SPOR - 03 Temmuz 2020 Cuma 12:46

Ali Koç: 'Fenerbahçe tertemiz bir tarihe sahiptir'

A
A
A
Ali Koç: 'Fenerbahçe tertemiz bir tarihe sahiptir'

Fenerbahçe Başkanı Ali Koç, müşteki olarak bulunduğu Futbolda Şike Kumpası Davası'nda ifade verdi. Koç, "Fenerbahçe tertemiz bir tarihe sahiptir! Şike yapmamıştır, asla da yapmaz" dedi.

Sarı-lacivertli kulübün başkanı Ali Koç, 107 sanıklı Futbolda Şike Kumpası davasının 15. oturumunda müşteki sıfatıyla ifade verdi. Ali Koç'un mahkemede verdiği ifade şu şekilde:

"Bugün burada, kökleri 1907’ye dayanan, 113 yıllık tarihi boyunca ülkemize uluslararası birçok başarı getirmiş, Türk sporuna binlerce sporcu kazandırmış, yetiştirdiği sporcular ile gerek Fenerbahçemizi gerekse Türkiye’nin çeşitli branşlardaki milli takımlarını olimpiyatlarda, Dünya Şampiyonalarında, Avrupa Şampiyonalarında ve diğer şampiyonalarda temsil etmiş, Türkiye’nin en fazla taraftarına sahip kulüplerinden biri olan; kitleleri etkileyici gücü ve kapsayıcı yapısıyla, parçası olduğu toplumun sorunlarına karşı her zaman duyarlı bir sivil toplum kuruluşu olan Fenerbahçe Spor Kulübü’nün 37. Başkanı olarak huzurlarınızda bulunuyorum.

Fenerbahçe Spor Kulübü Derneği’nin amacı; Fenerbahçe Spor Kulübü Derneği Tüzüğü’nün 3. maddesi gereğince kurucumuz Mustafa Kemal Atatürk’ün gösterdiği hedef ve ilkeler doğrultusunda çağdaş yaşama uygun olarak, üyelerin ve sporcuların, beden ve ruh sağlığını geliştirecek olanaklar hazırlamak, fizik ve moral eğitimleri ile ilgilenmek, kulübün tesis ve faaliyetlerinden yararlandırmaktır.

Tüzüğümüzden de açıkça anlaşıldığı üzere Fenerbahçemiz topluma ve millete yararlı bir dernek olarak kurulmuş olup günümüze kadar gerçekleştirdikleri ile Türkiye’de her alanda öncü ve örnek tavrıyla insanlara her zaman umut, mutluluk kaynağı olmuştur.

Bu faslı kapatmadan önce rahmetli İslam Çupi’den bir alıntı yapmak istiyorum: "Fenerbahçe Cumhuriyeti ortalıkta yoksa, Türkiye yoktur, futbol yoktur, bolluk yoktur, insanlar yoktur, canlılar güç nefes alır ve bu ülke kısa süre sonra yaşayan yer olmaktan çıkıp, mezarlık olur."

Sayın Heyet;
9 yıl önce bugün, sadece Türk futbolunda değil, Türkiye tarihinde önemli bir dönüm noktasıdır.
3 Temmuz 2011 tarihinde Türk futbolunda sözde temizlik yapılacağı iddialarıyla Fenerbahçe Spor Kulübü’ne, Kulübün Başkanı Aziz Yıldırım’a, yöneticilerine, profesyonel çalışanlarına ve bazı sporcularına yönelik bir dizi operasyon gerçekleştirilmiştir.

Bunlar illegal bir örgütün Fenerbahçe’yi ve futbol camiasını ele geçirmek için gerçekleştirdiği hukuksuz operasyonlardır.

Bu durum mahkeme kararlarıyla da tespit edilmiştir.

Bir süre önce açıklanan Ergenekon Gerekçeli Kararı tüm süreci anlatmış, ayrıca Fenerbahçemize kurulan kumpastan da, sanıklara ceza verilmek için kanunların nasıl hiçe sayıldığından uzun uzun bahsetmiştir.

