EĞİTİM - 12 Temmuz 2018 Perşembe 14:19

Atılım Üniversitesi bir kez daha MÜDEK akreditasyonu aldı

A
A
A
Atılım Üniversitesi bir kez daha MÜDEK akreditasyonu aldı

Atılım Üniversitesi Mühendislik Fakültesi 2017-2018 akademik yılında MÜDEK tarafından değerlendirilen 3 programına ait akreditasyon sertifikaları 1 Temmuz tarihi itibariyle alındı. Atılım Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Elif Aydın, ''Biz akredite olmayı fakülte olarak eğitime verdiğimiz önemin kanıtı olarak görüyoruz'' dedi.

Atılım Üniversitesi Mühendislik Fakültesi, İmalat Mühendisliği ve Metalurji&Malzeme Mühendisliği programlarını içeren iki programda daha MÜDEK akreditasyonu almaya hak kazandı. Bu iki program 1 Mayıs tarihinden başlayarak 30 Eylül 2024 tarihine kadar 6 yıl süreyle akredite oldular. İnşaat Mühendisliği programının MÜDEK tarafından daha önce 30 Eylül 2018 tarihine kadar aldığı akreditasyon ise 30 Eylül 2024 tarihine kadar 6 yıl daha uzatıldı. Böylelikle Atılım Üniversitesi Mühendislik Fakültesi, akredite olan eğitim programı sayısını 6’dan 8’e çıkardı.

Atılım Üniversitesi Mühendislik Fakültesi'nin MÜDEK'teki başarısı ve önemi hakkında bilgi veren Atılım Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Elif Aydın, ''Akreditasyonun özellikle bizi ilgilendiren kısmı eğitimin kalitesinin ölçülmesi. Eğitimin kalitesi belli bir seviyede ise akreditasyon almak söz konusu oluyor. Ülkemizde MÜDEK isminde mühendislik birimlerini değerlendiren bir akreditasyon kuruluşu var. MÜDEK kuruluşu sadece Türkiye için değil, aynı zamanda yaptığı anlaşmalarla dünya çapında tanınan bir kuruluş. Avrupa'daki mühendislik programlarını değerlendiren ve Amerika'da da Washington Anlaşması'nı gerçekleştiren bir kuruluş olduğu için MÜDEK'in değerlendirmesi ve akreditasyon vermesi diplomaların tüm dünya tarafından tanınmasına neden oluyor'' ifadelerini kullandı.

Türkiye'de mühendislik fakülteleri ne durumda?

Mühendislik fakültelerinin programlarının MÜDEK'e her sene çeşitli başvurularda bulunduğunu, MÜDEK'in bu değerlendirmesiyle eğitimin kalitesinin artmasına da bir katkıda bulunduğunu belirten Prof. Dr. Aydın, ''Bu sene itibarıyla yaklaşık 101 mühendislik programı akredite olmak için MÜDEK'e başvurmuş durumda. Bunlardan 13 tanesi tam akreditasyona sahip oldu. 3 tanesi de bizim fakültemizden, imalat mühendisliği, metalurji ve malzeme mühendisliği ve inşaat mühendisliği programları. Bu akreditasyon alan programlar YÖK tarafından da üniversite tercih kılavuzunda da belirtiliyor. Oradan programların durumları tespit edilebiliyor.Bu aslında MÜDEK'in yaptığı bir çeşit eğitimin kalitesini ölçerken öğrencilerin durumunu, alt yapının durumunu, öğretim üyelerinin durumunu, mezunların nerelerde olduğu ya da verilen eğitimi ne kadar aldığı gibi kriterleri değerlendirmesi açısından önemli. Üniversite sınav kılavuzunda yer almasının bir nedeni de bu" dedi.

