GÜNDEM - 25 Kasım 2020 Çarşamba 10:31

Bakan Gül’den Libya’ya seyreden ticari gemiye yapılan müdahaleye tepki

A
A
A
Bakan Gül’den Libya’ya seyreden ticari gemiye yapılan müdahaleye tepki

Adalet Bakanı Abdulhamit Gül, “Libya’ya seyreden ticari gemimize yapılan müdahale yetkisizdir ve hukuksuzdur. Uluslararası hukuka dayalı tüm haklarımızı Türkiye Cumhuriyeti devleti olarak kullanacağız. Bu hukuk tanımaz eylemler ülkemizi uluslararası hukukun yanında olan kararlı tavrından asla vazgeçiremeyecektir” dedi.

Adalet Bakanı Gül, Adalet Bakanlığı Adli Destek ve Mağdur Hizmetleri Daire Başkanlığınca Ankara’daki bir otelde düzenlenen “Kadına Yönelik Şiddetle Etkin Mücadele Çalıştayı”na katıldı. Bakan Gül, programda yaptığı konuşmada, küresel ölçekte bölgemizde her gün başka bir hukuksuzluğun yaşandığı bir hukuk sınamasından geçtiğimiz dönemde olduğumuzu söyledi. Bu sürecin aynı zamanda hukuk standartlarıyla övünen bazı ülkelere de gerçeğin aynasını tuttuğunu vurgulayan Gül, “Türkiye ise bugün sayın Cumhurbaşkanımızın liderliğinde haksızlığa taviz vermeden ilkeli duruşuyla küresel adaletin, insanlığın onurlu bir temsilcisi konumundadır. Türkiye, adaleti sadece ve sadece kendisi için isteyen bir ülke hiç olmamıştır, olmayacaktır. İşte gemilerimiz Akdeniz’de bu inancın, bu duruşun, bu hukukun, bu adalet anlayışının bayrağını dalgalandırmaktadır. Bu nedenle Libya’ya seyreden ticari gemimize yapılan müdahale yetkisizdir ve hukuksuzdur. Uluslararası hukuka dayalı tüm haklarımızı Türkiye Cumhuriyeti devleti olarak kullanacağız. Bu hukuk tanımaz eylemler ülkemizi uluslararası hukukun yanında olan kararlı tavrından asla vazgeçiremeyecektir. Türkiye, Libya’da Birleşmiş Milletler tarafından tanınan milli mutabakat hükümetiyle yapıcı ilişkilerini devam ettirecektir” diye konuştu.

"80 günden 55 güne düştü"

2019 ile 2020 yılları arasındaki istatistikleri paylaşan Bakan Gül, “2020’de kadına karşı işlenen suç soruşturmalarının ortalama tamamlanma süresinin 80 günden 55 güne düştüğünü görmekteyiz. Son dönemde tedbirlerin önleyici tedbirler olarak daha yoğun bir şekilde karşımıza çıktığını görüyoruz. Hükmedilen önleyici tedbir kararlarının artışı uygulamanın doğru bir yönde ivme kazandığını ortaya koymaktadır. Yine 2020 yılı içinde 220 kişi hakkında elektronik kelepçe kararı verilmiştir. Elektronik kelepçe uygulaması bir önceki yıla göre yüzde 137 oranında artmıştır. Yine 2020 yılı içinde 449 mağdur hakkında kimlik ve iş yeri değişiklik kararı verilmiştir” şeklinde konuştu.

Bu rakamların bir hassasiyetin ortaya konulduğunu gösterdiğini anlatan Gül, kendileri için asıl meselenin bir istatistik meselesi olmadığını, adalet meselesi olduğunu söyledi. Bir kadının bile şiddet karşısında mağdur ve çaresiz kalmayana kadar bu mücadeleyi kararlılıkla sürdürmek zorunda olduklarını kaydeden Gül, “Kadına yönelik mücadele kesintisiz olmalı ve kararlılık sürekli bir şekilde vurgulanmalı ve somut adımlar atılmalı. Bu mücadelede aksayan yönler elbette vardır. Örneğin bir kadın adaletin kapısına gelmişse daha önce bu kapıyı çalmış mı, failinin soruşturma geçmişi var mı bakılmalı. Belki bu zincirleme bir şiddetin parçasıdır, belki daha büyük bir olayın habercisidir. Birbirinden habersiz soruşturma ve kovuşturmalar hakikate ulaştırmayı geciktirir ve adalet duygusunu zedeler. Yine mağduru tekrardan mağdur edecek işlemlerden de kaçınılmalıyız” ifadelerini kullandı.