2007’de başlayan, yargıya sızmış FETÖ Terör Örgütü’nün üyeleri aracılığıyla yapılan bu saldırılar 2011 yılına kadar çeşitli davalar aracılığıyla yoğun bir baskı ile devam etmiştir.

Askeri, siyasi, akademik, kamu ve özel sektör ayırt etmeksizin toplumun tüm kesimlerinde karşıt gördükleri, kendilerine biat etmeyen kişi ve kurumları, kendilerine has kumpas yöntemleri ile tasfiyeye başlayan Paralel Devlet Yapılanması FETÖ/PDY, tüm hedef ve emellerini gerçekleştirebilmek adına o dönemde sorunsuz bir şekilde mesafe kat etmiştir.

Aynı FETÖ yapılanması, kendi gizli ajandası doğrultusunda 2011 yılında bu kez Türk futboluna el atmıştır.

Diğer kumpaslardan farklı olarak Şike Kumpası, milyonları peşinde sürükleyen ve milyarlarca Euro’luk ekonomisi olan futbolu hedef almış; bunu da Türkiye’nin en büyük sivil toplum örgütü olan Fenerbahçe üzerinden yapmaya çalışmıştır.

Türk sporunun en önemli değerlerinden biri olan Fenerbahçemiz, her aşaması nakış gibi işlenen büyük bir oyunla ele geçirilmeye çalışılmıştır.

Operasyon süreci, soruşturma süreci ve yargı sürecinin her bir adımı FETÖ’nün hazırladığı senaryoya göre, örgüt üyelerinin kontrolü altında yürütülmüştür.

Kendi güdümlerinde bulunan medyalar aracılığıyla da açık bir propaganda ile toplumda Fenerbahçe’nin şike faaliyetlerinde bulunduğu algısı oluşturulmaya çalışılmıştır.

Bakınız sürecin daha hemen başında henüz ifadeler dahi alınmadan, dönemin İstanbul İl Emniyet Müdürlüğü, haddini ve yetkisini aşarak, gözaltıların olduğu gün

“19 maçta şike ve teşvik primi tespit ettik” şeklinde bir açıklama yapmıştır.
Bu açıklama tam da FETÖ’nün hedeflediği gibi “ateş olmayan yerden duman çıkmaz, bakın Emniyet tespit etmiş” şeklindeki değerlendirmelerle basında yer almıştır.

Başkanımız Sayın Aziz Yıldırım henüz ifade dahi vermeden, hastane kontrollerinde ev adresi olarak, sanki tutuklu yargılanmasına karar verilmiş gibi, Metris Cezaevi yazılmıştır.

Bunlar daha soruşturmanın en başında yaşadığımız masumiyet karinesi gibi en temel hukuk kurallarının bile tamamen yok sayıldığının göstergelerinden sadece birkaçıdır.

Hukuksuzluklarla dolu süreci çok daha fazla örnekle çeşitlendirmek mümkündür.

Kulübümüz, Başkanımız Aziz Yıldırım ve yönetici arkadaşlarımız medya önünde büyük bir linçe uğramıştır.

Ülkemizin en önemli değerlerinden biri olan Fenerbahçemiz’e reva görülen haksızlıklar, gün geçtikçe daha da şiddetlenmiştir.

Sadece yargı, emniyet ve medya üçgeninde değil, Türkiye Futbol Federasyonu (TFF) ve UEFA nezdinde uğradığımız haksız tavırlar da senaryonun kusursuz birer parçası olarak tarihteki yerini almıştır.

Buradan bir parantez de TFF’ye açmak gerekiyor.

Asli görevlerinden bir tanesi Türk futbolunun marka değerini korumak ve daha yukarılara çıkarmak olan bu kurum, o dönem Avrupa futbolunun yükselen yıldızı olan Fenerbahçe’ye maruz görülen haksızlıklara göz yummakla kalmamış, üzerine bu büyük oyunun bir paydaşı haline dönüşmüştür.

Dönemin TFF Başkanı ve Yönetim Kurulu Üyeleri de Fenerbahçemize karşı yapılan bu operasyonların kimi bilerek kimi de bilmeyerek parçası olmuşlardır.

