POLİTİKA - 08 Haziran 2020 Pazartesi 17:14

AK Parti Sözcüsü Çelik'ten MKYK sonrası açıklamalar

A
A
A
AK Parti Sözcüsü Çelik'ten  MKYK sonrası açıklamalar

AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan başkanlığında gerçekleştirilen MKYK toplantısı sonrası önemli açıklamalarda bulundu.

İçişleri Bakanlığı’nın korona virüs ile ilgili bir takım provokasyonlar ve yalan haberlere güçlü bir şekilde ulaştığını söyleyen Çelik, “Bakanımızın verdiği bilgiye göre 11 bin provokatif bilgi paylaşan hesap görülmüştür. Bunların çoğunun FETÖ kaynaklı olduğu görülmüştür” dedi.

Kadına şiddet konusuna değinen Çelik, “Bugün de son derece üzüntü duyduğumuz haberler çıkabiliyor. Bu konuda parti olarak çok hassasız. Hükümetimizin bu konuda yaptığı çalışmalarla tam bir koordinasyon içindeyiz. Buna müdahale konusunda bin 5’e yakın merkez kurulmuş ve bunlara gereken eğitim verilmiştir. Gerek partimize bildirilmesi gerek bakanlığımıza ve ilgili merkezlere bildirilmesi, bu konuda tereddütsüz çalışmaya ve mücadele etmeye devam edeceğiz. Hiçbir insana şiddet kabul edilemez ama kadına şiddet asla kabul edilemez” ifadelerini kullandı.

PENÇE-1-2 ve 3 harekatlarının başarısının Türkiye’nin terörle mücadelesinde kayda değer bir gelişme ortaya koyduğunu belirten Çelik, bu operasyonların devamının geleceğini kaydetti.
Çelik, sosyal medyada kendisinin ağzından verilen, "Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı herkese 5 bin TL yardım gönderdik" iddialarına ilişkin ise şunları söyledi:

“Bu montajın arkasına bazı İYİ Parti ve CHP milletvekilleri takıldı ve buradan bir eleştiri üretmeye çalıştılar. Bu örnekler milletvekilliğinin nasıl yapılmaması gerektiğini, milletvekilliğinin ne olmaması gerektiğini gösteren çok açık örneklerdir.”

Bazı Avrupa ülkelerinde Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarına ve camilere yapılan saldırıları yakından takip ettiklerinin de altını çizen Çelik, “Haziran ayına kadar 65 ırkçı ve İslam karşıtı vaka görülmüştür. 38 tanesi Türk camisi ve cami derneklerine yöneliktir. Dolayısıyla İslam düşmanlığı ve Türkiye düşmanlığı konusunda Avrupa’daki muhataplarımızı uyarıyoruz. Sadece Ramazan ayında yapılan 11 saldırının 8’i Türkiye kökenli cami ve derneklere yöneliktir” dedi.

Yunanistan Savunma Bakanı Nikos Panagiotopoulos’un, “Türkiye ile askeri çatışmaya hazırız” açıklamalarına değinen Çelik, konuya ilişkin şunları ifade etti:

“Yunanistan tarafında sürekli tansiyonu yükselten sözler söz konusu oluyor. Yunanistan Savunma Bakanı, Yunanistan’ın çıkarlarını korumak için Türkiye ile savaşa hazır olduklarını ifade etti. Türkiye hukuk esaslı bir ülkedir. Bir kabile devleti değildir. Bu sebeple hukuk içerisinde kalmaya, hukuk yoluyla haklarını ve menfaatlerini korumak Türkiye’nin önceliğidir. Ama başka bir durum söz konusu olduğunda da Türk ordusunun dünyanın en güçlü ordularından biri olduğunu ve her şeyi yapabilecek bir muktedir bir ordu olduğunu, silahlı kuvvetlerin Türkiye’nin milli menfaatlerini korumak konusunda kararlılık ve gücünün tartışılmaması gerektiğini herkes bilir. Yunan Bakan savaşa hazırız demiş ona söyleyeceğim sadece şudur: Bu tip kötü şakalar yapmayın. Bu tip kötü şakalar alnınıza yapışır. Zaten ciddiye alınacak bir tarafı yok. Sadece kötü şaka yapan, şaka yapmak için gerekli zeka düzeyine sahip olmayan bir yaklaşım içerisinde olmuş olduğunuzu göstermiş olursunuz.”

CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel’in özür dilemesi gerektiğine işaret eden Çelik, “CHP Grup Başkanvekili, Hafter’i seküler ve meşru bir kimse olarak değerlendirip BM’nin meşru hükümet olarak gördüğü Sarrac yönetimini ise cihatçı olarak değerlendirmişti. Dış politika konusundaki CHP savrulmalarına alışkınız ama bu derece darbeci birisi için seküler ve makul bir yönetim demek ve BM tarafından meşru kabul edilen Sarrac yönetimine ise 'cihatçı' demek doğrusunu söylemek gerekirse bu derece vahim bir hata dış politika konusunda belki tarihimizde birinci sıraya yerleşecek bir hatadır. Dolayısıyla o grup başkanvekilinin bu hususu düzeltmesi ve bu husustan dolayı da özür dilemesi gerekir” açıklamasında bulundu.

Korona virüs sonrası küresel görünümü yakından takip ettiklerinin altını çizen Çelik, “Bütün ülkeler daralma sinyali veriyorlar. Biz bu dönemde dinamik bir şekilde tedbirlerimizi açıklıyoruz. Borsa İstanbul tarihinde ilk kez 13 gün kesintisiz artarak tarihinin en uzun soluklu yükselişini gerçekleştirdi. Tüm kara propagandalara karşı bu Türkiye’ye duyulan güvenin ifadesidir” dedi.

CHP’li Enis Berberoğlu ile HDP’li Leyla Güven ve Musa Farisoğulları’nın milletvekilliklerinin düşürülmesi ile ilgili ise Çelik, şu açıklamayı yaptı:

“Meclis’in yaptığı aslında mahkemenin verdiği kararın usulü bir şekilde yerine getirilmesidir. Milletvekilliği, Anayasa’nın 84. Maddesinin 2. Fıkrası ve Meclis iç tüzüğünün 136. Maddesi gereği genel kurulda okunuyor. Bu çerçevede kesin hüküm giyme ve kısıtlama halinde düşmesi kesin mahkeme kararının genel kurula bildirilmesi ile oluyor. Bir kişi bu hükmü giydiği andan itibaren genel kurula bunun okunması gerekiyor. Burada bazı iddialardan bahsediyorlar, dönem sonu beklenebilirdi diye. Meclis Başkanımız önemli bir hukukçudur. Bütün bunları teker teker açıkladı. Bugüne kadar dönem sonunun bekletildiği herhangi bir uygulama yok. Diyorlar ki teamül var. Böyle bir teamül de yok. Tam tersine bu kesin hüküm gerçekleştikten sonra bu okunmuş ve dönem sonuna bırakılması gibi tek bir kesin hüküm yok. Sonra bir iddiada bulunuyorlar, diyorlar ki bu işle ilgili olarak konunun uzmanlarına soruldu ve konunun uzmanlarının bunun dönem sonuna bırakılması ile ilgili kararı dosyanın içerisinde var. Bir kere böyle bir karar da yok. Herhangi bir konunun uzmanının verdiği bir görüş de yok. Bu bahsedilen çalışmanın daha önceki Meclis Başkanı Binali Yıldırım döneminde yapıldığını söylüyorlar. Halbuki bu iki milletvekili ile ilgili bilgi Sayın Şentop döneminde gelmişti. Dolayısıyla o şekilde bir uzman görüşünün olması zaten söz konusu değil. CHP tarafından iddia edilen uzman görüşü gibi bir şey kesinlikle dosyada söz konusu değil. Ayrıca Anayasa Mahkemesine bireysel başvurunun bunu geciktirmesi gerektiği söylüyor. Anayasa Mahkemesine bireysel başvuru hükmün kesinleşmesini engellemez. Adı üstünde bir şey kesinleştikten sonra Anayasa Mahkemesine başvuru yapılabilir. Bu henüz kesinleşmiş hükümler aleyhine bu başvuru yapılabilir. Kesin hüküm haline gelmemiş kararlar için ise bireysel başvuru olmayacağı son derece açık bir durumdur. Dolayısıyla Meclis’in yaptığı işlem, Anayasa’nın 84. Maddesinin 2. Fıkrası ve Meclis iç tüzüğünün 136. Maddesi gereği usulü bir işlemdir. Yani burada odaklanılması gereken şey, Meclis’in yaptığı işlem değil, mahkemelerin verdiği karardır.”

