ASAYİŞ - 29 Kasım 2021 Pazartesi 16:24

Avukatı öldüren zanlı indirim uygulanmaksızın müebbet hapis cezasına çarptırıldı

A
A
A
Avukatı öldüren zanlı indirim uygulanmaksızın müebbet hapis cezasına çarptırıldı

Kocaeli'nin Gebze ilçesinde haciz işlemi için evine gelen avukatı tabancayla vurarak öldüren zanlı, haksız tahrik indirim uygulanmaksızın ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırıldı.

Olay, 16 Mart tarihinde Gebze Sultan Orhan Mahallesi 1113. Sokak'ta meydana geldi. Edinilen bilgiye göre, Ersin Arslan (26), icra kararını gerçekleştirmek için icra memurları ile birlikte Yavuz Yazıcı (52) isimli şahsın evine gitti. Evine gelen Arslan ve memurlar ile tartışan Yavuz Yazıcı, tabancasına sarılarak Arslan'a ateş etti. Arslan yaralanarak yere düşerken, olayı görenler durumu 112 Acil Çağrı Merkezine bildirdi. Olay yerine gelen polis ekiplerince saldırgan gözaltına alınırken, yaralı avukat Arslan ise ambulansla Gebze'de bulunan özel bir hastaneye kaldırıldı.

Hastanede tedavi altına alınan avukat Arslan, yapılan tüm müdahalelere rağmen kurtarılamayarak hayatını kaybetti. Genç avukatın, İstanbul’un Gaziosmanpaşa ilçesinde yaşadığı ve nişanlı olduğu öğrenildi. Zanlı Yavuz Yazıcı ise sevk edildiği adliyede çıkarıldığı mahkemece tutuklanarak, cezaevine konuldu.

Karar duruşması

Zanlı Yavuz Yazıcı, bugün son kez hakim karşısına çıktı. Gebze 1. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen duruşmaya birçok ilin baro başkanı, öldürülen Ersin Arslan'ın yakınları ve taraf avukatları hazır bulundu. Sanık ise duruşmaya SEGBİS sistemiyle katıldı. Duruşmada iddia makamı geçen celsede verdiği mütalaayı tekrar etti.

Avukatı öldüren zanlı indirim uygulanmaksızın müebbet hapis cezasına çarptırıldı

Sanık Yazıcı: "Perişan oldum"

Duruşmaya katılan avukatların savunmalarına katılmadığını söyleyen sanık Yavuz Yazıcı, "Sanki olay yerindeymiş gibi konuşuyorlar. Ben 2 bin 500 TL için bir insanı öldürecek değilim. 2 bin 500 TL için bir insanı öldürmek bu kadar kolay mı? 2 bin 500 TL için bir insan ölmez, 100 bin TL için de ölmez, 200 bin için de ölmez. Talihsiz bir şekilde gerçekleşen olay oldu. Ben pişmanım, her iki tarafın da ailesi perişan oldu. Ben de perişan oldum" dedi.

"Kısa sürede yargılanmayı kabul etmiyorum"

Mart ayından bu yana cezaevinde tutuklu bulunduğuna değinen sanık Yazıcı, "Bu kadar kısa sürede yargılanmayı kabul etmiyorum. Burada şahit olduğumuz değişik suçlardan yatan insanlar var. Benim olayımda adil bir yargılama olmadığını düşünüyorum" diye konuştu.

Sanık avukatı: "Korkutmak amacıyla ateş ettiği kanaatindeyiz"

Yavuz Yazıcı'nın avukatı ise sanığa hatalı mahkumiyet kararı verilmemesi için ek süre talep ettiklerini belirterek, "İcra takiplerinde ev haczi son uygulanacak usul iken maaş haczi, araç bağlama, banka hesaplarında bloke koyma yapılmadan direkt ev haczine çıkılmasını hatalı bulmaktayız. 2 bin 500 TL’lik bir parayı zaten aracı yakalasalar, araç 2 gün bağlı kalsa ev haczi yapılmaksızın tahsil edilebilirdi. Müvekkilimizin usule aykırı olarak vekaletsiz avukatın yaptığı icra takibini engellemek amacıyla korkutmak kastıyla hedef gözetmeksizin ateş ettiği kanaatindeyiz. Şöyle ki, müvekkilimiz maktulün hastaneye kaldırılması ve teslim olmak amacıyla polise de haber vermiştir" dedi.