Henüz yargılaması tamamlanmamış, ifadeleri alınmamış bir durumdayken, polis fezlekesinde her biri sadece iddia olarak yer alan tüm belge ve dökümanlar UEFA’ya an be an yazışmalarla rapor edilmiştir.

Bu yönlendirmeler neticesinde UEFA da hakkımızda yanlış ve aleyhte kararlar tesis etmiştir.

Federasyonun çabalarıyla, davaya bakan savcıyla görüştürülmek üzere Türkiye’ye çağırılan UEFA müfettişi Pierre Cornu, resmi raporunda da yazdığı gibi, ziyareti sırasında “Fenerbahçe’nin \%1 bile şike yapmama ihtimali var mıdır?” sorusunu TFF yetkililerine yöneltmiştir.

Söz konusu yetkililer ise “Fenerbahçe \%100 şike yapmıştır” cevabını vermişlerdir.

Sadece bu örnek bile dönemin federasyonunun Fenerbahçe ve süreçle ilgili gerçek niyetini ve duruşunu apaçık ortaya koymaktadır.

Bizi sözde hukuksuzluk yaptığımız iddiasıyla Avrupa’ya göndermeyenler, bizim “madem öyle, şike yaptığımızı düşünüyorsanız bizi alt lige düşürün” şeklindeki meydan okumamızı reddederek büyük bir çelişki içine girdiler.

Bu noktada şunu da hatırlatmak isterim ki, o dönemde yürürlükte olan Türkiye Futbol Federasyonu Futbol Disiplin Talimatının 58. Maddesine göre müsabakanın sonucunun hukuka veya spor ahlakına aykırı şekilde etkilenmesi veya buna teşebbüs edilmesi halinde kulüpler küme düşme cezası ile cezalandırılıyordu.

Başta Fenerbahçe olmak üzere neredeyse tüm spor camiasının karşı çıkmasına rağmen o süreçte söz konusu talimat değiştirilmiş ve teşebbüs halinde kulüplere ceza verilmemesine hükmedilmiştir.

Yani açıkça Fenerbahçe’nin, Türkiye Cumhuriyeti sınırlarında yer alan en yüksek kademeli ligden düşmesi istenmemiştir. Çünkü bu operasyonu yapanların asıl amacı Süper Ligdeki Fenerbahçe Spor Kulübü’nü ele geçirmekti.

Zira Fenerbahçe’mizin bir alt lige düşürülmesi halinde futbol camiasına amaçlandığı şekilde etkin giriş yapılamayacaktı.

Sayın Heyet, Kulübümüz Şike Kumpası sürecinde telafi edilmesi imkânsız maddi ve manevi zararlara uğratılmıştır.

UEFA Şampiyonlar Ligi’ne gidemediğimiz için
*katılım payı
*performansa dayalı ödüller
*bilet satış gelirleri
*kombine kart satış hasılat gelirleri
*reklam ve ürün satış hasılat gelirlerini

Kaybederek sadece o yıl için toplamda yaklaşık olarak 54.000.000,00 (ellidörtmilyon) Euro zarara uğradık.

Bu kayıplara ilave olarak kadromuzda yer alan ve pek çok üst düzey kulübün peşinden koştuğu uluslararası çapta 5 oyuncumuzu satmak zorunda kaldık.

Zira, kulübe kaynak oluşturulması gerekiyordu.

Halka açık olan şirketimizin hisselerinde de yadsınamayacak şekilde düşüş yaşanmıştır.

Basit bir örnek vermek gerekirse:
Fenerbahçe Futbol A. Ş.’nin Kumpas öncesi son kapanış tarihi olan 01.07.2011 tarihinde piyasa değeri 1.771.425.000,00 TL (756 milyon Euro) iken;

Kumpastan bir ay sonra 10.08.2011 tarihinde piyasa değeri 907.475.000,00 TL’ye (361 milyon Euro) düşmüştür.