''Biz akredite olmayı fakülte olarak eğitime verdiğimiz önemin kanıtı olarak da görüyoruz''

Prof. Dr. Aydın, ''Üniversitemiz akreditasyona çok önem veren bir üniversite ve mühendislik fakültesindeki programlar sürekli olarak değerlendirilmek için başvurularını yaptılar. Bundan önce Elektrik, Yazılım, Bilgisayar, Endüstri ve Mekatronik Mühendisliği programlarımız tam akreditasyonu elde ettiler. Ardından diğer üç programımız akredite oldu. İlk akredite olan İnşaat Mühendisliği programımız, beş yıllık tam akreditasyon süresini alarak tekrar başvurdu ve şu anda altı yıllık akreditasyonunu tekrar almış durumda. Biz akredite olmayı, fakülte olarak eğitme verdiğimiz önemin kanıtı olarak da görüyoruz. Şu anda toplam sekiz programımız akredite olmuş durumda. Bizde 13 tane mühendislik programı var. Şu anda akredite olmamış diğer programların da belli sayıda mezun vermesi gerekiyor, onu bekliyoruz. Onlar da bu akreditasyon kriterlerine dikkat ederek eğitimlerinin planlamasını yapıyorlar. Akreditasyon aslında bize yol gösterici oluyor. Yeni kurulan bölümlerimize de yol gösterici oluyor. Sadece müfredatlar, derslerin veriliş şekli, derslerin değerlendirilmesi, ya da sanayiyle ilişkiler, öğrencilerin sadece okulun içinde bir eğitim alması değil, öğrencilerin ülkenin ve toplumun problemlerine de çözüm bulacak şekilde yetiştirilmesi ya da mezunların gittiği iş yerlerinden alınan geri bildirimle eğitimin kalitesi artırılmasına yönelik çalışmaları gerçekleştirmiş oluyoruz. Mevcut başvuracak olan programlarımız da bütün bu kriterlere dikkat ederek eğitimlerine devam ediyorlar'' şeklinde konuştu.

Aydın, akreditasyon için bütün kriterlerin bir öneminin olduğunun ve eğitimde hiçbirinin göz ardı edilemeyeceğinin altını çizerek, bütün kriterlere eğitimin kalitesini göstermek ve artırmak için dikkat edilmesi gerektiğini vurguladı.

''Şu anda üç programımızın bu altı yıllık akreditasyonu almış olmaları bize eğitimde eksik bir yanımızın olmadığını gösteriyor''

MÜDEK akreditasyonlarının mühendislik fakültelerine ne gibi avantajlar sağladığını açıklayan Aydın, konuşmasına şöyle devam etti:

''Sürekli iyileştirme akredite oma konusunda çok önemli. Sürekli iyileştirmeden kasıt mezunların geri bildirimi, çalıştığı iş yerlerinin geri bildirimi ve öğrencilerimizin görüşleri. Sürekli iyileştirme bunların hepsinin dikkate alınmasını gerektiriyor. Bu nedenle fakültemizdeki tüm programlarda sürekli olarak öğrencilerle bölümler toplantılar gerçekleştiriyor, onların görüşlerini alıyor. Mevcut öğrencilerin sanayiden kuruluşlarla kendi alanlarıyla ilgili kişileri davet ediyorlar, onlarla görüşmeler yapılıyor, mezunlardan sürekli bir geri bildirim alınıyor Amaçladığımız şey eğitim amaçlarımıza uygun şekilde mezun edebilmiş miyiz yada piyasanın ihtiyacı nedir? gibi soruları yanıtlamak. Çünkü mühendislik programları olduğumuz için ve teknoloji sürekli ilerlediği için sürekli iyileştirmeyi göz ardı etmememiz gerekiyor. Sürekli iyileştirmeyle ilgili yapılan çalışmalar bizim eğitimimizin kalitesini hem sürekli artırıyor hem belirli bir seviyede tutmuş oluyor. Şu anda üç programımızın bu altı yıllık akreditasyonu almış olmaları bize eğitimde eksik bir yanımızın olmadığını gösteriyor. MÜDEK'in bize verdiği belgelerden birisi de Avrupa'da da mühendislik eğitiminde beklenen tüm kriterleri sağlamış olduğumuzu gösteriyor.''

