SAĞLIK - 15 Ocak 2019 Salı 10:04

Araştırmacı Balasu Dündaralp, Türkiye'nin cilt haritasını çıkardı

A
A
A
Araştırmacı Balasu Dündaralp, Türkiye'nin cilt haritasını çıkardı

Araştırmacı ve Girişimci Balasu Dündaralp, Türkiye'nin cilt haritası çıkardı. Dündaralp, Ege Bölgesi ve Akdeniz'de cilt lekesinin daha fazla olduğunu söyledi. Dündaralp, kozmetik konusunda ise Türk kadınlarının yaptığı en büyük hatanın makyaj ile uyuması olduğunu vurguladı.

Araştırmacı, Girişimci ve Ozonlabs Türkiye ve Almanya'nın Kurucusu Balasu Dündaralp, Türkiye'nin cilt haritası konusunda bilgilendirme yaptı. Dündaralp, ayrıca temiz kozmetiğin nasıl olması konusunda, kozmetik kullanımında Türk kadınlarının ne kadar bilinçli olduğu, makyaj malzemelerinin sağlığa etkisi ve doğru cilt temizliği nasıl olmalı konusunda açıklamalarda bulundu. 

''Ege Bölgesi, Antalya'da ya da Akdeniz'de cilt lekesi daha fazla'' 

Türkiye'nin cilt haritasıyla ilgili uzun zamandır çalıştıklarını belirten Balasu Dündaralp, ''Yıllara dayanan çalışmalar içerisinde aldığımız bütün dataları birleştirdik. Avrupa ile beraber de çalışma yaptık. Genelde cilt lekeleri, akne ve dermatit problemlerinin oldukça yoğun olduğunu görüyoruz. Geçtiğimiz yıllara göre artan bir dermatit problemi, akne ve cilt lekesi problemi var. Türkiye'nin doğusu, batısı ve güneyi arasında bir karşılaştırmak yapmak gerekiyordu. Normalde aynı enlem üzerinde yer alan ve güneş ışığına (uv) maruz kalan şehirlerde aynı cilt lekesi problemleri görülmüyordu. Oran olarak Güneydoğu'da aynı şekilde değil, daha az. Ama Ege Bölgesi, Antalya'da ya da Akdeniz'de daha fazla. Bunların sebebinin genelde kozmetik kullanımı ya da yanlış kozmetik içeriklerinin kullanımıyla alakalı olduğunu düşünüyoruz'' dedi.

Temiz kozmetiğin nasıl olması konusunda konuşan Dünaralp, ''Temiz kozmetik, kozmetiğin cilde ve cilt altına geçtiği, dolayısıyla kan dolaşımına katıldığı mantığıyla daha düzgün içerikler kullanabilme ve bunlarla ilgili geliştirme yapabilme mantığıdır. Kurduğum şirkette yıllardır esas aldığım özellik; temiz kozmetik ve içerikleri bir bebeğin cildine zarar vermeyecek şekilde, alerjik reaksiyon ya da kan dolaşımına katıldığında herhangi bir sorun olmayacak şekilde dizayn etmek'' şeklinde konuştu.

''Türk kadınlarının yaptığı en büyük hatalarından birisi makyaj ile uyumak'' 

Kozmetik kullanımında Türk kadınlarının ne kadar bilinçli olduğunu değerlendiren Dündaralp, ''Her ülkede bilinç seviyesi farklı. Türkiye'de biraz daha az. Doğu blok ülkelerine göre biraz daha iyi noktadayız. Türk kadınlarının yaptığı en büyük hatalarından birisi makyaj ile uyumak. Bu bir sorun. Çünkü cilde değen kozmetiklerin de kan dolaşımına katıldığını düşünüyoruz. Kozmetik ürünüyle uyuyorsunuz, gerektiğinde ona temas ediyorsunuz. Saatlerce ve aylarca bu ürünlere maruz kalıyorsunuz ve bu kozmetik ürününü yeterince temizlemiyorsunuz. Bu da cilde, cilt altında alerjik reaksiyonlar ve problemlere neden olabiliyor. Bunun dışında uzun vadede hücre içindeki etkilerini bilemiyoruz. Makyajın ve cildin çok iyi temizlenmesi gerekiyor. Makyajı nasıl temizlendiği, makyaj yapmaktan daha önemli'' diye konuştu.