Normalleşme süreci ile ilgili de önemli açıklamalarda bulunan Çelik, “Normalleşme sürecine girdik. Normalleşme sürecine girmişken önceliğimiz normalleşme sürecini korumak ve geliştirmek. Bunun da yolu maske takmaktan, sosyal mesafeden ve temizlikten geçiyor. Bu yapılmazsa, vaka sayıları yükseltilirse tabi ki durum yeniden değerlendirilecektir. Bizim arzu ettiğimiz şey şudur: Sıfır vaka sayısını görmek. Maske meselesi normalleşmenin korunması için önemlidir. Maskeyi takacağız, mesafeyi koruyacağız ve temizliğe dikkat edeceğiz. Bu normalleşmeyi güçlendirir. Bunda odaklandığımız zaman neticeyi alırız. Vaka sayılarında bir yükselme söz konusu olursa o zaman yeni bir değerlendirme yapılacaktır” ifadelerini kullandı.
HDP’nin yürüyüş kararına yönelik sorulan bir soruya Çelik, şu cevabı verdi:

“Şu anda pandemi dönemindeyiz. Hiçbir şekilde vatandaşlarımızı riske atacak toplanmaların söz konusu olmaması, herkesin hassas olması gerekir. Bu hassasiyet içerisinde davranılması gerekir. Maalesef çeşitli toplanmalarda ve yürüyüşlerde halen suç olan terör örgütü lehine, terör örgütü propagandası yapan bazı hususlar görüyoruz. Bunların da hiçbir şekilde olmaması gerekir. Bunun propagandasını yapacak bir şekilde herhangi bir eylem biçimine müsaade etmemiz söz konusu değildir.”

Çelik, Ayasofya’nın ibadete açılıp açılmayacağına yönelik sorulan bir soruya karşılık, “1934'ten beri bu konuda Türk siyasetinde pek çok tartışma yapılmış, bu kadar abidevi bir eserin kilise olarak hizmet verdiği dönemlerden sonra cami haline dönüştürülmüştür ve milletimizin gözünde muazzam bir yeri vardır. Cumhurbaşkanımızın daha önceki açıklamaları da var. ‘Biz çalışırız hangi karara vardığımızı yeri geldiği zaman açıklarız’ gibisinden. Halen o noktada olduğumuzu söyleyebilirim” yanıtını verdi.