Bu rakamlar ışığında Fenerbahçe Futbol A.Ş.’nin sadece bir aylık süreçte görmüş olduğu değer kaybı 863.950.000,00 TL’dir (395 milyon Euro)

VE BUNUN TEK SEBEBİ BU KUMPASTIR.

Tüm bunlar nedeniyle Kulübümüzün 2011-2012 sezonu başta olmak üzere devam eden sezonlardaki kayıpları tarif edilemez boyuttadır.

Bu yukarıda saydıklarım Fenerbahçemizin uğradığı maddi zararlardır.

Şunu da belirtmek gerekir ki; Şike Kumpasından olumsuz etkilenen tek kulüp Fenerbahçe değildir. 3 Temmuz operasyonu Türk futbolu, hatta Türk sporu için kötü bir dönüm noktasıdır.

Bu operasyonun Türk sporuna verdiği zararları o dönemde tüm spor kamuoyunu Fenerbahçe Spor Kulübü olarak defalarca “Aynı Gemideyiz” diyerek uyarmıştık.

Bugün 3 Temmuz sürecinin spor kulüplerimiz, Türk futbolu ve taraftarlar yani milyonlarca vatandaşımız üzerinde oluşturduğu tahribat onlarca yıl tamir etmek mümkün değildir.

Tüm bunların yanında Fenerbahçemizin uğradığı manevi zararlar da mevcuttur.

En baştan üzerine basa basa belirtmekte fayda var ki;

Camiamızın uğradığı manevi zararlar, ölçülmesi mümkün olmayan boyutlardadır.

Her şeyden önemlisi Fenerbahçe ile şike kelimesi kumpas ile yan yana getirilerek Fenerbahçe’nin tertemiz tarihine ve marka değerine zarar verilmiştir.

Soruşturma üzerinde gizlilik kararı olmasına rağmen örgütün gazeteleri ve televizyonlarına kara propaganda amacıyla hâlihazırda yargılanan hâkimlerden, savcılardan ve polislerden gelen belgeler servis edilip, Fenerbahçe hakkında “şikeci takım” imajı oluşturulmaya çalışılmıştır. O dönem kimse bu hukuksuzluğu durdurmamış yada durduramamıştır. Kulübümüz henüz yargılama bile başlamamışken evvela kamuoyu nezdinde mahkum edilmeye çalışılmıştır.

Fenerbahçemize gerçekleştirilen operasyon ile ayrıca toplumsal bir ayrışma amaçlanmış ve diğer camiaların Fenerbahçe’den nefret etmesi sağlanmaya çalışılmıştır.

Fenerbahçe Spor Kulübü’nün en büyük gücü taraftarlardır. Genci, yaşlısı ile yurt içinde ve yurt dışında yaklaşık 30 milyon taraftara sahip bir camia olup, medyada oluşturulmuş olan algı operasyonu sonucunda henüz belirli takımlara gönül vermemiş olan yeni nesillerin Fenerbahçe sevgisi taşımalarının önüne geçilmiştir.

Sadece bu hususlar bile Fenerbahçe’nin ağır manevi zararlar gördüğünü açıkça gözler önüne sermektedir.

O dönemde diğer kulüpler bizim sesimizi maalesef duymazdan geldiler.

Fenerbahçe camiası tek başına 3 Temmuz kumpasına karşı dik durmuş, Başkanımız Aziz Yıldırım, Fetullahçı Terör Örgütü Fenerbahçe’yi tarumar etmek için tüm gücüyle saldırırken daha ilk günden tarihe geçen sözlerini söylemiştir. “Ne şikesi memleket elden gidiyor” diyerek bu örgütün asıl amacını resmen ifşa etmiştir.

O gün Başkanımızın uyarısını, Fenerbahçe’nin haykırışını dikkate almayanlar, rüzgara göre hareket edenler, daha sonra haklı olduğumuzu kabul etmek zorunda kalmışlardır.

Bu kumpas, ülkemizin hukuk, adalet, polis teşkilatı, medya başta olmak üzere tüm damarlarına sızmış FETÖ tarafından devletin imkanları kullanılarak organize edilmiş ve hayata geçirilmiştir.

