KÜLTÜR SANAT - 04 Ekim 2019 Cuma 16:38

Ankara Devlet Opera ve Balesi ‘Leyla Gencer Anma Konseri ve Belgeseli’nin son provasını yaptı

A
A
A
Ankara Devlet Opera ve Balesi ‘Leyla Gencer Anma Konseri ve Belgeseli’nin son provasını yaptı

Ankara Devlet Opera ve Balesi (DOB) 2019-2020 sezonunun açılmasına kısa bir süre kaldı. “Leyla Gencer Anma Konseri ve Belgeseli” gösterimiyle başlayacak yeni sezonun son genel provası da bugün yapıldı.

Sonbaharın gelmesiyle birlikte Ankara’da sanat rüzgarları esmeye başladı. Ankara DOB, Cumartesi günü yapılacak Leyla Gencer Anma Konseri ve Belgeseli’yle perdelerini açacak. Ankara Devlet Opera ve Balesi’nde konser için son provalarını yapan sanatçılar, Leyla Gencer projesinde olmaktan dolayı duydukları mutluluğu aktardı. Leyla Gencer anısına seslendirilecek konserde ünlü operalardan seçkin aryalar seyirci ile buluşturulacak. Şef Can Okan yönetiminde Ankara Devlet Opera ve Balesi Orkestrası, Seda Aracı Ayazlı, Mehlika Karadeniz Bilgin ve Tuğba Dekak’a eşlik edecek.

“Sezonumuz ‘Leyla Gencer Konseri ve Belgeseli’yle açılıyor”
Ankara Devlet Opera ve Balesi Solist Sanatçısı Tuğba Dekak, 2019-2020 sezonunu çok güzel bir projeyle açtıklarını ifade ederek, Leyla Gencer’in Türk operası için öneminden bahsetti. Dekak, Leyla Gencer’le aynı topraklarda doğduğu için gurur duyduğunu belirterek, “Sezonumuz ‘Leyla Gencer Konseri ve Belgeseli’yle açılıyor. Tüm opera sanatçıları için özellikle de bir kadın opera sanatçısı olarak çok gurur duyduğum bir proje oldu. Leyla Gencer, sadece Türkiye’nin ve dünyanın en önemli sahnelerinde, en önemli rollerini seslendirmiş bir opera sanatçısı değil. Bunlarla birlikte gerçekten çok entelektüel bir altyapıya sahip. Gerçekten çok araştırmacı bir opera sanatçısı. Birçok eseri günyüzüne çıkarmış. Onların ilk sahnelenişini yapmış. Bir Türk kadını olarak onunla aynı topraklarda doğmaktan gurur duyuyorum. Onu her dinleyişimde, farklı yorumundan etkileniyorum. Biz yüzyıllardır aynı sanatı icra ediyoruz. Yorum farklılıkları, kendinden bir şeyler katmak, araştırmak bizim için çok önemli. Onu, diğer bütün meslektaşlarından ve aynı yüzyılda yaşamış tüm sanatçılardan ayıran özellik kendinden kattığı yorum. Hatta kendi ismiyle anılan bir tekniği var ‘Gencerado’ tekniği adında opera literatürüne girmiş. Her izleyişimizde gözlerimizi dolduran, her izleyişimizde daha farklı bir yönünü keşfettiğimiz bir yorumu var. Böyle bir projede sezona başlamaktan onur ve gurur duyuyorum. Projede emeği geçen herkese müteşekkirim” diye konuştu.

Ankara Devlet Opera ve Balesi (DOB) 2019-2020 sezonunun açılmasına kısa bir süre kaldı. “Leyla Gencer Anma Konseri ve Belgeseli” gösterimiyle başlayacak yeni sezonun son genel provası da bugün yapıldı.