Makyaj malzemelerinin sağlığa etkisine dikkat çeken Dündaralp, ''Yapılan araştırmalar, birçok kozmetik ürünü içerisindeki asbest gibi davrana ya da ağır metal gibi davranan maddeler, vücut için zararlı olduğunu gösteriyor. Parabenler kanserojen, bunlarla ilgili yurtdışında araştırmalar yapıldı. Koltukaltında kullanılan roll-on'ların paraben içerdiği, alkollerin ya da titanyumdioksit gruplarının, metalik oksit grupların canlı hücrede biriktirdiği hatta sulara karıştığı ve çevrede kirliliğine neden olduğu düşünülüyor. Bunlar sadece insan vücudu değil, tüm çevreyi etkileyebilecek ürünler. Son dönemde şu tartışmaya açılmıştır: Kozmetikler temizlenmeli mi? yoksa artık temiz kozmetik mi? üreteceğiz? Üretmezsek bir süre sonra doğaya, canlılara herkese zarar vermeye başlayacak'' ifadelerini kullandı.

Doğru cilt temizliği nasıl olmalı? 

Doğru cilt temizliği nasıl olmalı konusunda bilgilendirme yapan Dünaralp, ''Doğru cilt temizliği eğer makyaj yapıyorsanız başlıyor. Eğer makyaj yapmıyorsanız, herhangi bir doğal volkanik tüf ile cildinizi temizleyebilirsiniz. Bu konuda gelenekçiyim, eski kadınların kullandığı ürünlerin de biraz faydalı olduğunu düşünüyorum. Bu anlamda yeni bir volkanik maske geliştirdik, 'Ozonlava' isminde volkanik maske. Laboratuvarda dizayn edip paketledik. Sadece cildinizi değil, cilde temas eden her şeyi temizleyebilirsiniz. Cilt; bir hücre grubu, yaşıyor, nefes alıyor ve etrafından etkileniyor. Cilt en büyük organımız. Hiçbir şeyden etkilenmiyor gibi düşünmemiz gerekiyor. Cilt ve cilt altı temizliği gibi düşünün. Gözeneklerimizi çok iyi temizleyebileceğimiz bir maske, gerekirse bir buhar. Bir ozon yağı geliştirdik, bununla ilgili çalışmalar yaptık. Cildi temizlerken probiyotik köpük kullanabilirsiniz. Cildimiz faydalı bir floraya sahip. Faydalı floranın bozulmaması sağlayan temizleyici ajan kullanmalısınız. Bununla ilgili de bir probiyotik köpük geliştirdik. Nemlendirici hususuna gelince, eğer cildinizde herhangi bir ihtiyaç yoksa cildiniz nemli ve dengeliyse üzerine tekrar tekrar nemlendirici kullanmanıza gerek yok'' açıklamalarında bulundu.  