Gelinen aşamada hem verilen beraat kararları hem huzurdaki bu davanın açılmış olması hem de geçtiğimiz aylarda açıklanan Ergenekon Davası’nın gerekçeli kararı, haklılığımızı bir kez daha gözler önüne sermiştir.

Tekrar tekrar hatırlatmak isterim ki Fenerbahçe’ye yapılan hukuksuzluklara tereddütle bakmak, “ama” veya “fakat” retorikleriyle ulaşılacak her değerlendirme Türkiye Cumhuriyeti'nin demokratik varlığına kast eden FETÖ'nün meşrulaştırılmasından başka hiçbir anlam taşımamaktadır.

Camiamız, başkanımızın liderliğinde taraftarlarımız, sporcularımız ve yönetimimizle ülkemizin geleceğinde önemli yeri olan büyük bir direniş gerçekleştirmiştir.

Bu direnişin önemi, FETÖ yapılanmasına karşı duran ilk camia olmamızdan kaynaklıdır.

O gün camiamızın verdiği örnek mücadele, FETÖ’nün ilk defa başarısızlığa uğramasını sağlamıştır.

FETÖ, kumpaslarındaki ilk hüsranını Fenerbahçe camiasının bu direnişiyle yaşamıştır.

Bu başarısızlık, 2011 sonrasında teşebbüs ettiği Türkiye’yi tamamen ele geçirme operasyonu olan 17/25 Aralık ve 15 Temmuz darbe girişimi gibi hain saldırılarda da başarısız olmasının fitilini ateşlemiştir.

3 Temmuz direnişi, Türkiye’nin topyekün direnişinin kilometre taşı olmuştur.

Biz Fenerbahçe camiası olarak FETÖ ile mücadelede milat olarak 3 Temmuz’u kabul etmekteyiz.

Geçmişte başkanımızı, yöneticilerimizi, kısacası Fenerbahçe ile alakalı kişileri soruşturan savcılar ve onlara ceza veren, cezayı onayan hakimler bugün ya firari konumdadır ya da soruşturulmakta, yargılanmaktadır.

Sayın Başkan, Değerli Üyeler, Kıymetli Savcı,
Açıkladığım hususlar ışığında ben, Fenerbahçe Spor Kulübü Derneği’nin 37. Başkanı olarak, hem Fenerbahçe Spor Kulübü Derneği ve iştirakleri adına, hem de şahsım ve Yönetim Kurulu üyeleri adına tekraren sanıklardan şikayetçi olduğumuzu belirtir, sanıkların en ağır ceza ile cezalandırılmaları ile birlikte, asılsız “şike” iddialarıyla Fenerbahçemize sürülen kara lekenin temizlenebilmesini teminen, kurulan hain kumpasın, Mahkemenizce verilecek karar yoluyla tarihe tescilini saygılarımla talep ederim.

Fenerbahçe tertemiz bir tarihe sahiptir! Şike yapmamıştır, asla da yapmaz."