Bakan Gül, duruşmada iyi hal konusunun da bazen kamu vicdanını yaraladığını hep birlikte gördüklerini ifade ederek, “Kamu vicdanını yaralayan sonuçlara yol açan bu tür kararlardan da kaçınılması yine milletimizin bu süreçte bir beklentisidir. Kanun, ‘uygulamaya cezaları bireyselleştirin’ diyor. Ama kanun, bunun otomatik uygulamayı öngörmüyor. Dolayısıyla kanun, somut ve tatmin edici bir gerekçe öneriyor. Bu konuda da uygulayıcıların, toplumsal vicdanı yine dikkate alacak şekilde uygulamayı bu çerçevede yapacaklarına inancımız tamdır” değerlendirmelerinde bulundu.

Abdullah Sarica

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İzmir Uzman jinekologdan kadınlar için önemli uyarı: "Normal saymayın" Jinekolog Elifnur Özak, menopoz sonrası görülen vajinal kanamalara dikkat çekti. Bu dönemde görülen kanamaların genellikle iyi huylu nedenlere bağlı olduğunu belirten Uzm. Dr. Özak, “Ancak bazı kötü huylu hastalıklar ve kanserler kendilerini vajinal kanamalar ile belli edebilirler. Menopoza girildikten sonra, artık vajinal kanamalar ‘normalimiz’ olmaktan çıkar, göz ardı edilmemelidir.” diyerek kadınları uyardı. Acıbadem Kent Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Dr. Elifnur Özak, menopozun kadınların doğal yaşam döngüsünün bir parçası olduğunu hatırlattı. Adet kanamasının kesilmesine menopoz denildiğini, tıbbi açıdan ise menopozun yumurta ve hormon üretiminin sona ermesi anlamına geldiğini vurgulayan Uzm. Dr. Özak, kadınların bu yeni dönemi için, "Kadınlarda ortalama 40’lı yaşlardan itibaren reprodüktif çağın menopozal kısımları başlar. Adetlerimiz, belirgin bir problem olmadığı sürece, bir anda kesilmez, yavaş yavaş araları açılarak gider. 2 ayda bir, 3 ayda bir, 6 ayda bir... ’Pre- menopoz’ dediğimiz bu menopoz öncesi dönemde kadınlarda “vazomotor semptom” olarak bilinen sıcak basmalarıyla, ani ve yoğun terlemelerle, ani sinirlilik haliyle, geceleri uyku problemleriyle, vajinal kurulukla sıklıkla karşılaşırız. Bunlar, vücutta azalan östrojen düzeylerinin bedenimizde oluşturduğu sonuçlardır. Premenopozal dönemdeki bu sorunların hemen hepsinin tedavisi mümkündür. Ne zaman ki bir sene hiç adet görülmez, ancak o şekilde ‘menopoza girdim’ diyebiliriz. Bu dönem de ortalama 45-55 yaşları arasına denk gelmektedir" bilgilendirmesinde bulundu. Normal kabul etmeyin, sebebini öğrenin Menopoz sonrasında vajinal kanamalar görülebildiğini, bunların pek çok kadın tarafından “normal” kabul edilip, doktor kontrolüne gerek duymadığını belirten Uzm. Dr. Özak, sözlerini şöyle sürdürdü: "Kadınlar özellikle doğurganlık süreçlerinde, hamilelik öncesinde ve hamilelikte kadın hastalıkları ve doğum uzmanı kontrolünde olmayı önemserler. Menopoza girdikten sonra ise artık jinekologla işlerinin bittiğini düşünürler, muayenelerini ihmal ederler. Menopoza girdikten sonra kanama sorunu yaşadıklarında bunu göz ardı ederler. Oysa bu dönemdeki kanamalar masum olmayabilir. Menopoz sonrası vajinal kanamalar genellikle iyi huylu sebeplere bağlı olsalar da bazı kötü huylu hastalıklar ve kanserler kendilerini vajinal kanamalar ile belli edebilirler. Menopoz sonrası kanama durumunda, jinekolojik muayene ve bu muayene sonuçlarına bağlı olarak rahim içinden (endometriyum) örnekleme yapmak, biyopsi alarak kötü huylu bir hastalık olup olmadığını değerlendirmek gerekebilir. Endometriyum kanserleri erken dönemde kendisini kanama ile belli ettiği için, çoğu zaman bu kanamalar sayesinde erken evrelerde yakalanır ve pek çok hastada kemoterapi ihtiyacı dahi olmadan, sadece ameliyatla cerrahi olarak tedavi edilebilir. Kötü rüya görmemek için bu kanamaların nedenlerinin belirlenmesi gerekir."