Adem Gürer - Murat Ergin
 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Muş Muş’ta Masa Tenisi Turnuvası 60 sporcunun katılımı ile başladı Muş’ta Kredi ve Yurtlar Genel Müdürlüğü 27. İller arası “Masa Tenisi Turnuvası Bölge Grup Elemeleri” 60 sporcunun katılımı ile başladı. Yeni spor salonunda düzenlenen masa tenisi turnuvasına; 9 ilden 60 sporcunun katılımı ile başladı. 4 gün sürecek olan turnuvanın sonunda gruplarını finale çıkaracak olan takım Türkiye finallerinde eleme oynamaya hak kazanacak. Turnuvaya; Muş, Elazığ, Bingöl, Bitlis, Van, Bayburt, Ağrı. Iğdır, Kars’tan sporcular katıldı. Programda konuşan Gençlik ve Spor İl Müdürü Mehmet Arif Taşdemir, “Kredi Yurtlar Genel Müdürlüğünün organizasyonunda, 24-27 Nisan tarihleri arasında 27’nci Masa Tenisi Grup Birinciliği ev sahipliğimizde başladı. Burada 9 ilimizden yaklaşık 60 sporcumuz masa tersinde ter dökecek. İnşallah burada elde edilen başarılar neticesinde Türkiye finaline gidecek olan gençlerimize başarılar diliyorum. Geçen günlerde güreşte ev sahipliği yaptık, bugün burada masa tenisine ev sahipliği yapıyoruz. Spor salonlarımız tamamen çevre illerden gelen öğrencilerimize hem bölge birincilikleri, hem Türkiye şampiyonalarında ev sahipliği yapmaya hazır. Burada birçok misafirimizi de ağırlıyoruz. Burada ter dökecek olan sporcularımız çevre illerimizin yurtlarında kalanlardır. Dün bizim sporcularımız Iğdır’da voleybolda ter dökmüşlerdi. Ben katılım sağlayan tüm illerimize teşekkür ediyorum. Gelen bu ekipler ilin ekonomisine de katkı sağlamaktadırlar. Bu vesileyle yaptığınız turnuvalar da önem arz etmektedir” dedi.
İzmir Egeli bilim adamlarının projesine TÜBİTAK’tan destek Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Çocuk Acil Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Eylem Ulaş Saz’ın yürütücülüğünü yaptığı “Sistemik Enfeksiyon Şüphesi Olan Bir Yaş Altı Çocuklarda Tükürük Prokalsitonin (PCT) Düzeylerinin Kullanımı ve Serum PCT Düzeyleri İle Karşılaştırılması” başlıklı proje TÜBİTAK tarafından desteklenmeye uygun bulundu. Proje ekibini makamında ağırlayan Ege Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Necdet Budak, yaptıkları nitelikli çalışmalarından dolayı ekibi tebrik etti. Budak, “Üniversitemiz bilim insanları, ülkemiz başta olmak üzere tüm insanlığın ihtiyaçları doğrultusunda araştırma alanlarını yoğunlaştırarak, ulusal ve uluslararası iş birlikli ve disiplinlerarası önemli projeler hazırlamaya devam ediyorlar. Referans gösterilen araştırma üniversitemiz ekosistemi bünyesinde çocuklarda sık görülen enfeksiyonların erken teşhisi ve tedavisine yönelik nitelikli bilimsel çalışma yürüten ekibimizi yürekten tebrik ediyorum” dedi. “PCT düzeylerini ölçen prospektif bir analiz olacaktır” Projenin içeriği ile ilgili bilgi veren Prof. Dr. Eylem Ulaş Saz, “Bakteriyel enfeksiyonlar, özellikle 1 yaş altı çocuklarda ciddi morbidite ve mortaliteye yol açabilir. Bu nedenle, enfeksiyonun erken teşhisi ve tedavisi hayati önem taşır. Geleneksel biyokimyasal belirteçler ve klinik bulgular, erken teşhiste sınırlılıklar gösterebilir. Bu çalışmanın amacı, tükürükteki Prokalsitonin (PCT) düzeylerinin, 1 yaş altı çocuklarda bakteriyel enfeksiyon şüphesi durumunda kullanımını ve serum PCT düzeyleri ile karşılaştırılmasını incelemektir. Prokalsitonin, bakteriyel enfeksiyonlara spesifik bir belirteç olup, vücutta enfeksiyon varlığında artış gösterir. Çalışma, serum ve tükürük örneklerindeki PCT düzeylerini ölçen prospektif bir analiz olacaktır. Araştırmadaki hipotezimizi, tükürük PCT düzeylerinin, bakteriyel enfeksiyonun erken teşhisinde kullanılabileceği ve serum PCT düzeyleri ile yüksek oranda korelasyon göstereceği üzerine kurduk. Bunun sağlanması durumunda özellikle invaziv olmayan bir yöntem olarak, tükürük PCT düzeyleri, bakteriyel enfeksiyonların erken teşhisinde ilk basamak test olarak potansiyel bir araç olabilecektir. Bu yaklaşım, özellikle küçük bebeklerde kan alma işleminin zorlukları göz önünde bulundurulduğunda, hastane kaynaklarının gereksiz kullanımını azaltacağı, ileri test (kan kültürü, BOS kültürü, Akciğer grafisi) taleplerini engelleyebileceği, uygunsuz antibiyotik kullanımını düşüreceği ve acil servislerden hızlı taburculuk üzerine önemli bir avantaj sağlayacağını düşünüyoruz ” diye konuştu. Yürütücülüğünü Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Çocuk Acil Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Eylem Ulaş Saz’ın yaptığı projede, Doç. Dr. Ali Yurtseven, Doç. Dr. Caner Turan, Dr. Sercan Çınarlı, Doç. Dr. Elif Azarsız, Doç. Dr. Timur Köse araştırmacı olarak yer alıyor.