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Çorum Bakan Işıkhan: "Temmuz ayında emekli aylıklarını tekrar masaya yatıracağız" Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan, "Nasıl emeklilerimizin refahını artıracak en iyi ve en yeni uygulamaları bugüne kadar hayata geçirdiysek, bundan sonra da aynı şekilde çalışmaya devam edeceğiz. Sayın Cumhurbaşkanımız bugün ifade etti. Temmuz ayında emekli aylıklarını tekrar masaya yatıracağız" dedi "Türkiye Yüzyılı’nda Çalışma Hayatı Buluşmaları" çerçevesinde Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan, Çorum’da iş dünyasının temsilcileri ile bir araya geldi. Ticaret ve Sanayi Odası’nda gerçekleştirilen programda konuşan Bakan Işıkhan, emekli maaşlarının zammı memur emeklilerinde toplu sözleşmeye göre; SSK ve Bağkur için de enflasyona göre şekillendiğini hatırlatarak, "Biz, ihtiyaçlar ve imkanlar doğrultusunda çoğu zaman bu tutarların çok daha üzerinde emeklilerimiz için adımlar attık. Denge ve disiplin içinde ekonomimizi güçlü bir şekilde yükselttikçe artan refahtan emeklimize daha fazla pay vermeye devam edeceğiz. Ayrıca; daha önce de söylediğimiz gibi, 3600 ek gösterge düzenlemesinin bütün memurları kapsayacak şekilde genişletilmesi yönünde düzenlemeyi hayata geçireceğiz. Yine esnaflarımızın emeklilik için gerekli sigorta prim gün sayısındaki adaletsizliği gidereceğiz" diye konuştu. Hiçbir zaman tutmayacakları sözü vermediklerini dile getiren Bakan Işıkhan, "Bu, başkalarının milleti kandırma taktiği, bizim değil. Biz ne dediysek bugüne kadar yaptık, bundan sonra da adım adım yapmaya devam edeceğiz. Son 5 yılda yaşadığımız bunca afete ve felakete rağmen, vatandaşlarımızı asla mağdur etmeden hizmetlerimize kesintisiz devam edebiliyoruz" ifadelerini kullandı. Çorum’un, tarihiyle, tarımıyla, endüstrisiyle, önemli medeniyetlerin beşiği olması hasebiyle çok güzel ve önemli şehirlerimizden bir tanesi olduğunu hatırlatan Bakan Işıkhan, "Geçtiğimiz günlerde 2023 yılı işgücü verileri açıklandı. 2023 yılında işsizlik oranı 1 puanlık azalışla yüzde 9,4 seviyesine geriledi. İşsizlik oranları son 10 yılın, istihdam oranları son 21 yılın en iyi seviyelerine çıktı. Ayrıca; 2023 yılında Türkiye ekonomisi yüzde 4,5 büyüme ile AB ülkeleri arasında en çok büyüyen ülke oldu. Milli gelirimiz 1 trilyon doları, Kişi başına Milli Gelirimiz de 13 bin 110 doları aşarak tarihimizin en yüksek düzeyini gördü. Bu veriler gösteriyor ki; pandemiye rağmen, bölgemizdeki savaşlara rağmen, geçtiğimiz yıl yaşadığımız asrın felaketine rağmen, doğru yoldayız" şeklinde konuştu. Emeklilere yönelik olarak başlatılan banka promosyonları ile ilgili de açıklamada bulunan Bakan Işıkhan, "Biliyorsunuz geçtiğimiz günlerde Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan, emeklilerimize yönelik olarak başlattığımız promosyon ödemesi uygulamasının kamu bankalarında 2 katına çıkarılarak 8 ile 12 bin lira arasında olacağını duyurmuştu. Bunun dışında ölüm aylığı hak sahiplerine de 5 bin lira promosyon duyurusunu yapmıştık. Bu hafta pazartesi gününden itibaren de promosyonlar için başvurular alınmıştı. Bugün itibariyle kamu bankalarımız emeklilerimize promosyon ödemelerini yapmaya başladılar. Tüm emeklilerimize hayırlı uğurlu olsun. Bununla birlikte, Kamu bankaları haricinde diğer bankalarla da protokol imzalama sürecini tamamladık. Özel bankalar da, kamu bankaları tutarları asgari olmak üzere promosyon miktarlarını güncelleyecekler. Biz, sağlam politikalarla emeklilerimize mümkün olan en iyi hizmeti vermeye gayret ediyoruz. 