İlker Turak
 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Kütahya Bakan Özhaseki: "Deprem bölgesinde evleri teslim ediyoruz" Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Mehmet Özhaseki, Kütahya’da AK Parti önceki dönem ve mevcut yönetim kurulu üyeleri ile sivil toplum kuruluşlarının temsilcileriyle iftarda bir araya geldi. AK Parti Kütahya İl Başkanı Mustafa Önsay ve AK Parti Kütahya Belediye Başkan Adayı Kamil Saraçoğlu’nun ardından kürsüye gelen Bakan Özhakesi, deprem bölgesinde halen 300 binden fazla konut inşaatının devam ettiğini ifade etti. Özhaseki, "Son 6 Şubat’ta bile tam 18 ilimiz etkilendi. 14 milyon insan zarar gördü. 680 bin konutumuz yıkıldı. 170 bin kadar da iş yerimiz yerle bir oldu. 850 bin bağımsız birim. Dile kolay. Zarar 104 milyar dolar olarak ifade ediliyor. Manevi zarar, onu ölçecek bir alet daha çıkmadı. Evleri teslim ediyoruz, hangi eve gitsek oturup çay içtiğimizde, o geceye geliyor konu. Evin sahibi biraz sonra olayları anlatmaya başlıyor hem o ağlıyor hem de biz ağlamaya başlıyoruz. Şu anda 300 binden fazla inşaatımız devam ediyor. Köylerde çelik karkastan evler yapıyoruz. Aslında yıkılan evler belki taştandı, basit evlerdi, aralarında harç bile yoktu bazılarının. Olsun Cumhurbaşkanımızın talimatı, ‘Madem o evler yıkıldı, hepsini en iyisiyle yapacağız’ dedi. Ve şimdi çelik karkastan evler yapıyoruz. Şehirlerin merkezlerini yapıyoruz bir taraftan. Bir taraftan altyapılarıyla ilgili büyük bir bütçe temin ettik. Altyapılarına başladık, gece-gündüz çalışıyoruz. 76 bin evimizi teslim ettik. Her ay bundan sonra da 10-15 bin evi vermeye devam edeceğiz" dedi. "Şimdi bütün bilim adamları diyor ki, İstanbul’da deprem gelmek üzere" Bakan Özhaseki, konuşmasında İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nu eleştirdi. Özhaseki, "Son dönemde hiç anlayamadığımız başka bir şey çıktı. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı başını çekiyor. Sonra onun kuyrukları Anadolu’da devam ediyorlar. Algı belediyeciliği diyorlar. Ne oluyor algı belediyeciliği olunca? Yapmadığını yapmış gibi sunma. Olmadığı halde olmuş gibi. Beyefendi tatilde çalışıyormuş gibi yan gelip yatıyor veya İngiliz büyükelçisiyle bir yerde, restoranda yemek yiyor ama iş başındaymış gibi gösteriyor. Ne kadar ayıp bir şey ya. Bunu da belediye bütçesinden yapıyorlar. Şimdi bütün bilim adamlar diyor ki, İstanbul’da deprem gelmek üzere. Evet hepimiz takip ediyoruz. İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin geçen seneki ayırmış olduğu pay, 485 milyon lira. Ama algı operasyonları için beyefendiyi övmek için, beyefendi Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı veya da cumhurbaşkanı yapabilmek için tuttukları trol ordusuna verdikleri, ayırdıkları para 900 milyon lira. Bu para cebinizden çıkıyorsa bir şey demem, hoş karşılamam, bir şey demem. Eğer belediye bütçesiyse benim bir kuruşluk da hakkım varsa, haram olsun arkadaşlar. Doğru değil arkadaşlar. Bu dönemde böyle bir belediyecilik gördük. Hükümetin yaptığının üstüne yatmak, onun yaptıklarını kendi yapmış gibi anlatmak. Ya ayıptır günahtır" diye konuştu.