''Öğrenciler bu akreditasyon belgesine sahip programdan mezun oldukları için diplomaları Avrupa'da, Amerika'da tüm dünyada tanınmış hale gelmiş oluyor''

MÜDEK kuruluşunun tamamen bağımsız çalışan bir kuruluş olduğunu belirten Aydın, "eğitimimiz kalitelidir" sözünü kendilerinin değil aslında dışarıdan gelen bağımsız kişilerin değerlendirdiğini vurgulayarak, ''Akreditasyon olmamızın öğrencilerimize önemli avantajları oluyor. Öğrenciler bu akreditasyon belgesine sahip programdan mezun oldukları için diplomaları Avrupa'da, Amerika'da tüm dünyada tanınmış hale gelmiş oluyor. Diplomalarının tanınmış olması herhangi bir kuruma başvurmaları gerekmiyor'' dedi.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Sakarya Hulusi Akar: "Cin şişeden çıktı, artık bizim savunma sanayiinde, ’yapamayız’ dediğimiz tek bir şey bile kalmadı” Sakarya’da düzenlenen ‘Ülkemizin Savunma ve Güvenlik Meselelerine Bir Bakış’ konferansına katılan TBMM Milli Savunma Komisyonu Başkanı Hulusi Akar, “Savunma sanayiinde yüzde 80’lere geldik. Uçağımız, tankımızı, İHA ve SİHA’mızı yapacak hale geldik. Biz TSK’nın gücüne her zaman muhtacız bunun için savunma sanayi çok önemlidir. Cin şişeden çıktı, artık bizim savunma sanayiinde, ’yapamayız’ dediğimiz tek bir şey bile kalmadı” dedi. ‘Ülkemizin Savunma ve Güvenlik Meselelerine Bir Bakış’ isimli konferansa konuşmacı olarak katılan TBMM Milli Savunma Komisyonu Başkanı Hulusi Akar burada gençlere, Türkiye’nin milli savunma stratejilerini, güvenlik politikaları ve ülkenin savunma alanındaki güçlü yanları hakkında bilgiler aktardı. Hukuk Fakültesi’nin Sabahattin Zaim Konferans Salonu’nda gerçekleşen konferansta Akar, İsrail-Filistin arasındaki savaşa değinerek Türkiye’nin izlediği politikalar hakkında bilgiler verdi. Akar, “Devletlerin iki temel hedefi var biri devletin bekası diğeri insanlarının refahı bunun için büyük ve güçlü ülke diyerek çalışmalarımızı gece gündüz demeden yaptık. Şu anda yaptığımız çalışmalar neticesinde uluslararası alanda özne halinde geldi. Etki alanımız üç kıta, ilgi alanımız ise tüm dünya oldu” dedi. “Mehmetçik, teröristleri kazdıkları çukurlara gömdü” Terör hususuna değinen Akar, “Biz terör meselesini ortandan kaldırmak için çözüm süreci başlattık ama gerçek teröristler bunun peşini bırakmamak için azgınlaştılar. Bunun üzerine ise 24 Temmuz 2015 tarihinden itibaren bugünkü yapmakta olduğumuz operasyonlar başladı. Dağlarda hava saldırılarıyla teröristler çukurlara gömüldü, barınaklar yıkıldı. Mehmetçik karşısında dağlarda duramayanlar illerde ve ilçelerde halkı siper ederek çukur kazıp bir yere varacaklarını zannettiler. Mehmetçikler sadece ve sadece teröristleri kazdıkları çukurlara gömdüler. 15 Temmuz hain darbe girişiminden sonra artık bu ordu bir şey yapamaz denildiği bir noktada Fırat Kalkanı, Zeytin Dalı, Barış Pınarı harekatları gerçekleşti ve en sonda da Bahar Kalkanı yapmak suretiyle göçü engelledik. Teröristlerin hevesleri de kursaklarında kaldı ve onları destekleyenlerin de eylem yapmasına müsaade etmiyoruz. 