İzmir Üretken yapay zeka teknolojisi, en çok fotoğrafçılığı etkiliyor İki yıl önce hayatımıza hızlı bir giriş yapan üretken yapay zeka teknolojisi fotoğraf sanatı başta olmak üzere grafiksel anlamda çeşitli görseller üreten sektörler üzerinde etkisini giderek arttırıyor. Özellikle reklam tanıtım sektöründe obje, ürün veya bir olayın fotoğraflarını üretmek stüdyo ortamı yerine bilgisayarın başında birkaç satırlık komut yazarak sanayiler içinde gerçekleştiriliyor. İzmir Ekonomi Üniversitesi Meslek Yüksekokulu Müdürü Öğretim Görevlisi Emre Küheylan üretken yapay zeka teknolojisinin prodüksiyon maliyetlerini düşürmesi gibi faydasının yanında gerçeklikten uzaklaşma ve manipülasyon gibi tehlikeleri de beraberinde getirdiğini söylüyor. “Yapay zeka prodüksiyon maliyetlerini düşürüyor, üretim süreçlerini hızlandırıyor” Aynı zamanda reklam ajanslarının en çok başvurduğu stok fotoğraf ajansları ve buralara görsel üreten fotoğrafçıları ekonomik anlamda olumsuz etkilediğini söyleyen Meslek Yüksekokulu Müdürü Öğretim Görevlisi Emre Küheylan; “Üretken yapay zeka ile buluşmamız 2022 yılının ortaları gibi çok yakın bir zamanda oldu. Üretken yapay zeka ile üretilen ilk fotoğraflar ve grafikler gerçeklik bakımından önceleri hatalar barındırıyor kollar, eller gibi farklı uzuvların canlandırılmasında bozukluklara rastlayabiliyorduk. Ancak çok kısa bir sürede üretken yapay zeka programlarının yeni sürümleri piyasaya sürüldükçe bu hatlarında hızlıca giderildiğini çok daha gerçekçi görüntülerin üretilebildiğini gördük. Şu anda işin uzmanları dışında kimsenin neredeyse gerçekle ayırt edemeyeceği kusursuz görseller üretilmeye başlandı. Özellikle fotoğraflar gerçeklik açısından kusursuza yaklaşmış durumdalar. Üretilen bir insan fotoğrafının gerçek mi yapay mı olduğunu anlamak oldukça güçleşti. Yapay zeka ile üretilen gerçekliği yüksek fotoğraflar sosyal medya hesaplarını yönetenleri, haber sitelerini ve çeşitli reklam şirketlerini önemli bir prodüksiyon maliyetlerinden kurtarırken üretim süreçlerini hızlandırdı. Ancak işin gerçeklik açısından baktığımızda özellikle işleri gerçeği aktarmak olan haber, medya siteleri ve yüksek takipçili sosyal medya hesaplarını yeni tehlikeler bekliyor. Bu teknoloji kişileri ve toplumları ciddi şekilde manipüle etmede kullanabiliyor. Bu da beraberinde sayısız hukuk davlarını beraberinde getiriyor. Bu yolla üretilen görsellerin altına mutlaka uyarıcı yazıların konulması ya da uzmanlar tarafından gözden geçirilmeleri gerekiyor.” dedi. Ekonomi Üniversitesi Meslek Yüksekokulu Müdürü Öğretim Görevlisi Emre Küheylan, bilgisayarının başında uygulamalı olarak yapay zeka yazılımlarıyla “orman yangınından kaçan geyik” ve “çölde gezen kutup ayısı” gibi örnek görsellerin komut satırı yazarak nasıl oluşturulduğunu paylaştı.