İzmir Hamza Dağ: “Bıkmadan, usanmadan heyecanımı tüm İzmir’le paylaşacağım” Cumhur İttifakı İzmir Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Hamza Dağ, “‘Gelin projelerle tartışalım’ dedik. Onlar anlamıyorlar, başka işlerle uğraşıyorlar. Ancak ben bıkmadan, usanmadan, sokak sokak, meydan meydan projelerimi anlatmaya, heyecanımı tüm İzmir’le paylaşmaya devam edeceğim” dedi. AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Cumhur İttifakı İzmir Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Hamza Dağ, Selçuk’ta düzenlenen mitinge katıldı. Dağ’a binlerce hemşehrisinin yanı sıra, AK Parti İzmir milletvekilleri Şebnem Bursalı ve Mehmet Muharrem Kasapoğlu, MHP İzmir Milletvekili Tamer Osmanağaoğlu, Cumhur İttifakı Selçuk Belediye Başkan Adayı Dahi Zeynel Bakıcı, MHP İzmir İl Başkanı Veysel Şahin, AK Parti Selçuk İlçe Başkanı Hakan Bayraklı ve MHP Selçuk İlçe Başkanı Nuri Yılmaz da eşlik etti. “İzmir kararını vermiştir” Hamza Dağ, 2 ayı aşkın süredir İzmir’in her yerinde hemşeriyle kucaklaştığını belirterek, “Ben, İzmir’imizde artık şunu net bir şekilde görüyorum. 31 Mart için İzmir kararını vermiştir. Bugün de görüyorum ki Selçuk kararını vermiş. Hemşehrim İzmir’in, Selçuk’un her sokağına hizmet istiyor, proje istiyor. İnşallah biz bu hizmetleri de projeleri de şehrimize kazandıracağız” ifadeleri kullandı. “Tek gündemimiz İzmir” Bugüne kadar hiç kimseyi ötekileştirmediğini vurgulayan Dağ, “Bundan sonra da ötekileştirmeyeceğiz. Hiç kimse bizim nezdimizde ayrımcılığa maruz kalmamıştır, kalmayacaktır. Kimse bildiği işin dışında başka bir iş yapmak zorunda kalmayacaktır. Belediye başkanına ne için oy verilir? ‘Eser üretsin, hizmet getirsin, yatırım yapsın, sorunları çözsün.’ Evet; bizim tek gündemimiz İzmir, mesaimizin tamamı bin 294 mahallemiz her sokağında, hanesinde geçecek. İzmir’de istişareyi, ortak aklı merkeze alacağız. İzmir’de tüm projelerimi beraber hazırladık, beraber hayata geçireceğiz. Sorunlara anlık değil sürdürülebilir çözümler üreteceğiz” diye konuştu. “Bıkmadan, usanmadan heyecanımı tüm İzmir’le paylaşacağım” Seçim çalışması süresince 4 önemli lansman yaptığını vurgulayan, Selçuk için yapacaklarına da değindi. Hamza Dağ, konuşmasında şu ifadeleri kullandı: “Gelin projelerle tartışalım’ dedik. Onlar anlamıyorlar, başka işlerle uğraşıyorlar. Ancak ben bıkmadan, usanmadan, sokak sokak, meydan meydan projelerim anlatmaya, heyecanımı tüm İzmir’le paylaşmaya devam edeceğim. İzmir’in, Selçuk’un tarihi dokusunu, kültürel mirasını, asırlara sari olan medeniyet birikimini koruyacağız. Selçuk tarımıyla, turizmiyle bereketli ilçelerimizdendir. Bizler de oluşturacağımız eser ve hizmet ekosistemiyle destek olarak parlayan bir yıldız olmasını sağlayacağız.” Miting, Selçuk Belediye meclis üyesi adaylarının tanıtımıyla sona erdi.
Edirne Edirne’de gastronomi yolculuğu başladı Edirne Valiliği, gastronomi turizminin gelişimine katkı sağlamak amacıyla Osmanlı Saray Mutfağı lezzetlerini kitaplaştırılarak gelecek nesillere aktarılacak. Edirne Valiliği tarafından “Topraktan Tabağa Edirne Yöresel Yemekleri Kitabı” tanıtımı iftar programı düzenlendi. Edirne’de valilik öncülüğünde önemli bir projeye imza atıldı. Proje çerçevesinde "Topraktan Tabağa Edirne Yöresel Yemekleri" kitabı oluşturulacak. İftariyelikler, ara sıcaklar, çorbalar, ana yemek, tatlı ve içecekler geçmiş lezzetlere göre sunumla hazırlandı. Tabaklar süslendi, masalar hazırlandı. Ezanın okunmasının ardından oruçlar açıldı. Yemeğin ardından ise duaya geçildi. Devecihan Kültür Merkezi’nde düzenlenen iftar menüsünde geçmişten günümüze gelen lezzetler arasında yer alan bademli terbiyeli tavuk çorbası, ballı gemici böreği, taş kebabı- sarımsaklı pilav, zerde ve ayva şerbeti yer