"Karar vermeksizin bu suçu işlemiştir"

Haksız tahrik ve iyi hal indirimi uygulanmasını talep eden sanık avukatı, "Fail, suç işleme yönünde önceden karar vermeksizin dışarıdan gelen etki ile bu suçu işlemiştir. 40 günlük süreçte 2 defa ev haczine gelinmesi, en az 3-4 defa telefon görüşmesi yapılması, müvekkilimizin her ne kadar ifadesine itibar edilmese de “donuna kadar alırız” cümlesinin kullanılması psikolojik durumunun oluşturduğu duygularla bu olayın meydana gelmesine sebep olmuştur" diye konuştu.

Müşteki avukatı: "Kabul etmiyoruz"

Müşteki avukatı ise şu ifadeleri kullandı:

"Olay yerinde bulunan tanıklar maktul tarafından herhangi bir şekilde haksız tahrik oluşturacak bir davranışın bulunmadığını söylediler. Hükme esas alınamayacak ve iftira niteliğinde olan bu söylemleri katılanlar olarak kabul etmiyoruz" şeklinde konuştu.

Sanık: "Biz namus şeref için yaşarız"

Kasıtlı ateş etmediğini, rastgele korkutma amacıyla ateş ettiğine değinen sanık, savunmasına şöyle devam etti:

"Ben silahı namluya verip gelmedim. Yaptığım olay bağışlanacak bir olay değil, pişmanım. Allah’ın verdiği canı ondan başkası alamaz. Allah’ın huzurunda ne cevap vereceğim ben onu da düşünüyorum. Her iki aileyi de perişan ettim. Keşke zamanı geri getirebilsem ve bu olay olmasa. Ancak ne yazık ki geri getiremiyorum. Bunun daha da ötesi yok, milyonlarca pişmanım. Keşke o kelimeyi kullanmasaydı, biz namus şeref için yaşarız. Ailemin yanında keşke bana “tecavüz bizim işimiz” demeseydi, o zaman iki tarafta üzülmeyecekti. Ben sanık olmayacaktım"

Son söz: "Milyonlarca pişmanım"

Sanık son sözünde de "Milyonlarca pişmanım, pişmanım, pişmanım" dedi. Savunmaların ardından kararını açıklamayan mahkeme heyeti ise sanığa haksız tahrik indirim uygulanmaksızın ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası verdi.

Baro Başkanı Durakoğlu: "İstediğimiz ceza verildi"

Duruşma sonrası basın açıklaması yapan İstanbul Barosu Başkanı Mehmet Durakoğlu, istedikleri cezanın verilmesini sağladıklarının altını çizerek, şöyle konuştu:

"Zanlıya ağırlaştırılmış müebbet cezası verildi, haksız ve diğer indirimler de uygulanmadı. Bu kuşkusuz Ersin Arslan’ı geri getirmeye yetmiyor. Onun isminin yaşatılmasına yönelik yaptığımız çalışmalar ve anma törenlerimiz uzun yıllar devam edecek. Yargı sürecine ilişkin geldiğimiz noktada adına zafer diyemediğimiz bir büyük kazancı sağlamış olmamıza rağmen bugün en azından kendi açımızdan sorunu bir ölçüde izah edebildiğimiz bir noktadayız. Bir avukatın öldürülmesi sıradan bir olay değildir. Bir avukatın öldürülmesi ceza mahkemelerinde yapılan yargılanmalara benzer yargılamalar değildir. Bir avukatın öldürülmesi, sadece bir avukatın öldürülmesi değildir. Bir avukatın öldürülmesi bir kişinin yaşamını yitirmesinden ibaret değildir. Bir avukatın öldürülmesi bütün avukatların öldürülmeye çalışılmasıdır. Bir avukatın öldürülmesi, yargının en temel olgularından birisi olan savunmanın ortadan kaldırılması, bir ülke de insanların soluklarının kesilmesi demektir, yıllarca bunu anlatmaya çalıştık. Bunun karşılığının bugün yargıda verilebilmiş olmasını, bir başarı olarak görsek bile bizim açımızdan asıl önemli olan toplumumuzun bunu algılayabilmesinin sağlanmasıdır. Şuana kadar çok meslektaşımızı kaybettik, Ersin Aslan bunlardan sonuncusu oldu ama maalesef biliyoruz ki bu son olmayacak. Ama en azından bunun son olmasını sağlayabilecek bütün yargı güçlerinin yanımızda olduğunu görmek, bizi teselli ediyor"