Leyla Gencer’in dünyada ve Türkiye’de tanındığını ve çok önemli işlere imza attığını vurgulayan Dekak, opera sanatçısı olarak Leyla Gencer’i tekrar tekrar izleyerek kendisinden feyz aldığını söyledi. Dekak, “Leyla Gencer’i dünyada ve Türkiye’de birçok insan tanıyor. Operamızın önünde çok güzel bir heykeli var. Leyla Gencer’i hatırlatmak için neler yapıyoruz, bunu sorgulamak lazım. Bir opera sanatçısı olarak onun yolundan gitmek için araştırma ruhuyla bir şeyler keşfederek, yeni yorumlarda cesaretli davranarak sahne üzerinde neler yapıyoruz bunlar önemli. Onun sadece ismini yaşatmak değil, aynı zamanda duygularını da yaşatmamız çok önemli. Böyle projelerde tabii ki diğer insanların Leyla Gencer’i tanımaları, hakkında doğru bilgilere sahip olmaları için çok önemli” şekilde konuştu.

“Biz onun ruhunun önünde şarkı söylemekten çok memnun olacağız”
Leyla Gencer konserinde yer almaktan dolayı mutluluğunu belirten Dekak, DOB’un yeni sezona çok güzel eserlerle girdiğini de sözlerine ekledi. Dekak, “Sanatseverleri Devlet Opera ve Balesi’nde çok güzel eserler bekliyor. Öncelikle Giuseppe Verdi’nin ‘Aida’ operası var. Görkemli bir opera, onun prömiyeri yaklaşıyor. Birçok yeni ve güzel eser var. Umarım herkes Leyla Gencer belgeselini izler. Ne demek istediğimi o zaman daha iyi anlarlar. Çok özel bir sanatçı izleyeceğiz. Biz onun ruhunun önünde şarkı söylemekten çok memnun olacağız” dedi.

“Leyla Gencer, 20’nci yüzyılın en değerli sanatçılarından”
Ankara Devlet Opera ve Balesi Sopranosu Seda Aracı Ayazlı, provalarda gerçekleştirdiği performansın hemen ardından nabzının düşmediğini belirterek, “Çok heyecanlıyım, hala nabzım düşmedi. Önden bir konuşma yapıldı çok heyecanlandım, sağ tarafımda da Leyla Gencer’in resmi vardı. Küçüklüğümden beri hep onun gibi şarkı söylemek ve onun gibi bir sanatçı olmak hep idölümdü. Şu anda da onun ismi altında bir konserde olabilmem benim için çok değerli. Bu sezonu eğitimime ayırmıştım. Fazla bir şeyler yapmak istemiyordum. Fakat böyle bir teklif gelince kaçıramadım. Çünkü Leyla Gencer bizim için çok önemli. 20’nci yüzyılın en değerli sanatçılarından biriydi kendisi” ifadelerini kullandı.

“Yeni sezon için çok heyecanlıyız”
Sanat camiasının Leyla Gencer’e gerekli değeri gösterdiğini vurgulayan Ayazlı, yeni sezonun değerli sanatçılarla bomba gibi başlayacağını söyledi. Ayazlı, bilet bulamayan sanatseverlere de yardım edeceğinin altını çizerek, “Bizim camiamızdaki sanatçı arkadaşlarımız ve biz, bu işi takip eden seyircilerimiz Leyla Gencer’e gerekli değeri veriyor. Ben hissediyorum. Yeni sezon için çok heyecanlıyız. İnşallah, opera seyircilerinin sayısı daha da yükselir. Herkesi bekliyoruz. Biz çok büyük emek veriyoruz. Bu işin altında çok büyük bir emek var. Seyirciler onu görmüyorlar, sadece sunumu görüyorlar. Bu sunumun gerisinde çok güzel bir ekip çalışması var. Sezon içinde bilet bulunmadığına dair bana telefonlar geliyor. Bilet bulma konusunda yardım istiyorlar. Ben bilet bulma konusunda elimden geleni yapıyorum. Çok güzel eserlerimiz var. Çok güzel sanatçılarla yeni sezona bomba gibi giriyoruz” açıklamasında bulundu.

Anma konserinin devamında İstanbul Kültür Sanat Vakfı tarafından çekilen, dünya operasına damga vuran ve sanatı ile ölümsüzleşen ünlü soprano Leyla Gencer’i anlatan bir belgesel de gösterilecek. Çekimleri Milano, Roma, Napoli ve İstanbul’da gerçekleşen, Halit Ergenç’in seslendirmesiyle izleyici ile buluşacak olan belgeselin yönetmenliğini Selçuk Metin yaptı.