aldı. Geçmişten günümüze gelen ve unutulmaya yüz tutmuş Rumeli, Balkanlar ve Osmanlı Saray Mutfağında yer alan lezzetlerin gelecek kuşaklara aktarılması ve tanıtılması için önemli bir proje çalışmasına imza atıldı. Proje çerçevesinde 87 farklı çeşidin yer alacağı bir kitap oluşturulacak. Edirne’nin kadim ve Osmanlı’ya başkentlik yapmış sultanlar şehri olduğunu söyleyen Vali Yunus Sezer, aynı zamanda balkanlardan gelen insanların yerleştiği ve kendi kültürlerini yaşattığı da bir şehir olduğuna değindi. "Hem Balkan hem de Osmanlı saray mutfağı lezzetleri yaşatılacak" Hem Balkan hem de Osmanlı saray mutfağının yaşatıldığı Edirne’de çok anlamlı bir ilke imza atıldığını söyleyen Vali Yunus Sezer, "Gelecek nesiller Edirne mutfağında neler var diye baktığı zaman ellerinde bir kitap ve kaynak olacak. Bizim somut varlıklarımızın yanı sıra kültürel zenginliklerimiz de çok önemli. Çok büyük emek var. Hem Rumeli hem de saray mutfağına ait 87 çeşit farklı lezzet var. Bunların bir kitapta buluşması çok önemli. Şeflerimiz kendi illeri için farklı bir şey yapmak istiyorlar. Yaklaşık 1 buçuk aydır çalışmalar devam ediyor" dedi. Gastronomi anlamında çok önemli faaliyetler yürütmüş parmakla gösterilen iller olduğunu söyleyen Vali Sezer, "Biz büyük bir hazine üzerinde duruyoruz. Ama kendimizi anlatmakta zorluk çekiyoruz. Bizim bir tava ciğerimiz, bir de ciğer sarmamız var. Dışarıdan insanlara sorduğumuzda neyimiz var diye ’Bir gelip ciğerinizi yeriz’ diyorlar. Bu güzel bir şey aslında. Ama bunun yanına ne koyabiliriz? Bunun üzerinde çalışıp Rumeli Saray ve Osmanlı mutfağını günümüzle uyarlayıp nasıl yaşatabiliriz bunun peşindeyiz" şeklinde konuştu. "Edirne’nin parlayan yıldız olmasını istiyoruz" Edirne’nin her konuda balkanların ve Türkiye’nin parlayan bir yıldızı olmasını istediklerini belirten Vali Sezer, "Bunu da sanayide, ticarette, turizmde, gastronomide eğitimde aktivitelerle birlikte başarmamız lazım. İçinde saray ve Rumeli mutfağının da olduğu birkaç yemeği ve menüyü tava ciğerin yanına ekleyebilirsek zenginleştirebiliriz" ifadelerine yer verdi. Festivallerin yanı sıra marka aday olabilecek lezzetleri de sunabilecekleri bir yerin olmasının çok önem taşıdığını belirten Vali Sezer, "Bunu başarırsak herkes restoranında alternatif bir ürün sunmak isteyecek. Bunu da hazırlanan projelerle hayata geçireceğiz. Valilik olarak bunu yapıp özel sektöre devrederiz. Buna biz öncü oluruz" diye konuştu. "3 hedefe inşallah hep birlikte ulaşacağız" Önlerinde 3 hedef olduğunu ve buna şeflerle birlikte ulaşacaklarını belirten Vali Sezer, birincisinin bu kitabı hazırlamak ve basıp yayınlamak, ikincisinin gastronomi festivalleri düzenlemek üçüncüsünün de bu markalaştırılan yemeklerin daimi sunulacağı tarihi bir yer yapmak olduğunu ifade etti. "Edirne gastronomide de büyük zenginliğine sahip" Edirne’nin tarihi ve kültürel mirasının yanı sıra gastronomi anlamında da büyük zenginliğe sahip olduğunu söyleyen İl Kültür ve Turizm Müdürü Kemal Soytürk, düzenlenen iftarda saray, Rumeli ve Balkan mutfağından lezzetlerin yer aldığı bir menü hazırladıklarını aktardı. İftar programına, Vali Sezer ve eşi Canan Sezer, Vali Yardımcıları Erdoğan Beypınar ve Eyyüp Batuhan Ciğerci ile eşleri, İl Kültür ve Turizm Müdürü Kemal Soytürk, şefler, gastronomi yazarları ve basın mensupları katıldı. Devecihan Kültür Merkezi’nde gerçekleştirilen iftar programı toplu fotoğraf çekiminin ardından sona erdi.