GÜNDEM - 15 Aralık 2018 Cumartesi 16:16

Anayasa Mahkemesinden, anne ve babası hasta memurlar için örnek karar

A
A
A
Anayasa Mahkemesinden, anne ve babası hasta memurlar için örnek karar

Anayasa Mahkemesi, anne ve babası hasta olan memurların uzak bir yerdeki göreve atanmasıyla ilgili önemli bir karara imza attı.

2003 yılında İstanbul’da bir devlet dairesinde memur olarak çalışan Nurbani Fikri geçici görev ile Ambarlı Liman Başkanlığına görevlendirildi. Fikri, bu kararın ardından, ‘Annem hasta ve bakıma muhtaç, beni tekrar eski yerime alın’ diyerek eski görev yerine dönmek istedi. İki yıl Ambarlı Liman Başkanlığı’nda çalıştıktan sonra görev yerine geri dönen Nurbani Fikri, bir süre sonra kurum müdürü ile yaşadığı bir tartışma sonucu Ambarlı’ya geri gönderildi.

Geri dönmek için dava açan Nurbani Fikri, 2008 yılında annesini kaybetti. Bu arada açtığı davayı ise kaybetti. Son çare olarak Anayasa Mahkemesine bireysel başvuruda bulunan Fikri, için mahkeme örnek teşkil edecek bir karara imza attı.

Mahkeme, ‘Geçici görevle’ İstanbul’dan Ambarlı’ya gönderilen Nurbaki Fikri’nin “Anneme bakamadım ve onu kaybettim” diyerek yaptığı bireysel başvuruyu haklı buldu. Anayasa mahkemesi olayda Anayasa’nın 20. maddesiyle güvence altına alınan ‘Aile hayatına saygı hakkının ihlal edildiği’ sonucuna vardı. Kararda, başvurucu memurun elem ve ızdırap yaşadığı belirtilerek, devletin 20 bin TL tazminat ödemesine hükmedildi.

İşte Anayasa Mahkemesinin verdiği o karar:

“Başvurucu, devlet memuru statüsünde bir kamu kurumunun bölge müdürlüğünde çalışırken aynı müdürlüğe bağlı liman başkanlığında geçici olarak görevlendirilmiştir. Başvurucu, annesinin sağlık sorunlarını öne sürerek üç kez görev yerine dönmeyi talep etmiştir. Liman başkanlığında belli bir süre çalışan başvurucunun geçici görevlendirilmesi bu başvurulardan sonra iptal edilmiştir.

Görev yerine dönen başvurucu amiriyle aralarında yaşanan bir olay nedeniyle ikaz almıştır. Bu olaydan bir gün sonra başvurucu yeniden aynı liman başkanlığında görevlendirilmiştir. Başvurucunun, görevlendirmenin iptali için açtığı dava yerel mahkemede kabul edilmiş ve işlem iptal edilmiştir. Yargılama devam ederken başvurucunun annesi vefat etmiştir. İdarenin temyizi üzerine Danıştay hükmün bozulmasına karar vermiştir. Mahkeme bozma kararına uymuş, karar düzeltme ve temyiz talebi de reddedilen başvurucu bireysel başvuruda bulunmuştur. Diğer taraftan başvurucu, ikinci kez liman başkanlığında görevlendirilmesi üzerine İdare aleyhine tam yargı davası açmış ve lehine 1.000 TL tazminata hükmedilmiştir. İdarenin temyiz başvurusu reddedilerek karar kesinleşmiştir.

Başvurucu, görevlendirme işlemi nedeniyle aile hayatına saygı hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür. Kamu görevlilerinin atanması veya nakil işlemlerinde gözetilen kamusal yarar ile bireyin aile hayatına saygı hakkından yararlanmasındaki bireysel çıkar arasında makul bir dengenin kurulması gerekir. Söz konusu dengenin sağlanamaması durumunda aile hayatına saygı hakkının zedeleneceği gözden kaçırılmamalıdır. Kamu görevlilerinin görev yerlerinin değiştirilmesinde takdir yetkisi kullanılırken Anayasa'nın 20. maddesinde güvence altına alınan aile hayatına saygı hakkının devlete yüklediği pozitif yükümlülükler de dikkate alınmalıdır.