2002 yılında iktidara geldiğimizde, iflas noktasına gelmiş bir sosyal güvenlik ve sağlık sistemi devralmıştık. Bunu en iyi kıymetli emeklilerimiz hatırlar. Attığımız adımlarla, sürdürülebilir bir sosyal güvenlik sistemi inşa ettik. Sağlık sigortası kapsamında, ilaca ve tedaviye erişim noktasında dünyanın en ileri ülkelerinden biri haline geldik" dedi. "Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın işaret ettiği, Cumhur İttifakı olarak hedefimiz olan Türkiye Yüzyılı vizyonunu inşallah sizlerin desteğiyle başaracağız" diyen Bakan Işıkhan, şunları kaydetti: "Bu yüzyılı; emeğin, üretimin, çalışmanın yüzyılı yapacağız. Şurası çok önemli; ülkemizin gücü büyük ölçüde yerel yönetimlerimizin gücünden geliyor. Kalkınma yerelden başlar hakikatine istinaden yerelde ne kadar güçlü olursak genel icraatlarimizin de o derece güçlü olacağına inanıyoruz. Çünkü şunu hepimiz çok iyi biliyoruz ki; gelişim, ilerleme ve kalkınma yerelden başlar. Bildiğiniz gibi ülkemizin lideri Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın yönetim vizyonu da belediyecilikten geliyor. Cumhurbaşkanımız liderliğinde AK Parti, ülkemizde belediyecilik anlayışını değiştirmiş, milletimizi gerçek belediyecilikle tanıştırmıştır. Aziz milletimiz ’yaparsa AK Parti yapar, Erdoğan yapar’ diyerek bu hakikati, bu güveni ortaya koymaktadır. İnşallah 31 Mart’ta Çorum gerçek belediyecilikle yola devam edecek. Çorum Belediye Başkanımız Halil İbrahim Aşgın, Çorum’un has evladı, bu şehre emeğini ortaya koyan çok kıymetli bir yol arkadaşımız. Çorumlu hemşehrilerimin bir kez daha görevi AK belediyecilik vizyonu ile Halil İbrahim Başkanımıza vereceğine inanıyorum. Bu şehre Halil İbrahim Başkanımız gibi çalışan, üreten, geliştiren yönetimler yakışır. İnşallah Çorum, 1 Nisan sabahından itibaren Cumhur İttifakı çatısı altına daha büyük projelerle yeni bir icraat dönemine doğru ilerlemeye devam edecek. Cumhurbaşkanımızın işaret ettiği Türkiye Yüzyılı’na da öncülük edecektir, bundan eminiz" dedi.
Antalya Zeynep Sönmez Antalya’da çeyrek finalde 26-31 Mart tarihleri arasında Megasaray Tenis Akademi kortlarında gerçekleşecek WTA 125 kategorisindeki Megasaray Hotels Open’da milli tenisçi Zeynep Sönmez çeyrek finale yükseldi. Antalya Belek’te bulunan Megasaray Tenis Akademi’nin kortlarında gerçekleşen Antalya’nın ilk WTA turnuvası Megasaray Hotels Open’da Zeynep Sönmez ilk turda dünya eski 39 numarası, turnuvanın 8 numaralı seri başı Fransız tenisçi Fiona Ferro’yu yenerek ikinci tura yükselmişti. Zeynep ikinci turda 152 numarayla kariyerindeki en iyi sıralamasında bulunan Alman raket Ella Seidel ile karşılaştı. Seidel’e 2023 yılında Andorra’da WTA 125 turnuvasında 6-1, 6-0 yenilen Sönmez bu kez korttan galibiyet ile ayrılmasını bildi. 2 saat 4 dakika süren karşılaşmada iyi bir geri dönüşe imza atarak Seidel’i 4-6, 6-1, 6-2 ile mağlup eden Sönmez adını son sekiz raket arasına yazdırdı. Zeynep çeyrek finalde dünya 151 numarası Japon raket Moyuka Uchijima ile karşılaşacak. Zeynep Sönmez-Moyuka Uchijima çeyrek final karşılaşması yarın merkez kortta 11.00’de başlayacak. "Bugün kazanabildiğim için çok mutluyum" Dünkü maçı uzun sürdüğü için maça biraz daha yorgun başladığını söyleyen Zeynep Sönmez, “Maç ilerledikçe açıldım. Geçen senenin sonunda yenildiğim bir oyuncuydu. O yüzden bu sefer biraz daha farklı bir taktikle çıktık takımımla konuşup. İyi de işlediğini düşünüyorum. Çok da yetenekli ve genç bir oyuncu. Geleceğinin çok parlak olduğundan çok eminim. Bugün kazanabildiğim için çok mutluyum” ifadelerini kullandı.