4 bin 500 DEAŞ’lı Suriye’nin kuzeyinde TSK tarafından etkisiz hale getirildi ve diğer tarafta da PKK ve YPG bunların birbirinden hiçbir farkı yok bunlar tamamen uluslararası oyunlar isimleri değiştirmek suretiyle kendilerine bir alan açmaya çalışıyorlar bunda biz müsaade etmiyoruz. Biz kimseyi dininden, renginden dolayı ayırt etmedik, edemeyiz böyle bir yetkimiz yok bizim inanç olarak. Türkler, Kürtler, Zazalar, Araplar kardeştir, 85 milyon biriz, tek yumruk ve tek yüreğiz. Bunun da en güzel kanıtı biz yüz yıllarca beraber yaşadık, ekmeğimizi bölüştük, kız aldık, kız verdik bu alçaklar ortaya çıkıp aramıza fitne sokuncaya kadar ve en değerli olanı da Cumhuriyeti berber kurduk, teröristlere ve darbelere karşı beraber durduk bununda kanıtı şehitliklerdir” diye konuştu. “Bu savaş değil; bir tarafta nükleer silah dahil her şey var diğer tarafta sapan taşları var” İsrail ve Filistin arasındaki savaşa değinen Akar, “Filistin konusu çok konuşuldu ve bu savaş değil bir tarafta nükleer silah dahil her şey var diğer tarafta sapan taşları var. Oradaki insanların direnişini, masum insanların katledildiğini görün. 6 ay geçti orada direniş devam ediyor oradaki vatandaşlar bu yapılan zulme karşı çıkıyor. Bu durum artık katliamı aştı etnik temizliğe, soykırıma doğru gidiyor ve bunu da kimse görmek istemiyor. Rüşvetle, tehdit ve şantajla bazı yönetimler susmakla beraber birazcık aklı ve vicdanı olan bütün insanlar ayakta” şeklinde konuştu. “Savunma sanayiinde ’yapamayız’ dediğimiz tek bir şey bile kalmadı” Savunma sanayi hakkında konuşan Akar, “Savunma sanayiinde yüzde 80’lere geldik. Uçağımız, tankımızı, İHA ve SİHA’mızı yapacak hale geldik. Biz TSK’nın gücüne her zaman muhtacız bunun için savunma sanayi çok önemlidir. Savunma sanayi konusunda üniversitelerimiz, vakıf şirketlerimiz, özel sektör ve kamu büyük bir azimle çalışıyor. Cin şişeden çıktı, artık bizim savunma sanayiinde, “Yapamayız” dediğimiz tek bir şey bile kalmadı. Bunu sadece kendimiz için değil dostlarımız, müttefiklerimiz için onların da haklı davalarını desteklemek için ihtiyacımız var. Nereye giderseniz gidin herkes Türkiye diyor Bunun bir övüncü birde sorumluluğu var bu çerçevede bizim daha çok çalışmamız lazım. Bu memleket bizim kimse kendini ötekileştirmesin tarihte başarılarımız var ilham alacağız, sıkıntılarımız var ibret alacağız. Bu millet, bu vatan, bu bayrak bizim dolayasıyla 85 milyonun tek yumruk olarak bu istikamette çalışmasıyla inşallah başaramayacağımız iş, görev yok” ifadelerini kullandı.
Ankara Cumhurbaşkanı Erdoğan: "Savunma sanayiinde karşılaştığımız kısıtlamaları gündemimizden çıkaralım istiyoruz" Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Almanya ile savunma sanayiinde karşılaştığımız kısıtlamaları artık gündemimizden tamamen çıkartalım istiyoruz. Engelleri değil bundan sonra ortak üretimi konuşacağımızı umuyorum" dedi. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Almanya Cumhurbaşkanı Frank Walter Steinmeier ile ortak basın toplantısında konuştu. Türkiye’yi ve Türkleri yakından tanıyan Sayın Steinmeier’in İçişleri Bakanlığı döneminde Türkiye’yi birçok kez ziyaret ettiğini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Ancak bugünkü ziyareti cumhurbaşkanı olarak ülkemize yaptığı ilk ziyaret olması ve Türkiye-Almanya arasındaki dostluk anlaşmasının 100. yılının tekabül etmesi bakımından ayrıca değerli bir ziyaret konumuzdur” dedi. Beşeri bağlarla bugüne kadar hep güçlenen Türk-Alman dostluğunun kuvvetlenerek gelişmeye devam edeceğine inandığını aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Değerli dostum Steinmeier ile ilişkilerimizi ilerletme konusunda bizimle hem fikir olduğunu görmekten ayrıca memnuniyet duyuyorum. Bu vesileyle Almanya’ya ve Alman halkına 