Başvurucunun hasta ve bakıma muhtaç annesine bakabilmesinin kolaylaştırılması için hukuki ve fiili engellerin ortadan kaldırılması, aile hayatına saygı hakkının devlete yüklediği pozitif yükümlülüklerin bir gereğidir. Bu yükümlülük başvurucunun görev yerinin hiçbir koşulda değiştirilemeyeceği anlamına gelmemektedir.
Bu noktada idare tarafından ortaya konulan gerekçeler ve derece mahkemelerinin değerlendirmeleri önemlidir. Derece mahkemelerinin kararlarında bireye düşen fedakârlığın ağırlığının göz önünde bulundurulması ve kamu yararının gerekleri ile bireyin temel haklarının korunması arasında adil bir dengenin kurulup kurulmadığının belirlenmesi gerekir. Başvurucunun görev yerinin değiştirilmesinin gerekçelerinden biri amirine karşı devlet memuruna yakışmayan tutum ve davranışlarda bulunduğu iddiasıdır.

Görevlendirme işlemine karşı açılan iptal davası, derece mahkemesince reddedilmiştir. Başvurucunun annesinin sağlığıyla ilgili mazeretine rağmen başka bir yerde görevlendirilmesine ilişkin işlem, iptal davasında hukuka uygun kabul edilirken tam yargı davasında ise hukuka aykırı bulunmuştur. Ancak iptal davasına bakan derece mahkemesince başvurucunun annesinin sağlık mazeretine yönelik olarak hiçbir değerlendirme ve açıklamada bulunulmadığı, aile hayatına saygı hakkının ihlal edildiği iddiaları hakkında yeterli gerekçe ortaya konulmadığı anlaşılmıştır. Bunun yanında başvurucunun iptal davasına ilişkin yargılama sürecinde tam yargı davasının lehine sonuçlandığını bildirmesine rağmen derece mahkemesinin karar gerekçesinde bu hususa yönelik hiç bir değerlendirme yapılmamıştır.

Derece mahkemesi karar gerekçesinin, görevlendirme işlemiyle güdülen kamu yararı meşru amacı ile başvurucunun aile hayatına saygı hakkı arasında adil denge kurulmasına yönelik yeterli unsurlara sahip olmadığı anlaşılmıştır. Dolayısıyla aile hayatına saygı hakkı kapsamındaki pozitif yükümlülüklerin kamu makamlarınca yerine getirilmediği sonucuna ulaşılmıştır.

Öte yandan, başvurucuya ödenmiş olan tazminat miktarının, başvurucunun annesine olan bakım yükümlülüğünü yerine getirememesi nedeniyle duyduğu elem ve ıstırabı gidermede yeterli olmadığı kanaatine varılmıştır. Anayasa Mahkemesi açıklanan gerekçelerle, Anayasa’nın 20. maddesinde güvence altına alınan aile hayatına saygı hakkının ihlal edildiğine ve başvurucuya tazminat ödenmesine karar vermiştir.”