Güven Gök
 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Çanakkale Bakan Bak, "Sınırlarımızda ve sınır ötesinde nöbet bekleyen kahramanlar yalnız bugünün değil bir yandan istikbalin de derdindedir" Çanakkale Kara Savaşları’nın 109’uncu yıl dönümü nedeniyle 57’nci Alay Vefa Yürüyüşü anma programı çerçevesinde Conkbayırın’daki Atatürk Anıtı’nda 57’nci Alay Sancağı temsili devir teslim töreni gerçekleştirildi. Tören, Atatürk Anıtı’na çelenk sunma töreniyle başladı. Gençlik ve Spor Bakanı Osman Aşkın Bak, anıta çelenk koydu. Saygı duruşunda bulunulması ve saygı atışı yapılmasının ardından İstiklal Marşı okundu. Ardından Kur’an-ı Kerim okundu ve şehitler için dua edildi. Gençlik ve Spor Bakanı Osman Aşkın Bak, "Evlattan ecdada uzanan köprüyü birlikte inşa etmek amacıyla tertip ettiğimiz 57. Alay Vefa Yürüyüşü’nde sizlerle bir arada bulunmanın gururunu yaşıyorum. Süngüsüyle yol açanların izini takip etmek, bu ruhu yaşamak, hissetmek için Türkiye’nin dört bir yanından koşup buraya geldiniz. 57. Alay vefa Yürüyüşü bir etkinlikten çok daha fazlası. Türkiye’nin gençlerinin her yıl burada toplanmasının derin ve önemli bir anlamı var. 57. Alay kanlarının son damlasına kadar mücadele etmiş ve Arıburnu mevkiinde şehit düşmüş bir alayın fedakarlık, dirayet ve cesaret öyküsüdür. İstiklal şairimizin "Cihan yıkılsa emin ol bu cephe sarsılmaz" dediği 57. alaydır. Onlar süngüsüyle yol açmış, can vermiş, kan akıtmış ama Türk milletin haysiyetini, birliğini müdafaa etmekten geri durmamıştır. Vatanla, toprağına, hürriyetine ezelden ebede her daim sadakatle bağlı olan bu milletin evlatları binlerce yıldan beri şehit düşer, bedel öder lakin toprak vermez. Çünkü toprak dediğimiz kara parçasından ibaret değildir. Toprak mazidir, hatıradır, köktür, bugündür ve yarındır. İşte 57. Alay canını siper ederek topraklarını korurken yalnız o gün için değil, bugün burada huzurla yaşayabilelim diye o onurlu mücadeleyi vermiştir. Sarıkamış’ın kahramanları bugün bir sür ve başı dik bir hayat sürelim diye Allah-u Ekber dağlarından geri dönmemişlerdir. 15 Temmuz’da hainlere geçit vermeyen yiğitler sınırlarımızda ve sınır ötesinde nöbet bekleyen kahramanlar da yalnız bugünün değil bir yandan istikbalinde derdindedir. Türk milleti tarih sahnesinde çıktığından beri dünden bugüne cesaretli duruşuyla dünyaya meydan okuyan cümle kahramanlara çok şey borçluyuz. Bu borcun edasını çalışarak, kıymet bilerek, kıymet vererek gerçekleştirebiliriz. Sorumluluklarımızın farkındayız. Bizim dünyanın herhangi bir yerinde başka bir motivasyon alamaya cesaret veren yeni öyküler keşfetmeye ihtiyacımız yok sevgili gençler. Aradığımız ilham, öğreneceğimiz ders işte burada, buradaki ruhta saklıdır." ifadelerini kullandı. Konuşmaların ardından Ege Üniversitesi öğrencisi Orhan Özcan Arıkan 57’nci Alay Sancağı’nı Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesine teslim edildi. Anma programına Gençlik ve Spor Bakanı Osman Aşkın Bak, Çanakkale Vali Vekili Hakkı Uzun, Çanakkale Boğaz ve Garnizon Komutanı Tuğamiral Mustafa Biçen, 2’nci Kolordu Komutanı Tümgeneral Rasim Yaldız, Çanakkale Savaşları Gelibolu Tarihi Alan Başkanı İsmail Kaşdemir, kurum müdürleri, siyasi parti temsilcileri, gaziler ve çok sayıda vatandaş katıldı.
