GÜNDEM - 23 Ekim 2019 Çarşamba 10:41

75 Bin TL ödüllü 12. Mücevher Tasarım Yarışması’na başvurular başladı

A
A
A
75 Bin TL ödüllü 12. Mücevher Tasarım Yarışması’na başvurular başladı

Mücevher İhracatçıları Birliği tarafından bu yıl “Kadın” temasıyla duyurulan 12. Mücevher Tasarım Yarışması’nda başvuru dönemi 22 Ekim’de başladı.

Mücevher İhracatçıları Birliği tarafından bu yıl 12’ncisi düzenlenecek olan Mücevher Tasarım Yarışması’nın ana teması, kadın olarak belirlendi. Başvuruların 22 Aralık’a kadar yapılabileceği yarışmanın finali, 20 Mart 2020, cuma akşamı gerçekleştirilecek. Yarışma kapsamında birincilik ödülü 75 bin TL, ikincilik ödülü 20 bin TL ve üçüncülük ödülü de 5 bin TL olarak belirlendi.

Adaylar, geçen sene olduğu üzere bu yıl da yarışmaya tek bir eser ile katılabilecekler.

Kadın ve Tasarım: Hem Öz Hem Töz

12. Mücevher Tasarım Yarışması’nın bu yılki teması “Kadın”, insanın sosyal ve kültürel olarak varlığının iki yapıtaşı olan kadın ve tasarımı bir araya getiriyor. Tasarımcılar kadını önce tasarılarında oluşturuyor, ardından tasarımlarına yansıtıyor ve her şeyin başladığı yere bir yolculuğa çıkıyorlar.
Kadın ve tasarım, birbirinden uzak görünen iki ayrı kavram olsa da kök olarak birbirine benzeyen iki engin ana fikir olarak karşımıza çıkıyor. Kadının aile ve toplumun, dolayısıyla insan yaşamının temelini oluşturması gibi yazıdan mimariye, dilden ticarete insan düşünce ve yetisinin ürünü olan her şeyin temelinde de tasarım yatıyor.
Tasarım olmadan hiçbir şey üretilemeyeceği gibi, kadın olmadan da insan yaşamı düşünülemez. Dolayısıyla kadın ve tasarım hem öz hem de töz olarak belirtiliyor.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Bolu Bolu’da 7. Uluslararası Koru Gebelik Doğum Lohusalık Kongresi düzenlendi Bolu’da "7. Uluslararası Koru Gebelik Doğum Lohusalık Kongresi" düzenlendi. Prof. Dr. Aydan Biri ve Prof. Dr. Fatma Deniz Sayıner modern doğum hekimliği ve ebelik hizmetleri açısından önemli bilgileri katılımcılara aktardı. Bolu Koru Otel’de geleneksel hale gelen Uluslararası Koru Gebelik Doğum Lohusalık Kongresi’nin 7’ncisi düzenlendi. Kongre’nin oluşturulmasında büyük payda sahibi olan Prof. Dr. Aydan Biri ve Prof. Dr. Deniz Sayıner’in öncülüğünde bir araya gelen doğum hekimlerinin yanı sıra perinatoloji uzmanları, ebeler, hemşireler, yenidoğan hekimleri ve doğuma katkı sağlayan birçok branş uzmanı da kongrede yerini aldı. Kongrede Türkiye’de ve dünyada modern doğum hekimliği ve ebelik hizmetleri açısından önemli bilgiler, araştırma sonuçları ve deneyimlerin paylaşıldığı bilimsel oturumlar yapıldı. 3 gün sürecek olan kongrede, doğuma yönelik kurslar ve bilgilendirme toplantıları yapılacak. “Doğum konusu birçok konuya göre az ilgi görüyor” Türkiye’de sadece doğumun ele alındığı en büyük bilimsel toplantı olma özelliğini taşıyan 7. Uluslararası Bolu Koru Gebelik, Doğum ve Lohusalık Kongresi’nin başkanlığını yürüten Prof. Dr. Aydan Biri, “Bu 7’ncisi olmakla birlikte en çok heyecan duyduğum kongre oldu. Her geçen yıl birbirini tekrar etmemek adına zaten çok geniş ve sonsuz olan bu kongrede bir kez daha sizinle olmaktan çok büyük keyif duyuyorum. Konumuz doğum ve içerisinde çok fazla bileşen var. Doğumsal birleşim ya da bir bebeği ilgilendiren bir süreç, toplumun esası temeli ve koruyucu sağlık bakımı. Kongrede çok fazla insanı bir araya getiriyoruz. Ama çok da zor oluyor bu kongreler. Daha önce de söylediğim bir şey var ana işimiz olan doğum, özellikle kadın doğum hekimlerinin polikliniklerinin yüzde 80’i doğum, ancak buna rağmen birçok konuya göre çok daha az ilgi görüyor. Bu yıl ben çok çünkü bu konu doğrultusunda doktor arkadaşlarımızın da ana konumuzun doğum olduğuna dair inancı arttı. Her ne kadar hala akademisyen arkadaşlarımızın ‘Doğum da moda oldu’ demesine rağmen mesleğe bakışımızın çarptırıldığı bir dönemdeyiz” dedi. “Bilginin olmadığı yerde güçten bahsedilemez” Bilimsel çalışmaların ışığında kendini yenileyen ebelere ihtiyaç olduğunu söyleyen Prof. Dr. Deniz Sayıner, “Eğitim bizim vazgeçilmezimiz olmalı. Çünkü en büyük güç bilgi gücüdür. Bilginin olmadığı yerde güçten bahsedilemez. Hiçbir silah, hiçbir teknoloji bilginin karşısında duramaz. O nedenle sürekli bilimsel çalışmaların ışığında kendini yenileyen ebelerin yetişmesine ve ebelere ihtiyaç duyduğumuzu söylemem lazım. Ve tabii ki böyle bir ebeliği dizayn etmek için de birlik olmaya ihtiyaç vardır. Kurucu üyelerinden biri olmaktan onur duyduğum, gerçekten birlikte yürümekten gurur duyduğum yol arkadaşlarımın olduğu Anadolu Ebeler Derneği. Bu dernekle birlikte örgütlenmek, mesleğine sahip çıkmak mesleki örgütün içinde olmak son derece önemli” diye konuştu.