Resul Yanbul 

 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Ankara Pursaklar Belediyesi’nden okul bahçelerinde çevre düzenlemesi Pursaklar Belediyesi, ilçede eğitim veren okulların bahçelerinde çevre düzenleme çalışmaları yapıyor. “Kitaplar Devletten Kırtasiyeler Belediyeden” projesi kapsamında kırtasiye seti, TYT, AYT ve LGS soru bankası kitabı gibi eğitime verdiği destekle vatandaşların büyük takdirini kazanan Pursaklar Belediye Başkanı Ertuğrul Çetin’in talimatları ile belediye ekipleri, öğrencilerin daha güvenli ve sağlıklı ortamlarda vakit geçirebilmeleri için ilçede eğitim veren okulların bahçelerinde çevre düzenleme çalışmaları yapıyor. Pursaklar Belediye Fen İşleri Müdürlüğü ekipleri, eksiklikleri olan okulların belirlenmesinin ardından eğitim kurumlarındaki eksiklikleri gidererek, öğrencilerin daha güvenli ve sağlıklı ortamda eğitim görmelerine imkân sağlıyor. İhtiyaç duyan okulların çevre düzenleme çalışmalarına destek verdiklerini belirten Belediye Başkanı Çetin, ‘‘Geleceğimizin teminatı olan çocuklarımızın ve gençlerimizin en iyi şartlarda eğitim alabilmeleri için belediye imkânlarını seferber ederken, sağlıklı ortamlarda eğitim alabilmeleri için okullara da gerekli destekleri veriyoruz. Birçok okulumuzun fiziki şartlarına katkıda bulunuyoruz. Şu anda da ekiplerimiz çalışmalarını sürdürüyor. Okullarımıza, geleceğimizi emanet edeceğimiz öğrencilerimize ve öğretmenlerimize dün olduğu gibi bugün de, yarın da gerekli desteği vermeye devam edeceğiz’’ ifadelerini kullandı.
Ankara Bora Kaplan’ın avukatı: “Kaplan kerpetenle diş çekti diyorlar, olacak iş değil” Ayhan Bora Kaplan suç örgütüne ilişkin 28’i tutuklu 61 sanığın yargılandığı davaya avukat beyanlarıyla devam edildi. Sanık Bora Kaplan’ın avukatı Doğan Soyaslan, “Bora Kaplan kerpetenle 3-4 tane diş çekti diyorlar. Basında da bu iddialar yer aldı. Nasıl çekecek ki? Kerpeteni nereden bulmuş? Olacak iş değil. Kan kaybından ölür insan” dedi. Ankara 32. Ağır Ceza Mahkemesi Sincan Ceza İnfaz Kurumları Kampüsü’ndeki salonda görülen duruşmaya, tutuklu ve tutuksuz sanıklar ile müştekiler ve taraf avukatları katıldı. Mahkeme başkanı, yargılamanın bu aşamada avukat beyanlarıyla devam edeceğini söyledi. Sanık Barış Kurt’un avukatı Muhammet Hardalaş, “Barış Kurt’un ismi sadece Erkan Doğan’ın ifadelerinde geçmektedir. Doğan bugüne kadar sekiz ifade vermiştir. İlk ifadesini kolluk kuvvetlerine vermiştir. Burada Barış Kurt’un adı geçmiyor. Verdiği beşinci ifadede Barış Kurt’un adını geçiriyor. Doğan’ın ifadelerinde yer alan eziyet, yağma, kasten yaralama suçlarını saydığı hiçbir yerde müvekkilim Kurt yoktur. Doğan yedinci ve sekizinci ifadelerinde tüm her şeyi aktarıyor ancak bu son ifadelerinde de Barış Kurt hiçbir şekilde yer almamıştır” diyerek Kurt’un tahliyesini ve beraatını talep etti. “Kaplan kerpetenle diş çekti diyorlar, olacak iş değil” Bora Kaplan’ın avukatı Doğan Soyaslan da, “Bora Kaplan kerpetenle 3-4 tane diş çekti diyorlar. Basında da bu iddialar yer aldı. Nasıl çekecek ki? Kerpeteni nereden bulmuş? Olacak iş değil. Kan kaybından ölür insan” diyerek müvekkilinin tahliyesini talep etti. Bora Kaplan’ın avukatı Umut Köroğlu, esasa ilişkin savunma yapmayacaklarını, Bora Kaplan’ın tutuklanmasının ardından dosyaya dahil olduğunu ifade etti. Avukat Köroğlu, Kaplan’ın yurtdışına ‘Dexas Hamburger’ firmasının bir şubesini açmak için gittiğini anlattı. Diğer sanık avukatları da müvekkillerinin suçsuz olduğunu ve iddianamenin somut delillerle hazırlanmadığını öne sürdü. Duruşmaya yarın devam edilecek. İddianameden İddianameye göre soruşturma, 7 Eylül 2023’te Ankara Cumhuriyet Başsavcılığına giderek Ayhan Bora Kaplan ve suç örgütü üyelerinden şikayetçi olan müşteki Erkan D’nin beyanları üzerine başlatıldı. Suç örgütü üyelerinin Kaplan’ın talimatı ve bilgisi doğrultusunda farklı tarihlerde Mahfuz Tatar ve Semih Arslan’ın öldürülmesi, müştekiler Altan T, Murat Y, Serhat T. ve Serdar H’nin silahla yaralanması, müşteki Erkan D’ye 2 gün boyunca alıkonularak işkence edilmesi, müşteki Mehmet Taha E’nin sahibi olduğu işletmelerin zorla alınması, müşteki Muhammed S’nin iki otomobilinin gasbedilmesi ve zorla çek yazdırılması ile müşteki Emirhan B’nin darbedilmesi olaylarını gerçekleştirdikleri ileri sürüldü. Kaplan ve örgütün diğer yöneticileri, suç örgütünün işlediği tüm suçlardan sorumlu tutuldu. İddianamede Ayhan Bora Kaplan ve diğer örgüt yöneticileri Fethi Koyuncu, Mutlu Ayaş, Yusuf İzzet Savaş, Kanber Keskin ve Serdar Sertçelik hakkında "suç işlemek amacıyla silahlı örgüt kurmak ve yönetmek", "kasten öldürme", "nitelikli kasten öldürme", 7 kişiye yönelik "kasten yaralama", 2 kişiye yönelik "kişiyi hürriyetinden yoksun kılma", 2 kişiye yönelik "nitelikli yağma", "eziyet", "suç delillerini yok etme, gizleme veya değiştirme", "suç üstlenme" ve 2 kez "suçluyu kayırma" suçlarından biri ağırlaştırılmış 2’şer kez müebbet ve 169’ar yıl 6’şar aya kadar hapis cezası talep edildi. Diğer 55 sanık için de çeşitli sürelerde hapis cezası talep edildi.