6 Şubat depremlerinde milletimizle sergiledikleri dayanışma için tekrar teşekkür ediyorum. Sayın Cumhurbaşkanı’nın Gaziantep’e giderek Almanya’nın katkısıyla inşa edilen ilkokulumuzu ve Nurdağı konteyner kentimizi ziyareti bizleri ayrıca mütehassıs etmiştir” diye konuştu. Bugün gerçekleştirdikleri görüşmelerde ülkeler arasındaki çok boyutlu ilişkileri ikili olarak ele alma fırsatını bulduklarını ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, "NATO müttefikimiz Almanya’yla güvenlikten ekonomiye, kültürden bilime her alanda yoğun ilişkilere sahibiz. 50 milyar doları bulan ikili ticaret hacmimizi dengeli biçimde, 60 milyar dolar seviyesine ulaştırmayı hedefliyoruz. Karşılıklı yatırımların arttırılmasına bu bakımdan özel önem veriyorum” değerlendirmesini yaptı. "Türkiye ve Almanya’nın bilhassa savunma alanında engelleri değil, bundan sonra ortak üretim projelerini konuşacağını ümit ediyoruz" Savunma sanayi alanındaki işbirliğini de ikili ilişkilere ve müttefiklik ruhuna uygun şekilde ilerletmek arzusunda olduklarını dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Savunma sanayinde karşılaştığımız kısıtlamaları artık gündemimizden tamamen çıkartalım istiyoruz. Türkiye ve Almanya’nın bilhassa savunma alanında engelleri değil, bundan sonra ortak üretim projelerini konuşacağını ümit ediyoruz. Turizm alanındaki işbirliğimiz de her geçen gün gelişmektedir. 2023’te Almanya’dan 6 milyonu aşkın turisti ülkemizde ağırladık. Bu rakamı daha da yukarılara taşıyacağımıza inanıyorum” dedi. Almanya’yla ikili ilişkilerin en müstesna ortak paydası ve taşıyıcı sütununun güçlü, beşeri bağlar olduğunun altını çizen Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Bundan 63 yıl önce Sirkeci Garından uğurladığımız insanlarımızın sayısı 3,5 milyona ulaştı. 63 yıllık süre zarfında Türk toplumu gurbetçilikten çıkarak Almanya’nın sosyal, ekonomik, kültürel ve akademik hayatında kritik rolleri üstlenmeye başladı. Sayın Cumhurbaşkanı’nın heyetinde yer alan değerli temsilciler bunun örneğidir. Vatandaşlarımızın kültürden sanata, siyasetten bilim ve ticarete kadar her alanda önemli başarılarına şahit oluyoruz” dedi. "İslam düşmanı, aşırı sağcı ve ırkçı örgütlere yönelik endişelerimiz giderek artıyor" Alışıla gelmiş kalıpları yıkan, ön yargıları kıran, önlerine çıkan engelleri tek tek aşarak Türkiye-Almanya arasında beşeri bir köprü vazifesi gören tüm Türk vatandaşlarla gurur duyduklarını ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, ”Görüşmelerimizde Almanya-Türk toplumunu ilgilendiren konuları da ele aldık. Türk toplumunun eşit katılım temelli entegrasyonuna önem veriyor, teşvik ediyoruz. Çifte vatandaşlığı mümkün kılan yeni Alman vatandaşlık yasasını bu bağlamda atılmış kıymetli bir adım olarak görüyoruz. Ancak Avrupa ile birlikte Almanya’da yükselen yabancı karşıtı, İslam düşmanı, aşırı sağcı ve ırkçı örgütlere yönelik endişelerimiz giderek artıyor. Solingen faciasından 31 yıl sonra benzer bir saldırı da maalesef ikisi çocuk dört kardeşimizi kurban verdik. 