Emin Kuvat - Mustafa Apaydın

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Bolu Bolu’da 7. Uluslararası Koru Gebelik Doğum Lohusalık Kongresi düzenlendi Bolu’da "7. Uluslararası Koru Gebelik Doğum Lohusalık Kongresi" düzenlendi. Prof. Dr. Aydan Biri ve Prof. Dr. Fatma Deniz Sayıner modern doğum hekimliği ve ebelik hizmetleri açısından önemli bilgileri katılımcılara aktardı. Bolu Koru Otel’de geleneksel hale gelen Uluslararası Koru Gebelik Doğum Lohusalık Kongresi’nin 7’ncisi düzenlendi. Kongre’nin oluşturulmasında büyük payda sahibi olan Prof. Dr. Aydan Biri ve Prof. Dr. Deniz Sayıner’in öncülüğünde bir araya gelen doğum hekimlerinin yanı sıra perinatoloji uzmanları, ebeler, hemşireler, yenidoğan hekimleri ve doğuma katkı sağlayan birçok branş uzmanı da kongrede yerini aldı. Kongrede Türkiye’de ve dünyada modern doğum hekimliği ve ebelik hizmetleri açısından önemli bilgiler, araştırma sonuçları ve deneyimlerin paylaşıldığı bilimsel oturumlar yapıldı. 3 gün sürecek olan kongrede, doğuma yönelik kurslar ve bilgilendirme toplantıları yapılacak. “Doğum konusu birçok konuya göre az ilgi görüyor” Türkiye’de sadece doğumun ele alındığı en büyük bilimsel toplantı olma özelliğini taşıyan 7. Uluslararası Bolu Koru Gebelik, Doğum ve Lohusalık Kongresi’nin başkanlığını yürüten Prof. Dr. Aydan Biri, “Bu 7’ncisi olmakla birlikte en çok heyecan duyduğum kongre oldu. Her geçen yıl birbirini tekrar etmemek adına zaten çok geniş ve sonsuz olan bu kongrede bir kez daha sizinle olmaktan çok büyük keyif duyuyorum. Konumuz doğum ve içerisinde çok fazla bileşen var. Doğumsal birleşim ya da bir bebeği ilgilendiren bir süreç, toplumun esası temeli ve koruyucu sağlık bakımı. Kongrede çok fazla insanı bir araya getiriyoruz. Ama çok da zor oluyor bu kongreler. Daha önce de söylediğim bir şey var ana işimiz olan doğum, özellikle kadın doğum hekimlerinin polikliniklerinin yüzde 80’i doğum, ancak buna rağmen birçok konuya göre çok daha az ilgi görüyor. Bu yıl ben çok çünkü bu konu doğrultusunda doktor arkadaşlarımızın da ana konumuzun doğum olduğuna dair inancı arttı. Her ne kadar hala akademisyen arkadaşlarımızın ‘Doğum da moda oldu’ demesine rağmen mesleğe bakışımızın çarptırıldığı bir dönemdeyiz” dedi. “Bilginin olmadığı yerde güçten bahsedilemez” Bilimsel çalışmaların ışığında kendini yenileyen ebelere ihtiyaç olduğunu söyleyen Prof. Dr. Deniz Sayıner, “Eğitim bizim vazgeçilmezimiz olmalı. Çünkü en büyük güç bilgi gücüdür. Bilginin olmadığı yerde güçten bahsedilemez. Hiçbir silah, hiçbir teknoloji bilginin karşısında duramaz. O nedenle sürekli bilimsel çalışmaların ışığında kendini yenileyen ebelerin yetişmesine ve ebelere ihtiyaç duyduğumuzu söylemem lazım. Ve tabii ki böyle bir ebeliği dizayn etmek için de birlik olmaya ihtiyaç vardır. Kurucu üyelerinden biri olmaktan onur duyduğum, gerçekten birlikte yürümekten gurur duyduğum yol arkadaşlarımın olduğu Anadolu Ebeler Derneği. Bu dernekle birlikte örgütlenmek, mesleğine sahip çıkmak mesleki örgütün içinde olmak son derece önemli” diye konuştu.