Denizli Muğla BİLSEM ülke genelinde en çok proje hazırlayan 2. okul oldu Muğla Bilim ve Sanat Merkezi (BİLSEM), bilimsel çalışmalar kapsamında Türkiye genelinde en çok proje hazırlayan ikinci okul oldu. Bu yıl 18.’si düzenlenen Ortaokul Öğrencileri Araştırma Projeleri yarışması Ege Bölge finali Denizli’de başladı. Ege bölgesinden yapılan 887 projeden 100 tanesi jüriler tarafından sergilenmeye değer görülerek bölge finaline davet edildi. Bölge finalinde başarılı olan projeler ise Türkiye finalinde yarışmaya hak kazanacak. Yarışmaya damga vuran Muğla Bilim ve Sanat Merkezi ise hazırladığı yetmiş proje ile Türkiye geneli en çok proje hazırlayan ikinci okul oldu. Davet edilen on üç proje ile de Türkiye geneli en başarılı dördüncü okul oldu. Ege bölgesi özelinde ise bölgeye davet edilen yüz projeden on üçüne sahip olarak Ege Bölgesinin zirvesine yerleşti. Ege Bölge finalinin yapıldığı Denizli EGS Kongre ve Kültür Merkezi’nde görüştüğümüz Muğla Bilim ve Sanat Merkezi Müdürü Bekir Cevizci, ”Öğrencilerimiz ve öğretmenlerimiz bilimsel üretkenliklerini en üst seviyeye çıkararak bu yıl Türkiye’ye damgasını vurdu. Muğla’dan bir devlet okulunun bütün istatistikleri alt üst ederek bilimsel başarılarıyla Türkiye gündemine oturması bizleri çok mutlu etti. Bu başarının mimarı sevgili öğrencilerimizi ve fedakâr öğretmenlerimizi tebrik ederim. Burada 13 ekibimizde toplam 36 kişilik dev bir kadro bulunmaktayız. Buradan güzel başarılar alarak Muğla’ya dönmeyi planlıyoruz. Ayrıca tek faaliyetimiz bilimsel projeler değil, bilimsel yayınlar ve bilimsel öğrenci bildirilerinde de Türkiye gündemine oturmaya hazırız. Haziran ayına kadar bu hedeflerimizi gerçekleştirdiğimizi gözlemleyeceksiniz” dedi.
Hatay Paris’e tatile giden profesörün paraları, yabancı uyruklu şahsın ayakkabısından çıktı Hatay’da yaşayan Profesör Dr. Mustafa Zortuk, tatil amaçlı gitmek istediği Paris yolculuğu öncesinde hırsızlık şoku yaşadı. Prof. Dr. Zortuk’un çalınan bin 500 eurosu ve 4 bin TL’si kabin memurunun dikkati sayesinde yabancı uyruklu bir şahsın ayakkabısının içerisinden ele geçirildi. Hatay Mustafa Kemal Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi’nde görevli Öğretim Üyesi Profesör Dr. Mustafa Zortuk, Ramazan Bayramı tatilini ailesiyle birlikte Paris’te geçirmek istedi. Ailesiyle birlikte Sabiha Gökçen Havalimanı’ndan uçağa binmek üzere servisle götürülen profesör, uçağa bineceği esnada çantasının yanında olmadığını fark etti ve durumu görevlilerle paylaştı. Profesör Zortuk, kaybolan çantasını uçakta yaptığı aramada bulsa da tatil parası olan bin 500 euronun ve 4 bin TL’nin içinde olmadığını fark etti. Zortuk’un yardımına yetişen uçakta görevli kabin memurunun çantayı uçağa biniş esnasında