25 Mart tarihinde yaşanan menfur hadisenin tamamen aydınlatılması ve sorumlularının cezalandırılması noktasında beklentilerimizi paylaştım. PKK/PYD-FETÖ başta olmak üzere insanlarımızın huzurunu kaçıran ve temsilciliklerimize saldıran terör örgütleriyle mücadeleye de değindik. Müttefiklik hukukumuza zarar veren bu örgütlerle mücadelede daha etkin iş birliğine ihtiyacımız bulunuyor. Terörle mücadele hususunda Alman makamlarından daha fazla destek ve dayanışma beklediğimizi ifade ettim” şeklinde konuştu. "Netanyahu sırf siyasi ömrünü uzatmak adına kendi vatandaşları dahil tüm bölgemizin güvenliğini tehlikeye atıyor" Türkiye-Avrupa Birliği ilişkilerinin de gündemimizde yer aldığını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, gümrük birliği ve vize serbestisi başta olmak üzere atılması gereken adımları Steinmeier ile ele aldıklarını kaydetti. Erdoğan, "Sayın Cumhurbaşkanı ile bölgesel ve küresel gelişmeler hakkında görüş alışverişinde de bulunduk. Bu vesileyle Gazze’de 200 gündür yaşanan benzeri görülmemiş zulmün son bulması çağrımızı tekrarladık. Netanyahu sırf siyasi ömrünü uzatmak adına kendi vatandaşları dahil tüm bölgemizin güvenliğini tehlikeye atıyor. İsrail yönetiminin Gazze’de işledikleri insanlık suçlarını ve katliamlarını gündemden düşürme çabalarına prim verilmemesi gerekiyor” dedi. İsrail’in saldırıları devam ettiği müddetçe hem bölgesel, hem de küresel barışa yönelik tehditlerin arttığının herkesin farkında olduğunu ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, "İran ile İsrail arasında geçtiğimiz hafta tırmanan gerilim bunun en son ve en çarpıcı örneğidir. Masumların ölüm, açlık ve sefalete mahkum edilmesinin ızdırabının nesiller geçse bile unutulmayacağını hepimiz çok iyi biliyoruz. Türkiye olarak bu konuda ilk günden itibaren kararlı, vicdanlı ve cesur bir duruş sergiledik. İnşallah bundan sonra da ateşkesin sağlanması, kesintisiz ve yeterli insani yardımın Filistin halkına ulaştırılmasına yönelik çabalarımızı artırarak sürdüreceğiz” diye konuştu. 2024 Avrupa Futbol Şampiyonası’nın finallerinin haziran ayında Almanya’da düzenleneceğini hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan,” Milli takımımız da bu turnuvada mücadele edecek. Turnuvada yer alacak tüm milli takımlara ve organizasyonda yer alacak ekiplere şimdiden başarılar ve kolaylıklar diliyorum” açıklamasını yaptı. "İsrail ile yoğun ticari ilişkileri artık ayakta tutmuyoruz, o iş bitti” Cumhurbaşkanı Erdoğan, "İsrail ile yoğun ticari ilişkileri artık ayakta tutmuyoruz, o iş bitti. Bunu da kısa zaman önce Dışişleri Bakanım açıkladı. Fakat şunu bilmenizi istiyorum, şu anda İsrail’in Gazze’ye yaptığı saldırılardaki ölüm sayısı ne yazık ki 45 bini buldu. Bu rakamı bir kenara koymamız söz konusu olamaz. Yaralılar 75 bini buldu. Bu yaralılar içerisinde durumu ağır olanların bir kısmını biz ülkemize aldık burada tedavileri devam ediyor. Tabi çocuk, kadın, yaşlı bir burada maalesef ağır manzara var. Bu manzarayı Alman dostlarımızın görmesi lazım. Bu kadar Gazze, Filistin yerle yeksan olmuş, her taraf yıkılmış durumda. Kaldı ki, İsrail ile Gazze, silah, mühimmat, araç-gereç zaten bunlar mukayese edilmez. Bunları görerek değerlendirme yapmak lazım” dedi. “Rehinelerin takası noktasında bir gayretin içerisindeyiz” Batı’nın İsrail’e verdiği desteği eleştiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, ”Bütün bunların yanında tüm Batı kimin yanında yer alıyor? İsrail’in yanında yer alıyor. İsrail’in acımasız bu saldırıları karşısında Gazze’nin bir imkanı var mı? Yok, imkansızlıklar içinde bütün bunlara rağmen biz şu anda rehinelerin takası noktasında bir gayretin içerisindeyiz, bir mücadelenin içerisindeyiz. Temenni ederiz ki bu takasta başarılı oluruz” diye konuştu.