiğini ifade eden Mehmet Aydın, “Daha yaşanılabilir bir yer olduğu için burada yaşamayı tercih ettim. Köyün tarihi çok eski, Doğu Romalıların buraya denizi denetlemek için kurdukları bir köy. Burasının milattan önce kurulduğu düşünülüyor. İlk zamanlarda askerler yalnız kalıyormuş, sonra ailelerini getirmişler. Köye Selçuklular zamanında Müslümanlar da geliyor. 1940’lı yıllarda mübâdeleyle buradaki Rum aileler gidiyor, yerine Türk aileler geliyor. Burayı geçen yıl 200 bin turist ziyaret etti. Midilli adasından Rum turistler de geliyor. 50 hanenin yaşadığı köye 200 bin turist gelince hizmet kalitesi de istenilen verimde olmuyor. Köyde çok az insan çalışıyor. Otel sayısı az olunca talebe yetişemiyoruz” şeklinde konuştu.

Burak Türker - Utku Yaşar Cüce - İpek Yavaş

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Bolu Bolu’da 7. Uluslararası Koru Gebelik Doğum Lohusalık Kongresi düzenlendi Bolu’da "7. Uluslararası Koru Gebelik Doğum Lohusalık Kongresi" düzenlendi. Prof. Dr. Aydan Biri ve Prof. Dr. Fatma Deniz Sayıner modern doğum hekimliği ve ebelik hizmetleri açısından önemli bilgileri katılımcılara aktardı. Bolu Koru Otel’de geleneksel hale gelen Uluslararası Koru Gebelik Doğum Lohusalık Kongresi’nin 7’ncisi düzenlendi. Kongre’nin oluşturulmasında büyük payda sahibi olan Prof. Dr. Aydan Biri ve Prof. Dr. Deniz Sayıner’in öncülüğünde bir araya gelen doğum hekimlerinin yanı sıra perinatoloji uzmanları, ebeler, hemşireler, yenidoğan hekimleri ve doğuma katkı sağlayan birçok branş uzmanı da kongrede yerini aldı. Kongrede Türkiye’de ve dünyada modern doğum hekimliği ve ebelik hizmetleri açısından önemli bilgiler, araştırma sonuçları ve deneyimlerin paylaşıldığı bilimsel oturumlar yapıldı. 3 gün sürecek olan kongrede, doğuma yönelik kurslar ve bilgilendirme toplantıları yapılacak. “Doğum konusu birçok konuya göre az ilgi görüyor” Türkiye’de sadece doğumun ele alındığı en büyük bilimsel toplantı olma özelliğini taşıyan 7. Uluslararası Bolu Koru Gebelik, Doğum ve Lohusalık Kongresi’nin başkanlığını yürüten Prof. Dr. Aydan Biri, “Bu 7’ncisi olmakla birlikte en çok heyecan duyduğum kongre oldu. Her geçen yıl birbirini tekrar etmemek adına zaten çok geniş ve sonsuz olan bu kongrede bir kez daha sizinle olmaktan çok büyük keyif duyuyorum. Konumuz doğum ve içerisinde çok fazla bileşen var. Doğumsal birleşim ya da bir bebeği ilgilendiren bir süreç, toplumun esası temeli ve koruyucu sağlık bakımı. Kongrede çok fazla insanı bir araya getiriyoruz. Ama çok da zor oluyor bu kongreler. Daha önce de söylediğim bir şey var ana işimiz olan doğum, özellikle kadın doğum hekimlerinin polikliniklerinin yüzde 80’i doğum, ancak buna rağmen birçok konuya göre çok daha az ilgi görüyor. Bu yıl ben çok çünkü bu konu doğrultusunda doktor arkadaşlarımızın da ana konumuzun doğum olduğuna dair inancı arttı. Her ne kadar hala akademisyen arkadaşlarımızın ‘Doğum da moda oldu’ demesine rağmen mesleğe bakışımızın çarptırıldığı bir dönemdeyiz” dedi. “Bilginin olmadığı yerde güçten bahsedilemez” Bilimsel çalışmaların ışığında kendini yenileyen ebelere ihtiyaç olduğunu söyleyen Prof. Dr. Deniz Sayıner, “Eğitim bizim vazgeçilmezimiz olmalı. Çünkü en büyük güç bilgi gücüdür. Bilginin olmadığı yerde güçten bahsedilemez. Hiçbir silah, hiçbir teknoloji bilginin karşısında duramaz. O nedenle sürekli bilimsel çalışmaların ışığında kendini yenileyen ebelerin yetişmesine ve ebelere ihtiyaç duyduğumuzu söylemem lazım. Ve tabii ki böyle bir ebeliği dizayn etmek için de birlik olmaya ihtiyaç vardır. Kurucu üyelerinden biri olmaktan onur duyduğum, gerçekten birlikte yürümekten gurur duyduğum yol arkadaşlarımın olduğu Anadolu Ebeler Derneği. Bu dernekle birlikte örgütlenmek, mesleğine sahip çıkmak mesleki örgütün içinde olmak son derece önemli” diye konuştu.