başka bir şahsın elinde gördüğünü söylemesi üzerine polis ekipleri konuyla ilgili çalışma başlattı. Polis ekiplerinin yaptığı çalışma sonrası Zortuk’a ait 4 bin TL ve bin 500 euro, kabin memurunun bahsettiği yabancı uyruklu şahsın ayakkabısının üzerinden çıktı. Tatil parasına yeniden kavuşan Zortuk ailesi ve uçaktaki diğer yolcular 1 saat gecikmeli olarak Paris yolculuğuna başladı. “4 günlük Paris gezisi paramın çantanın içinde olmadığını görünce panikledim” 4 gün tatil parasının çantanın içinde olmadığını görmesi üzerine paniklediğini ifade eden Prof. Dr. Mustafa Zortuk, “Ailemle beraber Paris’e gidiyorduk. Servis aracından uçağa yaklaştığım zaman sırt çantamızı otobüste unuttuğumuzu fark ettik. O anda panik aldık, tüm paramız sırt çantası içerisindeydi. Uçağın altında çalışanlar sakin olmamızı söylediler. Servis aracını arayacaklarını söylediler. Servis aracında sırt çantamızın olmadığı ortaya çıktı ve bir kişinin çantamızı alarak iyi bir niyetle uçağa getirebileceği söylendi. Bin 500 euro ve 4 bin TL civarında paramız vardı. Ben uçağın ön tarafından arkaya doğru valiz alanlarına bakmaya başladım. Onuncu sırada çantamı buldum ve çok sevindim. Tekrar uçağın ön tarafına gelip, çantanın içerisinde parama bakmaya başlarken paramın olmadığını fark ettim. 4 günlük Paris gezisi paramın çantanın içinde olmadığını görünce panikledim” dedi. “Bütün paralar yabancı uyruklu şahsın ayakkabısının içerisinden çıktı” Uçakta görevli Rengin Koç isimli kabin memuru sayesinde çalınan parasının polis ekipleri tarafından bulunduğunu belirten Prof. Dr. Zortuk, “Rengin Koç isimli kabin memuruyla konuştum ve paramın çantada olmadığını söyledim. Kabin memuru da bana; uçağa binerken Fransızca konuşan bir kişinin sırt çantamın içerisini açtığını ve çıkarken paraları söyledi. O anda bende paraları birinin alıp, sırt çantasını içeriye koyduğunu anladım ve şikayetçiyim dedim. Yarım saat bekledik, polis ekipleri geldi. İlk önce uçak girişinde beni sorguya çektiler, detayları anlattım. Uçaktaki Fransızca konuşan şahsı alıp dışarıya çıkarttılar, bütün paralar bu şahsın ayakkabısının içerisinden çıktı. Böyle bir şey yaşayacağım aklıma gelmezdi. Yurt dışına çıkarken hırsızlık olayına karşı önlem alıyorsunuz ama Sabiha Gökçen Havalimanı’nda direkt paranızın tümünü kaybetmek biraz enteresan oldu. Uçak 1 saate yakın apronda bekledi” ifadelerini kullandı. “Özellikle kabin memurunun o merdivenden çıkarken ki dikkati çok önemliydi” Parasını çalan şahıstan davacı ve şikayetçi olduğunu ifade eden Prof. Dr. Zortuk, Sabiha Gökçen’de görevli polis ekiplerine teşekkür ederek, “Davacı ve şikayetçiyim. Gereken evrakları imzaladım. Parayı bulduktan sonra inanılmaz derecede mutluyuz. Özellikle kabin memurunun o merdivenden çıkarkenki dikkati çok önemliydi. Sırt çantası içerisinde para sayan birini görmesi, bize çok büyük katkı sağladı. Paramız bulunduğu için çok çok mutluyuz. Havalimanında görevli bütün polis memurlarına çok çok teşekkür ederim” şeklinde konuştu.